Mavi Marmara baskını sonrası gerilen ve basına sızdırılan Birleşmiş
Milletler raporundan sonra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklamadan sonra Türkiye - İsrail
ilişkileri kopma noktasına geldi.
Davutoğlu’nun 2 Eylül günü yaptığı açıklaması, 5 maddelik bir önlem paketini
de içermekte idi. Bu önlemler:
1. Türk – İsrail diplomatik ilişkilerinin ikinci katip düzeyine
indirilmesi
2. Türkiye ile İsrail arasındaki tüm askeri anlaşmaların askıya
alınması
3. Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki “seyrüsefer serbestisi” için gerekli
gördüğü tüm önlemleri alması
4. Türkiye’nin, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukanın Uluslararası
Adalet Divanı’nda incelenmesini sağlamak için girişimlere başlaması
5. Mavi Marmara baskını mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine
her türlü desteğin sağlanması
Önlem paketindeki ikinci madde, iki ülkenin 1990’ların ikinci
yarısında başlayan yoğun askeri işbirliğinin en iyimser olasılık ile
dondurulması anlamına geliyor. Türkiye ve İsrail, Türk Hava Kuvvetleri (HvKK)
envanterindeki F-4E Phantom II ve F-5 uçakları ile Türk Kara Kuvvetleri (KKK) M-60A1
Patton tanklarının modernizasyonları; Popeye seyir füzesi, Harpy radarsavar
dronu ile Heron ve Aerostar İnsansız Hava Aracı (İHA) sistemlerinin hazır alımı
ve Anadolu Kartalı gibi tatbikatlar vasıtası ile gerçekleştirilen müşterek
eğitim gibi çok sayıda işbirliği kalemi mevcuttu.
İsrail ile savunma işbirliğinin son dönemde kamuoyunun en çok
ilgilendiği alt başlıklarının başında, orta irtifa uzun havada kalış
kabiliyetine (MALE; Medium Altitude Long Endurance) sahip İHA sistemi hazır
alım projesi TİHA 1. Paket ile tedarik edilen Heron’lar gelmekte.
19.04.2005 tarihinde imzalanan USD 190 milyonluk proje ile HvKK, KKK
ve Türk Deniz Kuvvetleri (DzKK) kullanımı için 3 sistem (10 uçak) Heron MALE
İHA tedarik edildi. Ana yüklenicinin TAI, alt yüklenicinin ise İsrail tarafında
IAI – Elbit ortaklığı ile kurulan Israeli UAV Partnership olduğu proje, önemli
gecikmeler yaşadı ve Nisan 2010’da teslim alınmaya başlandı ve aynı yılın
Haziran ayında göreve başladılar. Teslimatları 2010 sonunda tamamlanan ve HvKK
envanterine Gözcü 1 adı ile giren Heron’lar halen garanti sürecindeler. Türkiye’nin
istihbarat, gözetleme ve keşif (Intelligence, Surveillance, Reconnaissance;
ISR) kabiliyetinin en önemli bileşenlerinden olan sistemlerin tüm kullanım,
bakım ve onarım faaliyetleri HvKK personeli tarafından yerine getirilmekte. 2
senelik garanti sürecinin bitimine yakın bir zamanda bu uçakların görevi büyük
oranda, milli olarak geliştirilen Gözcü 2 (Anka) MALE İHA’lar tarafından
devralınacak.
Kamuoyunu Heron’lar kadar meşgul etmese de, Türkiye ile İsrail
arasındaki 02.07.2011 itibariyle mevcut en önemli savunma projesi, Türk Havadan
Keşif Programı (Turkish Aerial Reconnaissance Program; TARP) idi.
Gündemdeki en önemli ISR projelerinden olan TARP projesinde, HvKK
envanterindeki F-16 ve RF-4E uçaklarında kullanılmak üzere alçak ve orta irtifa
kabiliyetli Elektrooptik (EO) - Kızılaltı (IR) (PRESS) ve SAR/GMTI (SARENS)
keşif podlarının tedariğinin hedeflenmekteydi. Bu kapsamda, 5 adet Elbit Condor II PRESS ve 2 adet Elta EL/M-2060P SARENS podları ile bir adet
sabit Görüntü Kıymetlendirme Sistemi, 2 adet taşınabilir Görüntü Kıymetlendirme
Sistemi, 3 adet yer Data Link Terminali ile 3 adet Haberleşme Şelteri tedarik
edilecekti. Sözleşmesi 24.12.2008 tarihinde imzalanan USD 300 milyonluk projede
ASELSAN ana yüklenici; IAI, Elbit, MilSoft ve Savronik ise alt yüklenici idi.
TARP projesi, yılan hikayesine dönen ve en sonunda iptal edilen LoROP
projesinin akabinde başlatılmıştı.
