22/12/2008
19/12/2008
So Long Dubya...
Gazetecinin ilk ayakkabısını fırlatmasından sonra ikincisini çıkartıp fırlatana kadar ciddi süre geçiyor ve bu süre zarfında Bush'un korumalarından hiç tepki yok. İkinci ayakkabıdan hemen sonra gazetecinin üzerine çullanılıyor. Irak gibi bir yerde kabul edilemez, düşünülemez bir güvenlik zaafiyeti... Mümkün değil...
ABD, sembolik yönü son derece yoğun ve ağır bir şekilde 8 senelik Cumhuriyetçi iktidarın kefaretini ödemiştir. Obama çok rahatlamış bir şekilde görevine başlayacak. Ne demişti kendisi? "The change we need".. Rezil rüsva olmuş NeoCon Evanjelist Dubya'dan sonra dürüst, parlak, azimli, siyah başkan.
10 puanlık bir PR çalışması...
17/12/2008
Former Ottoman Province of Greece is Burning
04/12/2008
HIKOTAI.net
The Naval Database Project ile birlikte ikinci uzun soluklu projem olan ve üzerinde 2005'ten bu yana çalıştığım Japon askeri havacılık tarihi ile ilgili araştırmalarımı bir web sitesi halinde yayına soktum. Halihazırda "deneme yayını" olarak tabir edilebilir; site altyapısında yapılması gereken bir miktar iş var, ancak kabası bitti sayılır. Uçak veri tabanında şimdilik 1945'e kadar olan bölüm var, 1945 - günümüz kısmı da bitmek üzere.
Tasarım açısından eski kafalılığa kaçan bir sadelik anlayışım var, o yüzden mümkün olduğunca basit tutmaya özen gösterdim. Fotograf, 3 yönden çizim ve kendi hazırladığım profil çizimlerini de uzun vadede ekleyeceğim.
Her türlü eleştiri ve geribeslemeye açığım.
01/12/2008
Güle Güle Hocam...
19/11/2008
Sukhoi ve MiG Birleşiyor (mu?)
RSK MiG, son zamanlarda pek de iyi günler geçirmiyor. Firmanın yüksek meblağlara ulaşan borçları, Cezayir satışının bir faciaya dönüşmesi nedeniyle zedelenen prestiji ve satış miktarlarının düşük olması, bu Rus havacılık devini ciddi bir krize sürüklemişti.
Her ne kadar yüksek derecede olası olarak görünse de, birleşme haberinin henüz bağımsız kaynaklar tarafından teyit edilmediğini hatırlatmak isterim. Sene sonuna kadar bu konuda OAK'dan resmî bir açıklama gelebilir.
14/11/2008
Kafama Takılan Şeyler #2
Daha sonra National Discovery'de Mısır Piramitleri ile ilgili bir belgesel izlerken (bu arada bu piramitlerle ilgili kaç tane belgesel çekildi çok merak ediyorum) Orion takımyıldızından bahsettiler.
Şimdi açık bir gecede, gökyüzüne baktığımda parlak / sönük bir sürü yıldız görüyorum. Ben kafama göre, aynı bulutları değişik değişik şekillere benzetiyormuş gibi, birinin "koyun" dediğine "hayır o süt içen bir keçiye benziyor" diyebileceğim gibi, 5 yıldızı bir araya getirip "ahan da Orion takımyıldızı" dyen antik elemana "hayır kör müsün, bak şurada bir yıldız daha var, onu da eklersen tam bir şempanzeye benziyor, bence bu Şempanze Takımyıldızı'dır" diyemez miyim?
Antik çağlarda yaşayan insanlar bir araya gelip bir fikir birliğine mi varmışlar, bir konferans neyim mi yapmışlar yıldız haritalarına dair? Neden "Balık", "Kova", "Oğlak" vs? Neye göre? Ve dahası bu şekiller ve isimler neye göre ve nasıl evrensel bir nitelik taşıyor?
