05/02/2023
Türk Deniz Kuvvetlerinin Firkateyn İhtiyacı, Alternatifler ve Tip 23
01/02/2023
İngiltere'den Tip 23 Sınıfı Firkateyn Alım İddiaları
Ocak ayı içinde Türkiye ile İngiltere arasında Tip 23 sınıfı firkateynler ile ilgili görüşmelerin yürütüldüğüne dair haberler, yerli savunma basınına yansımış ve akabinde hararetli bir tartışma başlamıştır.[1] Yerli savaş gemisi geliştirme ve inşa projelerini büyük bir başarıyla yürüten Türkiye ile ilgili bu haber şaşkınlıkla karşılanmıştır.[2]
Konu ile ilgili değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşan emekli amiraller Cem Gürdeniz, böyle bir alıma kesin bir şekilde karşı çıkarken[3], Cihat Yaycı ise acil ihtiyaç perspektifinden olumlu görüş beyan etmiştir.[4]
Konu ile ilgili olarak 24 Ocak günü bir soruya yanıt veren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Somutlaşmış, kesinleşmiş bir şey söz konusu değil. Bizim İngiltere Savunma Bakanı Sayın Wallace ile ikili ilişkilerimiz, NATO kapsamında temaslarımız var. Son Londra ziyaretimiz de bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz bir ziyaretti.” Şeklinde konuşmuştur.[5]
Dikkat çekici bir şekilde, Middle East Eye adlı haber sitesinde 20 Ocak günü Türkiye’nin İngiltere ile yalnızca Tip 23 sınıfı gemiler için değil, aynı zamanda Typhoon savaş uçakları, C-130J nakliye uçakları ve M60 ana muharebe tankları için motorları kapsayan, mali boyutu USD10 milyarı aşan bir paket üzerinde görüşme yürüttüğüne dair bir haber yayımlanmıştır.
Konunun kapsam ve ayrıntılarına dair başkaca bir bilgi, belge ya da açıklama mevcut değildir. Ancak bu satırların yazarı, böyle bir olasılığın dahi gündeme gelebilmiş olmasından dolayı son derece rahatsızdır.
İngiltere’den ya da başka bir ülkeden savaş gemisi ithali, Türkiye’nin yerli ve milli askeri gemi inşa sanayiine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekât bağımsızlığına ve Türk Deniz Kuvvetlerinin kabiliyetlerine büyük zarar verme riski taşımaktadır.
22/02/2021
Uçağın Gemisi: Hangi Uçak, Nasıl bir Gemi?
Cumhurbaşkanı daha önce de 23 Ağustos 2020 tarihinde Tuzla'da çeşitli gemilerin Türk Deniz Kuvvetlerine teslim töreninde, "...Önümüzdeki yıl çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu denizlerimizde göreve çıkacak. Gemi inşaat sektörü burada. Buradan sesleniyorum, diyorum ki, Anadolu'yu inşa ettik, gelin bir de artık şöyle bir, iki veya daha fazla uçak gemisi de inşa edelim. Herhalde yaparız değil mi? Çünkü denizlerde bu caydırıcılığa ihtiyacımız var. Sadece Anadolu yetmez, bu adımı da atmamız lazım..." diyerek bir çağrıda bulunmuştu.[2]
Cumhurbaşkanı Erdoğan uçak gemisi projesini son beş yıldır çeşitli vesilelerle gündeme getiriyor. Bu konudaki ilk somut açıklaması, Ada sınıfı TCG Burgazada korvetinin 18.06.2016 tarihindeki denize indiriliş töreninde olmuştu. Törendeki konuşmasında Erdoğan, “…Amfibi türü Anadolu gemisinden sonra artık biz kendi uçak gemimizi yapar hale geleceğiz ve uçak gemimizi inşallah yapacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi uçak gemisine de sahip olacak, bunu da başaracağız…” demişti.[3]
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın 23 Ocak konuşmasıyla birlikte, son beş yıldır giderek artan hararette tartışılan uçak gemisi projesi yeniden çeşitli boyutlarıyla tartışılmaya başlandı. Bunlardan biri de böyle bir geminin aslî unsuru olacak savaş uçağının tipi. Bu kapsamda son zamanlarda hem böyle bir gemide hem de Anadolu’da kullanılacak uçak tipine dair de çeşitli görüşler ileri sürülüyor. Türkiye'nin ABD ile yaşamakta olduğu sorunlardan dolayı da F-35B alımı, Türkiye'nin Rusya Federasyonu'ndan S-400 hava savunma sistemi alması sonucu ABD'nin uyguladığı yaptırım nedeniyle en azından görünür gelecekte imkansız görünüyor. Öte yandan deneyim elde edilmesi, eğitim ve doktrin altyapısının çatılması için ikinci el Harrier alımı da sıkça dile getirilmekte.
