26/10/2017

Uçağın Gemisi


Kuvvet aktarımı, bir ülkenin askeri, siyasi, ekonomik, kültürel varlığını sınırları ötesinde bir bölgeye, belirlenmiş bir hedef doğrultusunda aktarabilme ve bu hedefe varmak için eşgüdümlü şekilde kullanabilme olarak tanımlanabilir. Bu kabiliyetin belki en önemli bileşeni deniz kuvvetleri, deniz kuvvetleri açısından da en önde gelen aracı uçak gemileri kuşkusuz.

Tabi ki kuvvet aktarımı kabiliyetini inşa eden diğer bileşenler de mevcut: Hava ve deniz kargo vasıtaları, denizaltılar, ulaşım ve iletişim sistemleri gibi. Ancak konu askeri bağlamda ele alındığında, uçak gemileri en önemli kuvvet aktarımı araçları olarak öne çıkıyor. Bunda, uçak gemilerinin sağladığı askeri ve teknik imkânların yanında, taşıdıkları siyasi ve psikolojik özgül ağırlıkları da önemli rol oynuyor.

Uçak gemisi aslında çok geniş bir yelpazeye yayılan gemileri tanımlayan bir terim. Çok kabaca "üzerinden uçakların iniş - kalkış yapabildiği gemi" şeklinde nitelendirilebilir. Bu tanım, ABD Deniz Kuvvetleri'nde bulunan nükleer tahrikli, 90 - 100 bin ton deplasmana sahip gemileri de, 25 - 30 bin tonluk uçak taşıyabilen çıkarma gemilerini de kapsayabiliyor. Teknik olarak çok yanlış bir ifade de olmuyor belki. Ancak bu gemilerin siyasi ve psikolojik önemleri devreye girince tanımlar, terimler önemlerini de etkilerini de kaybedebiliyor.


Uçak gemisi ihtiyacını, harekât konseptini, askeri, siyasi ve psikolojik etkisini kapsamlı bir şekilde tanımlayabilmek kolay değil, konunun girift niteliğinden dolayı. Meseleyi çok farklı yönlerden ele almak mümkün.

“Uçak” tarafından başlayalım.