Eser: Man at the Window Gustave Caillebotte |
31/12/2021
Başlıksız
IDEF 2021 İzlenimleri
15'inci uluslararası savunma sanayii fuarı IDEF 2021, 17 - 20 Ağustos 2021 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Daha önce 25 - 28 Mayıs'ta düzenleneceği duyurulan fuar, COVID-19 koşullarından dolayı ertelenmişti.
Her zaman olduğu gibi bu yazıya da fuar organizasyonuna dair gözlemlerimle başlayacağım.
17/12/2021
11/12/2021
10/12/2021
15/11/2021
15/10/2021
09/10/2021
07/10/2021
22/09/2021
15/09/2021
27/08/2021
16/08/2021
18/07/2021
30/06/2021
Savunma ve Havacılık Sanayii 2020 Performans Raporu ve Bazı Değerlendirmeler
Sektörün üretim ve gelir seviyesi, harcamaları ve psikolojik – ekonomik durumu ile ilgili net bir izlenim imkânı sağlayan bu rapor, SASAD üyesi firmaların dernek tarafından kendilerine iletilen sorulara verdikleri yanıtlardan derleniyor. Dolayısıyla raporun içerdiği veri, gösterge ve değerlendirmeler, bu yanıtlara dayanıyor. Dernek üyesi olmayıp savunma – havacılık sektöründe faaliyet gösteren ya da dernek üyesi olmasına rağmen ankete katılmayan firmaların verileri, haliyle dahil değil.
Giriş kısmında belirtildiğine göre rapor, 85 firma/kurum tarafından verilen cevaplar ile hazırlanmış. Geçen yılki ankete yanıt veren firma sayısı 76 imiş. Rapor, derlenen yanıtların sektörün perfromansını %90 oranında temsil ettiğini kaydediyor.
Raporun sunduğu verilen ve yer verdiği değerlendirmelerde, COVID-19 salgınının Türk savunma sanayiini olumsuz etkilediği net şekilde görülüyor. Hemen hemen tüm göstergelerde düşüş yaşanmış.
Ancak sektörün performans ve çıktılarındaki bu sert düşüşün ne kadarı COVID-19’un doğrudan ve dolaylı etkilerinden kaynaklanıyor, tespit etmek zor. Raporda da buna dair net bir ayrım ya da tespit yer almıyor. Bu konuya ayrıca değineceğim.
28/06/2021
19/06/2021
30/05/2021
Demir Kubbe ve Sürdürülebilir Asimetri
Demir Kubbe ve Sürdürülebilir Asimetri [PDF]
Mayıs ayı başında Kudüs’teki Şeyh Cerrah bölgesindeki
Filistinlilerin evlerinden çıkartılmasıyla ilgili süren bir davanın yarattığı
gerilim, aynı günlerde el Aksa camii çevresindeki olaylar ve bunların neden
olduğu çatışmalar, kısa süre içinde Gazze Şeridi ile İsrail’in güneyi arasında karşılıklı
ateşlenen çok sayıda füzenin başrolünde oynadığı bir çatışmaya dönüştü. Yaklaşık
10 gün süren karşılıklı bombardıman süreci sonunda Mısır'ın ara buluculuğunda
varılan ateşkes anlaşması, 21 Mayıs saat 02.00'de başladı.
Bu çatışmada, bir tarafta Gazze’den HAMAS ve İslami Cihad’ın salvolar halinde ateşledikleri roketler, diğer tarafta da bunları havada vurmak için Iron Dome hava savunma bataryalarının ateşledikleri Tamir füzeleri ön saftaydı. Iron Dome ile bir diğer unsur olarak Spike NLOS adlı uzun menzilli güdümlü füzenin de yaygın kullanımı dikkat çekti: İsrail ordusu tespit ettiği roket batarya ve mevzilerini, uçuşu sırasında uzaktan kumanda edilebilen Spike NLOS füzeleriyle vurdu.
