18/01/2011

TFX Projesi: Ne? Ne İçin? Nasıl?

Giriş

Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin (SSİK) 15.12.2010 tarihli toplantısından sonra yapılan basın açıklaması, Türk Hava Kuvvetleri ve Türk savunma sanayii için yeni bir dönemin başladığının habercisi idi.

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, basın açıklamasının ikinci maddesinde, “Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın 2020’li yıllardan sonraki jet eğitim uçağı ve muharip uçak ihtiyacının karşılanması maksadıyla, kavramsal tasarım yapılması için TUSAŞ ile sözleşme görüşmelerine başlanmasına” karar verildiğini açıkladı. 2 yıl sürecek kavramsal tasarım çalışmaları için USD 20,000,000 tutarında bir bütçe ayrıldı.

Bu, sürpriz olarak nitelendirilebilecek bir karar idi. Zira halihazırda devam eden çok sayıda modernizasyon (T-38M Arı, CCIP, Erciyes, HeliMod, Yarasa, Işık, Şimşek) programlarını sürdüren TAI’nin gündeminde ayrıca, Hürkuş turboprop temel eğitim uçağı ve Anka insansız hava aracı geliştirme projeleri bulunuyor.

Hürkuş temel eğitim uçağı projesinde prototip üretimi halen devam ediyor. İlk uçuşunu 2011 yılı içinde yapması planlanan uçak için gerekli sertifikasyon sürecinin ise 2013 yılında tamamlanması öngörülüyor. Hürkuş’un geliştirme ve test sürecini başarı ile tamamlamasının ardından 2010’ların ikinci yarısında hizmete girmesi, Eğitim Uçağı / Muharip Uçak (TFX) projesi için hem teknolojik hem de psikolojik engellerin aşılması anlamına gelecek.

TFX projesinde TAI’nin kavramsal tasarım sürecini, Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HvKK) ile diğer savunma sanayii şirketleri ile koordinasyon içinde yürütmesi beklenebilir. Bu ise öncelikle, modern bir jet uçağını meydana getiren elektronik, mekanik ve yapısal bileşenlerin ne kadarının Türkiye’de ulusal olanaklarla geliştirilip üretileceğinin, ne kadarının yurtdışından hazır ya da lisans altında temin edileceğinin ne kadarının da ortak geliştirme ve/veya teknik destek ve know-how transferi ile edinileceğinin tespitini gerektirmekte. Bu açıdan TFX projesinin Türk Savunma Sanayii için önemli bir sıçrama tahtası olduğu değerlendirmesi yapılabilir.


Türk Hava Kuvvetleri Muharip Filosu

Türk Hava Kuvvetleri ana muharip filosunda halen 210 adet Lockheed Martin F-16C/D Block 30/40/50 Fighting Falcon, 50 adet F-4E 2020 Terminator ile 16 adet F-4ETM Phantom II uçakları bulunuyor. Peace Onyx I ve II projeleri ile tedarik edilen F-16’ların Block 40 ve 50 modelinden oluşan 173 adedi, Peace Onyx III projesi ile Common Configuration Implementation Program (CCIP) modernizasyonuna tabi tutuluyor. 37 adet Block 30 F-16 ise, eğitim ve harbe hazırlık görevlerinde kullanılmak üzere daha kısıtlı bir modernizasyondan geçmekte. CCIP programı ile aviyonik ve silah sistemleri açısından Block 50+ seviyesine yükseltilen F-16’lar, Peace Onyx IV projesi ile TAI tesislerinde üretilen 30 adet F-16C/D Block 50+ ile birlikte HvKK’nin ana vurucu gücünü teşkil edecek. AIM-9X Sidewinder,  AIM-120C AMRAAM, GBU-31/38 JDAM, JSOW A ve C, CBU-105/CBU-105 WCMD, AGM-84K SLAM-ER ve AGM-84 Harpoon Block2 güdümlü silah sistemleri ile donatılacak F-16 Block 50+’lere, yerli imkânlarla geliştirilen silah ve aviyonik sistemlerinin de entegre edilebilmesi için görev bilgisayarı ve Operasyonel Uçuş Yazılımlarına (Operation Flight Program; OFP) erişim konusunda ABD ile görüşmeler devam etmekte.