Gemi güvertesinden iniş - kalkış yapabilen muharip uçak sahibi olması hem o donanmayı hem de ülkeyi askeri ve siyasi bakımdan farklı bir konuma taşıyan bir kuvvet çarpanı. Son yıllarda askeri ve siyasi olarak daha geniş bir nüfuz alanına sahip olmayı hedefleyen Türkiye için de bu kabiliyet stratejik bir öncelik olarak belirlenmiş. Bu kabiliyete sahip olmanın askeri, siyasi, ekonomik ve endüstriyel boyutlardan muhasebesinin yapılması da şart, zira söz konusu olan sadece bir platformun tedariki değil bir askeri-stratejik bir dönüşümün ta kendisi.
Bu yazı, böyle bir çok katmanlı muhasebeyi hedeflemiyor.[4] Amacım, son günlerde hem
Anadolu hem de zikredilen uçak gemisi için gündeme gelen uçak tipi tartışmalarına
katkıda bulunmaktır. Bu yazıda verilerle destekleyerek sunacağım görüşlerim
ise: İkinci el Harrier alımının fiilen neredeyse imkansız olduğu; F-35B
alımının siyasi sebeplerle alımının mevcut koşullarda imkansız olduğu; siyasi
koşullar elverse dahi F-35B alımının yapılmaması gerektiği ve TCG Anadolu'nun
vesilesi olacağı askeri - kültürel deneyim birikimi ve dönüşüm üzerine,
ekonomik ve endüstriyel imkanlar elverirse klasik kalkış - iniş yapabilen uçaklara
uygun (Hindistan ve Çin'in uçak gemileri gibi) bir gemi projesinin Türkiye için
daha doğru olduğudur.
07/08/2012
Selam Olsun Sana Ey Hür Denizci!
Kendisi, "dışarıdakilerden" misliyle hürdür. Fikri hürdür zira, vicdanı hürdür.
Asıl siz helal ediniz komutanım hakkınızı yurttaşlarınıza. Emdiğiniz süt kadar bembeyaz üniformanıza leke sıçratmaya yeltenenleri engelleyemedik.
1972 yılının Ağustos ayının ilk haftasında Deniz Lisesi öğrencisi olarak, 14 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Bahriyesi-TCB’ nin bir denizcisi oldum. Tam tamına 40 yıl sonra, 2012 yılının gene Ağustos ayının ilk haftasında 12 Orgeneral ve Oramiralin de imzası olan Yüksek Askeri Şura kararları neticesinde emekliye sevk edildim.
Diğer bir deyişle, sahte delillere dayalı Balyoz komplosu sonucu, diğer 13 kıymetli Amiral ile birlikte, aynı zamanda silah arkadaşlarımız ve komutanlarımız olan YAŞ üyesi orgeneral ve oramirallerin onayı ile Tümamiral rütbesinde tasfiye edildim. Tasfiye edildiğimi, 18 aydır tutuklu bulunduğum Hasdal Cezaevinde televizyondan öğrendim.
Beni tasfiye veya emeklilikten daha çok yaralayan, Balyoz komplosunun bini aşkın maddi hata ve onlarca bilirkişi raporlarıyla ispat edilmiş olmasına rağmen, bu çıplak gerçeğin görülmemesi, masumiyetimizin savunulmaması ve tasfiyeye imzalarla onay verilmesi oldu.
Mustafa Kemal’in sadık bir denizcisi ve Amirali olarak Cumhuriyet Donanması ile dolu dolu geçen 40 yılın her gününden, yaptığım her görevden büyük haz ve onur duydum. Başarılardan ve başarısızlıklardan ayrı ayrı dersler çıkardım. Denizde gemi komutanı, komodor ve filo komutanı olarak değişik rütbelerde yaptığım tüm görevlerde gemimi ve gemilerimi her görev sonrası limana kazasız ve sapasağlam geri getirdim. Bayrağımızı fırkateyn komutanı olarak yedi denizlerde dolaştırma onuruna sahip oldum. Yurt içi ve yurt dışında icra ettiğim tüm kara görevleri ve toplantılarda denizlerimizdeki hak ve çıkarlarımızı sonuna kadar savundum. Lekesiz ve tertemiz geçen yıllar sonunda 2004 yılında Amirallik ile onurlandırıldım.
Sadece ben değil, benimle beraber hukuk adına, hukuk katledilerek Hasdal, Maltepe, Hadımköy ve Silivri’de bu acıları aileleri ile beraber çeken ve sahte davalar sonucu tasfiye edilen çok kıymetli, seçkin, ulusal duruşu yüksek, Atatürk’ün rotasından en küçük bir sapma göstermeyecek Deniz Kuvvetleri mensubu Amiral, subay ve astsubayların aslında tek suçu, Deniz Kuvvetlerine 90’lı yıllardan sonra tek kelime ile büyük sıçrama yaptıran üretken ve yaratıcı değerler arasında bulunmalarıydı.