04/11/2008
DCNS, SMX-23 ve SMX-24 Denizaltı Tasarımlarını Tanıttı
SMX-23, DCNS tarafından bir süredir çeşitli fuarlarda maketleri sergilenen bir konsept tasarımdı. Bu tasarımı en son Kuala Lumpur'daki DSA 2008 fuarında inceleme fırsatı bulmuştum.
Kafama Takılan Şeyler #1
Neden böyle? Fransız Sinema - TV geleneği midir bu?
29/10/2008
23/10/2008
Fas'a Hollanda'dan 3 Adet Korvet
27/08/2008
Ben Büyüdüm ve Kirlendi Dünya
1975 - 1990 Lübnan İç Savaşı
1980 - 1988 İran Irak savaşı
1981 İsrail'in Osirak Saldırısı
1982 Birinci Lübnan Savaşı
1988 - 1994 Ermenistan - Azerbaycan Savaşı
1990 Irak'ın Kuveyt'i İşgali
1991 Birinci Körfez Savaşı
1992 - 1995 Bosna Savaşı
1994 - 1996 Birinci Çeçen Savaşı
1998 - 1999 Kosova Savaşı
1999 - 2004 İkinci Çeçen Savaşı
2003 İkinci Körfez Savaşı
2003 - ... Irak İç Savaşı
2006 İkinci Lübnan Savaşı
2008 Kafkasya Savaşı
Bunların üstüne 1987, 1996 ve 1997 yıllarında Yunanistan, 1998 yılında Suriye ile sıcak savaşın kıyısından dönülmesi,
1984'ten bu yana süren asimetrik savaş / düşük yoğunluklu çatışma,
Başlıcaları 1995, 1997 ve 2007 olmak üzere çok sayıda sınır ötesi askeri harekat; hava bombardımanları,
1980'de bir adet harbici, 1997'de postmodern / psödo ya da adına ne derseniz darbe...
Ve hala ben ve ülkem tek parçayız.
Buna da şükür...
12/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 12.08.2008
1. Gürcistan, Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan ayrılma kararı aldı.
2. Günün en önemli gelişmesi belki de NATO'dan gelen açıklamalardı. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hooop Scheffer, Gürcistan'ın NATO adaylığının hala geçerli olduğunu ve bu ülkeye verilen üyelik sözünün halen devam ettiğini, tarafların çatışmaların başladığı 6 Ağustos'tan önceki konumlarına geri çekilmeleri gerektiğini belirtti. Öte yandan Gürcistan, Rusya'nın bölgede Barış Gücü statüsünde bulunmasını kabul etmeyeceğini açıkladı.
11/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 11.08.2008
1. NTVMSNBC'nin haberine göre, Gürcistan, bugünden itibaren askeri harekata son vereceğini bildiren bir notayı Rusya’ya iletti. Rusya ise Gürcistan yeniden güç kullanmama yönünde bağlayıcı bir anlaşmaya imza atarsa Güney Osetya’dan çekileceğini ve müzakereye hazır olduğunu duyurdu.
2. Abhazya, Kodori Geçidi'ne 1,000 kişilik bir askeri birlik gönderdi ve özerk cumhuriyette genel seferberlik ilan edildi. Rus birliklerinin Abhaz güçlerle birleşmek üzere ilerlediği bildiriliyor.
09/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 09.08.2008
Eldeki veri, bilgi ve bunlar ışığında yaptığım durum değerlendirmesi şu şekilde:
08/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 08.08.2008
Gürcistan ve ayrılıkçı cumhuriyet Güney Osetya güçleri arasında, ateşkes konusunda görüş birliğine varılmasından birkaç saat sonra şiddetli çatışmalar başlandı. İlk gelen haberlere göre Gürcü mekanize birlikleri Güney Osetya'nın başkenti Şinvali'ye bir harekât başlattı. Gürcü birlikleri nin Şinvali'nin çevresindeki 11 yerleşim birimini kontrol almış durumda olduğuna dair iddialar var. Çatışmalarda en az 15 kişinin öldüğü belirtiliyor.
06/08/2008
Mountain Warfare Lessons : The Soviet Afghanistan Campaign
http://brfrahulm.blogspot.com/2008/07/mountain-warfare-lessons-soviet.html
29/07/2008
Foreign Military Sales (FMS) Nedir?
