28/12/2012

Başlıksız

Eser: "Melancholy"
Edward Munch
Bir tur daha bitmek üzere. Yenisinin başlamasına az kaldı.

Dünya güneşin etrafındaki bu bilmemkaçmilyonuncu turunu tamamlarken yaşanılanlar, sıradaki yeni tur sürerken yavaş yavaş unutulacak. Zaten unutulmaya başlamış olanlar daha da silikleşecek. Zaten silikleşmiş olanlar hafızalardan tamamen kaybolacak.

Bir önceki tur sırasında yaşanan muazzam hazlar, mutluluklar, acılar, hüzünler, tüketilen onca an, dünya "ileri" doğru turuna devam ederken önce hatıraya, sonra uzak anılara, sonra da hiçliğe dönüşecek. Şu anda yaşanan her şey, hissedilen her duygu doğar doğmaz hızlı bir biçimde soluyor, ölüyor.

Dünya, Güneş etrafında turuna bıkmadan, usanmadan durmadan, dinlenmeden, yavaşlamadan devam ettiği için.

Bu yeni turda yaşayacağım hazların ve mutlulukların ve acıların ve hüzünlerin daha uzun ömürlü olmasını istiyorum.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını temenni ederim.

20/12/2012

Makinaların Yükselişi

X-47B, USS Harry Truman uçak gemisinin güvertesinde
taksi denemelerinde. Normalde kokpitteki pilotları
el ve vücut hareketleri ile yönlendiren yer personeli
neler hissediyordur acaba?
Aralık ayının başı, insansız hava aracı (İHA) teknolojileri açısından son derece önemli iki gelişmeye sahne oldu. Önce 1 Aralık günü erken saatlerde çeşitli Avrupa ülkelerinin birlikte geliştirdikleri nEUROn insansız muharip hava aracı (İMHA), Fransa'nın Istres şehrindeki Dassault tesislerinde ilk uçuşunu gerçekleştirdi. [1] 9 Kasım günü ise, Northrop Grumman tarafından geliştirilen bir İMHA prototipi olan X-47B, ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait CVN75 Harry S. Truman uçak gemisinin güvertesinde taksi denemelerine başladı. [2]

İMHA'ların gelişimi açısından önemli iki dönüm noktası aşıldı. Peki gidişat hangi yönde? İnsansız savaş uçakları gökyüzünün tek hakimi olabilecek mi? Savaş pilotları görevlerine klimalı ofislerde mi devam edecek?

Bu soruların yanıtlarına odaklanmadan önce X-47B ve nEUROn projelerine genel hatları ile bakmakta fayda var.

12/12/2012

Yeni Bir Türkçe Savunma Dergisi: C4Defence

C4Defence isimli yeni bir savunma ve strateji dergisi yayın hayatına başladı.

En son Dünya Askeri Teknolojiler Ansiklopedisi'ne imza atan Sami Atalan'la birlikte, Ardan Zentürk ve Hürriyet Daily News eski Savunma Muhabiri Özgür Ekşi ve Bahadır Tokgöz liderliğinde bir ekiple hazırlanan C4Defence, sadece çevrimiçi ortamda yayınlanıyor.

Derginin çevrimiçi ve PDF biçemindeki içeriğine http://www.c4defence.com adresinden erişmek mümkün.

C4Defence'e yayın hayatında başarılar dilerim.

02/12/2012

Yüksek İrtifa, Uzun Menzil, Karışık Kafalar

Bir THAAD lançeri (Kaynak: MDA)
Suriye’de iç savaşa dönüşen kargaşa ve çatışma ortamının sınırdaş Türkiye’yi hem yerel hem bölgesel ölçekte etkilemesi kaçınılmazdı. Önemli ölçüde örselenmiş de olsa Suriye Silahlı Kuvvetleri, silahlı isyancılarla mücadele kapasitesini bugüne kadar korumayı başardı. Büyük kısmı şehir ortamında cereyan eden çatışmalarda mekanize birliklerini ve hava unsurlarını, yüksek verimlilikte olmasa ve büyük kayıplar verse de, kullanabiliyor.

Suriye’deki isyanı, Tunus, Mısır ya da Libya’dakilerden ayıran çok sayıda siyasi, askeri ve kültürel etken var. Ancak bu etkenlerden bir tanesi son günlerde Türkiye gündeminde ilk sıraya yerleşti:

Suriye’nin Kitle İmha Silahları (KİS) kabiliyeti.

29/11/2012

1. Kara Sistemleri Semineri

Deniz Sistemleri Seminer serisinin karadaki kardeşi Kara Sistemleri Semineri'nin (KSS) birincisi, 27 Kasım günü Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın (SSM) ev sahipliğinde ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.

33 sunum ve 2 çalıştayın gerçekleştirildiği seminere 14 firma da sergi alanı kurarak katılım sağladı.

Deniz Sistemleri Semineri ile benzerliği sadece isim bazında kalmadı KSS'nin. Anafikir de aynı idi:

Sürdürülebilirlik. İçinin boşaltılması tehlikesi sezdiğim bu kavram ile ilgili düşüncelerimi ayrıca paylaşacağım. Ama önce bazı notlar:

26/11/2012

Kıyı Suları için Farklı Bir Denizaltı Tasarımı: SMX-26 Caïman

Ekim ayının son haftası Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen EuroNaval 2012 askeri denizcilik fuarı, dünya çapında askeri deniz sistemleri, tersaneler ve alt sistem üreticilerini bir araya getirdi.

Fuara, askeri denizcilik alanında iddialı olan Türkiye'den katılım, bir önceki fuarda olduğu gibi oldukça cılızdı.

Modern donanmaların ihtiyaçları ve değişen tehdit ortamları, özellikle asimetrik tehditler ve kıyı sularında muharebe başlıkları altında çok sayıda farklı çözüm ve tasarım önerisi olarak fuarda yer buldu. Ancak bunlardan bir tanesi benim özellikle dikkatimi çekti.