Israel Aircraft Industries (IAI) tarafından modernize edilen F-4E 2020 Terminator’ler ise HvKK’nin uzun menzilli hassas güdümlü saldırı kabiliyetini teşkil ediyor. Elta yapımı son derece güçlü EL/M-2032 radarı, gelişmiş elektronik harp ve seyrüsefer sistemleri ile donatılmış F-4E 2020’ler, Popeye I uzun menzilli hassas güdümlü füze, GBU-10/12 Paveway lazer güdümlü bombalar, AGM-65 Maverick televizyon güdümlü füzelere ilaveten TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen GPS/INS güdümlü Hassas Güdüm Kiti (HGK) silah sistemlerini kullanmaktalar. 1999 – 2003 arasında modernize edilen toplam 54 uçaktan halen hizmette bulunan 50 adedi, 2020’den emekliye ayrılacak.

Türkiye, Terminator projesi kapsamında, F-4E 2020’lerin tüm aviyonik sistemleri üzerinde tam hakimiyet kazanmış durumda. Bu hakimiyete görev bilgisayarı ve OFP de dahil. Bu sayede yerli savunma sanayiinin geliştirdiği HGK, Menzil Dışı Mühimmat (MDM), Demet gibi silah sistemleri ile ASELPOD seyrüsefer ve hedefleme podlarının uçaklara entegrasyonu mümkün oldu. Söz konusu sistemlerin tüm geliştirme, entegrasyon ve test çalışmaları tamamen ulusal olanaklarla gerçekleştirilmiş durumda.

Türkiye’nin 1974 – 1992 arasında teslim aldığı toplam 236 F-4E ve RF-4E’den, modernize edilmeyen F-4E’lerin büyük kısmı, faydalı hizmet ömürlerini doldurdukları için envanterden çekilmiş durumda. Kalan F-4E sayısı, son iki F-4E filosu olan 112 ve 172. Filo’ları donatmaya yetmediği için 172. Filo Mayıs 2009’da söndürüldü. 112. Filo F-4E’leri ise, 2010’ların ikinci yarısına kadar hizmet verebilecek şekilde kısmî bir modernizasyondan geçmekteler. “Şimşek” adı verilen bu projenin başlangıç tarihi 24.02.2006. İlk prototip ilk uçuşunu 22.12.2009 tarihinde gerçekleştirdi; ilk iki uçağın teslim tarihi ise 02.03.2010.

Modernizasyon kapsamında uçaklara ASELSAN ürünü LN-100GT GPS/INS seyrüsefer sistemi, CDU-900 Kontrol Gösterge Ünitesi, MXF-484 telsiz sistemi ile yine ASELSAN tarafından geliştirilen OFP entegre edilmekte.


Türk Hava Kuvvetleri Eğitim Filosu

HvKK pilot eğitiminde halen Cessna T-41D Mescalero, Aermacchi SF-260D, Cessna T-37B/C Tweet ve Northrop T-38A Talon uçaklarından oluşan bir filoyu kullanmakta. T-38A’larla jet tekamül eğitimi alan pilotlardan F-16 filolarına atanacak olanlar, F-5A/B 2000 uçakları ile harbe hazırlık eğitimi alıyorlar. Sözleşmesi 1998 yılında imzalanarak 1999 yılında başlayan F-5 Aviyonik ve Yapısal Modernizasyon projesi kapsamında ilk 4 prototip uçağın aviyonik modernizasyonu IAI sorumluluğunda, kalan 44 adet uçağın tüm aviyonik ve yapısal modernizasyonu Eskişehir 1. Ana Bakım Merkezi’nde (1. ABMK) gerçekleştirilmişti.

Uçuş özendirme ve başlangıç pilotaj eğitimlerini T-41D ve SF-260D ile alan pilotların başlangıç jet eğitimleri halen, faydalı ömürlerinin sonuna yaklaşmış olan ve envanterde 50’den fazla bulunan T-37B/C Tweet ile verilmekte. Bu uçaklar, Başlangıç ve Temel Eğitim Uçağı (BTEU) projesi ile 40 adet Korean Aerospace Industries (KAI) KT-1T ile değiştirilmekte. 357 milyon Dolar tutarındaki sözleşmesi 2007 yılında imzalanan BTEU projesi ayrıca 15 adet de opsiyonu kapsıyor. İlk 5 adedi KAI tarafından 2010 teslim edilen KT-1T’lerin kalan 35 adedi TAI tesislerinde lisans altında üretilmekte. TAI tarafından üretilen ilk uçak ilk uçuşunu 05.10.2010 tarihinde gerçekleştirdi.

