Başlıksız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Başlıksız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31/12/2024

Başlıksız

Eser: "Solitude at Dusk"
ChatGPT, OpenAI
Dünya için de benim için de çok hareketli bir yıl oldu 2024. Planladığım bazı şeyleri yaptım (bazılarını yapamadım); planlamadığım bazı şeyleri gerçekleştirdim ve adına fırsat dedim ve aynı zamanda keyifli (ve keyifsiz) bazı süreçleri yönetmem gerekti. Pek çok artı ve eksi bir arada aynı heybeye doldu özetle. 

Dünyanın dönüş hızı daha da arttı sanki. Dünyanın, bölgenin, ülkenin bir şeylerin arefesinde olduğu hissi daha da yoğunlaştı. "Bir cisim yaklaşıyor!" Ama ne? Küresel sistemin mevcut durumuna, artan gerilim ve çatışmalara bakılacak olursa pek de hayırlı değil gibi. 

Böyle zamanlarda rijid planlardan ziyade alternatifleri çoğaltmaya odaklanmak gerek. Belirsizliklerin, öngörülemezliklerin artığı (ya da hep fazlaydı belki?), görüş mesafesinin iyice düştüğü dönemlerde ayakları sağlam basmak gerek. 

Bunun için de uyanık olmak gerek. Devlet olarak da birey olarak da. 

Siyah Gri Beyaz okuruna bu zor süreçte bol şans diliyorum.


Not: Dört Deniz Bülteni'ni bir süredir hazırlamıyorum, daha doğrusu hazırlayamıyorum. Aylık ortalama 200 ila 400 arası haber ve makale taramamı gerektiren bu bültene, son iki senede iş ve akademik çalışmalarım nedeniyle giderek daha az vakit ayırabilir hale gelmiştim. Devam edip etmeyeceğime henüz karar vermedim. 2025'te tamamlamam gereken kitap başta olmak üzere başka proje önceliklerim bulunuyor. Bültenin müdavimlerinden özür diliyorum.


31/12/2023

Başlıksız

Eser: Istanbul Bosphorus Bridge
Sveta Makarenko
13. yüzyılda yönetim biçimi olarak cumhuriyeti benimseyen ve halen yürürlükteki anayasası 1600 yılında yazılan San Marino'nun dünyadaki en eski anayasal cumhuriyet olduğu kabul ediliyor. San Marino istisnası dışındaki en eski cumhuriyetlerin çoğu bu sisteme 19. yüzyılda geçmiş.

Bu da 29 Ekim 2023 günü 100. yaşını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti'ni, "orta yaşlı" olmasa bile gayet "yetişkin" bir cumhuriyet yapar.

Bu 100 yılın 43'ünde Cumhuriyet'in havasından, suyundan ve ekmeğinden ben de nasiplendim. Hep naçizane gurur duyduğum bir tevafuk, ben de bir 29 Ekim günü doğdum. 29 Ekim 2023 günü kendimin, ülkemin, dünyanın nerede olacağına dair pek çok düşünce, hayal, tahmin kurdum ve bozdum yıllarca. Düşündüklerimin çoğu gerçekleşmedi, gerçekleşenlerin çoğunu düşünmemiştim, her üçü için de. Fakat zaman tam olarak böyle bir şey; hazır olsanız da olmasanız da, isteseniz de istemeseniz de önünüze kendi gerçekliklerini getiriyor.

100 yılda Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin, devletin ve milletin neleri başarıp neleri başaramadığının muhasebesini yapacak değilim. Akademik ve entelektüel birikimimi fazlasıyla aşması bir yana, tüm okumalarıma rağmen Cumhuriyet'in köklerini, Kurtuluş Savaşı'nı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün nasıl liderlik ettiğini ve süreci yönettiğini, Cumhuriyet'in kurulduğu dönemdeki iç ve dış koşulları hala tam olarak idrak edebildiğimi düşünmüyorum. Kazdıkça yeni bilgi, yeni dersler çıkıyor çünkü.

Bununla birlikte, geride kalan 100 yılda Türkiye'nin toplumsal ve siyasal düzlemlerde tutum, tavır ve düşüncelerini şekillendiren bazı özelliklerinden bahsetmek isterim. Bireysel, toplumsal ve siyasal düzlemlerde yaptıklarımızı ve yaşadıklarımızı şekillendiren bu hasletler, muhtemeldir ki önümüzdeki 100 yılda da yapacaklarımızı ve yaşayacaklarımızı belirleyecek.