F-16 ve RF-4E uçaklarında kullanılmak üzere LoROP-IR (Long Range
Oblique Photography - Infrared) podlarının hazır alımı için başlatılan projede
USD 36 milyonluk sözleşme 2000 yılında imzalanmıştı. Sözleşmeye göre toplam 22
ade LoROP-IR podunun teslimatına Ağustos 2001’de başlanması gerekmekteydi,
ancak test için teslim edilen 2 adet pod ile yapılan deneme uçuşlarında
karşılaşılan aksaklıklar ve bu aksaklıkların düzeltilmesi için ElOp firmasının
ek süre istemesi sebebiyle, proje süreci uzadı. Art arda yaşanan aksaklıklar,
sorunların bir türlü çözülmemesi ve aksayan teslimat sebebiyle proje 2006
başında iptal edildi.
LoROP projesinde yaşanan sıkıntıların odağında keşif podunun aldığı
görüntüyü yer istasyonuna aktaracak data link sistemi bulunuyordu. ElOp, Rafael
tarafından üretilen sistemin sorunlu olduğunu iddia etti. Öte yandan ElOp’un
LoROP keşif pod sisteminin de istenen hassasiyette görüntü alamadığı hatta
kullanıma hazır bir ürün olmadığı da ortaya çıktı.
Şubat 2006’daki SSİK toplantısı ile başlatılan TARP projesine Recon
Optical, BAE Systems, Lockheed Martin, Goodrich, Elbit-ElOp, IAI-Elta, Rafael
ve Thales firmaları teklif verdi Projedeki Türk yüklenicilerden MilSoft,
görüntü kıymetlendirme sistemini, Savronik ise Yer Data Link Terminali'ni
geliştirecekti. İhale süreci sonunda Aralık 2008'de IAI-Elbit teklifi seçildi.
Sistemlerin teslimatının içinde bulunduğumuz yıl başlaması ve 2012’de
tamamlanması öngörülmekteydi. Projede ASELSAN’ın altyüklenicisi olan Elbit/ElOp’un
payı USD87 Milyon, IAI/Elta’nın ise USD54 Milyon idi. USD 24 milyonluk bütçe
ise teknoloji transferi, sistem entegrasyonu, altyapı, bakım ve lojistik destek
için ayrılmıştı.
ElOp Condor II LoROP sistemi |
F-16’larda kullanılan 300 galonluk yedek yakıt tankı ile aynı ölçü ve
büyüklüğe sahip olan podlardan Condor II LoROP, EO ve IR bantlarında aynı anda
çekim yapabilen, dahili INS/GPS konumlandırma sistemine sahip bir keşif
sistemi. Yaklaşık menzili 100km olarak verilen sistem, elde ettiği görüntüleri
Rafael üretimi DLV-52 Ku band data link sistemi ile gerçek zamanlı olarak yer
istasyonuna aktarabiliyor ya da kendi üzerinde kaydedebiliyor. Data link
sisteminin performansı 320km menzilde 120Mb/sn, hizmet irtifası da azami
19,800m olarak geçmekte.
GMTI (Ground Moving Target Indicator; hareketli yer hedefi göstergesi)
kabiliyetli bir SAR radarı olan EL/M-2060P, gece – gündüz her hava şartında
yüksek çözünürlüklü görüntü sağlayabilen bir sistem. Şerit (strip) ve noktasal
(spot) modlarda çekim yapabilen sistemin yanal görüş açısı 120; menzili ise
166km. 13,700m irtifaya kadar kullanılabilen EL/M-2060P, 50,000km2’lik bir
alanı tarayabiliyor. Çalışma bandı X-band olan sistem, C, X ve Ku bandlarında
çalışabilen Elta EL/K-180 data link sistemi ile elde ettiği görüntüyü 360km
menzilden 280mb/sn hızı ile yer istasyonuna aktarabilmekte.
TARP projesi, HvKK envanterindeki RF-4E’lerin modernizasyonunu içeren
Işık projesinin en önemli ayağını oluşturmaktaydı. Hizmete alındıklarında bu
podlar, mevcut ıslak film kameralarının yerini alarak gerçek ve gerçeğe yakın
zamanlı uzun menzilli SAR ve EO/IR görüntü keşfinde kullanılacaklardı.
Gelinen noktada TARP projesinin geleceği meçhul görünüyor. İki ülke
arasında askeri bağların kopmasının ve siyasi gerilimin artmasının projeyi
iptal noktasına getirmesi sürpriz olmayacaktır. Bu durum ise, HvKK’nin gerçek
zamanlı yüksek kalitede keşif, gözetleme ve istihbarat kabiliyetinde önemli
zafiyete yol açabilir. Zira TARP projesi, İHA’lar, Göktürk istihbarat uydusu ve
seneye hizmete girmeye başlayacak Barış Kartalı HEİK (Havadan Erken İhbar ve
Kontrol) uçakları ile birlikte Türkiye’nin ISR kabiliyetinin belkemiğini teşkil
edecekti.
TARP projesinde sadece pod temini değil, ilgili yer istasyonu ve
altyapı kurulumu da mevcuttu. Dolayısıyla sadece podların teslimatları tek
başına bir anlam ifade etmiyor. Sözleşmenin imzalandığı Aralık 2008’den bu yana
süreç nasıl işledi, podlar teslim edilmeye başladı mı veya altyapı inşası ne
durumda, açık kaynaklarda güvenilir bilgi mevcut değil.