10/07/2008
Turkish Surface to Surface Rocket and Missile Systems - II
Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde taktik füze sistemleri, güncel projeler ile geleceğe yönelik tahmin ve öngörülerimi içeren sonuç kısımları yer alacak.
08/07/2008
İlk Resimlerim...
Karargahın üzerinde dalgalanan bayrakta beceriksizce çizilmiş Gamalı Haç, bunun bir Nazi binası olduğunu gösteriyor. O zamanlar gece vaktini tasvir etmek için hep bayrağımızdaki gibi Ay Yıldız çizerdim. Nöbetçi kulübesinin yanı başında, miğferi başından çıkmış asker, yerde ölü yatıyor. Karargahın içinde iki komutan akşam yemeği yiyorlar. Uçağın tipine, kanat uçlarındaki füzelere bakılacak olursa F-16 projesinden bir hayli ilham (!) almışım. Kanat altı yakıt tanklarını da ihmal etmemişim! (Muhtemelen onları da bomba sanıyordum)
Askerin teçhizatı... Soldan sağa sırayla: Kasatura kılıfı; üzerinde kamuflaj desenleriyle birlikte, kasatura, el bombası; pimini unutmamışım, TSK Armasının beceriksiz bir taklidi, palaska ve takılı su matarası, miğfer...
Favorim... Yukarıdaki çizimde bombalanan Nazi Karargahı'nın mutfağı.. Şişelerin üzerindeki Gamalı Haç'a bakılacak olursa hayal dünyamdaki Nazilerin damak zevki oldukça genişmiş! Çeşit çeşit "Nazi içkisi"nin yanı sıra, o gece Side'deki restoranda gördüğüm deniz mahlûkatından etkilenmiş olmalıyım ki, akrep-benzeri bir yaratığı da mutfağa dahil etmişim. Yazık, başlarına bomba düşüyor ama Herr Generaller nelerin peşinde!
30/06/2008
Turkish Surface to Surface Rocket and Missile Systems - I
Makaleye bu adresten ulaşabilirsiniz: http://s188567700.online.de/CMS/index.php?option=com_content&task=view&id=190&Itemid=47
Her türlü görüş, yorum ve eleştiriye açığım.
07/06/2008
Fas'a 24 Adet F-16C/D Block 52+
19.12.2007 tarihinde DSCA tarafından ABD Kongresi'ne, Fas'a yapılması olası 24 adet F-16C/D Block 52+ savaş uçağı ve ilgili alt-sistemlerin satışına dair bir bilgi notu gönderilmişti. Bu bilgi notuna göre,
03/06/2008
İngiltere Askeri Pilot Eğitim Sistemini Özelleştirdi
Son yılların en geniş kapsamlı özel sektör girişimi (PFI – Private Finance Initiative) olan ve “UK Military Flying Training System – UKMFTS” (Birleşik Krallık Askeri Uçuş Eğitim Sistemi) adı verilen proje kapsamında, İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri (Royal Navy), Kraliyet Hava Kuvvetleri (Royal Air Force) ve Kara Havacılık Ordusu (Army Air Corps) bünyesinde görev yapacak pilotların eğitimi, Ascent ve MoD işbirliği ile verilecek. Dolayısıyla bu proje ile, bu üç kuvvetin pilot eğitim sistemleri ortak bir çatı altında toplanmış olmakta.
02/06/2008
Hindistan'a ABD'den Uçak Gemisi Teklifi? - ABD'den Yalanlama
30/05/2008
IDAS Füze Sisteminin İlk Deneme Atışı Gerçekleştirildi
Torpido tüpünden ve denizaltı dalış durumundayken fırlatılan IDAS füze sistemi, havadan havaya kısa menzilli IRIS-T füzesi baz alınarak tasarlanmış ve öncelikli hedefleri DSH helikopterleri, alçak uçan DK uçakları ve hücumbot, liman tesisi vb gibi satıh unsurları.