Tümevarımın ve genellemenin tuzaklarına düşmemeye çalışarak, çok daha bilimsel ve nesnel sosyolojik, siyasi analizlerin yapılabileceğini de hatırlatarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milleti ile duruşunu, düşünce ve tavırlarını belirleyen üç ana unsur olduğunu iddia ediyorum. Bunları "Türkiye-merkezlilik", "köprü kimliği" ve "tepkisellik" olarak sıralıyorum.

Türkiye-merkezlilik: Totolojinin sınırlarında gezme pahasına, bu olguyu şu şekilde tarif etmeye çalışabilirim: Dünyada ya da çevremizde gerçekleşen her olayı, her eylem ve söylemi, bir numaralı hedef ya da ana nesnesi Türkiye olacak şekilde anlamaya, açıklamaya çalışmak; düşünce, eylem ve hareket tarzını bu doğrultuda belirlemek. Elbette ülkenin ve devletin çıkarlarını, güvenliğini ve geleceğini güvence altına almak ve geliştirmek için olayları Türkiye'yi ilgilendiren boyutları ile ele almak, bu şekilde tartışmak ve değerlendirmek gerekir. Ancak dünyayı, ölçüsünden fazla şekilde Türkiye merkezli görmeye çalışmak, toplumun ve devletin içine kapalı, her daim endişeli ve hatta katatonik bir yapıda kalmasına neden olabilir.

Köprü: Coğrafi olarak doğu ile batının, kuzey ile güneyin geçiş yolları üzerinde bulunan bir ülkenin, devleti ve milleti ile psikolojisi, davranış ve tutumlarında köprü psikolojisinin egemen olması, doğal bir sonuç. Ancak burada kanımca önemli bir sorun var: Köprü, edilgen bir nesne; kullanılan bir araç. Köprüyü kullanarak bir yerden bir yere ulaşırsınız; köprü olmazsa yolunuz uzar belki, en fazla daha fazla efor sarfedersiniz. O halde köprünün yapması gereken, yolcuyu kendine çekmek için albenisi olması lazım. Ama yolu ne kadar kısalttığından ve ne kadar sağlam, dayanıklı olduğundan başka önerebileceği pek bir şey yoktur köprünün. Konumunun ve nasıl inşa edildiğinin dışında bir hasleti olmasına gerek yoktur. 

Tepkisellik: Savunma reflekslerinin her zaman ön planda olması ya da edilgenlik olarak da tarif edilebilir. Devamlı surette çevresindeki gelişmelere karşı tepki geliştiren, statükoyu, mevcut durumu korumak için çaba gösteren ve kendi konfor alanının devamlılığını sağlamaya çalışan bir düşünce ve eylem yapısı bu. ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgali ve sonraki yıllarda yaşanan gelişmeler, uluslararası sistemde meydana gelen yarılmalar bu haleti ruhiyenin daha da gelişmesine sebep oldu diye düşünüyorum.

Gerek içeride, gerekse dışarıda olayları, aktörleri ve sistemi algılama, yorumlama ve bunlara dair kararlar alma şeklimizi, bu üç temel özelliğin bileşimi şekillendiriyor diye düşünüyorum. Geride kalan 100 yıl içinde küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde tüm sınamalar, risk ve krizlerde bu şekilde davrandık. Çok daha zor siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri sınamalar var önümüzde. İkinci yüzyılda hikayemizin ne olacağını, bu üç özelliği nasıl kullanacağımız, yanlarına yenilerini ekleyip eklemeyeceğimiz, nelerden nasıl dersler alacağımız belirleyecek.

Kendi adıma önemli dersler aldığım, önemli kararlar verdiğim bir yıl oldu 2023. Siyah Gri Beyaz okuruna ve ülkeme de aldığı ve alacağı derslerden olumlu sonuçlar üretebileceği bir yıl diliyorum.