Hizmete 1979-1980 arasında giren ve tekamül jet eğitiminde kullanılan 60’dan fazla T-38A ise, Arı projesi kapsamında TAI tarafından aviyonik modernizasyonundan geçirilmekte. Sözleşmesi 2007 yılında imzalanan 84.5 milyon Dolar tutarındaki proje kapsamındaki 55 uçaktan 5 adedi TAI tesislerinde modernize edilecek ve ilk iki uçak prototip olacak. Kalan 50 uçağın modernizasyonu ise 1. ABMK tarafından gerekleştirilecek.

Arı projesinde uçaklara, modern bir Baş yukarı Gösterge (Head Up Display; HUD), çok amaçlı renkli gösterge (Multi Function Color Display; MFCD), MDR-80 Sayısal görüntü-bilgi kaydedici / bilgi aktarma sistemi (Digital Video-Data Recorder / Data Transfer System; DVDR/DTS), gaz kolu ve lövye üzeri kontrol sistemi (Hands On Throttle and Stick; HOTAS), dahili haberleşme sistemi (intercom), MXF-484 ve MXF-243A yüksek ve çok yüksek frekans telsiz (V/UHF), motor gösterge sistemi (Engine Function Indicator; EFI), kokpit kamerası (Cockpit Television Video Sensor; CTVS), aletli iniş sistemi (VOR/ILS) ve yeni bir görev bilgisayarı entegre edilmekte. Uçaklara ayrıca Martin baker Mk16 fırlatma koltuğu takılıyor.

İlk prototip uçak ilk uçuşunu 03.11.2010 tarihinde gerçekleştirdi. Toplam 55 adet T-38M, 2015’ten itibaren 2020’li yıllara kadar jet tekamül eğitimininde kullanılacak.

İleri jet ve harbe hazırlık (Lead In Fighter Trainer; LIFT) görevinde kullanılan F-5 2000’ler, F-16 pilotlarının kullanacağı aviyonik ve silah sistemlerinin eğitimini verecek şekilde modernizasyondan geçirildiler. Modernize edilecek toplam 48 adet F-5, (20 adet F-5A, 14 adet NF-5A, 8 adet F-5B ve 6 adet NF-5B), HvKK envanterindeki en az yıpranmış ve dolayısıyla en az uçuş saatine sahip olanlardan seçildi. Modernizasyon sonrası teslimatları 2002 – 2007 arasında gerçekleştirilen bu uçaklar halen Konya 3. Ana Jet Üssü’ne (3. AJÜ) bağlı 132. Filo’da hizmet vermekte. F-5 2000’lerin gövde ve motor ömürleri 2020’li yılların başlarında sona erecek.


Müşterek Taarruz Uçağı (MTU) Projesi

Türkiye, HvKK muharip filosunun modernizasyonu için Lockheed martin öncülüğündeki F-35 Lightning II Joint Strike Fighter (JSF) projesine 1999 yılında imzalanan 6.2 milyon Dolar bedelli Mutabakat Mektubu (Letter of Agreement; LOA) ile katıldı. 11.07.2002 tarihinde imzalanan 175 milyon Dolar’lık Sistem Geliştirme ve Gösterim (System Development and Demonstration; SDD) aşamasına katılımı müteakiben, 25.01.2007 tarihinde üretim ve geliştirme aşamasına dahil olundu. Bu arada SSİK, 12.12.2006 tarihli toplantısı ile F-35’i, HvKK’nin yeni nesil muharip uçağı olarak seçti.