Çatışma boyunca Gazze Şeridi'nden atılan çok sayıda roketin ve onları havada vurmak için Iron Dome (Demir Kubbe) füze savunma sistemlerinden ateşlenen füzelerin gece karanlığındaki köşe kapmaca oyununu tüm dünya anlık olarak televizyon ve sosyal medyadan takip etti. Büyük çoğunluğu gece saatlerinde ateşlenen roketler ve onları kovalayan Tamir’lerin havadaki kıvrak manevraları, uzun pozlama ile çekim yapan kameraların yakaladığı görsel olarak etkileyici ama aynı zamanda düşündürücü fotoğraflarla belgelendi.[1]
Bu füze düellosunun bir tarafında teknolojik olarak oldukça ileri bir mekanizma, diğer tarafında ise sınırlı kaynaklara sahip bir yapı bulunuyor. Her biri birkaç yüz dolar maliyet ile üretilebilen çok sayıda roketi vurmak için, roket başına en az iki adet, her biri ortalama $20 ila 50 bin maliyetli Tamir ateşlendi. Öte yandan açık kaynaklara göre bir Iron Dome bataryasının fiyat etiketi $40-50 milyon dolaylarında. Yani ortada sadece teknoloji değil, kabiliyet ve maliyet bakımlarından da büyük bir asimetri var.
Öyle görülüyor ki, Iron Dome sisteminin, roketleri havada
vurmaya ilaveten en önemli ikinci görevi, bu asimetriyi sürdürmek.
24/05/2021
Küresel Savunma ve Güvenlik Bülteni - Sayı 5
Biden’ın Afganistan’daki son ABD askerlerinin de 11 Eylül itibariyle bu ülkeden çekileceğini açıklaması, 20 yıl süren bu harekâtın başarısı konusunda yoğun tartışmalara neden oldu. Bazı hesaplamalara göre Irak ve Afganistan başta olmak üzere 20 yıldır Teröre Karşı Küresel Savaş başlığı altında sürdürülen tüm harekât, yatırım ve alımların toplam maliyeti bazı hesaplara göre USD1.6 trilyonu aşmış durumda. Afganistan’da devlet düzeni, güvenlik ve toplumsal barış hala kurulabilmiş değil. Taliban, ülkenin önemli bir kesiminde hakim güç halinde. ABD’ye ilaveten Norveç ve Danimarka da askerlerini bu yıl içinde çekeceklerini açıkladılar.
Nisan ayında Karadeniz’de gerilim süratle tırmandı. Bir süredir Ukrayna sınırı boyunca devam eden Rus askeri yığınağı, ay boyunca daha da arttı. Ukrayna’nın doğusundaki çatışmaların da artması; gerilimin iki ülke arasında bir savaşa dönüşmesi endişelerini tetikledi. ABD’nin önce Karadeniz’e iki destroyer göndereceğini ardından da bundan vazgeçtiğini açıklamasından kısa süre sonra Rusya da sınır boyunca yaptığı yığınağı geri çekeceğini açıkladı. Karadeniz’deki durumun Doğu Avrupa ve özellikle Baltık üzerinde bir baskı unsuru teşkil ettiği değerlendirilebilir. Bu bölgelerdeki NATO müttefikleri, ABD ile askeri ilişkilerini son yıllarda süratle geliştirmekteler. Öte yandan bu son gerilim sürecinde Ukrayna’nın Almanya ve Fransa’dan beklediği desteği bulamaması, Rusya konusunda bu iki ülke ile ABD arasındaki görüş ayrılıklarına işaret ediyor.
İran’da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in, sözlü tarih çalışması kapsamında verdiği mülakata ait ses kaydının sızdırılması, ülke iç siyasetinde, dış siyaseti de etkileyebilecek bir deprem etkisi yarattı. ABD’nin Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen nükleer anlaşmaya dönüşünün ele alındığı Viyana’daki toplantılar devam ederken meydana gelen bu gelişme, İran’da Devrim Muhafızları ve muhafazakâr kesim ile daha ılımlı kanat arasındaki derin görüş ayrılıkları ve hatta güç mücadelesini de belirgin bir şekilde göz önüne serdi. Zarif, söz konusu röportajında Devrim Muhafızları Ordusunu ve eski Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi dış politikaya müdahaleyle suçlamış; Süleymani’nin Rusya ile işbirliği yaparak, İran’ın Suriye iç savaşına müdahalesini hızlandırdığını ve böylelikle nükleer anlaşmayı bozmaya çalıştığını söylemişti. Bu sözler, İran’ın son yıllarda bölgedeki faaliyetleri ve bölge ülkeleriyle ilişki dinamiklerini anlamak için de önem taşıyor.