31/12/2022

Başlıksız

Eser: Fading Aeon
Niklas Sundin
Zor bir yıldı 2022; öncekileri çok rahatmış gibi. Özellikle yılın ikinci yarısının nasıl geçtiğini anlamadım desem yeridir: Zor bir tez süreci, kitap ve kitap bölümü projeleri, başlanılması ve bitirilmesi gereken raporlar ve diğerleri derken Aralık ayı geldi geçti, peşinden bir yılı daha süpürdü gitti. 

Dört Deniz Bülteni ve pek çok makale birikti. 2023'ün ilk işi bültenleri tamamlamak olacak.

Not defterimdeki "gündem" sayfasında tamamlanıp üstü çizilenler, tamamlanmayı bekleyenler ve yeni eklenenler var. Yine. Önceki yıllardaki gibi. Sonrakilerde olacaklar gibi. Bir havuzu bir senede dolduran musluk ile bir senede boşaltan musluk varsa havuz kaç senede dolar?

Ömrümün sonunda "gündem" sayfasındaki tüm maddelerin üstü çizilmiş olacak mı? Sanmam. En azından tamamlanmış olanların vereceği huzur ve tatmin hissini bolca yaşamış olmayı isterim.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını diliyorum. 


31/12/2021

Başlıksız

Eser: Man at the Window
Gustave Caillebotte

 
Alınan her nefesin sonuncusu olabileceğini daha iyi kavrattı son iki yıl bizlere. Ertelemenin, ötelemenin, sonraya bırakmanın yalnızca ölümcül değil daha da beteri, azap çektirebilecek eylemsizlikler olduğunu gördük.
 
Sonraya bırakılan bir gülümseme, üşenilen bir hareket, duraksanan bir sarılma, son nefese kadar hiç bozulmadan kalacak pişmanlık anıtlarına dönüşebiliyor, ruha işkence edebiliyor. En kötü karar belki de bu nedenle kararsızlıktan iyi, en azından sadece "keşke yapmasaydım" dedirttiği için. Kararsızlığın neden olduğu "keşke"lerin sayısı çok daha fazla çünkü.

Siyah Gri Beyaz okuruna, bir öncekinden çok daha az "keşke" diyeceği bir yıl diliyorum.


Not: Bir süredir çok ihmal ettim Siyah Gri Beyaz'ı. Sebebi şu idi veya bu idi. Ama Siyah Gri Beyaz beni ihmal etmedi. Ve bunun karşılığını verecek, ona borcumu ödeyeceğim. Sadık Siyah Gri Beyaz okuruna sabrı ve anlayışı için teşekkür ederim.

31/12/2020

Başlıksız

Eser: La galería
Feliu Elias

Çürük domatesleri fırlatırken seyirciler, sahneyi mi beğenmediklerini gösteriyordur yoksa oynanan oyunu mu?

Biraz okuyup, yüzümüzü buruşturarak bir kenara attığımız kitabın sayfalarını, baskı kalitesini mi yoksa yazılanları mı beğenmemişizdir?

Yemeğin mi yoksa üzerine konduğu tabağın mı tadını beğenmeyiz?

Acıları, kederleri, yaşandıkları zaman aralığı ile tanımlamak için çok gerekçemiz oldu, makul gerekçeler. Bütün o kötü anıları, geride bırakılan zamana yapıştırıp, unutup gitmek ister gibi.

Ama öyle değil işte: Aynı sahnede daha pek çok oyun seyredilecek, pek çok yazı okunacak, pek çok yemeğin tadına bakılacak, vesaire.

Geriden bırakılanların iyi ya da kötü olması, sırasını bekleyenlerin iyi ya da kötü olmasını etkilemiyor.

Siyah Gri Beyaz okuruna, mümkün olduğunca fazla iyi oyunlar seyredeceği, hoş şeyler okuyacağı, güzel yemekler tadacağı bir yıl diliyorum.




31/12/2019

Başlıksız

Eser: Eric Lacombe
Sevilen bir şiir neden tekrar tekrar okunur? Ya da sevilen bir şarkı neden defalarca dinlenir? Her seferinde aynı lezzeti almak için mi? Ya da belki ilk seferinde alınan tadı sürdürmek için? Güzel bir resme ya da heykele neden uzun uzun bakarız? Endorfini yavaş yavaş zerk etmek için mi?