12/11/2012

Havada Asimetrik Savaş: İnsanlı Uçaklar İnsansızlara Karşı

Uçak tipleri farklı olabilir, ancak gökyüzü bu tip
görüntülere daha sık sahne olacak gibi görünüyor
(Grafik: Arda Mevlütoğlu)
ABD Savunma Bakanlığı Basın Sözcüsü George Little 8 Kasım günü, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait bir General Atomics Aeronautical Systems üretimi MQ-1C Predator tipi insansız hava aracının (İHA) 1 Kasım günü, İran kıyısından 16 deniz mili uzakta ve uluslararası hava sahasında İran Suhoy Su-25 tipi savaş uçakları tarafından saldırıya uğradığını açıkladı. Açıklamaya göre İran Su-25'leri, İHA'ya 30mm otomatik topları ile saldırmışlardı. Yakın hava desteği için tasarlanan ve havadan havaya kabiliyetleri zaten sınırlı olan (söz gelimi radarları yoktur) bu uçakların bir diğer alternatif silahı kısa menzil havadan havaya füzeler olabilirdi.

Öte yandan olayı teyit eden İran tarafından Genelkurmay İkinci Başkanı Tuğgeneral Mesud Cezayeri, Amerikan İHA'sının İran hava sahasını ihlal ettiğini iddia etti. İran Hava Kuvvetleri'nde halen 1991 Körfez Savaşı sırasında bu ülkeye iltica eden ve akabinde enterne edilen 6 adet ile Devrim Muhafızları için satın alınan 5 adet Su-25 bulunuyor.

Bu ilginç olayın dikkat çekici iki özelliği var:

02/11/2012

10/10/2012

5. Deniz Sistemleri Semineri

ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve 8 Ekim günü başlayan 5. Deniz Sistemleri Semineri, dün gerçekleştirilen oturumlarla kapandı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğe katılım geçen seneki seminerden daha fazla olmasına rağmen, gündemin ve projelerin içeriğinden olacak, daha az "gösterişliydi".

Son sözü en başta söylemekte fayda var: Bu seminerin ana fikri “amatörler taktikleri, profesyoneller lojistiği tartışır” idi.

08/10/2012

Akçakale Müsademesi: 08.10.2012

8 Ekim günü Türk topraklarına bir başka Suriye mermisi daha düştü.

Hatay'ın Altınözü İlçesi'nin sınıra yakın bölgesine bir havan mermisi düştü. Olayda can ve mal kaybı yaşanmazken, hudut birlikleri tarafından misilleme ateşi açıldı.

07/10/2012

Akçakale Müsademesi: 07.10.2012

3 Ekim günü Suriye tarafından atılan bir top mermisi ile 5 kişinin hayatını kaybettiği Akçakale'ye bugün de iki adet mermi düştü.

İlçe merkezi yakınlarındaki Toprak Mahsulleri Ofisi'nin bahçesine ve Gümrük Müdürlüğü binası yakınlarına düşen mermilerden sonra Türk topçusu misilleme atışlarına başladı.

06/10/2012

Akçakale Müsademesi: 06.10.2012

Akçakale'ye düşen Suriye top mermilerinin ardından gelen Türk misillemesi ve ardından takip eden gerilim, sınır boyunca yayılmışa benziyor. Topçu müsademesinin odağında artık sadece Akçakale de yok. Son iki gündür Hatay'a düşen Suriye top mermilerinin ardından, bu bölgedeki Türk topçusundan misilleme ateşleri geliyor. Dün (5 Ekim) Yayladağı'na düşen merminin ardından bugün Hatay kırsalı yine Suriye top / havan mermilerine hedef oldu.

05/10/2012

Akçakale Müsademesi: 05.10.2012

5 Ekim günü Türkiye - Suriye krizinde nispeten sakin bir gün başladı. Türkiye tarafından herhangi bir topçu ateşi rapor edilmedi. Ancak akşam saatlerinde Suriye Ordusu'nun Lazkiye kenti sınırından attığı top mermisi, Hatay'ın Yayladağı ilçesi Aşağı Pullu Yazı Köyü kırsalına düştü. Merminin Türkiye topraklarına düşmesi üzerine, ilçedeki 3'üncü Hudut Tabur Komutanlığı'na ait obüsler, Suriye topraklarına top atışı yaptı. Top mermisinin kırsal alana düşmesi, can ve mal kaybını önledi.

04/10/2012

Akçakale Müsademesi: 04.10.2012

3 Ekim günü Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesine düşen Suriye top mermilerinin ölüm ve yaralanmalara neden olmasının ardından başlayan Türk topçusunun misilleme ateşi, gece yaklaşık 0130 sularına kadar fasılalarla devam etti. 4 Ekim sabahı 0630 - 0645 civarında Akçakale'den güneye doğru topçu ateşinin tekrar başladığına dair haberler basında yer aldı. Bu ateş muhtemelen kısa sürdü, zira bu yöndeki haberlerin devamı gelmedi.

Akçakale Müsademesi: 03.10.2012

3 Ekim Çarşamba günü Suriye ordu birlikleri ile silahlı muhalifler arasında, Türkiye sınırına yakın Rakka şehrine bağlı Telebyad ilçesinde şiddetli çatışmalar meydana geldi.

Bir süredir sınıra yakın bölgelerde yoğunlaşan çatışmalar sırasında, Türkiye tarafına zaman zaman top ve havan mermileri ile şarapnel parçaları düşmekteydi. Bu durum bölgedeki halkta panik ve korkuya neden olmaktaydı. Nitekim Suriye - Türkiye sınırı üzerindeki Şanlıurfa iline bağlı Akçakale ilçesinde halkın önemli bir kısmı, can güvenliği gerekçesi ile ilçeyi terketmişti. Özellikle son 10 - 15 günde Suriye ordu birlikleri hareket ve manevralarında daha cüretkâr ve yer yer tehditkâr davranmaktaydı.

Nitekim bugün, 3 Ekim günü korkulan oldu.