Bültene erişim için:
• Düşük çözünürlük (PDF)
• Yüksek çözünürlük (PDF)
Bültenin diğer sayılarına buradan erişebilirsiniz.
21/05/2021
17/05/2021
11/05/2021
26/04/2021
Siyah Gri Beyaz 16 Yaşında
Eser: The Old Guitarist Pablo Picasso |
Uzun mesafe koşmanın inceliklerinden biri nefesi ve enerjiyi idareli kullanmak. Başlangıç ve varış noktası belli ama aradaki yolda nefesin nasıl harcanacağı, ne kadar sürede harcanacağı deneyim ve antrenman gerektiren konular. Yol düz mü, toprak mı, beton mu, yokuş mu, çukur mu? Duruma göre nefesi sıklaştırmak mı gevşetmek mi gerek?
Doğum başlangıç, ölüm varış ise; aradaki yolda alınıp verilecek nefes sayısı da sınırlı ise; aynı idareli ve esnek (adaptif?) nefes stratejisini uygulamak gerekir, değil mi? Yerine ve duruma ve yola göre uyarlamak, uyum göstermek.
Ama bir şekilde varış noktasına varmak gerek. Koşmaya başlamak, o kararı vermek bir şey ama koşuyu bitirmek çok daha önemli bir şey.
Zaman zaman tıknefes kalsam da bu koşuda bana eşlik eden sadık okura teşekkürlerimi sunuyorum.
23/04/2021
21/04/2021
Küresel Savunma ve Güvenlik Bülteni - Sayı 4
Mart ayı, ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin gerilmesine sahne oldu. Göreve başladıktan sonra özellikle Rusya ile ilişkilerde görece sessiz bir tutum takınmış olan ABD Başkanı Joe Biden, ABC televizyonuna verdiği mülakatta Rusya’yı ABD seçimlerine müdahale ile suçlayarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında “bence, Rusya’nın lideri Putin bir katil” ifadesini kullandı ve seçimlere müdahale için Putin’in bedel ödeyeceğini söyledi. Bu sözlere yanıt veren Putin ise “insanlara taktığınız isimler, en iyi sizin için geçerlidir” dedi.
Ukrayna’nın doğusundaki çatışmaların şiddetlendiği ve Rusya’nın Ukrayna sınırı boyunca askeri yığınağını süratle artırdığı bir döneme denk gelen bu atışmanın ardından Karadeniz ve Doğu Avrupa’da askeri hareketlilik arttı. NATO’ya ait istihbarat ve keşif uçakları Karadeniz üzerinde, özellikle Kırım ve çevresindeki uçuşlarını artırırken Rusya’nın Baltık ve Karadeniz filoları Mart ayı boyunca çok sayıda tatbikat gerçekleştirdi.
Mart ayında çok sayıda ülkede denizaltılarla ilgili önemli gelişmelerin olması dikkat çekiciydi. Türkiye, Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında ilk bot olan Piri Reis’i denize indirdi; ABD Tayvan’ın kendi geliştirdiği denizaltısına teknoloji desteği sağlamaya karar verdi; İtalya, Norveç ve Almanya Tip 212 tasarımının türevi olan yeni nesil denizaltı siparişleri verdi. Bu gelişmeleri tesadüf olarak nitelendirmek isabetli olmayacaktır, zira denizaltı sınıfı gemiler gizlilik başta olmak üzere sundukları çeşitli avantajlar bakımından dünya donanmalarının en öncelikli ihtiyaç kalemlerinden oldular. Bunda, yalnızca savaş ya da kriz döneminde değil, barış döneminde de denizaltıların istihbarat toplama araçları olarak kullanılmalarının da katkısı büyük. İtki teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte denizaltılar, sualtında daha uzun süre kalıp daha uzak mesafelere gidebilmekte. Bu da onları stratejik bir unsur haline getirmekte.
