Phantom ile hem pilot ve yer personeli hem de havacılığa
tutkulu kitleler arasında çok özel bir bağ bulunuyor. Bu uçak yalnızca
görüntüsü ve güçlü J79 motorlarının gürültüsü ile değil aynı zamanda öncülük ettiği
dönüşüm ile de Türk askeri havacılık tarihinde özel bir yere sahip. Zira Fantom’un
hizmete girişi, modern Türk hava gücünün oluşum sürecinin de başlangıcını
teşkil ediyor.
F-4E Phantom II’nin, en büyük kullanıcılarından olan Türk
Hava Kuvvetlerindeki tarihi, bu bakımdan da önem taşıyor.
Peace Diamond
Türkiye’ye, 1952 yılında NATO’ya katılmasından kısa süre
sonra ABD’den çok miktarda askeri teçhizat, araç ve gereç yardımı yapılmaya
başladı. Bu askeri yardımlar ile Türk Hava Kuvvetleri, hızlı ve geniş kapsamlı
bir modernizasyon sürecine girdi. Sonuçta kısa süre içinde kuvvet, neredeyse
tamamen ABD kaynaklı eğitim ve taktikler üzerine, yine Amerikan yapımı uçak ve
teçhizatla donatılmış şekilde yapılandırıldı.
Türk Hava Kuvvetleri için üretilen ilk F-4E. Normalden daha büyük milliyet işaretine dikkat. |
Bu dönemde, 1950’li ve 1960’lı yıllarda başta ABD olmak
üzere NATO müttefiklerinden yardım ile büyük miktarlarda Republic F-84F
Thunderstreak ve North American F-100 Super Sabre uçakları alındı. Ancak 1960
yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından kısa süre sonra patlak veren kriz
ve Yunanistan’la bozulan ilişkiler, 1970’li yılların başından itibaren yeni bir
çok rollü savaş uçağı ihtiyacını gündeme getirdi.
F-4E Phantom II, 1. AJÜ, 112. Filo (Çizim: Uğur Soygeniş) |
Bu süreçte, 12 Mart 1971 muhtırasından sonraki dönemde önce
Nihat Erim ardından Ferit Melen başkanlığında kurulan partilerüstü hükümetler
tarafından genel bütçede savunma harcamalarının payı artırıldı. Bu kapsamda 1971
yılında hazırlıklarına başlanan Reorganizasyon ve Modernizasyon (REMO) planında
hava kuvvetleri için F-4 alımı planlandı. Bu kararda, Yunanistan’ın o yıl Peace
Icarus projesi ile 36 adet F-4E Phantom II siparişi de etkili oldu.
ABD ile başlatılan alım görüşmelerinde uçakların
finansmanının, o tarihte devam eden Askeri Yardım Programı (Military Assistance
Program; MAP) ile karşılanamayacağı ortaya çıktı. Bunun yerine uçakların, on
yıl vadeli olarak, milli bütçeden finanse edilmek üzere Yabancı Askeri Satışlar
(Foreign Military Sales; FMS) kanalıyla temin edilmesi kararlaştırıldı. 1972
yılı Şubat ayında başlayan sözleşme görüşmeleri kısa süre içinde tamamlanarak
aynı sene içinde 40 adet F-4E iki ülke hükümetleri arasında anlaşma imzalandı. Projenin
adı Peace Diamond I (Barış Pırlantası I) olarak konmuştu. Anlaşmayı müteakip,
1973 Ocak ayında ABD Savunma Bakanlığı, McDonnell Douglas şirketiyle ABD Hava
Kuvvetleri, Yunanistan ve Türkiye’ye teslim edilmek üzere 124 uçak için bir sözleşme
imzaladı.
1973 Ekim ve 1974 Temmuz aylarında pilot ve bakım
personelinden oluşan iki ayrı heyet eğitim almak için ABD’ye gitti. Paralel
olarak Eskişehir 1. Ana Jet Üssü’nde (AJÜ) pilot ve silah sistem subaylarının
(SSS) yetiştirilmesi için 15.08.1974 tarihinde Şimşek Kıta adlı bir birlik
kuruldu. Şimşek Kıta’nın yetiştirdiği personel, 172, 111 ve 171. Filoların
çekirdek kadrosunu teşkil edecekti.
73-1016 ve 73-1017 kuyruk numaralı ilk iki F-4E, 1. AJÜ’ye
bağlı 113. Filo’da 30.08.1974 tarihinde hizmete girdi. Kıbrıs Barış Harekâtı
nedeniyle ABD’nin silah ambargosu uygulamaya başladığı 05.02.1975 tarihine
kadar da toplam sekiz F-4E, 113. Filo’ya teslim edildi. Ambargonun 1978 yılında
kaldırılması ile birlikte gelen 32 uçağın 12 adedi 113. Filo’ya, kalan 20 adedi
de aynı yıl 112. Filo’ya teslim edildi.