28/09/2012

Teröristlerde Görülen Keskin Nişancı Silahı Hakkında - Güncelleme

Teröristlerde Görülen Keskin Nişancı Silahı Hakkında başlıklı yazıda hakkındaki izlenim ve tahminlerimi paylaştığım keskin nişancı tüfeği ile ilgili iki yeni gelişme oldu:

1. Söz konusu tüfekten en az bir tanesi, 8 - 19 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Sessiz Destan Harekâtı sırasında, Şemdinli kırsalında ele geçirildi. Ele geçirilen tüfeğin fotografı basına dağıtıldı. Tüfeğin dürbününde, bölücü örgütün daha önce yayınladığı fotograflardaki dürbünlerden ufak bir farklılık göze çarpıyor.

2. Söz konusu tüfeğin adının "Zagros 3" olduğuna dair bir okuyucu yorumu geldi. Bu bilgiyi teyit etme imkânım yok. Öte yandan The Firearm Blog'daki editor yorumunda tüfeğin standart 12.7mm mermi kullanmıyor olabileceğine dair bir yorum yer aldı.

24/09/2012

Rus Ordusu'na Fransız Helikopteri

Thunder 2012 tatbikatı sırasında Eurocopter AS355 Ecureuil II
helikopterinden bina çatısına atlayan Rus Komandoları
Rusya, silahlı kuvvetlerinin yenilenmesi çalışmaları kapsamında özellikle son 5 yılda artan bir ivme ile Batı ile işbirliği içine giriyor. Bu kapsamda amfibi çıkarma gemisi, zırhlı araç, insansız hava aracı gibi ana ile algılayıcı, iletişim sistemi gibi alt sistemlerin tedariği, ortak üretimi ve bunların teknolojilerinin edinilmesi alanlarında Fransa, İtalya, Almanya, İsrail gibi ülkelerle işbirlikleri kurulmakta.

Bu işbirliği hamlesinin çok ilginç bir adımı, geçtiğimiz hafta deşifre oldu.

21/09/2012

Asimetrik Uçaksavarlar

Vietnam Savaşı sırasında ABD tarafından kullanılan
Bien Hoa Hava Üssü'nün, 16.05.1965 tarihinde Viet Kong
gerillaları tarafından düzenlenen havan saldırısından sonraki hali.
Dumanlar, infilak eden B-57 bombardıman uçaklarından yükseliyor.
(Fotograf: Shelley Hilliard)
14 Eylül Cuma günü yerel saatle 22:00 sularında ABD askeri kılığında giyinmiş 16 Taliban militanı, Afganistan'ın güney kesimindeki Helmand eyaletinde bulunan Camp Bastion askeri üssüne, eşgüdümlü bir saldırı düzenledi. Üssün güneydoğu tarafındaki güvenlik barikatları ve fizikî engellerini üç ayrı grup halinde aşıp sızmayı başaran militanlar, İngiliz Hava Kuvvetleri 51'nci Alayı ile çatışmaya girdi. İntihar bombacıları ve RPG-7 nişancıları, sızmanın akabinde girdikleri kesimde bulunan ve açık alanda parketmiş uçaklar, uçak koruganları ile yakıt depolarına saldırdı.

Gece boyunca süren saldırı ve çatışmalar sonucunda 15 militan öldürüldü, biri yaralı olarak ele geçirildi. Verdikleri zararın boyutu ise oldukça ciddiydi: ABD Deniz Piyadeleri'nden (USMC; United States Marine Corps) iki asker (ki biri, saldırıya uğrayan 211'nci Filo komutanı Yarbay Christopher Raible idi) öldürülmüş, Deniz Piyadeleri hava gücüne ait 6 adet McDonnell Douglas AV-8B Harrier II ve üç adet yakıt istasyonu tamamen tahrip edilmiş, iki adet AV-8B'ye ise ağır hasar verilmişti. Saldırıyı düzenleyen Taliban, amacının dünya çapında Müslümanlar'ın büyük tepkisini çeken "Innocence of Muslims" filmine yönelik bir intikam operasyonu düzenlemek ve üste görev yapan İngiliz Prens Harry'yi kaçırmak olduğunu açıkladı.[1] [2] [3]

Saldırı sonucu imha edilen uçaklar ile birlikte USMC, Harrier envanterinin 10% kadarını kaybetti. İmha edilen uçaklar, ISAF (International Security Assistance Force) güçlerinin Afganistan'ın en sorunlu bölgesi olan Helmand eyaletindeki harekatları sırasında yakın hava desteği sağlamakta idiler. Saldırı sonucu bölgedeki ISAF güçlerinin harekâtı akamete uğradığı gibi, zaten birliklerini kademeli olarak çekmekte olan ABD'nin, Afganistan'daki varlığına ilişkin iradesine ciddi zarar verdi. Camp Bastion gibi dünyanın en büyük ve en iyi korunan askeri üslerinden birine bu denli etkili bir saldırının düzenlenebilmiş olmasının yarattığı şok etkisi de cabası.

Dolayısıyla Taliban, bu cüretkâr saldırısı ile hem askeri-taktik hem de psikolojik açıdan büyük bir zafer kazandı.

Bu saldırının, üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir özelliği var: İyi planlanmış ve eşgüdümlü komando / sızma harekâtlarının hava gücü üzerindeki etkisi. Başka bir deyişle "asimetrik uçaksavarların" gücü.

15/09/2012

İtalya'dan Filipinler'e Firkateyn Satışı: Müşterinin Ayağını Alıştırmak

Ağustos ayı başında Güneydoğu Asya'dan gelen bir haber, askeri gemi piyasasının kısa - orta vadedeki seyri açısından bazı ipuçları taşıyordu.

Habere göre, silahlı kuvvetlerini oldukça kısıtlı bütçesi ile modernize etmeye çalışan Filipinler, İtalya'nın erken emekliye ayırmaya hazırlandığı iki adet Maestrale sınıfı firkateyni satın almak için girişimlere başlamıştı. Filipinler Savunma Bakanı Voltaire Gazmin tarafından da teyit edilen satış görüşmeleri kapsamında iki geminin toplam maliyetinin yaklaşık USD280 milyon olması bekleniyor. Gazmin'in aktardığına göre sözleşme büyük olasılıkla 2013 başında imzalanacak.