20/05/2008
Romanya'ya 48 Adet F-16
13/05/2008
Comparison of Conventional and Co-axial Rotor Systems Used in Helicopters
08/05/2008
Exercise IBSAMAR
Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika Deniz Kuvvetleri unsurlarının katılımı ile gerçekleştirilen IBSAMAR tatbikatı, 05.05.2008 Pazartesi günü Güney Afrika’nın Cape Town kentinde başladı.
Söz konusu üç ülkenin aralarındaki işbirliği olanaklarını geliştirmek için kurduğu IBSA girişiminin bir uzantısı olan tatbikat 15.05.2008 tarihine kadar sürecek.
Tatbikata katılan gemiler:
Güney Afrika
F145 Amatola (MEKO A200SAN; Valour sınıfı FFG)
F146 Isandlwana (MEKO A200SAN; Valour sınıfı FFG)
P1567 Galeshewe (Reshev; Jan Smuts sınıfı PCFG)
M1499 Umkomaas (River; Umzimkulu sınıfı MHC)
A301 Drakensburg (AOR)
Hindistan
D62 Mumbai (Tip 15; Delhi sınıfı DDG)
P64 Karmukh (Tip 25A; Kora sınıfı FSG)
Brezilya
F41 Defensora (Vosper Mk10; Niterói sınıfı FFG)
F44 Independência (Vosper Mk10; Niterói sınıfı FFG)
17/04/2008
Geçmiş Zaman Olur ki...
(Resmin büyük hali için üzerine tıklayınız)
10/04/2008
Hill Grey F-104???!!!
Neden?
Fotograftaki uçak bir CF-104 (burundaki bir ve egzos çıkışının altındaki iki adet RWR anten çıkıntısından belli). Seri numarası tam seçilmiyor ancak 63 - xx9 gibi bir şey. Veritabanına göre 63 ile başlayan iki CF-104'ümüz olmuş: 63-869 ve 63-899. İkisi de 8. AJÜ'de görev yapmışlar.
Tabi trajikomik olan bunlar değil elbet.
Türk Hava Kuvvetleri'nin Geleceği - II
F-16 filosu Peace Onyx III modernizasyon projesi kapsamında modern teknolojiler ve silah sistemleri ile donatılacak. Peace Onyx IV projesi kapsamında da 30 adet yeni F-16C/D Block 50+ tedarik edilecek.
F-35’lerin 2010’ların ortalarından itibaren hizmete girmesi planlanıyor. Sayı olarak 116 telaffuz edilmekte.
Çok büyük bir kuvvet çarpanı olan F-4E 2020 Terminator’lar, kod isimlerinden de anlaşılacağı üzere 2020’lerde emekliye ayrılacak.
Son derece yaşlı ve yıpranmış olan F-4E Phantom II’ler ise 2010’ları görürlerse rekor kırmış olacaklar: Dayanıklılık rekoru.
Bu çerçevede Türk Hava Kuvvetleri’nin muharip gücünü ABD yapımı platformlara dayandırmaya devam edeceği görünmekte. Peki, ulusal çıkarlarımız açısından son derece tehlikeli bu durumun alternatifleri nelerdir?
09/04/2008
Ergenekon Operasyonu?
Bu kişilerin çoğu, sert bir AB ve ABD karşıtı söyleme sahipler ve "Ulusalcılık" olarak da adlandırılan akımın temsilcileri konumundalar.
Toplumdaki genel AB karşıtı söylem ve eylemlerin odağında oldukları söylenebilir.
Türkiye'deki son birkaç yıldır yükselişte olan, genel hatları itibariyle daha dışa kapalı, liberal ekonomiye karşı, AB ve ABD'ye karşı çok sert bir söylem içerisinde bulunan ve zaman zaman Rusya ile yakın işbirliğinin geliştirilmesini de savunan, aslında yekpâre olmayan bu akımın, kanımca önemli bir işlevi bulunmaktaydı.
06/04/2008
Kül Kedisi v2.0 - Bir Postmodern Masal Denemesi
Bir varmış bir yokmuş..
