Sıkıldı canım bu gri Pazar günü. Bir masal yazmak geldi içimden...
Bir varmış bir yokmuş..
Uzaktaki bir ülkede kül kedisi, üvey annesi ve üvey ablaları ile birlikte yaşarmış. Ama Kül Kedisi'nin üvey annesi ve üvey ablaları ona hiç iyi davranmazmış. Evin tüm işlerini ona yaptırırlar, tüm bulaşıkları tüm çamaşırları ona yıkatırlarmış. Kül Kedisi'ni hiç gezdirmez, hep eve hapsederlermiş. Kendileri de o bar senin bu yemek benim gezerlermiş. Kül kedisi güzelliği dillere destan bir kızmış ama hiç gün yüzü göremiyormuş.
Günlerden bir gün krallıkta büyük bir balo düzenleneceği haberi gelmiş. Baloyu düzenleyen krallığın yakışıklı prensinin, müstakbel eşini bu baloda seçeceği fısıldanıyormuş magazin programlarında. Kül kedisi de içinden bu baloya katılmayı geçirmiş ama üvey annesi ve ablaları ona fırsat vermemişler. Balo günü tüm ütü işini Kül Kedisi'nin üzerine yıkmışlar. Kül kedisi o gün akşama kadar ütü yapmak zorundaymış; annesi ve ablaları da önce kuaföre oradan da makyaja gitmişler. Tonlarca boya badana sürünüp kraliyet villasının yolunu tutmuşlar. Kül Kedisi gözleri yaşlı ütüleri yapmaya koyulmuş. Derken Kül Kedisi'nin aklına bir fikir gelmiş. Bir ütücü kadını aramış ve ütüleri gece yarısı 1200'ye kadar bitirmesi karşılığında 100 YTL vereceğini söylemiş. Kendisi de üvey ablasının elbisesini giymiş, saçını, makyajını yapmış, koyulmuş villanın yoluna.
Balo salonuna girdiğinde bütün gözler onun üzerine çevrilmiş, gecenin en güzel kızı oymuş çünkü. O kadar güzelmiş ki üvey annesi ve ablaları dahi tanıyamamış onu. Bütün gece eğlenmiş, dağıtmış, bir sürü telefon numarası almış, buna prensinki de dahilmiş. Derken gece yarısı olmuş ve eve dönme vakti gelmiş. Aslında eve dönmeyi pek istemiyormuş, çünkü ortam yıkılıyormuş. Ama ütücü kadının parasını vermesi ve tekrar eski haline dönmesi, makyajını temizlemesi gerekiyormuş. Koşa koşa eve dönmüş, koşarken Converse ayakkabılarından birini düşürmüş (ayakkabı fetişisti prens hemen kapmış tabi). Eve dönüp ütücü kadının tembellikten yarım bıraktığı ütüleri tamamlarken gülümsüyormuş. Hayatında bir gece dahi olsa farklı bir şey yaşamış olmaktan dolayı mutluymuş çünkü.
Gökten bir ekmek, bir gazete bir de sigara düşmüş... Üst komşum bakkala uzattığı alışveriş sepetini elinden kaçırmış çünkü... Elma melma yok...