RF-4E Phantom II; 1. AJÜ, 113. Filo (Çizim: Uğur Soygeniş) |
Peace Diamond I teslimatlarının tamamlanması ile birlikte 40
adetlik ikinci bir sipariş daha verildi. Bu sipariş, 32 adet F-4E ile birlikte
8 adet de taktik keşif türevi olan RF-4E’yi içeriyordu. Peace Diamond II adı
verilen bu sipariş paketindeki F-4E’ler, 111. Filo’ya 1978, 172. Filo’ya ise
1979 yılında teslim edildi. 8 adet RF-4E ise 113. Filo’nun Republic RF-84F
Thunderflash’larının yerine 1980 yılında hizmete girdi. Peace Diamond II
projesinin ilginç bir özelliği de 5,000’inci seri üretim F-4E uçağını (77-0290)
içermesidir.
Peace Diamond II teslimatlarının tamamlanması ile birlikte
Hava Kuvvetleri, Phantom filosunu genişletme çalışmalarına başladı. Bu kapsamda
1981 Haziran ayında ABD’deki Aircraft Maintenance and Regenaration Center
(AMARC) adlı uçak deposundan 15 adet F-4E tedarik edildi. Peace Diamond III
projesi ile alınan bu uçaklar, South East Asia (SEA) adlı kamuflaj düzenine
sahip olarak 173. Filo’ya teslim edildiler.
Kaza / Kırım İkameleri
Phantom, Türk Hava Kuvvetleri’nde pek çok açıdan yeni bir
dönemin temsilcisi oldu. Pilotaj ve bakım – idame açısından yeni bir uçaktı. Bu
geçiş dönemi, pahalıya mal oldu ve 1980’lerin başına kadar 15 kadar uçak, kaza
– kırım sonucu kaybedildi.
Kaybedilen uçakların ikamesi için çeşitli çözümler üzerinde
çalışıldı. İslam Devrimi’nden kısa süre sonra İran’ın satılığa çıkardığı 70
adet F-14A Tomcat’in alımı ile ilgilenildi. Uçakların içinde bulunduğu durum ve
yeniden uçabilir hale gelmeleri için harcanması gereken paranın büyüklüğü
nedeniyle satış gerçekleşmedi. 1980’lerin ilk yarısında ise, Mısır’ın ABD’den
tedarik edip, bakım – onarımını sağlayamadığı için uçuramadığı F-4E filosunun
satın alınması gündeme geldi. Toplam 34 F-4E için yoğun şekilde yürütülen
görüşme trafiği, Kahire yönetiminin uçaklar için fahiş fiyat talep etmesi ve
uçakların kötü durumu nedeniyle 1986 yılında sonlandırıldı. Yine bu dönemde
İngiltere’den 40 adet Tornado alımı gündeme gelmişse de bu proje de mali ve
siyasi sorunlar nedeniyle hayata geçemedi.
Fantom pilotu (Fotoğraf: Cem Doğut) |
Tam bu dönemde, ABD Hava Kuvvetleri’nin hizmet dışına
çıkardığı 15 adet F-4E, 1984 – 1985 arası alındı. Dört filoya dağıtılan bu
uçakları, ABD Ulusal Muhafızları’nın ihtiyatlarında bulunan 40 Phantom’un 1987
Kasım ayında Konya 3. AJÜ 131 ve 132. Filo’lara teslimi takip etti.
Filo Daha da Genişliyor
1987 sonunda Türk Hava Kuvvetleri envanterinde 150 adet
Phantom bulunuyordu. Aynı sene, 160 adet General Dynamics F-16C/D Lockheed
Martin savaş uçağının yurtiçinde montajını kapsayan Peace Onyx I’in de (Öncel
Proje I) ilk teslimatları başlamıştı. F-4 ve F-16’lar, F-100, F-104 ve F-5
filolarını yenilerken, Phantom’ların yüksek kaza kırım oranları, bu
modernizasyon planına tehdit teşkil etmekteydi. Nitekim 1989 yılında 132. Filo,
diğer filoların kayıplarını ikame etmek için geçici olarak söndürüldü.
Irak’ı, işgal ettiği Kuveyt’ten çıkarmak için 1991 yılında
ABD öncülüğündeki Koalisyon tarafından başlatılan Çöl Fırtınası Harekâtı’na
verilen destek, ABD ve müttefikleri tarafından askeri yardımla ödüllendirildi.