13/08/2012

Güney Afrika Denizaltısız Kaldı

Times Live haber sitesinde 12 Ağustos günü Bobby Jordan imzası ile yayınlanan habere göre, Güney Afrika Deniz Kuvvetleri'nin Almanya'dan satın aldığı üç adet Tip 209 / 1400Sa tipi, Manthatisi sınıfı denizaltının üçü de çeşitli sebeplerle gayrıfaal durumda. Bu, ülkenin denizaltı gücünden tamamen mahrum olması anlamına geliyor.

Habere göre, denizaltılardan S103 borda numaralı Queen Modjadji denizaltısı, geçtiğimiz hafta eğitim seyrindeyken Port Elizabeth açıklarında okyanus tabanına çarparak omurgasından yaralanmış ve kuru havuza çekilmiş.

07/08/2012

Selam Olsun Sana Ey Hür Denizci!

Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli stratejlerden biri, tanımaktan onur ve gurur duyduğum Sn Cem Gürdeniz'in bu yazısını okurken gözlerim doldu. Bir ülke böyle değerlerini böyle hoyratça harcamamalı. Kendisi mektubunda tevazu göstermiş ama Sn Gürdeniz, Akdeniz Kalkanı'ndan BlackSeaFor'a, Türk Deniz Kuvvetleri'nin çok sayıda inisiyatifinin ardındaki stratejik zekanın başında gelmektedir.

Kendisi, "dışarıdakilerden" misliyle hürdür. Fikri hürdür zira, vicdanı hürdür.

Asıl siz helal ediniz komutanım hakkınızı yurttaşlarınıza. Emdiğiniz süt kadar bembeyaz üniformanıza leke sıçratmaya yeltenenleri engelleyemedik.

Arda Mevlütoğlu



CUMHURİYET DONANMASINA VEDA EDERKEN

1972 yılının Ağustos ayının ilk haftasında Deniz Lisesi öğrencisi olarak, 14 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Bahriyesi-TCB’ nin bir denizcisi oldum. Tam tamına 40 yıl sonra, 2012 yılının gene Ağustos ayının ilk haftasında 12 Orgeneral ve Oramiralin de imzası olan Yüksek Askeri Şura kararları neticesinde emekliye sevk edildim.

Diğer bir deyişle, sahte delillere dayalı Balyoz komplosu sonucu, diğer 13 kıymetli Amiral ile birlikte, aynı zamanda silah arkadaşlarımız ve komutanlarımız olan YAŞ üyesi orgeneral ve oramirallerin onayı ile Tümamiral rütbesinde tasfiye edildim. Tasfiye edildiğimi, 18 aydır tutuklu bulunduğum Hasdal Cezaevinde televizyondan öğrendim.

Beni tasfiye veya emeklilikten daha çok yaralayan, Balyoz komplosunun bini aşkın maddi hata ve onlarca bilirkişi raporlarıyla ispat edilmiş olmasına rağmen, bu çıplak gerçeğin görülmemesi, masumiyetimizin savunulmaması ve tasfiyeye imzalarla onay verilmesi oldu.

Mustafa Kemal’in sadık bir denizcisi ve Amirali olarak Cumhuriyet Donanması ile dolu dolu geçen 40 yılın her gününden, yaptığım her görevden büyük haz ve onur duydum. Başarılardan ve başarısızlıklardan ayrı ayrı dersler çıkardım. Denizde gemi komutanı, komodor ve filo komutanı olarak değişik rütbelerde yaptığım tüm görevlerde gemimi ve gemilerimi her görev sonrası limana kazasız ve sapasağlam geri getirdim. Bayrağımızı fırkateyn komutanı olarak yedi denizlerde dolaştırma onuruna sahip oldum. Yurt içi ve yurt dışında icra ettiğim tüm kara görevleri ve toplantılarda denizlerimizdeki hak ve çıkarlarımızı sonuna kadar savundum. Lekesiz ve tertemiz geçen yıllar sonunda 2004 yılında Amirallik ile onurlandırıldım.

Sadece ben değil, benimle beraber hukuk adına, hukuk katledilerek Hasdal, Maltepe, Hadımköy ve Silivri’de bu acıları aileleri ile beraber çeken ve sahte davalar sonucu tasfiye edilen çok kıymetli, seçkin, ulusal duruşu yüksek, Atatürk’ün rotasından en küçük bir sapma göstermeyecek Deniz Kuvvetleri mensubu Amiral, subay ve astsubayların aslında tek suçu, Deniz Kuvvetlerine 90’lı yıllardan sonra tek kelime ile büyük sıçrama yaptıran üretken ve yaratıcı değerler arasında bulunmalarıydı.

Soğuk Savaş süresinde enerji toplayan ve bu enerjiyi Soğuk Savaş sonrası dönemde büyük bir ivme ile açık denizlere çıkarak, dışa vuran Cumhuriyet Donanmasını ne ekonomik krizler, ne de 1999 Gölcük depreminin yok edici enerjisi durdurabildi. Cumhuriyet Donanması özellikle 90’lı yıllardan itibaren tarihinde benzeri görülmemiş bir şekilde yükselmeye devam etti.

03/08/2012

Teröristlerde Görülen Keskin Nişancı Silahı Hakkında

Habertürk gazetesi, 2 Ağustos Perşembe günkü internet sürümünde, Şemdinli'ye baskın yapmak isterken etkisiz hale getirilen PKK'lı gruba mensup bir teröristin üzerinden çıkan Flash bellekteki fotograflara yer verilmiş.

51 adet fotografın arasında birkaçı özellikle dikkatimi çekti. Zira bu fotograflarda beş adet, oldukça hacimli ve büyük dürbünlü keskin nişancı tüfeği görülmekteydi. Teröristler bu tüfeklerle poz vermişler, ayrıca tüfekleri değişik açılarda yerde de çekmişlerdi. Fotografların içeriği, propaganda niteliğine daha uygun görünüyordu; aslında tam da bu yüzden Habertürk gibi bir gazetenin bu denli fütursuzca yayınlamasını yadırgadım.

Söz konusu tüfeklere daha dikkatli baktığımda merakım ve ilgim daha da arttı. Çünkü bu tüfek tasarımını daha önce hiçbir açık kaynakta görmemiştim ve tüfeklerin genel duruşu, standart seri üretim kalitesinde durmuyor gibiydi. Toplama ya da çıkma malzemeden yapılmış gibi değillerdi ama, fabrikadan çıkmış bir mamül gibi de durmuyorlardı.