Soğuk Savaş süresinde enerji toplayan ve bu enerjiyi Soğuk Savaş sonrası dönemde büyük bir ivme ile açık denizlere çıkarak, dışa vuran Cumhuriyet Donanmasını ne ekonomik krizler, ne de 1999 Gölcük depreminin yok edici enerjisi durdurabildi. Cumhuriyet Donanması özellikle 90’lı yıllardan itibaren tarihinde benzeri görülmemiş bir şekilde yükselmeye devam etti.
20/10/2011
4. Deniz Sistemleri Semineri
25/09/2011
Türk Deniz Kuvvetleri'ne Rotorlu İHA
GİHA olarak adlandırılan proje ile, 50 - 150kg faydalı yük taşıma kapasitesine sahip, 180km menzilli ve havada 10 saat kalabilen, rotorlu bir VTOL (Vertical Take Off and Landing; Dikey Kalkış ve İniş) İHA sistemi alınacak.
26/05/2011
BAE Systems'in Türkiye'ye Tip 26 Teklifi

10 - 13 Mayıs tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar Merkezi'nde düzenlenen IDEF 2011 fuarında, kuruluşun kurumsal iletişim yöneticisi Peter Edwards ve suüstü gemileri için uluslararası iş geliştirme yöneticisi Garry Lea, değerli dostum Cem Devrim Yaylalı ile birlikte benimle, tekliflerinin ayrıntıları ve gemi ile ilgili teknik bilgileri paylaştılar.
27/04/2011
Kanalİstanbul ve Türkiye'nin Ulusal Güvenliği
Projenin adı Kanalİstanbul; İstanbul'un Avrupa yakasına açılacak ve Karadeniz ile Marmara Denizi'ni bağlayacak bir suyolu.
Kanalİstanbul Projesi'nin, ulusal güvenliğimiz için büyük bir tehlike içerdiğini düşünüyorum. Bu konudaki düşüncelerimi aşağıda sıraladım.
28/02/2011
Memlekete Dönüş...
Libya'dan Türk vatandaşlarının tahliyesi ve Türk Deniz Kuvvetleri'nin destek harekâtı ile ilgili günbegün ayrıntılı haberler için: http://www.turkishnavy.net/search/label/OOTW
13/10/2010
3. Deniz Sistemleri Semineri
İlki 21 Ekim 2008’de düzenlenen Deniz Sistemleri Semineri’nin üçüncüsü, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kongre ve Kültür Merkezi’nde (KKM) gerçekleştirildi.
İki gün süren seminer, askeri denizcilik alanında faaliyet gösteren ana ve alt yüklenici firmalar ile yan sanayi, üniversite ile son kullanıcı ve tedarik makamlarını buluşturmayı hedefliyor. Bu yıldan itibaren Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe ayrıca yerli tersanelerin yanı sıra yabancı askeri gemi üretici firmalardan da ilk kez katılım gerçekleştiriliyor.
ODTÜ KKM’deki konferans salonlarındaki sunumlar ve açık alanlardaki sergilerden oluşan seminerin açılış konuşmasını, Deniz Sistemleri Semineri'ni hayata geçiren ve bu konuda yoğun çabalar harcayan E.Y.Müh.Kd.Albay Zafer Betoner yaptı.
14/01/2010
Türk Deniz Kuvvetleri'nde Firkateynler
11/08/2009
TDzK Modernizasyon Projeleri Hakkında
Makaleye göre MilGem projesinin ikinci gemisi Büyükada'nın silah ve sensör donanımı Heybeliada'nınkinden farklı olacak. Heybeliada ve Büyükada'nın denemeleri ile geri kalan 6 geminin seri inşasının başlaması arasında uzun bir test süreci yer alacak. Heybeliada 2011'den önce hizmete girmeyecek. Bu yaklaşım, TDzK'nın daha fazla satın almadan önce test et" konseptinin bir uzantısı.
TF-2000 projesinde ise tasarım çalışmalarının 2011'de bitirilmesi, iki adet gemiyi kapsayan Batch I paketi için sözleşmenin 2014 yılı içinde imzalanması ve bu iki geminin 2021 ve 2022'de hizmete girmesi; üç gemiyi kapsayan Batch II paketinin ise 2023 - 2028 yılları arasında hizmete girmesi öngörülüyor.
Tasarım detaylarının çok azının bilindiğinin vurgulandığı projede gemilerin 32 hücreli Mk41 VLS lançer sistemi, ESSM ve SM-2 füzeleri, iki adet DSH helikopteri, 127mm baş top, gemisavar füze ve hafif torpidolarla donatılacağı belirtilmiş.
Makalede ayrıca, 16 adet 400t sınıfı karakol botunun inşasını kapsayan Yeni Tip Karakol Botu projesinin tamamlanmasından sonra, hizmetteki eski Alman Jaguar tipi hücumbotların yerini almak üzere yeni tip bir hücumbot için de çalışmalara başlanacağı bildirilmiş.