Uzaktaki bir ülkede kül kedisi, üvey annesi ve üvey ablaları ile birlikte yaşarmış. Ama Kül Kedisi'nin üvey annesi ve üvey ablaları ona hiç iyi davranmazmış. Evin tüm işlerini ona yaptırırlar, tüm bulaşıkları tüm çamaşırları ona yıkatırlarmış. Kül Kedisi'ni hiç gezdirmez, hep eve hapsederlermiş. Kendileri de o bar senin bu yemek benim gezerlermiş. Kül kedisi güzelliği dillere destan bir kızmış ama hiç gün yüzü göremiyormuş.
Günlerden bir gün krallıkta büyük bir balo düzenleneceği haberi gelmiş. Baloyu düzenleyen krallığın yakışıklı prensinin, müstakbel eşini bu baloda seçeceği fısıldanıyormuş magazin programlarında. Kül kedisi de içinden bu baloya katılmayı geçirmiş ama üvey annesi ve ablaları ona fırsat vermemişler. Balo günü tüm ütü işini Kül Kedisi'nin üzerine yıkmışlar. Kül kedisi o gün akşama kadar ütü yapmak zorundaymış; annesi ve ablaları da önce kuaföre oradan da makyaja gitmişler. Tonlarca boya badana sürünüp kraliyet villasının yolunu tutmuşlar. Kül Kedisi gözleri yaşlı ütüleri yapmaya koyulmuş. Derken Kül Kedisi'nin aklına bir fikir gelmiş. Bir ütücü kadını aramış ve ütüleri gece yarısı 1200'ye kadar bitirmesi karşılığında 100 YTL vereceğini söylemiş. Kendisi de üvey ablasının elbisesini giymiş, saçını, makyajını yapmış, koyulmuş villanın yoluna.
Balo salonuna girdiğinde bütün gözler onun üzerine çevrilmiş, gecenin en güzel kızı oymuş çünkü. O kadar güzelmiş ki üvey annesi ve ablaları dahi tanıyamamış onu. Bütün gece eğlenmiş, dağıtmış, bir sürü telefon numarası almış, buna prensinki de dahilmiş. Derken gece yarısı olmuş ve eve dönme vakti gelmiş. Aslında eve dönmeyi pek istemiyormuş, çünkü ortam yıkılıyormuş. Ama ütücü kadının parasını vermesi ve tekrar eski haline dönmesi, makyajını temizlemesi gerekiyormuş. Koşa koşa eve dönmüş, koşarken Converse ayakkabılarından birini düşürmüş (ayakkabı fetişisti prens hemen kapmış tabi). Eve dönüp ütücü kadının tembellikten yarım bıraktığı ütüleri tamamlarken gülümsüyormuş. Hayatında bir gece dahi olsa farklı bir şey yaşamış olmaktan dolayı mutluymuş çünkü.
Gökten bir ekmek, bir gazete bir de sigara düşmüş... Üst komşum bakkala uzattığı alışveriş sepetini elinden kaçırmış çünkü... Elma melma yok...
02/04/2008
Terminatörlerin Kameraları?
F-16’lar bomba yağdırırken Terminatörler üzerindeki kameralar aracılığıyla operasyonun görüntüleri Genelkurmay Karargahı’na aktarıldı. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu teknolojiyi “PKK kampları artık bizim için BBG evidir” sözleriyle anlatıyordu. 10 yıl önce böyle bir imkan da mevcut değildi.
Savunma basınında yer alan bilgilere göre THvKK envanterindeki F-4E 2020 (Terminator) darbe uçaklarında EL/M-2032 SAR/GMTI özellikli radar ve eski F-4E'lerimizde de kullanılan AN/ASQ-153 PAVE Spike hedefleme podları bulunuyor.
01/04/2008
Türk Hava Kuvvetleri'nin Geleceği - I
Yazının üzerinden yaklaşık 1.5 sene civarında zaman geçmiş. Bu süre zarfında yazının içeriğine dair önemli gelişmeler oldu:
31/03/2008
MİTÜP ve Ana Muharebe Tankı Tasarımı Üzerine Birkaç Not
28/03/2008
Shame on You!