Konu ile ilgili kendi çapımda bir araştırma yaptım, The Firearm Blog sitesi editörü Steve J ile de konuyu tartıştım (nitekim kendisi de görüşlerini The Firearm Blog'da yayınladı) ve böyle bir silahın PKK'lı teröristlerin elinde ne aradığı, ne maksatla kullanılabileceği ve silahın cinsi üzerine fikir yürüttüm.

Öncelikle fotograflar hakkındaki gözlemlerimle başlayayım:

18/07/2012

Görüş Alanını Genişletmek: Gorgon Stare WAAS

İnsansız Hava Aracı (İHA) sistemlerinin istihbarat ve görüntüleme kabiliyetleri için "BBG Evi" benzetmesi, ne yazık ki kamuoyunun bilinçaltına işlenmiş durumda. Bu sistemlerin havada olması, uçtukları bölge üzerindeki her hareketi, şüpheli her durumu ya da her hedefi her şekilde görebileceklerine dair bir beklentiyi doğuruyor. "BBG Evi" söyleminin, muhtemelen kasıtsız ve yine muhtemelen dolaylı olarak sebep olduğu bu algı, İHA'ların görev yaptığı bir bölgede gerçekleşen bir baskın, saldırı ya da pusu durumunda kitlesel bir tepkiye dönüşebiliyor.

Genel olarak İHA'ların standart görev sistemi, çoğunlukla burun kısımlarına monte edilmiş bir kameradan oluşuyor. Çoğu MALE (Medium Altitude Long Endurance; Orta İrtifa Uzun Havada Kalış) tipi İHA'da ayrıca SAR (Synthetic Aperture Radar; Yapay Açıklıklı Radar) tipi radarlar ve/veya elektronik istihbarat / sinyal istihbaratı (ELINT / SIGINT) sistemleri de bulunuyor. ISR (Intelligence, Surveillance, Reconnaissance; İstihbarat, Gözetleme, Keşif) görevleri tek sistem ve tek tip sensöre bağlı gerçekleştirilmiyor; aynı hava savunması gibi iç içe geçmiş katmanlardan oluşan bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

Öte yandan, İHA'ların taşıdıkları kameralar sadece gündüz görüş tipi kameralar olmuyor. Bunlar FLIR (Forward Looking Infrared; İleri Bakışlı Kızılaltı) tipi, ısıl kameralar. Ortamın ve hedeflerin ısıl izlerini görüntüye çevirebilen, dolayısıyla gündüz ve gece her hava şartında görüntü sağlayabilen, bazı modelleri ayrıca lazerle işaretleme de yapabilen tümleşik sistemler. Bu son özellikleri ile hedef aydınlatmada da kullanılabiliyorlar. Dolayısıyla dost topçu ve hava birlikleri için hedef tespit, teşhis ve tayininde de kullanılabiliyorlar.

Ancak klasik İHA FLIR sistemlerinin çok önemli bir dezavantajı var.

12/07/2012

RF-4E Olayı: Sorunu Bileşenlerine Ayırmak

2011 İzmir Hava Gösterileri sırasında sergilenen
bir RF-4ETM. Uçağın kanat altlarında hassas güdümlü
bombalar bulunuyor. Kanat üzerindeki AN/ALQ-178 RWR
sisteminin alıcısına dikkat. Bu alıcı, Genelkurmay
tarafından yayınlanan bir fotografta
görülüyor.
(Fotograf: Arda Mevlütoğlu)
Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir RF-4ETM keşif uçağının 22 Haziran günü Doğu Akdeniz'de düşmesi ile patlak veren ve Türkiye ile Suriye arasında iyice artan bir gerginliğe neden olan kriz, Genelkurmay Başkanlığı'nın 11 Temmuz tarihli açıklaması ile iyice içinden çıkılmaz bir Arapsaçına dönüşmüş durumda.

Konu ile ilgili olarak sıcağı sıcağına ilk izlenim ve tahminlerimi, 23 Haziran günü "Doğu Akdeniz'de Yeni Kriz: Suriye Türk Jetini Düşürdü" başlıklı yazım ile paylaşmış, ancak bazı gelişmeler ve olayın seyrinin değişmesi neticesinde başlığı "Doğu Akdeniz'de Yeni Kriz: Suriye Türk Jetini Düşürdüğünü İddia Etti" şeklinde değiştirmiştim.

Bunu yapmamın nedenine değineceğim. Ancak öncelikle derin bir nefes almalı, daha en başından beri yapılmış olması gerekeni yapmalıyım: Problemi bileşenlerine ayırmak gerek.

26/06/2012

Seminer: Uçuş Simülatörleri

5 Temmuz Perşembe günü saat 19:00'da Makina Mühendisleri Odası (MMO) Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliği (UHUM) Meslek Dalı Komisyonu ev sahipliği ile MMO'nun Ankara Genel Merkezi'ndeki Sezai Gürü Toplantı Salonu'nda, "Uçuş Simülatörleri" konulu bir seminer vereceğim.

Ankara'da olup vakit ayırabilecek Siyah Gri Beyaz okurunu beklerim.

23/06/2012

Doğu Akdeniz'de Yeni Kriz: Suriye Türk Jetini Düşürdüğünü İddia Etti

Güncelleme: Radikal gazetesinde Deniz Zeyrek imzasıyla 10 Temmuz günü yayınlanan haber, konuyla ilgili kuşkuları dile getirmiş durumda. Uçağın vurulmamış olma ihtimali gün geçtikçe güçleniyor. Bu nedenle yazının başlığını, içeriğine dokunmadan değiştirme ihtiyacı hissettim.A. M (10.07.2012)


Dün (22 Haziran) foto keşif uçuş görevi için saat 1030'da Malatya Erhaç 7. Ana Jet Üssü'nden kalkan, 173'ncü Filo'ya bağlı bir RF-4ETM ile, saat 1158'de, Hatay'ın güneybatısında, deniz üzerinde iken iletişim kesildi.