Kumsala yazılan ve ilk dalgayla silinecek "çok güzel" (neye göre, kime göre?) bir şiir görsek, okur okumaz dalgayla silinse; sürükleyici bir roman, onu bitirir bitirmez parçalansa; kusursuz bir heykel, onu gördüğümüz anda yıkılsa... Aynı toplam hazza, zihinsel veya duygusal lezzete erişimiş olur muyduk?

Geride bırakılan bir yılın ardından, o yılın ve onun ardındakilerin içinde güzel anıların verdiği haz için ne denebilir? Yaşar yaşamaz kopardığımız takvim yapraklarını kutularda mı saklıyoruz, çöpe mi atıyoruz? Ama öte yandan tekrar tekrar yaşasak kafamızda o anıları, önümüzdeki ve yanımızdaki ve çevremizdeki güzellikleri nasıl yaşayacağız?

Geçmişteki güzel anıları hatırda tutmak ve bir yandan yaşanmakta olan güzel anların farkında olmak. Çok zor bir denge problemi.

Siyah Gri Beyaz okuruna bu zor oyunda başarılar diliyorum.

31/12/2018

Başlıksız

Eser: Hope/Hopeless
Jason Werner
"Ka bir tekerlektir" der Stephen King, meşhur Kara Kule serisinde. Kader ya da takdiriilahi şeklinde ifade edilebilecek bir anlamı vardır King evreninde.

Ka olsun, kader olsun ve hatta zaman olsun, dev bir tekerlektir. Döner, yine ve yine döner. Önünde duranı ezer. İçinde ya da esiri olanı hep aynı noktaya getirir ama yönlendirebileni yeni yollara götürür.

Zaman, durmadan dönen bir tekerlek. Direnmek değil, yönetmek gerek.

Siyah Gri Beyaz okuruna bu zor işte kolaylıklar diliyorum.

30/12/2017

Başlıksız

Eser: The Rock
Peter Blume
"Anı biriktirmek" güzel bir ifade. "Hayal biriktirmek" de. "Eser biriktirmek" de. Genel olarak biriktirmek güzel, değerli.

Çünkü biriktirmek aşamalı bir eylem. Yalnızca toplamayı içermiyor. Topladıktan sonra tasniflemeyi, muhafaza etmeyi de öğütlüyor. Anıları da, hisleri de, eserleri de toplamalı, tasnif etmeli, titizlikle muhafaza etmeli.

Geçen her saniye, her gün, her yıl, daha fazlasını biriktirmeye vesile, bu açıdan bakılacak olursa.

Siyah Gri Beyaz okuruna nice ve nice biriktirme fırsatları dilerim.

31/12/2016

Başlıksız

Eser: Joey im Café
Angela Selders-Kanthak
Zor bir yıl oldu 2016. Takip eden yılın daha rahat geçeceğine dair pek işaret yok.

Bu, çok olağanüstü bir şey değil. Hiç bir şey zamanla kolaylaşmıyor. Hemen hemen hiç bir şey.

Ve bu, güzel bir şey: Yaşamak, üretmek, ilerlemek için gerekçe sunuyor insana. Zorlukları aşmadıktan, geçmedikten sonra yürümenin de yaşamanın da ne değeri var ki?

Ne değeri var söğüt gölgesinde dinlenmenin, tarlada ayaklar su toplayıncaya kadar çalışmadıkça?

Ne tadı var suyun, kör kuyular kadar susamadıkça?

2017'nin kazandıracaklarını ve kaybettireceklerini görmek için sabırsızlanıyorum.

Siyah Gri Beyaz okuruna da hak ettiği gibi yaşayacağı bir yıl diliyorum.

26/09/2016

Başlıksız

Çok güzel bir şey oldu bugün
Bütün bu toz ve dumanın içinde
Dünyamıza bir güneş gibi
Kızımız Umay doğdu

30/12/2015

Başlıksız

Eser: Portrait de Jaime Sabartes
Pablo Picasso
Geleceğe dair hayal kurmanın en cezbedici yanı, insana gerçek dünyada sahip olmadığı bir özgürlük hissini vaat etmesi olabilir. Görece sınırsız bir manevra alanı içinde, sınırsız kaynaklarla, sınırsız enerjilerle işler başarılabilir, hedeflere ulaşılabilir gelecek hayallerinde. Kaynaklar sınırlı olursa ya da daha kötüsü, sınırlı oldukları fark edilirse onlara "hayal" değil, "plan" demek gerekir.