27/03/2008
Venezüella ile Rusya Arasında Su-30 Krizi
25/03/2008
Fas'a FREMM
Thales afiliate DCNS finalises 470 mln eur frigate deal with Morocco
Thomson Financial – 19/03/2008
DCNS has been awarded a contract worth 470 mln eur to supply Morocco with a FREMM European multi-mission frigate, La Tribune reported on its website, citing unnamed sources as saying the deal was finalised last week and will be officially announced on April 18.
It said Morocco is still negotiating funding for the frigate with a pool of French and Moroccan banks.
24/03/2008
BigDog - The Most Advanced Quadruped Robot on Earth
BigDog is the alpha male of the Boston Dynamics family of robots. It is a quadruped robot that walks, runs, and climbs on rough terrain and carries heavy loads. BigDog is powered by a gasoline engine that drives a hydraulic actuation system. BigDog's legs are articulated like an animal’s, and have compliant elements that absorb shock and recycle energy from one step to the next. BigDog is the size of a large dog or small mule, measuring 1 meter long, 0.7 meters tall and 75 kg weight.
BigDog has an on-board computer that controls locomotion, servos the legs and handles a wide variety of sensors. BigDog’s control system manages the dynamics of its behavior to keep it balanced, steer, navigate, and regulate energetics as conditions vary. Sensors for locomotion include joint position, joint force, ground contact, ground load, a laser gyroscope, and a stereo vision system. Other sensors focus on the internal state of BigDog, monitoring the hydraulic pressure, oil temperature, engine temperature, rpm, battery charge and others.
In separate trials, BigDog runs at 4 mph, climbs slopes up to 35 degrees, walks across rubble, and carries a 340 lb load.
BigDog is being developed by Boston Dynamics with the goal of creating robots that have rough-terrain mobility that can take them anywhere on Earth that people and animals can go. The program is funded by the Defense Advanced Research Project Agency (DARPA).
19/03/2008
Arthur C. Clarke: Bir Hayalperest Daha göçtü
18/03/2008
Mavi Balina 2008
Mavi Balina 2008 tatbikatı, NATO üyesi Türkiye, Almanya, İngiltere, İtalya, Hollanda, Yunanistan ve ABD Deniz Kuvvetleri unsurlarından müteşekkil Standing NATO Response Force Maritime Group 2 (SNMG 2) deniz filosu ile Pakistan Deniz Kuvvetleri'ne bağlı gemilerin katılımı ile 07 - 17 Mart tarihleri arasında Doğu Akdeniz sularında icra edildi.
19/02/2008
Hindistan'a ABD'den Uçak Gemisi Teklifi?
Bu arada Vikramaditya (eski Gorşkov) uçak gemisinin hizmete girişi en erken 2011 - 2012 civarına sarkmış durumda.
15/02/2008
Ka-50'nin Çeçenistan Macerası
Rus Kamov firması üretimi Ka-50 "Hokum" taarruz helikopteri, askeri havacılıkla ilgilenen pek çok kişinin dikkatini celbetmiştir. Bunun başlıca nedenleri arasında helikopterin sıradışı çizgileri, koaksiyel rotor sistemi, fırlatma koltuğu gibi özellikleri sayılabilir. Soğuk Savaş'ın sonlarına doğru NATO zırhlı birliklerine karşı geliştirilen bu helikopter Rus Kara Kuvvetleri havacılık birlikleri envanterine henüz girmedi. Ancak bu, Ka-50'nin herhangi bir çatışma tecrübesinin bulunmadığı anlamına gelmiyor.
13/02/2008
Uzun Mesafe Koşucusunun Yalnızlığı
Koşarken iki çok önemli husus vardır: 1. Nefesi ağızdan alıp burundan vermek, 2. Asla yürümemek; dinlenmek için dahi olsa en azından çok yavaş tempoda koşmaya devam etmek. Zira yürümeye başlandığı anda "şişilir".