Doğu Akdeniz'deki durum ve Suriye ile gerginleşen ilişkiler, olayı bir anda hızla büyüme ve kontrolden çıkma riskine sahip bir kriz haline getirdi. Uçağın nasıl ve nerede düşmüş olduğuna ve pilotların durumuna dair çok uzun bir süre hiç bir resmî kanaldan bir açıklama gelmedi.

Ne var ki, gece saatlerine doğru, Türk hükümetinin ve Suriye askeri sözcüsünün açıklamaları, olayın seyrini değiştirdi. Suriye tarafı, uçağın çok alçaktan ve yüksek süratle uçtuğunu, Suriye hava sahasını ihlal etmesini müteakip sahile 1km kala uçaksavar topçusu ile vurulduğunu ve Lazkiye açıklarında sahilden yaklaşık 8mil uzakta denize düştüğünü açıkladı. Pilotların akıbeti ile hala belirsizliğini korumakta. Son 24 saat içinde pilotların kayıp olduğu, sağ salim kurtarıldıkları ve Suriye'nin elinde rehin oldukları da dahil çok fazla çelişkili haber geçildi. Türk ve Suriye unsurlarının müşterek bir arama kurtarma (A/K) harekâtı icra edildiği bilgisi de mevcut. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın açıklamasına göre Türk Deniz Kuvvetleri'nin dört adet hücumbotu, bölgede A/K helikopterleri ile birlikte görev yapıyor.

Konu hem askeri / teknik, hem hukuki hem de siyasi yönleri ile oldukça karışık ve ne yazık ki devletimizin bilgi akışındaki ataleti ve zaafiyeti nedeniyle spekülasyona son derece açık. Spekülasyon ve günah alma mayınları ile dolu bir tarlada adım atmaya çalışarak edindiğim ilk izlenim ve değerlendirmelerim şu şekilde:

11/06/2012

(Bir Başka) Samimiyet Testi



Türkiye’ye niye gidemiyorsun diye sorduklarında, boğazım düğümleniyor, ağlıyorum


Muammer ELVEREN-TOKYO

18 Mayıs 2012

Türkiye sorusu ağlatıyor

Çin’deki Uygur Türklerinin hak arayışını uluslar arası gündeme taşıması nedeniyle “Uygur Ana” diye adlandırılan Rabia Kadir Tokyo'da Dünya Uygur kongresini izleyen Muammer Elveren’in sorularını yanıtladı.

09/06/2012

Uçuşa Elverişlilik Açısından Yazılım Sertifikasyonu Konferansı

Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın ev sahipliğinde düzenlenen Uçuşa Elverişlilik Açısından Yazılım Sertifikasyonu Konferansı, 7 Haziran günü, müsteşarlığın yeni hizmet binasında gerçekleştirildi.

Öncelikle yeni binanın müsteşarlığa ve savunma sanayiine hayırlı olmasını dileyerek başlayayım. Bina gerçekten de çok güzel. Hatta "aşırı" güzel olduğu söylenebilir. Bir devlet dairesi için oldukça iddialı ve ihtişamlı bir projesi var. Ne var ki işçilikte yer yer sıkıntılar olduğu görülüyor, öyle zannediyorum ki aceleye getirilmiş.

Konferanstan notlara gelince:

08/06/2012

MİT'ten Bir İlk: Politika Yapımı için İstihbarat Analizi Konferansı

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), tarihinde ilk kez dış dünyaya açık, uluslararası bir konferans düzenledi.

Teşkilat bünyesinde 2010 yılında kurulan İstihbarat Araştırmaları Merkezi” (İSAMER) tarafından 4-5 Haziran 2012 tarihleri arasında düzenlenen "İstihbarattan Karar Almaya: Politika Yapımı için İstihbarat Analizi" başlıklı konferansa yerli ve yabancı akademisyenler ile bürokratlar katıldı.

Konferans, MİT'in geçirmekte olduğu dönüşüm ve evrim açısından bir dönüm noktasını teşkil ediyor.

Konferans ile ilgili MİT resmî sitesindeki duyuru: http://www.mit.gov.tr/icinta.html

Etkinlik ile ilgili Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi ORSAM'da yayınlanan haber ve değerlendirmelere aşağıdaki bağlantılardan erişilebilir:




MİT’in Düzenlediği Uluslararası Analiz Konferansı’ndan İzlenimler, Oytun Orhan, ORSAM Ortadoğu Uzmanı, 08.06.2012


MİT Tarihinde İlk Defa Açık Konferans Düzenledi, Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı, 07.06.2012

05/06/2012

Türkiye TX / FX Projesinde Ortağını Seçti: İsveç

TX / FX projesinde ciddi bir karar eşiği çoktan geçilmiş de haberimiz yokmuş...

ABD merkezli modelleme ve simülasyon şirketi Ternion'un, internet sitesinde 2 Şubat günü yayınlanan kısa bir bilgi notuna göre, TAI, TX / FX projesinin kavramsal tasarım çalışmalarında kullanmak üzere bu firmanın FLAMES isimli simülasyon yazılımını satın almış. Aynı firmanın 29 Mart tarihli bilgi notuna göre ise, TAI, söz konusu yazılım için kendi tesislerinde eğitim hizmeti almış.

Ternion firması, TAI'nin projede tasarım çalışmalarını Saab ile birlikte yürüttüğü bilgisini eklemiş. Nitekim firmanın web sitesi incelendiğinde Saab firmasının da tecrübeli bir FLAMES kullanıcısı olduğu görülüyor.

Dolayısıyla, TX / FX projesindeki yabancı teknoloji sağlayıcısı ortağın kim olduğu sorusu yanıtını bulmuş görünüyor: İsveç (Saab).

Bu ayrıca, Türkiye'nin TX / FX için Güney Kore ile bir ortaklığa gitmeyeceği anlamına da geliyor.