Bu kapsamda ABD, Ulusal Muhafızlar’ın hizmet dışına çıkarmış olduğu 40 adet
F-4E’yi 1991 – 1992 arasında teslim etti. Bu uçaklar, köpekbalığı ağzı motifi
ile boyanmış burunları ile ayırt edilebilmekteydiler.
Aynı dönemde Almanya’dan da çok sayıda Phantom alındı. İki
Almanya’nın 1990 yılında birleşmesi ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi sonucu
ihtiyaç fazlası haline gelen toplam 46 RF-4E, Kaan Projesi ile satın alındı.
Uçakların 13 adedi yedek parça kaynağı olarak 1992 sonunda teslim alınırken, 33
adet RF-4E, teslim edilmeden önce Messerschmitt-Bölkow-Blohm (MBB) şirketi
tarafından kapsamlı bir bakım, onarım ve iyileştirmeye tabi tutuldu.
Modernizasyon kapsamında ayrıca uçakların AN/APQ-99 radarları, AN/APG-172 ile
değiştirildi. 113 ve 173. Filo’lara 1992 yılında başlayan teslimatlar 1994
yılında tamamlandı. Kaan Projesi’nin tamamlanması ile birlikte, 173. Filo’da
bulunan F-4E’ler, tüm F-4E’lerini 171. Filo’ya gönderen 172. Filo’ya
kaydırıldı.
F-4E Phantom II, 7. AJÜ, 172. Filo (Çizim: Uğur Soygeniş) |
Türkiye, biri harbe hazırlık (Operational Conversion Unit;
OCU) ve ikisi taktik keşif olmak üzere toplam 8 filoyu donatacak şekilde 236
adet Phantom II teslim aldı. Phantom II ile birlikte aynı zamanda Türk Hava
Kuvvetleri modern havadan havaya ve havadan yere güdümlü mühimmat kullanma
kabiliyeti de kazanmış; AGM-65A/B Maverick elektrooptik güdümlü füze, GBU-10/12
Paveway I / II lazer güdümlü bomba, GBU-8 HOBOS güdümlü bomba, AN/AVQ-23 Pave
Spike hedefleme podu, AN/ALQ-119 elektronik harp podu gibi silah ve görev
sistemleri ile bol miktarda AIM-9 Sidewinder ve AIM-7 Sparrow havadan havaya
güdümlü füze tedarik edilmiştir.
F-4E/2020 Terminator
İngiltere’den alınmaya çalışılan 40 adet Tornado, eksikliği
hissedilen uzun menzilli ve yüksek taşıma kapasiteli taktik taarruz uçağı
açığını kapatacaktı. Bu alımın gerçekleşmemesi üzerine, söz konusu görevin
Phantom filosu tarafından ve yeni silah ve aviyonik sistemlerle modernizasyon
vasıtası ile karşılanması seçeneği öne çıktı. Beri yandan 1990’lı yıllarda
Yunanistan’ın girişimi üzerine alelacele başlatılan F-15 alım görüşmeleri,
astronomik maliyet nedeniyle rafa kaldırıldı.
F-4E uçaklarının aviyonik modernizasyonu için başlatılan
projeye Almanya’dan DASA ve İsrail’den IAI şirketleri tekliflerini sundular.
Alman çözümü, F-4E'nin AN/APQ-120 adlı atış kontrol radarının, F/A-18 Hornet'te
de kullanılan AN/APG-65 ile değiştirilmesi, yeni nesil aviyonik göstergeler,
görev bilgisayarı, uçuş kontrol sistemi, seyrüsefer sistemi, MIL-STD-1553B veri
yolu ile AIM-120 AMRAAM orta menzilli havadan havaya füze ateşleyebilme
kabiliyetinin eklenmesini kapsıyordu. İsrail Hava Kuvvetleri için geliştirilen
Kurnass 2000’i baz alan IAI çözümünün merkezinde ise radarın Elta üretimi
EL/M-2032 ile değiştirilmesi bulunuyordu. IAI çözümünün diğer unsurları, uçağa
AN/ALQ-178(V)3 elektronik karşı tedbir sistemi, MXF-484 VHF/UHF telsiz, HOTAS
uçuş kumanda sistemi, başüstü (HUD) gösterge, tümleşik INS/GPS seyrüsefer
sistemi, AVTR uçuş video kayıt sistemi, renkli çok fonksiyonlu göstergeler
(MFD), yeni görev bilgisayarı, MIL-STD-1553B veri yolu eklenmesini
içermekteydi. Bunlara ilaveten uçaklara Popeye I havadan yere hassas güdümlü
füze ateşleme ve Elta EL/L-8225 elektronik harp podu taşıma kabiliyeti de
eklenecekti (DASA çözümü ise bilahare Yunanistan tarafından seçilmiştir).