3,000m koşu, spor denetlemesinde Temel Beden Eğitimi (TBE) ile birlikte iki ana denetleme konusundan biridir. Bölük mevcudunun 90%'ından azının bu mesafeyi 14.5 dakikadan fazla koşması, bölüğün denetlemeden 0 puan alması anlamına gelir.
Parkur başlangıcı kışla dışında... Koşuya katılacak 76 asker, 3 adet MAN kamyona binecek. Sıraya giriyoruz. Sırada birbiriyle iddialaşanlar, sigara içenler, acemice ısınmaya çalışanlar.. Komut geliyor, birer birer kamyona biniyoruz. Kasanın içi havasız ve dar. Kısa bir bekleyişin ardından hareket ediyoruz. Nizamiye kapısından dışarı çıkınca işin ciddiyeti anlaşılıyor. Kamyonun arkasından geride bıraktığımız yoka bakıyorum. Git git bitmiyor! İki tepecik aşıyoruz ve hala devam ediyoruz. Yolu seyrettiğim için pişman oluyorum (sanki bir şey değişecek gibi)
Kamyonlar duruyor (çok şükür). Aşağı atlıyoruz. Mesafenin uzunluğu gözümü korkutuyor. Beceriksizce ısınmaya çalışıyoruz. Neden sonra sıraya geçiyoruz; iyi koşanlar arkaya komutu geliyor. Ancak içimden, bir yerden sonra fazla bir öneminin kalmayacağını biliyorum bu düzenlemenin.
"Başla" komutu geliyor. Çocukluğumdan beri başıma musallat olan o lanet yine kendini gösteriyor. İki bacağım da kaskatı kesiliyor. Koşamıyorum, hatta yürüyemiyorum. Sıranın sağından solundan arkadaşlar beni geçiyorlar. 1-2 saniyelik cehennem ızdırabından sonra tempomu buluyorum. Sıranın epey gerilerine düştüm ama sorun değil. Koşuyorum.
Yaklaşık 100m sonra ayağımdaki kışlık botun ağırlığını farkediyorum. Bu kadar ağır değildi bu! Kalp atışlarım hızlanmış. Nefesi burnumdan alıp ağzımdan vermeye çalışıyorum ama çok zor! Bacaklarımın ritmi ile nefes alış verişim dengeli değil. Tükettiğim kadar oksijeni çekemiyorum ciğerlerime ve bu bir tür panik duygusuna sebep oluyor.
Arkadaşlarım tarafımdan sağımdan solumdan geçiliyorum ama umrumda değil. Gölgeme bakıyorum ve sadece ona odaklanmaya çalışıyorum. Tempom sabit. Nefes almakta zorlanmaya başlamışken aklıma özel kuvvet askerleri ve komandolar geliyor. Onlara duyduğum saygı bir kat daha artıyor. Doğru dürüst hiç spor yapmamış ben, topu topu 150m koştuktan sonra nefes nefese kalmış haldeyim.
Devamlı bacaklarıma odaklanmaya çalışıyorum. Ayak bileklerimden yukarı doğru ilerlemekte olan sızıyı farkediyorum. Burundan nefes almayı çoktan bıraktım. Ter damlaları ensemden sırtıma süzülüyor. En azından nizamiyeye kadar aynı tempoyla koşmalıyım. 14.5 dakika zaten hedefim değil; kendi süremi geliştireyim yeter.
Evimdeki kanepem gözümün önüne geliyor. Neden bilimyorum, bir anda gözümün önüne tüm canlılığıyla evimdeki kanepem geliyor.
Ve o an olanlar oluyor.
Yılgınlık irademe tecavüz etmeye başlıyor. Sanki ellerimi ve kollarımı kilitlemiş; ıslak ve yapışkan diliyle beni taciz ediyor. Tiksiniyorum ondan ama yavaş yavaş beni ele geçiriyor. "Yürü" diyor, o berbat sırıtışının sıvadığı ağzıyla; "boşver" diyor "kime, neyi ispatlayacaksın?"
Kovuyorum başımdan, kulaklarımı tıkıyorum. Konuşmaya devam ediyor (dudaklarını okuyabiliyorum)
Nizamiye kapısı henüz görünürde yok. İkinci tepeceğin hemen arkasında; yaklaşık 300m mesafede.