04/06/2012

TARP Projesi'nde İsrail'e Ceza Kesildi

Bilindiği gibi Türk Hava Kuvvetleri'nin envanterindeki F-4E2020 uçaklarının modernizasyonunu, aktif elektronik harp sistemi olan EL/M-8022'yi, uzun menzilli hassas güdümlü füzesi Popeye'yi, radarsavar dron sistemi olan Harpy'yi, Barış Kartalı uçaklarının ESM sistemini, Türk Hava Kuvvetleri'nin hizmetindeki halen aktif en stratejik İHA sistemi olan Heron'u, belli bir müddet Aerostar taktik İHA sistemini ve M-60 ana muharebe tanklarının modernizasyonunu gerçekleştiren İsrail savunma sanayii, ilişkilerin kopmasından sonra derin bir darboğaza girmiş, en son Azerbaycan ile sadece ve sadece 1.6 milyar Dolarlık bir anlaşmaya imza atabilmişti.

30/05/2012

Soğuk Savaş Nasıl Isınabilirdi? Bir Senaryo

Soğuk Savaş, günümüz jeopolitik ve askeri değerlendirmelerinde giderek artan bir hızda, bitiş tarihi ile sınırlı bir anılma biçimine sahip olmakta. Kabaca İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan 1990'ların başlarına kadar süren bu dönem, politika, ekonomi ve kültürden öte, askeri teknoloji ve taktiklerin en başta gelen belirleyici unsuru oldu.

Avrupa'da NATO ve Varşova Paktı ülkeleri arasında gerçekleşecek bir silahlı çatışma olasılığı, her iki tarafın da sahip olduğu nükleer silahlar nedeniyle küresel ölçekte bir riski barındırmaktaydı. Taraflar dünyanın diğer bölgelerindeki "vekâleten savaşlar" ("proxy wars") aracılığı ile belki, bu mütemadiyen biriken enerjiyi boşaltarak söz konusu riski bertaraf ettiler. Ancak Avrupa merkezli bir savaş tehlikesi her daim baki kaldı.

Böyle bir savaşın neden ve nasıl gerçekleşebileceğine dair bir senaryoyu ele alan, Tom Clancy'nin 1986 tarihli "Red Storm Rising"[1] (Yükselen Kızıl Fırtına) isimli romanı, kitaplığımın nadide parçalarından biridir. Edebi değeri belki çok yüksek olmayan bu kitabı, konusunu, NATO ve Varşova Paktı orduları arasında gerçekleşmesi muhtemel geniş ölçekli bir savaşı tasvir etme şeklinden dolayı çok beğenirim. Clancy romanında, askeri taktik ve teknolojilerin muhtemel bir silahlı çatışmanın gidişatını çok ayrıntılı ve gerçekçi biçimde betimlemiş; ikmâl, coğrafya, hava şartları gibi etkenlerin belirleyici rolünü keskin bir biçimde göz önüne sermiştir.

24/05/2012

İnsansız Hava Araçları: Quo Vadis?

İnsansız Hava Araçları (İHA), gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Bu sistemlerin kullanılması, satın alınması ya da geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası ilişkiler gündemini şekillendiren bir güce sahip oldu. ABD'nin Pakistan'daki İHA saldırıları, İran'ın bir ABD İHA'sını düşürmesi, Uludere Olayı ya da Türkiye'nin ABD'den alacağı Reaper İHA'ları, çok karmaşık askeri ve siyasi yan etkiler doğurdu örneğin.

Bu kadar güçlenen" robot uçaklar", yakın gelecekte "savaşuzayı"nın dinamiklerini kökünden değiştirecek muhakkak. Peki bu değişim nasıl olacak?

Ben şu şekilde bir öngörüde bulunuyorum.

18/05/2012

Uludere Olayı ve ISR Savaşı

28 Aralık 2011 gece saatlerinde Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü'nden kalkan F-16 savaş uçakları, Şırnak'ın Uludere ilçesi yakınlarında sınırdan geçen bir kafileyi, lazer güdümlü bombalarla vurdu. İnsansız Hava Araçları (İHA) ile desteklenen ve yaklaşık 45 dakika süren görevin sonuçları ve etkileri ise insanî boyutu bir yana, giderek karmaşıklaşan bir hal almış durumda.

Sonradan kaçakçı olduğu anlaşılan 34 vatandaşın hayatını kaybettiği olayda tüm dikkatler doğal olarak, görevden önceki istihbarat oluşturulması ve akışına yoğunlaştı. Grubun ilk olarak ne zaman ve nasıl tespit edildiği, kafilenin PKK'lı teröristlerden oluştuğu istihbaratının nasıl oluşturulduğu, vur emrinin nasıl verildiği gibi sorular, konunun içeriği itibariyle siyasi içeriği de haiz olarak sorulmaya başladı. O kadar ki, olay AKP hükümetinin Kürt açılımını ve Kürt kökenli vatandaşlarla kurmaya çalıştığı iletişimi tehdit eder hale geldi.

Tüm bu karmaşa, hafta ortasında iyice içinden çıkılmaz bir hale gelmiş görünüyor.

27/04/2012

Ekonomik Kriz Cenderesinde Yunan Hava Kuvvetleri - Nakliye Filosu da Nasibini Aldı

AFP haber ajansının 26 Nisan’da geçtiğihabere göre, Yunan Hükümeti, ekonomik krizle mücadele kapsamındaki kesinti ve önlem planı doğrultusunda, İtalyan Alenia firmasına verdiği dört adet C-27J siparişini iptal etti. Öte yandan, Yunan savunma basınına göre mevcut C-27J filosundaki sekiz uçaktan sadece bir tanesi göreve ve uçuşa tam hazır durumda. Aynı kaynaklara göre halen Yunanistan, iptal edilen dört uçak için yedek parça siparişi vermek istiyor.

Ocak 2003’te imzalanan USD420,000,000 tutarındaki sözleşme, toplam 12 adet C-27J taktik nakliye uçağının teslimini öngörüyordu. Siparişi iptal edilen dört uçağın maliyet yaklaşık USD66,000,000 olarak belirtiliyor. Orijinal sipariş, üç adet de opsiyonu içermekteydi.

25/04/2012

Siyah Gri Beyaz 7 Yaşında

Siyah Gri Beyaz 7 yaşında...