Bültene erişim için:
• Düşük çözünürlük (PDF)
• Yüksek çözünürlük (PDF)
Bültenin diğer sayılarına buradan erişebilirsiniz.
15/04/2021
08/04/2021
23/03/2021
Küresel Savunma ve Güvenlik Bülteni - Sayı 3
Küresel ölçekte askeri harcamalar, kuvvet dengeleri, önemli jeopolitik ve askeri – teknolojik gelişmelerin yer aldığı, savunma ekonomisinin yıllık değerlendirmesini içeren rapora göre küresel askeri harcamalar reel olarak 2020 yılında bir önceki yıla göre %3.9 artarak USD 1.83 trilyona yükseldi. Bu artışın COVID-19 salgını ve bundan kaynaklanan küresel ekonomik daralmaya rağmen gerçekleşmesine dikkat çekildi.
Rapora göre 2019 yılında %1.85 olarak gerçekleşen küresel savuna harcamalarının küresel gayri safi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı 2020 yılında %2.08’e yükseldi. Raporda, ABD’nin askeri harcamalarının geçen yıl küresel savunma harcamalarının %40.3’üne karşılık geldiği; Çin’in savunma bütçesinde geçen yıl nominal artışın USD 12 milyar olduğuna işaret edildi.
Avrupa’da toplam askeri harcamalarda 2020 yılında bir önceki yıla göre reel olarak %2 artış gerçekleştiği; NATO’nun 28 üyesinden 9’unun, 2020’de GSYH’nın %2’sini savunmaya harcama hedefini tutturduğu aktarıldı.
1 Şubat günü Myanmar’da gerçekleşen askeri darbe, kısa süre içinde ülke içinde ciddi bir tepki ile karşılaştı. Ülkede düzenlenen darbe karşıtı gösteriler şiddetini artırırken darbe yönetimi ülkedeki iletişim altyapısında geniş kapsamlı kesinti ve kontrol uygulamaya başladı.
Sahraaltı Afrika’da aşırı İslamcı terör örgütleri ile mücadele ve operasyonlar Şubat ayında şiddetini artırdı. Nijerya, Mali ve Somali’de ordu birliklerinin düzenledikleri operasyonlarda kayda değer başarılar kazanılmış olsa da, IŞİD, el Kaide ve bağlantılı grupların bölgede faaliyet alan ve derinliklerini artırdıkları gözlenmekte.
Türkiye – ABD ilişkilerinde bir Gordion düğümüne dönüşen F-35 / S-400 meselesinde, Ankara’dan yeni bir hamle geldi. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın bir iştiraki olan SSTEK şirketi, ABD’nin önde gelen hukuk ve lobi firmalarından Arnold & Porter ile, F-35 projesindeki sanayi katılımı ve Türkiye’nin argümanları ile ilgili F-35 proje paydaşları nezdinde lobi faaliyetleri yapılması için altı aylık bir sözleşme imzaladı. Ancak öte yandan ABD hükümet kanadından S-400 meselesine dair yapılan açıklamalarda herhangi bir pozisyon değişikliğine işaret edilmezken; Türkiye’nin S-400 sistemini ülkede tutmaması bir ön koşul olarak öne sürülüyor. Bu ortamda, 20 Ocak günü göreve başlayan ABD Başkanı Joe Biden’ın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile henüz doğrudan bir irtibat kurmamış olması önemli bir gösterge olarak dikkat çekiyor.
Bültene erişim için:
• Düşük çözünürlük (PDF)
• Yüksek çözünürlük (PDF)
Bültenin diğer sayılarına buradan erişebilirsiniz.
19/03/2021
22/02/2021
Uçağın Gemisi: Hangi Uçak, Nasıl bir Gemi?