Gelecek hayallerinin bir diğer güzel özelliği, zamandan bağımsız olmaları. Mühlet kavramı planlara özgü zira. Hayallerimizde yaşlanmayız, güçsüz düşmeyiz, kırılmaz ve üzülmeyiz. Yaşlandığımızı, güçsüzleştiğimizi, kırıldığımızı ve üzüldüğümüzü fark ettiğimiz anda hayaller planlar dönüşmüş olabilirler.

Bu yeni 365 günlük turda kendim için, ailem için, işim için, Siyah Gri Beyaz için hayaller kurabilmeye devam etmek istiyorum.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını diliyorum.

29/12/2014

Başlıksız

Eser: Reading Alone
Tito Lessi

Yıllar önce yazdığım yazılara ve aldığım notlara göz gezdirdiğimde sıkça "ben bunu ne zaman yazmışım?" ya da "bunu yazarken ne düşünmüşüm?" gibi sorular sorduğum oluyor. Hatta daha da artan sıklıkta, unutmuş olduğumu farkettiğim bir bilgiyi görüyor, hafızamın tozlanmış raflarına kendi kendime üflüyorum.

Her geçen yıl daha da fazla oluyor bu. Geçmişteki ben, şimdiki bana bir şeyler anlatıyor, gösteriyor, öğretiyor.

Arkada kalan ben her yıl daha fazla şey öğreniyor ve her yeni yıl doğan bilgisiz, cahil ve zayıf bana öğretmeye çabalıyor. Kum saati gibi.

Siyah Gri Beyaz okurunun da bir önceki yıldan daha fazla öğrendiği ve öğrettiği bir yıl geçirmesini temenni ederim.

16/08/2014

Başlıksız

Değerli okur

Bugün çok güzel bir şey oldu.

Baba oldum.

Bir oğlum oldu.

Hissettiklerimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum.

Paylaşmak istedim.

A.

30/12/2013

Başlıksız

Eser: "Sadness"
Tang Hai Guo
Zaman, hızı göreceli ama akışı durdurulamaz bir biçimde ilerliyor. Ancak ne kadar acıdır ki, insanın zaman algısı geriye doğru. Zamanın ilerlemiş olduğu hissine, geçmiş zamana bakarak sahip oluyor. Bu bir zayıflık, bakış muhasebeyi içermiyorsa eğer.

İleri dönük hedefler koymak kolay, önemli olan o hedefleri takip edebilmek. Zaman, her 365 günde bir bu muhasebe için bir fırsat sunuyor insanın karşısına. Bir sonraki 365 günde daha uslu durmak yegâne hedefi olabilir (genç) bir insanın ya da ev taksitlerini zamanında ödemek ve işte daha fazla performans göstermek de.

Her yeni yıl, eskiz defterindeki yeni bir sayfa gibi, esas resmin taslaklarının çizileceği. Esas resim nedir? Eskizlerin toplamı belki de. Önemli olan muhasebeyi dürüst yapabilmek, yeni yılda daha güzel eskizler çizebilmek.

2014'ün, Siyah Gri Beyaz okuruna silgiye ihtiyaç duymayacağı eskizler çizme fırsatı vermesini diliyorum.

28/12/2012

Başlıksız

Eser: "Melancholy"
Edward Munch
Bir tur daha bitmek üzere. Yenisinin başlamasına az kaldı.

Dünya güneşin etrafındaki bu bilmemkaçmilyonuncu turunu tamamlarken yaşanılanlar, sıradaki yeni tur sürerken yavaş yavaş unutulacak. Zaten unutulmaya başlamış olanlar daha da silikleşecek. Zaten silikleşmiş olanlar hafızalardan tamamen kaybolacak.

Bir önceki tur sırasında yaşanan muazzam hazlar, mutluluklar, acılar, hüzünler, tüketilen onca an, dünya "ileri" doğru turuna devam ederken önce hatıraya, sonra uzak anılara, sonra da hiçliğe dönüşecek. Şu anda yaşanan her şey, hissedilen her duygu doğar doğmaz hızlı bir biçimde soluyor, ölüyor.

Dünya, Güneş etrafında turuna bıkmadan, usanmadan durmadan, dinlenmeden, yavaşlamadan devam ettiği için.