Zaman zaman geçmişte yazdıklarıma dönüyorum. Okudukça "ben bunu ne zaman yazmışım? Ben bunu nasıl düşünmüşüm?" diye kendi kendime sorduğum oluyor. Şaşırıyorum. Siyah Gri Beyaz'ın bir "defter"den, canlı bir varlığa dönüşümünü izliyor gibiyim. Benimle birlikte öğrenen, unuttuklarımı hatırlatan bir asistan - dost gibi.

Çok konuşkan değil bu dost; gösterişten uzak ve sade. Az ama öz konuşmayı seviyor. Kafasındakilerin hepsini de her zaman kelimelere dökemeyebiliyor, paylaşamayabiliyor. Ama kesinlikle öğrenmeye, daha fazlasını öğrenmeye aç; doymak bilmez bir iştahı var.


Ve kendisine ilgi gösteren, eleştiren, dikkat eden herkese teşekkür ediyor bu 7 yaşındaki öğrenci. 32 yaşındaki kıdemli öğrenci sahibi ile birlikte.

23/04/2012

Egemenlik ve Egemen Olmak

Bilge Canute, kralların tanrısal güçleri
olmadığını,dalgaları durduramayarak kanıtlarken
Milliyet gazetesinin 1980'lerin sonlarında verdiği ansiklopedilerin birinde okumuştum Kral Canute'u. İngiltere'ye de hükmetmiş bu Viking kralının, kısmen folklorik hikayesi, cesur bir bilgelik gösterisi olarak hafızama kazınmıştır.

Hikaye odur ki, özellikle İngiltere'nin hakimiyetinin ele geçirilmesinden sonra gücü ve otoritesi iyice sağlamlaşan Canute'un çevresinde muazzam bir dalkavuk ordusu peydah olur. Kralın gücünün her leye yeteceğini, dünyadaki en güçlü insan olduğunu yineler dururlar. Bilge Canute, şahsında krallık makamının bu kadar ilahi bir kata oturtulmasından rahatsızdır. Ve bir gün, tahtının sahilde, dalgaların sınırına konulmasını emreder. Çevresindekilerin meraklı bakışları altında tahtına oturur, elini dalgalara karşı, emreder bir şekilde kaldırır ve haykırır:

"Ey dalgalar, emrediyorum size, durun!"

20/04/2012

Gelişen Azerbaycan - İsrail Savunma İlişkileri Üzerine

Azeri haber ajansı ANN, 18 Nisan tarihli haberinde Azerbaycan'ın İsrail ile, Spike SR ve Spike LR tanksavar füzeleri ile Cardom 120mm havan sistemi satın alımı için bir sözleşme imzaladığını bildirdi. Haberde satışa ilişkin ayrıntılar yer almamakla birlikte, halihazırda Azerbaycan Kara Kuvvetleri kullanımında olan bu silah sistemleri için ilave bir sipariş verilmiş olması olasılığı ağır basıyor.

Bu satış anlaşmasını, bir süredir artan bir ivme ile yükselişe geçen Azerbaycan - İsrail savunma ilişkilerinin şimdilik en son ürünü olarak değerlendirmek mümkün. Nitekim iki ülkenin savunma işbirliği trafiğinde özellikle son 5 yılda büyük bir artış kaydedilmiş durumda. O kadar ki, gelinen noktada Azerbaycan - İsrail işbirliği, bölgesel dengeler üzerinde etkili olabilecek bir niteliğe kavuştu.

17/04/2012

Kıyafet Değişikliği

Uzun süredir deneyip deneyip son anda vazgeçtiğim değişikliği en sonunda, artan eleştirilerin de yardımıyla, gerçekleştirdim.

Siyah Gri Beyaz artık yeni renk düzeni ile devam ediyor. Bu hali de bir yedi sene gider herhalde...

Özellikle eski yazılarda font rengi ile ilgili gözümden kaçmış sorunlar olabilir. Okurdan ricam bu gibi aksaklıkları bildirmesidir.

11/04/2012

Teknolojik Muhafazakârlığı Yenebilmek

ABD Ordusu, Future Combat Systems projesindeki
insansız araç operatörleri için XBox oyun
konsolu joysticklerini kullanmıştı. (Kaynak)
Teknolojideki hızlı gelişim, farklı bilim dallarından gündelik hayata çeşitli alanlardaki gelişme ve yenilikleri açıklarken kullanılan anahtar bir kalıp ifade haline gelmiş durumda. "Teknolojik gelişmelerin sağladığı..." şeklinde bir başlangıç, kolaycı bir girizgâh niteliği taşıyor. Ancak teknoloji, sadece imkân ve kabiliyet kazandırmak ya da iyileştirmek için bir araç değil, aynı zamanda insanın çevresini algılaması ve çevresi ile etkileşimini düzenlemesi için de bir ortam (medyum) görevi de görüyor. Başka bir ifade ile teknolojiyi, insanın algılama, yorumlama ve düşünce mekanizmasından soyut bir şekilde ele almak pek mümkün değil gibi.

Bu iç içe geçmişliğin esas nedeninin de, 19. yüzyıl ile birlikte sürekli bir evrim halinde olan sanayi devrimi olduğunu düşünüyorum. Yani Sanayi Devrimi, insan makina arayüzünün kurulmasını sağladı: Bu arayüzün nitelik ve niceliği devamlı gelişmekte, evrilmekte.

Şöyle ki:

09/04/2012

Samimiyet Testi

Fotograflar değil, eylemdir dürüst olan, duruştur.

Türk Devleti o samimiyet testinden geçememiştir.

Ne acıdır buna tanık olmak ve bunu her Uygur Türkü'nün yüzüne baktıkça hatırlayacak olmak...

02/04/2012

31/03/2012

(Mis)Information Warfare

Aylık jeopolitika ve güvenlik dergisi Eurasia Critic, bir süredir ara verdiği yayın hayatına Mart 2012 sayısı ile geri döndü.

"Virtual Anarchy" (Sanal Anarşi) kapak konusu ile çıkan dergide, sosyal medyanın stratejik bir silah sistemi olarak kullanımını irdelemeye çalıştığım "(Mis)Information Warfare" başlıklı makalem de yayınlandı.

Dergiye http://www.eurasiacritic.com/sites/default/files/e-magazine/March-2012/index.html adresinden erişebilirsiniz.