Cumhurbaşkanı daha önce de 23 Ağustos 2020 tarihinde Tuzla'da çeşitli gemilerin Türk Deniz Kuvvetlerine teslim töreninde, "...Önümüzdeki yıl çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu denizlerimizde göreve çıkacak. Gemi inşaat sektörü burada. Buradan sesleniyorum, diyorum ki, Anadolu'yu inşa ettik, gelin bir de artık şöyle bir, iki veya daha fazla uçak gemisi de inşa edelim. Herhalde yaparız değil mi? Çünkü denizlerde bu caydırıcılığa ihtiyacımız var. Sadece Anadolu yetmez, bu adımı da atmamız lazım..." diyerek bir çağrıda bulunmuştu.[2]
Cumhurbaşkanı Erdoğan uçak gemisi projesini son beş yıldır çeşitli vesilelerle gündeme getiriyor. Bu konudaki ilk somut açıklaması, Ada sınıfı TCG Burgazada korvetinin 18.06.2016 tarihindeki denize indiriliş töreninde olmuştu. Törendeki konuşmasında Erdoğan, “…Amfibi türü Anadolu gemisinden sonra artık biz kendi uçak gemimizi yapar hale geleceğiz ve uçak gemimizi inşallah yapacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi uçak gemisine de sahip olacak, bunu da başaracağız…” demişti.[3]
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın 23 Ocak konuşmasıyla birlikte, son beş yıldır giderek artan hararette tartışılan uçak gemisi projesi yeniden çeşitli boyutlarıyla tartışılmaya başlandı. Bunlardan biri de böyle bir geminin aslî unsuru olacak savaş uçağının tipi. Bu kapsamda son zamanlarda hem böyle bir gemide hem de Anadolu’da kullanılacak uçak tipine dair de çeşitli görüşler ileri sürülüyor. Türkiye'nin ABD ile yaşamakta olduğu sorunlardan dolayı da F-35B alımı, Türkiye'nin Rusya Federasyonu'ndan S-400 hava savunma sistemi alması sonucu ABD'nin uyguladığı yaptırım nedeniyle en azından görünür gelecekte imkansız görünüyor. Öte yandan deneyim elde edilmesi, eğitim ve doktrin altyapısının çatılması için ikinci el Harrier alımı da sıkça dile getirilmekte.
Gemi güvertesinden iniş - kalkış yapabilen muharip uçak sahibi olması hem o donanmayı hem de ülkeyi askeri ve siyasi bakımdan farklı bir konuma taşıyan bir kuvvet çarpanı. Son yıllarda askeri ve siyasi olarak daha geniş bir nüfuz alanına sahip olmayı hedefleyen Türkiye için de bu kabiliyet stratejik bir öncelik olarak belirlenmiş. Bu kabiliyete sahip olmanın askeri, siyasi, ekonomik ve endüstriyel boyutlardan muhasebesinin yapılması da şart, zira söz konusu olan sadece bir platformun tedariki değil bir askeri-stratejik bir dönüşümün ta kendisi.
Bu yazı, böyle bir çok katmanlı muhasebeyi hedeflemiyor.[4] Amacım, son günlerde hem
Anadolu hem de zikredilen uçak gemisi için gündeme gelen uçak tipi tartışmalarına
katkıda bulunmaktır. Bu yazıda verilerle destekleyerek sunacağım görüşlerim
ise: İkinci el Harrier alımının fiilen neredeyse imkansız olduğu; F-35B
alımının siyasi sebeplerle alımının mevcut koşullarda imkansız olduğu; siyasi
koşullar elverse dahi F-35B alımının yapılmaması gerektiği ve TCG Anadolu'nun
vesilesi olacağı askeri - kültürel deneyim birikimi ve dönüşüm üzerine,
ekonomik ve endüstriyel imkanlar elverirse klasik kalkış - iniş yapabilen uçaklara
uygun (Hindistan ve Çin'in uçak gemileri gibi) bir gemi projesinin Türkiye için
daha doğru olduğudur.