Bu yeni turda yaşayacağım hazların ve mutlulukların ve acıların ve hüzünlerin daha uzun ömürlü olmasını istiyorum.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını temenni ederim.

28/12/2011

Başlıksız

Eser: "Melancholy in Red"
Hyatt Moore
Dünya, Güneş çevresindeki döngülerinden bir tanesini daha tamamlamak üzere. Alışık olduğu bir şey bu, zira bundan önce aynısını milyonlarca kez yaptı.

Ben bu bir döngünün bitip yenisinin başlaması anına şimdiye kadar 31 kez tanık oldum. Belki bir bu kadar daha, belki biraz daha fazla sayıda daha tanık olacağım. Ama ondan sonra da devam edecek bu mavi ve yeşil ve beyaz renkli gezegen, güneşinin çevresinde tur atmaya. Milyon kere milyon daha.

Umuyorum ki bu yeni döngü, bana yaşatacağı tüm mutsuzluklar,

tüm hayal kırıklıkları,

tüm başarısızlıklar,

ve sunacağı tüm acı haberler,

ve bünyeme salacağı hastalıklar,

ve yüreğime salacağı umutsuzluklar

aracılığı ile daha da olgunlaşmama vesile olur.

Elde edeceğim başarıların, geçireceğim sağlıklı günlerin, tadacağım keyiflerin ve mutlulukların ve umutların kıymetini şimdiye kadar az buçuk bildim; şimdiden sonra da bilirim zaten.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını temenni ederim.

27/12/2010

Başlıksız

Eser: "Melancholy", Domenico Feti
Neden hislerimi ve düşüncelerimi farklı bir şekilde ifade etmek için uğraşayım ki? İçimden geçenleri tam olarak yazmışım, şimdi olsa yine aynı şeyleri yazarım:

Bayram ve özel gün temennilerini yapmacık ve haddinden fazla naif bulmuşumdur hep. "Herkese sağlık, mutluluk, başarı dolu bir yeni yıl dilerim" gibi lâflar çok boş geliyor bana. Bu dileği sunduğum istisnasız herkes mutlu, sağlıklı, başarılı mı olacak? Ölümler, hastalıklar, sakatlıklar, acılar, hayal kırıklıklarını tanımadığım insanlara mı paslıyorum? İkircikli bir durum değil midir bu ya da ben mi haddinden fazla pesimistleştim?

Ama mesela ben kendi adıma demek isterim ki:

Umarım yeni gelen yıl, sunacağı tüm mutsuzluklar,

tüm hayal kırıklıkları,

tüm başarısızlıklar,

tüm acı haberler,

ve hastalıklar,

ve umutsuzluklar

vasıtası ile olgunlaşmama vesile olur. Elde edeceğim başarıların, geçireceğim sağlıklı günlerin, tadacağım keyiflerin kıymetini az buçuk bildim, bilirim zaten.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını temenni ederim.

29/12/2009

Başlıksız

Son iki aydır çok fazla ilgilenemedim Siyah Gri Beyaz'la. Bahane çok: İşler yoğundu, seyahat çoktu, yağmur yağdı, şimşek çaktı vs...

Derken bitirdik bu seneyi de...

Bayram ve özel gün temennilerini yapmacık ve haddinden fazla naif bulmuşumdur hep. "Herkese sağlık, mutluluk, başarı dolu bir yeni yıl dilerim" gibi lâflar çok boş geliyor bana. Bu dileği sunduğum istisnasız herkes mutlu, sağlıklı, başarılı mı olacak? Ölümler, hastalıklar, sakatlıklar, acılar, hayal kırıklıklarını tanımadığım insanlara mı paslıyorum? İkircikli bir durum değil midir bu ya da ben mi haddinden fazla pesimistleştim?

Ama mesela ben kendi adıma demek isterim ki:

Umarım yeni gelen yıl, sunacağı tüm mutsuzluklar,

tüm hayal kırıklıkları,

tüm başarısızlıklar,

tüm acı haberler,

ve hastalıklar,

ve umutsuzluklar

vasıtası ile olgunlaşmama vesile olur. Elde edeceğim başarıların, geçireceğim sağlıklı günlerin, tadacağım keyiflerin kıymetini az buçuk bildim, bilirim zaten.

Siyah Gri Beyaz okuru için de aynısını temenni ederim.