24/06/2014

Sorunlar... Ve Çözüm?

Etki Odaklı Harekât döngüsü
Kaynak: "Effects Based Operations: Change in the Nature of Warfare",
Deptula, A., 2001
ABD Hava Kuvvetleri’nin bütçe kesintileri tasarruf planı dahilinde A-10 Thunderbolt II taarruz uçağını emekliye ayırmak istemesi, bu ülkede yoğun tartışmalara neden oldu. Bu uçağın Afganistan ve Irak’ta önemli görevler üstlenmiş olmasından hareketle, büyük bir kitle tarafından asimetrik tehditlerle ve terörizmle mücadele için varlığının gerekli olduğu savunulmakta. Öte yandan A-10’un emekliye ayrılmasını savunan grubun başlıca argümanı ise, sadece tek bir görev tipi için tasarlanmış bu uçağın artık teknolojik ömrünün sonuna geldiği, işletme ve idamesinin yüksek maliyetli olduğu, özellikle yer hedeflerine saldırı görevlerinin F-16, İHA’lar ve yakın gelecekte hizmete girmesi umulan F-35 tarafından devralınacağı şeklinde.

ABD Temsilciler Meclisi’nin aldığı karar, şimdilik A-10’u emeklilikten kurtarmış gibi. Ancak bu tartışmaların, 21’nci yüzyılda savunma ve güvenlik planlamasını şekillendiren özünü yakalamak gerek.

A-10, ABD Hava Kuvvetleri’nin açtığı A-X ihalesi kapsamında Fairchild Republic firması tarafından geliştirilen ve ilk uçuşunu 1970’li yılların başında gerçekleştirmiş, iki jet motorlu bir taarruz uçağı. Esasen, 30mm Gatling tipi bir top olan GAU-8’i taşımak için tasarlanmış bir uçak. A-10’un ana görevi, Avrupa’da gerçekleşmesi beklenen bir NATO – Varşova Paktı savaşında, kıtanın geniş düzlüklerine akacak olan Sovyet zırhlı birliklerini hızlı ve etkin bir biçimde imha etmek idi. Bu, asla gerçekleşmedi. Bunun yerine zaman içinde güdümlü silah taşıma ve gece ya da kötü hava koşullarında uçuş yeteneği kazanan A-10, 1991 Körfez Savaşı, 2001 Afganistan Harekâtı ve 2003 Körfez Savaşı gibi görevlerde, özellikle yakın hava desteği görevlerinde önemli başarılar elde etti.

Ancak burada bir sorun var.

20/06/2014

Durumlar


Son bir ay biraz yoğun geçti.

7 Haziran günü ODTÜ Vişnelik Tesisleri'nde Proje Yönetim Derneği için "ArGe ve İnovasyon: Doğru Bilinen Yanlışlar" başlıklı bir söyleşi verdim. Sunumumda, çok kullanılan, dillere pelesenk olan ve bir o kadar da bağlamından uzaklaştırılmış inovasyon ve ArGe kavramlarının tanımları ve genel içeriklerini sunup, İsrail ve Güney Kore örnekleri üzerinden Türkiye'deki mevcut duruma ve geleceğe yönelik beklentilere değinmeye çalıştım. ArGe çok kabaca paranın bilgiye, inovasyon ise bilginin paraya dönüştürülmesi sürecidir ve ne yazık ki Türkiye'de ArGe ya da inovasyon yaptığını iddia eden neredeyse hiçbir kişi ya da kuruluş aslında bu kavram ve süreçlerin doğrusundan haberdar değil. Benim buradaki amacım, temel teorik çerçeveyi çizebilmek ve bu farkındalık yaratmak idi. Sunum dosyasına buradan erişebilirsiniz.