17/02/2021
15/02/2021
10/02/2021
09/02/2021
Küresel Savunma ve Güvenlik Bülteni - Sayı 2
45’inci Başkan Trump’ın görevindeki en son icraatlarından biri, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile 50 adet F-35 savaş uçağı ve 18 adet Reaper silahlı insansız hava aracı (SİHA) satış anlaşmasının imzalanması oldu. BAE – İsrail ilişkilerinin normalleşmesini öngören Abraham / İbrahim Antlaşmasının gizli hükümlerinden olduğu iddia edilen F-35 satışı bir süredir ABD ve İsrail kamuoyunda tartışılmaktaydı. İsrail’in, Trump yönetiminden çeşitli garanti ve vaatler karşılığında bu satışa itirazını çekmiş olduğu iddia edilmekteydi. Başkanlık görevini devralan Biden’ın da ilk icraatlarından biri, Suudi Arabistan ve BAE ile imzalanmış silah anlaşmalarının gözden geçirilmesi kararı oldu.
Ocak ayında Sahra altı Afrika’da IŞİD bağlısı grupların saldırı ve eylemleri artış gösterdi. Nijerya, Somali, Mali ve Burkina Faso’da çatışmalar şiddetlenirken Fransa’nın bölgedeki askeri faaliyeti de paralel olarak arttı.
Yunanistan’ın Fransa ile Rafale savaş uçağı alım anlaşması imzalaması, iki ülke arasındaki askeri – stratejik işbirliği açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Doğu Akdeniz’de İsrail, İtalya ve Mısır ile ayrı ayrı askeri ilişkilerini hızla geliştiren Yunanistan’ın, finans kaynaklarını zorlama pahasına, hava ve deniz kuvvetlerinin modernizasyonu için yoğun bir çaba içinde olduğu gözlemleniyor. Bu kapsamda öne çıkan bir diğer husus, sayısı artan müşterek tatbikatlarda gözlemlendiği üzere Mısır, İsrail ve Fransız silahlı kuvvetleri ile birlikte çalışabilirlik (interoperability) konusuna verilen önem.
Bültene erişim için:
• Düşük çözünürlük (PDF)
• Yüksek çözünürlük (PDF)
Bültenin diğer sayılarına buradan erişebilirsiniz.
06/02/2021
24/01/2021
09/01/2021
Küresel Savunma ve Güvenlik Bülteni - Sayı 1
Savunma – güvenlik alanında Aralık ayında ABD’nin en önemli gündem maddesi, Pentagon’un 2021 bütçesini belirleyen Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (National Defense Authorization Act – NDAA) idi. ABD Başkanı Donald Trump, Almanya ve Kore’deki Amerikan askerlerinin sayılarının azaltılmasını önlemesi, sosyal medya şirketlerinin yasal olarak daha fazla sorumlu tutulmasına imkan tanıyacak düzenlemeyi yapmaması ve konfederasyon dönemi komutanlarının isimlerinin kaldırılması gibi sebeplerle eleştirdiği yasayı veto etti. Tasarının, Senato ve Temsilciler Meclisinden başkanın veto etmesini önleyecek çoğunlukta geçmesi, Trump’ın siyasi kariyeri ve ABD iç siyasetindeki dengeler bağlamında da önemli işaretler taşıyor.
Aralık ayında Somali’de Eş Şebab terör örgütünün saldırılarında artış gözlendi. Örgüte yönelik Somali güvenlik güçlerinin operasyonları da artarken konu, Kenya – Somali arasında bir süredir devam eden siyasi gerilimin unsurlarından biri haline geldi.
İsveç’in savunma bütçesinde İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük artışı yapması, Soğuk Savaş sonrası dönemde savunma harcamalarını önemli ölçüde kısan bu ülkenin son dönemde Rusya’dan algıladığı tehdidin boyutunu gözler önüne serdi. Rusya’nın Kuzey Kutup bölgesi, Baltık ve Kuzey Denizi bölgelerinde son yıllarda artırdığı elektronik harp ve elektronik istihbarat faaliyetleri, İsveç ile birlikte Finlandiya ve Norveç nezdinde de büyük rahatsızlık kaynağı. İsveç’in silahlanmaya ayıracağı kaynağın, COVID-19’un ekonomiye olumsuz etkilerine rağmen bu denli artmış olması, Kuzey Avrupa’nın da Batı – Rusya geriliminde önemli bir cephe olduğunun hatırlatıcısı.
Bültene erişim için:
• Düşük çözünürlük (PDF)
• Yüksek çözünürlük (PDF)
Bültenin diğer sayılarına buradan erişebilirsiniz.