Tempomu korumak için son gücümü harcıyorum. Ama yaklaşık 10 dakika sonra göreceğim üzere, aslında daha harcayacak çok gücüm var. Gel de bunu oksijen, daha fazla oksijen için yalvaran, haykıran o ciğerlere anlat!
Yine de tempomu koruyorum. Bir şekilde başarıyorum. Ayaklarımın dili olsa acıdan dünyanın en korkunç çığlıklarını atarlardı herhalde. Asfalt botlarımı, botlarım ayak tabanlarımı kamçılıyor. Alnımdan süzülen terler gözlerimi yakıyor.
Yine de devam ediyorum.
Yutkunmakta zorlanmaya başlıyorum. Tükürüğüm çamurumsu bir kıvama gelmiş; ne tükürebiliyor ne de yutkunabiliyorum. Her yutkunma denemesinde boğazıma yeni bir bıçak saplanıyor.
Yine de tempomu koruyorum. Ve bunu her defasında farketmek bana moral veriyor.
Ve nizamiye göründü.
Yılgınlık saldırmaya devam ediyor. "İki adım yürü", diyor, "biraz açıl, nefes al, şiştin". Çok bel altı vuruyor. "Dalağın patlamak üzere, ciğerin yırtılacak, kalbin duracak!" (Yalan!)
Masa başında geçirilen saatlerin, çizburgerlerin, Starbucks'ın, Double Whopper'ın, Rus salatasının, rakının, biranın ve diğer hepsinin ne anlama geldiğini anlıyorum her nefesimde.
Ayaklarım, ciğerlerim, baldırlarım kavruluyor. Her adımda hem bitiş noktasına biraz daha yaklaşıyorum hem de daha fazla acı çekiyorum. Ah bir nizamiyeye varabilsem!
Ve o an çok büyük bir hata yapıyorum. Artık tüm hedefim nizamiyeye kadar tempomu hiç düşürmemek. Kendi kendime ihanet ediyorum. Yılgınlık irademe ilk hasarı verdi işte!
Artık neredeyse tüm bedenim yanıyor. Birkaç adım yürüyorum sonra istemsizce yeniden koşmaya başlıyorum. Varış noktası artık git gide uzaklaşıyor benden. Nefes alıp verebilmek çok büyük çaba gerektiriyor; zaten içime çektiğim hava önce damağımı sonra ciğerlerimi yakıyor. İçime ateş çekiyorum her adımda. Dayanılır gibi değil.
Parkur üzerinde sağlı sollu dizilen Aile Kantini, Kararâh binası, Mutfak, Gazino ve revir birer birer geride kalmaktadır. Varış noktasına takrîbi mesafe 250m.
Varış noktasında bekleyen arkadaşlarımı görüyorum. Artık son hattı, son bir gayretle koşmak için çabalıyorum. Ciğerlerimin altında karnımın içinde taşlar yığılı sanki. Kendimi zorluyorum.
Ve bitiyor. En sonunda duruyorum. Nefes almak, oturmak, ayakta durmak acı veriyor. Terler bütün vücudumdan aşağı akıyor. Ayaklarımın dibinde minik gölcükler oluşuyor. Kollarım, bacaklarımın her yeri, ayaklarım, tüm gövdem sırılsıklam. Terler bacaklarımdan kamuflajımın dışına sızıyor. Suretımın kıpkırmızı olduğunu görmesem de hissedebiliyorum.
Ve kendi kendime söyleniyorum:
"Nizamiyede durmayacaktım. Yürümeyecektim!"
Son pişmanlık fayda etmiyor. Kaybettim. Başaramadım. Koşamadım. Yıllardır ihmal ettiğim spor, düzgün beslenme benden intikam aldı. Yılgınlık irademe tecavüz etti. Kırıldım.
"Bir dahaki sefere" diyorum, başarısızlığını halının altına süpürmek isteyen her mağlup gibi. Ama içimden bir dahaki seferin çok da farklı sonuçlanmayacağını biliyorum.