Henüz resmî siparişin verilmediği F-35 MTU’lardan 100 adet tedarik edilmesi bekleniyor. Maliyetinin 10.7 milyar Dolar olacağı hesaplanan bu alım kapsamında ilk uçakların en erken 2014 – 2015 civarında teslim edilmesi öngörülmekte. Henüz netleşmemekle birlikte, ilk uçakların Eskişehir 1. AJÜ ile  Malatya 7. AJÜ ya da Konya 3. AJÜ’de hizmete girmeleri bekleniyor.

Türkiye’nin, kendi geliştirdiği aviyonik ve silah sistemlerini teslim alacağı MTU’lara entegre edebilmesine yönelik olarak görev bilgisayarı ve OFP’ye erişim konusunda ABD nezdinde girişimleri devam etmekte. Benzer bir ihtiyaç halen İngiltere ve uçağın ilk müşterilerinden olacak olan İsrail’in de gündeminde üst sırada bulunmakta.


İhtiyaçlar

Türkiye’nin, kendi olanakları ile bir savaş / eğitim uçağı geliştirmeye soyunmasının arkasında, hem HvKK’nin ihtiyaçları ve kuvvet yapısının korunması gerekliliği, hem de tek kaynağa bağımlılıktan, ulusal savunma sanayiini güçlendirerek sıyrılma hedeflerinin yattığı iddia edilebilir.

Öncelikle Ocak 2011 itibariyle HvKK envanterindeki mevcut jet savaş ve eğitim uçağı envanterine göz atalım:

37 adet F-16C/D Block 30 (Teslimat: 1987 – 1989)
101 adet F-16C/D Block 40 (Teslimat: 1990 – 1995)
72 adet F-16C/D Block 50 (Teslimat: 1995 – 1999)
50 adet F-4E 2020 Terminator (Modernizasyon sonrası teslimat: 1999 – 2003)
16 adet F-4ETM Şimşek (Modernizasyon sonrası teslimat: 2010 – 2011)

T-38A Talon (Teslimat: 1979 – 1980)
F-5 2000 (Modernizasyon sonrası teslimat: 2002 – 2007)
T-37B/C Tweet (Teslimat: 1963 – 1992)

Muharip uçaklardan F-16 Block 30’lar harbe hazırlık ve silah ve taktik eğitiminde kullanılmakta. Esas vurucu gücü ise Block 40 ve Block 50 modelleri oluşturuyor; zaten Peace Onyx III ile tam aviyonik modernizasyonuna tabi tutulan uçaklar bunlar. 1987’de hizmete girmeye başlayan, yani 22 – 24 yaşındaki Block 30’lar, yoğun eğitim uçuşları nedeniyle faydalı hizmet ömürlerinin sonlarına yaklaşmaktalar. Dolayısıyla 2020’den itibaren bu uçakların envanter dışına çıkması gündeme gelecek.

Block 30 F-16’larla birlikte emekliye ayrılacak diğer uçaklar ise önce F-4ETM ve ardından F-4E 2020 olacak. F-4ETM’ler, 1980’lerde ABD’den ikinci el olarak devralınmış FY66 ve FY67 serisi uçaklar. Şimşek modernizasyonu, bu uçakları, F-35 Lightning II hizmete girene kadar geçecek süre içinde uçabilir durumda tutmak için gerçekleştirildi. Hizmette tutulabilecek F-4E sayısı bir filoyu ancak donatabilecek kadar olduğu için 172. Filo geçici olarak söndürüldü. Terminator’ler için ise kısmen daha iyi durumda denebilirse de, artık 2020’de teknolojik olarak ömürlerini tüketmiş olacaklar.

Dolayısıyla 2020’den itibaren sırasıyla F-4ETM, F-4E 2020 ve F-16C/D Block 30 tiplerinde toplam 100 civarında uçağın emekliye ayrılması süreci başlamış olacak. 172. Filo da dahil olmak üzere yaklaşık 6 Filoluk bir muharip uçak ihtiyacı söz konusu.

Eğitim uçaklarında ise, yine bahsi geçen muharip uçaklara paralel olarak 2020’li yıllarda emekliye ayrılacak 45 civarı F-5 2000 ile 55 adet T-38M’den oluşan en az 100 uçaklık bir açık oluşacak.

