13/07/2009

Okur Mektubu: Çanakkale Savaşı ve Planlar

Not: Bu makaleyi değerli Taner Kılınç Bey kaleme almıştır. Kendisinin kıymetli araştırma ve yazılarını Siyah Gri Beyaz aracılığı ile paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.





Herkes daha doğrusu hepimiz Çanakkale Savaşı'nın destansı sahnelerini biliriz. Hoş bazıları yeni bir ulusal anlayışın doğduğu ve tarihin akışının değiştiği savaşa akıl almaz hurafeler katsa da Çanakkale Savaşı'nın nelere mal olduğu ve iki ulusun kaderini (Biz Türklerin ve Rusların kaderlerini) nasıl değiştirdiğini az ya da çok bilmekteyiz. Çanakkale Şavaşı'nın nedenleri anlatılır hep tarih kitaplarında; ve de savaşın sonuçları da anlatılır. Bunları da az veya çok bilinmektedir. Peki ya İtilaf Kuvvetleri Çanakkale Boğazını geçselerdi ne yapacaklardı; daha doğrusu ne yapmayı planlıyorlardı bunlar savaş tarihinde pek konuşulmayan konulardır. Savaş sadece İngiliz ve Fransızların Ruslara yardım götürmesi veya yeni bir cephe açmak şeklinde özetlenebilir. Fakat Müttefikler bunu nasıl yapmayı planlıyorlardı? İstanbul'u ele geçirdikten sonra kim nereyi işgal edecekti? Boğazları kim ne şekilde kontrol edecekti? Bu konular akademisyen tarihçilerin dışında pek kimsenin ilgisini çekmemektedir. Oysaki bir kentin müttefik ordular tarafından işgal edilmesi gerçekten çok hassas bir konudur. 2.Dünya Savaşı sonunda Berlin'in işgalinde bunu gördük. Berlin yaklaşık 40 yılı aşkın bir süre Amerikan-İngiliz-Fransız-Rus orduları arasında paylaşıldı ve ortaya çıkan rejim sorunu yüzünden bu paylaşım önce Berlin Ablukasını,sonra da Berlin Duvarı sonucunu doğurdu. Bu sonuçlar aslında plansız yapılan ve de anlaşmadan yapılan bir müttefik işgalin sonucudur.
Oysa ki Berlin işgalinden 30 yıl önce dünyanın en önemli su yollarından birinin ve en önemli başkentlerinden birinin paylaşım planı yapılmıştı. Hemde ince hesaplamalar yapılarak, dengeler gözetilerek.

Nasıl mı? Görelim...



İngiliz ve Fransızlar 18 Mart Saldırısından önce kendilerine o kadar çok güveniyorladı ki yaptıkları taciz ve gösteri harekatlarında fazlaca bir güç kullanmamışlardı. Çünkü İngiliz istihbaratına göre Türk Ordusunun Çanakkale'deki kuvveti ağırlıklı olarak deniz savunmasına yönelik değil, kara savunamsına yönelikti. Aslında savaşta kullanılan topların tarihine, menzillerine ve de sayıları bakarsanız İngiliz İstahbaratı'nın pek de yanılmadığı görürsünüz. Tabyalarda 1835 model toplar bile vardır çünkü. Bundan dolayı Çanakkale Seferi Kuvveti Komutanı Amiral Carden gösteri taarruzlarını hep kısa ve güçsüz tutmayı yeğlemiştir. Ancak Rus Genelkurmayı İngiliz İstihbaratı'nın bu bilgisine fazlasıyla güvenmektedir. Öyle ki müttefiklerle olan dengelerini gözeten Rsu Dışişleri İstanbul'un ne şekilde işgal edileceği konusunda çalışma bile yapmıştır.
7 Mart 1915 'de Rus Dışişleri Bakanı Sazanoff Rus Genelkurmayı'na şu telgrafı çeker:

Telgraf No:986 07 Mart 1915 Saat : 15.00 General Kudacheff'e Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Ve Kara ve Deniz Kurmay Başkanlıkları tarafından onaylanan İstanbul'un (Tegrafta Konstantinopl olarak yazılmış) işgal planını, Başkomutan Ekselanslarına sunmanızı rica ederim. Hazırlanan plana göre; Rus kuvvetleri İstanbul'un Karadeniz çıkış noktalarından başlamak üzere Boğazın iki sahilini Avrupa yakasında Ortaköy, Asya yakasında Kuzguncuk'a kadar işgal edeceklerdir. Ayrıca Haliç ve Fener bölgelerinde de Rus Kontolü söz konusu olacaktır. Franzsızlar Avrupa yakasında Ortaköy ve Haliç arasındaki bölgeyi, Beyoğlu, Galata ve Taksim bölgelerini işgal edeceklerdir. İngilizler Üsküdar, Kadıköy, Kartal, Moda semtlerini ve Prens adalarını işgal edeceklerdir. Cevabın acil verimesini rica ederim...Sazanoff
Bu telgrafa 8 Mart 1915'te hemen cevap gelir...
Telgraf No: 102 8 Mart 1915 Ekselansları 986 nolu telgraf ile gönderilen planı incelemiş ve onaylamıştır...General Kudacheff
Bu plan İngiliz ve Fransızlara iletildi ancak İngiltere harekatın sürdüğü gerkeçesiyle plana cevap vermedi, ancak Rusların bu konudaki heyecanını da yitirmemelerini sağlamak için kurulan Müttefik Donanmasına bir Rus savaş gemisinin katılmasını istemiştir. Ancak dediğimiz gibi Ruslar İstanbul'un işgali konusunda o kadar heyecanlıdır ki daha 18 mart Harekatının tarihi belli olmadan Londra'da lobi ve istihbari çalışmalara başlamışladır bile. Ruslar kesin olarak İstanbul'u İngiliz hakimiyetine bırakmak istememektedirler. Çünkü 1856'yı unutmamışlardır. Ama İngiltere'siz bir hiç oldukarını da bilmektedirler. Ama yine de Rusların planlarına gem vurulamaz. İngilizler İstanbul'un işgalinden sonra İngiliz Ortadoğu ve Ön Asya haber merkezini İstanbul'da kurmak istemektedirler. Ancak Ruslar bu konuda da devreye girerler. Öyleki Rus Çarlığı'nın Londra Büyükelçisi Kont Benckdoff 5 Şubat 1915 tarihinde Petersburg'a gönderdiği 157 nolu telgrafta bu heber merkezinin Reuters Ajansı kimliği altında faaliyet göstereceğini ve bununda Rus haberalma ağına zarar vereceğini vurgulamakta,bu faaliyet için gerekli teşkilatın bir an önce kurulmasının gereğini haber vermektedir. Müttefikler Çanakkale'nin geçileceğine ve İstanbul'un kolayca işgal edileceğine o kadar emindirler ki, sadece haber merkezlerini değil banka ve diğer ticari kuruluşların kuruluş izinleri bile dağıtmıştı. Çünkü İngilizlerde Rus Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Nemitz'in İstanbul Raporuna oldukça güvenmektedirler. Amiral Nemitz'in 13 Ekim 1914'te son halini verdiği rapor boğazların mutlaka Ruslar tarafında kontrol altına alımasını tavsiye etmekte ve boğaz savunmasına dair öngörüleri sunmaktadır. Bu öngörülere göre İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının koruması 4 şekilde olabilir: 1) Boğaz kıyılarına topçu bataryaları yerleştirmek 2) Sahillere mayın atcılar yerleştirmek 3) Denizaltı mayınları döşemek 4) Boğazda denizaltı faaliyetlerini sıklaştırmak Görüldüğü gibi İngilizler ve Ruslar boğazların geçileceğinden o kadar emindirler ki, harekattan çok önce planlamalarını yapmışlardır. Hatta Ruslar daha işgal gerçekleşmeden İngiltere ile güç mücadelesine bile girişmişlerdir. Ancak hesap etmedikleri tek şey vardır. O da Türklerin muhtemel direnişleri. Müttefik başkentlerinde ve Genelkurmaylarında çoğunlukla Türklerin direnebileceği pek hesaba katılmamıştır. Hatta İstanbul'da ve hatta müttefikimizin bize yolaldığı Alman Askeri Danışmanlarda bile kendilerini kefenlenmiş sayanlar olacaktır. Çanakkale Harekatının İstanbul ayağına bir sonraki yazımda değineceğim...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

arda paylaşım için teşekkürler.....

Adsız dedi ki...

tşklr