10 Haziran günü, ODTÜ Modelleme ve Simülasyon Topluluğu'nun düzenlediği Simathon simülasyon yarışması kapsamındaki söyleşide, sektöre ilişkin bilgi ve deneyimlerimi öğrenci arkadaşlarımla paylaştım. Modelleme ve Simülasyo sektörü, benzer bazı teknoloji alanları ve sektörlerle birlikte henüz kaçırmamış olduğumuz bir tren. ABD ve Avrupa'daki simülasyon sektöründe tartışılan pek çok konu Türkiye'deki sektörde de gündem maddesi halinde. Buradaki avantajımız, dünyanın geri kalanı ile başabaş rekabet şansına hala sahip olabilmemiz. Bu rekabeti artı değere dönüştürmek ise, özellikle genç girişimci ve alan uzmanlarının sayısının artmasına bağlı. Söyleşide bu hususa vurgu yapmaya çalıştım ve gençlere naçizane hata yapmaktan korkmamaları gerektiğini, istikrar ve üretkenliğin anahtar olduğunu söyledim.

18 Haziran günü Hava Harp Okulu'nun düzenlediği III. Ulusal Havacılıkta İleri Teknolojiler Konferansı'nın ilk gününde, "Bilgi Harbinde Hâkim Konumu Elde Etme Ve Korumada Hava Gücünün Etkisi" başlıklı bildiriyi sundum. Bu bildirimde bilgi kavramı ve bilgi harbinin esaslarına değindikten sonra, ağ merkezli muharebe ile ilgili genel bir çerçeve çizip, hava gücü odağında 5 maddeden oluşan bir tartışma sundum. Bu 5 madde şunlar:

1. Ağ merkezli muharebe kavramı iletişim sistemleri değil, iletişimin kendisi ile ilgilidir. Odak noktası platformlar değil, bilgiyi üreten, işleyen, paylaşan ve depolayan düğüm noktalarıdır.
2. Ağ merkezli muharebe, ancak ve ancak bilgi üstünlüğü üzerinde inşa edilmiş bir vurucu güç ile anlam kazanır. Esas sonucu alıcı unsur silahın ya da platformun kabiliyeti değil, onu sevk ve idare eden bilincin kalitesidir
3. Ağ merkezli muharebede sonuç alıcı etken, hasımla arada asgaride sabit bir δbilgi farkının korunmasıdır. Hava gücü, çok çeşitli algılayıcı sistemlerin irtifa parametresinden dolayı çok geniş bir alanı kapsayacak biçimde kullanılabilmelerine izin vermesinden ötürü, bahsi geçen ağın özkütlesi en yüksek birimidir. 
4. Bilgi harbi ve ağ merkezli muharebe konseptleri ışığında platformdan kabiliyete kayan odak noktası, hava araçlarını taşıyıcı birer unsur haline getirmiştir. Taşınan / entegre edilen sistemlerin kabiliyetleri ön plana çıkmıştır.
5. Savaşuzayının tüm katmanlarına sirayet eden bu kabiliyet dönüşümü, komuta – kontrol katmanında kurumsal ve kültürel bir dönüşümü de kaçınılmaz kılmaktadır.

Siyah Gri Beyaz okuru zaten bildirinin genel içeriğini tanıdık bulacaktır.

Bunların dışında,

Marine and Commerce dergisinin MAST 2014 fuarı için hazırlanan özel sayısı için askeri denizcilik sektörünün güncel durumuna ilişkin bir makalem yayınlandı. Makaleye buradan erişebilirsiniz.

Air Forces Monthly dergisi için Türk Kara Havacılığı, Air International dergisi için ise Türk Hava Kuvvetleri'nde KC-135R ve Türk Hava Kuvvetleri için F-35 tedariği projesindeki güncel duruma dair makaleleri hazırladım. Zannediyorum Kara Havacılık ve F-35 makaleleri Temmuz ayında yayınlanacak.

ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları bölümündeki yüksek lisans programım için de "Service Oriented Economies: By-Product of ICT or Myth?", "Global Production Networks, Technology Transfer and Developing Countries" ve "A Different Space Odyssey" başlıklı birer makale / dönem projesi yazdım. Her ne kadar ilk ikisi doğrudan Siyah Gri Beyaz'ın genel içeriğine uymasa da paylaşmayı düşünüyorum. Üçüncü çalışmamda ise, uzayın askeri amaçlarla kullanımını, Stanley Kubrick'in "2001: A Space Oddyssey" adlı kült filmi doğrultusunda sunmaya çalıştım.

Sanırım biraz yoruldum.