Milli olanaklarla geliştirilecek bir savaş uçağına duyulan ihtiyacın bir başka önemli kaynağı ise, HvKK’nin tek kaynağa bağımlılıktan kurtulma iradesi oldu. Bunu açmak gerekirse:

IAI ana yükleniciliğinde gerçekleştirilen Terminator projesinin Türkiye’ye iki çok önemli kazanımı oldu: 1. HvKK uzun menzilli hassas güdümlü saldırı ve cephe derinliğine nüfuz (interdiction) kabiliyeti kazandı ve 2. Eskişehir 1. ABMK bünyesinde oldukça gelişmiş bir Sistem Entegrasyon Laboratuarı (SEL) ile test  altyapısı kuruldu.

Türkiye, Terminator projesi ile tam erişim kazandığı F-4E 2020 görev bilgisayarı ve OFP üzerinden, kendi geliştirdiği Demet, HGK ve MDM gibi mühimmatların testlerini gerçekleştirdi. Bir başka ulusal savunma sanayii kuruluşu olan HAVELSAN, uçakların tam görev simülatörlerini üretti. Uçağın tüm aviyonik ve görev sistemlerinde, ihtiyaca yönelik güncelleştirme ve geliştirmeler yapıldı. Bu sayede Türk havacılık sanayii, modern aviyonik ve silah sistemi geliştirme, entegrasyon ve modernizasyon kabiliyeti kazandı. Işık, Şimşek ve Arı projeleri bu tecrübe ve kazanılan özgüvenin sonucunda mümkün oldu.

Dolayısıyla F-4E 2020’ler, herhangi bir politik ya da askeri kısıtlama olmaksızın Türkiye’ye her türlü operasyonel ve teknolojik girişimi yapmak için manevra özgürlüğü kazandırdı. ABD’nin Yabancı Askeri Satışlar (Foreign Military Sales; FMS) programı ile tedarik edilen F-16’lar ve yine bu program ile tedarik edilecek F-35’ler üzerinde bu denli geniş bir hareket serbestisi bulunmuyor. Zira bu uçakların görev ve silah sistemleri üzerinde ABD’nin onayı haricince herhangi bir tadilat, modernizasyon ya da entegrasyon işlemi gerçekleştirmek anlaşmalara göre mümkün değil. Bu nedenledir ki Türkiye uzun süredir Peace Onyx IV ve MTU projelerinde OFP erişimi için uzun süredir kıran kırana mücadele vermekte; kendi geliştirdiği ASELPOD ve HGK gibi sistemleri F-16 ve F-35’lere entegre edebilmek için deyim yerindeyse izin koparmaya çalışmakta.

İşte TFX, burada devreye giriyor.


Sonuç ve Değerlendirme

Sırasıyla Terminator, Işık, Şimşek, Arı modernizasyon projelerini gerçekleştiren Türk havacılık sanayiinin, Hürkuş’un muhtemel başarısı ile önemli bir teknik ve psikolojik engeli aşmasının ardından, bir adım ötesi için kolların sıvanması sürpriz olmayacaktır. Bu bir adım ötesi, Türk havacılık sanayiini özellikle aviyonik ve silah sistemi geliştirme alanlarında dünyada önemli bir oyuncu haline getirebilir. Bunu sağlayacak uçak da HvKK’nin 2020’li yıllardan itibaren kendi olanakları ile geliştirdiği aviyonik ve silah sistemleri için taşıyıcı / fırlatıcı platform ve pilotlar için gelişmiş bir eğitim / harbe hazırlık uçağı olabilir.

Kavramsal tasarım çalışmaları henüz başladığı için TFX’de nasıl bir proje modeli izleneceğini kestirmek güç. Ancak MSB Vecdi Gönül’ün SSİK toplantısından sonraki sözlerine bakılacak olursa bu, kesinlikle lisans altında üretim ya da mevcut bir tasarıma ortaklık şeklinde olmayacak. Gönül, Eurofighter EF-2000 Typhoon’un gündemde olmadığını söyleyerek, konsorsiyumun “EF-2020” olarak adlandırılan yeni nesil versiyonun geliştirilmesine ortaklık teklifine olumsuz bakıldığını göstermiş oldu.