Eğer TARP projesi olduğu gibi rafa kalkar ise, doğacak kabiliyet
boşluğunun kapatılması gündeme gelebilir. ASELSAN’ın muadil bir sistem
geliştirmesi mümkün ancak bunu bir pod içine, gerçek zamanlı ve yüksek
performanslı data link sistemi ile monte etmek, kolay olmayan bir ArGe süreci
gerektirecektir. Halen geliştirme ve test sürecinde olan ASELPOD hedefleme pod
sistemi güzel bir başlangıç noktası olacaktır. Benzer şekilde geliştirme
çalışmaları devam eden SAR radarı sistemi de büyük gelecek vaat etmekte. Dolayısıyla
ihtiyacın milli kaynaklardan karşılanması, kısa olmasa da orta – uzun vadede
mümkün görünüyor. Ancak acil ihtiyacın karşılanması için yeni bir ihale
açılması gündeme gelebilir. Bu durumda Goodrich üretimi DB-110 (ki Polonya, Yunanistan
ve Fas gibi Block 52+ kullanıcılarına satış başarısı kazanmış, başarılı bir
sistem) en kuvvetli aday olarak öne çıkabilir.
İsrail’in akıl almaz irrasyonel tavırları ve küstah dış politikası,
iki ülke arasındaki askeri ilişkileri kopma noktasına getirmiş durumda. Nedeni
her ne olursa olsun sivil bir gemiye, uluslararası sularda müdahale edilmesi ve
silahsız insanların öldürülmelerinin haklı hiçbir mazereti bulunamaz. Hiçbir ülke
de, sivil vatandaşlarının bu şekilde öldürülmesine seyirci kalamaz,
kalmamalıdır. İçeriği, zamanlaması ayrı konudur ancak İsrail’e gereken tepki ve
karşılık verilmelidir. Bu açıdan TARP projesi, mecburi ama son derece önemli
bir zaiyat gibi görünmekte.
Ayrıca bkz: Türkiye'nin Havadaki Gözleri Keskinleşiyor
Ayrıca bkz: Türkiye'nin Havadaki Gözleri Keskinleşiyor
6 yorum:
Sayfanızı uzun zamandır ilgiyle takip ediyorum.
Yazının içeriğinde yer alan ayrıntılı bilgi için teşekkürler. Ayrıca,son parağrafta yer alan düşüncelerine de aynen iştirak ediyorum.
İlginiz ve takdiriniz için çok teşekkür ederim.
Yıllardır devam eden bu projeleri sonuçlandıramamamız ne kadar acı... Nerdeyse önümüzü dahi görememekte, gördüğümüze ise tepki verememekteyiz. Bu nedenle değilmidir ki terörle ve teröristle mücadelede pasif kalmaktayız. Sürekli gözlem yapan gördüğü anda vuran güç olamamaktayız. Tek umudumuz ve gurur kaynağımız Aselsan umarım en kısa sürede bilgi ve teknolojileri ile bu sistemleri üretirler. Yazılarınız için ayrıca teşekkürler, ilgi ile takip ediyorum.
Arda Bey
Düşüncelerinize aynen katılıyorum. Fakat bu noktada olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu eksikliğimiz için arge yaparken diğer taraftan bu açığı acaba ANKA ile kapatamazmıyız. Düşman hava sahasında bombalama yapılırken ANKA keşif bilgilerini uçaklara gerçek zamanlı olarak geçemez mi ? böylece ülkemiz gibi elinde sınırlı sayıda muharip uçağı olan bir ülke en azından bu açığı bu şekilde kapatarak bu kalan uçaklarıba bombardıman ya da hava önleme görevlerinde kullanması daha döğru olacağını düşünüyorum. Yorumlarınız için şimdiden teşekkürler.
Merhaba,
Anka ve benzeri MALE tipi İHA'lar, diğer hava, kara ve deniz unsurlarına gerçek zamanlı hedef bilgisi iletebilir. Ancak burada söz konusu veri zincirinin geniş bir coğrafyaya yayılabilmesi için röle istasyonları önem kazanıyor. Dünyanın yuvarlaklığından dolayı çok uzun mesafelere hedef bilgisi aktarabilmek için İHA'nın uydu ya da başka bir hava ya da kara röle unsuru ile iletişiminin olması gerekli.
Arda Bey
Bilgiler için teşekkürler.Türkiye bu noktada 2015'ten itibaren üreteceği yerli askeri uydularla bu linki sağlayabilir mi ? Çünkü artık İsrail'den askeri alımın mantıklı olmayacağı kanaatindeyim. Hatta ülke güvenliğini tehlikeye düşüreceğini düşünüyorum.Tamire gidipte gelmeyen heronlar gibi maalesef.Ayrıca bu tarzda sistemi onlar ve bir Amerikan firması üretiyor. Bu durumda kalan tek seçenek pahalı ve geç olacaktır.Ülke kaynakları bu noktada daha rasyonel tarzda kullanılabilir mi ?
Yorum Gönder