Türkiye’nin TFX projesinde, Hindistan’ın Tejas’ı gibi sıfırdan bir uçak tasarlayıp üretmesini beklememek gerekir. Zira halen mevcut sanayi altyapısı, teknoloji birikimi ve bütçe yapısı bu denli büyük bir girişimi desteklemeye yetecek çapta değil. MSB Vecdi Gönül, Kore ile işbirliği ihtimalini tümden reddetmedi, ancak sözleri, mevcut bir projeye ortak olarak katılımın değerlendirilmediği şeklinde yorumlanabilir. Dolayısıyla, aynı Altay proje modelinde olduğu gibi, bir veya birden çok yabancı teknoloji / tecrübe sağlayıcının yardımı ve kısa vadede geliştirilip üretilmesi mümkün olmayan motor gibi alt sistemlerin lisans altında üretimi ya da satın alınması şeklinde bir model ile, 2020’li yıllarda hizmete girmeye hazır bir uçak geliştirilmesi mümkün olabilir.

Bu noktada da dikkatler (tekrar) Güney Kore’ye çevrildi. Zira Türkiye halen bu ülke tarafından geliştirilmiş KT-1T’yi lisans altında üretmekte, Altay ana muharebe tankının geliştirilmesi için bu ülkeden teknoloji ve bilgi deneyimi ithal etmekte; geçmişte de Fırtına kundağı motorlu obüs projesinde başarılı bir işbirliği teşkil edilmişti.

Güney Kore halen Lockheed Martin desteği ile T-50 Golden Eagle jet ileri eğitim uçağını üretiyor. Bu uçağın T/A-50 saldırı ve F/A-50 çok rollü modellerini geliştiriyor. Halihazırda Güney Kore HvK için T-50 üretimini devam ettiren KAI, yeni nesil çok rollü taktik savaş uçağı projesi olan KF-X için de hazırlıklara devam etmekte. Uzun süren görüşmelerin sonunda Temmuz 2010’da Endonezya da bu projeye ortak olarak katıldı. Proje maliyetinin 20%’sini üstlenecek olan Endonezya, hava kuvvetleri için en az 50 adet KF-X alacak.

Bir başka olasılık olarak İsveçli Saab firması sayılabilir. Gripen çok rollü savaş uçağını geliştirip satan Saab, bu uçağın Gripen NG olarak adlandırılan yeni nesil versiyonu üzerinde çalışmakta ve ortak aramakta. Gripen formülünün birebir uyarlaması söz konusu olmasa da, Saab’ın bir teknoloji ortağı olarak seçilmesi, İsveç – Türkiye savunma sanayii ilişkilerinin geliştirilmesinde kaydedilebilecek bir aşama olabilir.

Sonuç olarak Türk savunma sanayii, son derece zorlu ancak uzun vadede getirisi de bir o kadar büyük olacak bir yola çıkmış görünüyor. Eğer proje başarı ile tamamlanır ve bir Türk tasarımı jet uçağı göklere ulaşırsa, Türk mühendis, teknisyen ve bürokratları, 1940 – 1950’li yıllarda hayalleri kırılan seleflerine olan borçlarını ödemiş olacaklar.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

2020 ve sonraki bir tarih için ABD/AB harici bir ülkeyle ortaklaşa geliştirilecek bir Jet hayal değil sanırım.Daha evvelki bir tarih için Rusya seçilebilir. Fakat bu ülkenin sistemlerine yabancı olmamız ve tasarlanacak sistemi NATO standartlarına uydurmak epey masraflı ve zaman alıcı olur.o zamanki Türkiye'nin ekonomik durumu da ayrı bir endişe tabi. 450 milyar dolarlık ekonomiye sahip Pakistan gibi 500 milyon doları vatandaşa değilde bir savaş jeti geliştirmeye ayırmayalım yeterki.

ARAS ÜNLÜ

Adsız dedi ki...

Türkiye`nin yıllardır kendi arabasını geliştirememesinin nedeni motor olayı, burada da engel olarak çıkacaktır. Seri bir üretim için araba motoru vermek istemeyen yabancı şirketler seri üretim savaş uçağı için motor verirlermi acaba? Bu konuyu daha Çin bile çözemedi. Hala JF-17 için motoru dışarıdan almakta, o da sınırlı sayıda, Rusya motoru.

Okcu
Saygılar