Burada dikkati çeken bir husus, Kurnass 2000’de kullanılan
AN/APG-76 yerine, esasen Lavi projesi için geliştirilmiş olan ve o dönemde
oldukça yeni olan EL/M-2032’nin seçilmiş olmasıdır. Alınmış olunan bu riskin
faydası, söz konusu radarın görevi boyunca göstereceği yüksek performans ile
misliyle alınacaktır.
Teklif değerlendirme çalışmaları sonunda IAI ile 1997
yılında anlaşmaya varıldı ve şirket ile USD632.5 milyon tutarında bir sözleşme
imzalandı. Terminator olarak adlandırılan proje ile modernize edilecek
uçakların tüm kablaj donanımı değişecek, yapılacak iyileştirme ve yenileme
çalışmaları ile gövdeleri 2020’li yılları rahatlıkla görebilecek şekilde
güçlendirilecekti. Toplam 54 uçağı kapsayan projede 26 uçak IAI tesislerinde,
28 uçak ise Eskişehir 1. Hava İkmâl Bakım Merkezi’nde (HİBM) modernizasyona tabi
tutuldu. Proje ile ayrıca 1. HİBM’de bir sistem entegrasyon laboratuarı (SEL)
ve aviyonik test ve entegrasyon merkezi kuruldu. F-4E/2020 olarak yeniden
adlandırılan uçakların kullanacağı Popeye I füzelerinden 46 adedi için ise 2002
yılında USD90 milyonluk bir sipariş verildi.
Proje kapsamında modernize edilen ilk uçak olan 73-1032, ilk
uçuşunu 11.02.1999 tarihinde gerçekleştirdi. Müteakiben 111 ve 171. Filo’lara
teslimatlar 2000 yılında başladı ve proje 2003 yılında tamamlandı. Bu tarihte
Hava Kuvvetleri bünyesinde taktik taarruz görevli iki F-4E/2020 (111 ve 171);
av – önleme görevli iki F-4E (112 ve 172); harbe hazırlık görevli bir F-4E
(132) ve taktik keşif görevli iki RF-4E (113 ve 173) olmak üzere toplam yedi
Phantom filosu bulunuyordu.
RF-4E Modernizasyonu ve Işık Projesi
Terminator projesi ile elde edilen teknolojik altyapı ve
birikim, Phantom filosunun yerli imkânlarla yenilenmesinin önünü açtı. Bu
kapsamda öncelikle, aktif görevdeki 18 adet RF-4E’nin aviyonik sistemlerinin
yenilenmesi ve gövde iyileştirmesini içeren Işık Projesi başlatıldı. 2004 Ekim
ayında sözleşmesi imzalanan ve 1. HİBM ile ASELSAN tarafından yürütülen USD24.4
milyon bütçeli projenin ilk aşaması, uçakların gövde iyileştirme ve
güçlendirmesi ile bazı aviyonik sistemlerinin yenilenmesini; ikinci aşaması ise
yeni nesil elektrooptik ve radar keşif podlarının entegrasyonunu içermekteydi.
İlk aşamanın başlıca kalemleri ASELSAN LN-100GT entegre
INS/GPS seyrüsefer sistemi, CDU-900Z uçuş yönetim sistemi, AN/ALQ-178(V)3
elektronik karşı tedbir sistemi ve MXF-484 VHF/UHF telsiz sistemi idi. İkinci
aşamada ise, Turkish Aerial Reconnaissance System Project (TARP) ile tedarik
edilecek elektrooptik ve radar keşif podları, bu podların topladığı istihbarat
verilerinin aktarılıp kıymetlendirileceği yer segmentinin tedariği
planlanmıştı.
Esasen RF-4E uçaklarının kullandığı eski nesil ıslak film
kamerası yerine modern keşif – istihbarat sistemlerinin tedariği 1990’ların
ortalarında gündeme gelmişti. Bu kapsamda 1990’ların sonlarında en yoğun dönemi
yaşanan Türkiye – İsrail savunma işbirliğinin bir uzantısı olarak 2000 yılında
İsrailli ElOp şirketine USD36 milyon bedelle iki adet LOROP (Long Range Oblique
Photography; Uzun Menzil Yanal Görüntüleme) keşif podu ve Görüntü
Kıymetlendirme İstasyonu (GKİ) siparişi verildi. Teslimatların 2001 yılında
gerçekleştirilmesi planlanmıştı ancak üç yıl gecikme ile 2004’te teslim edilen
podların testler sırasında isterleri karşılamaması ve akabinde şirketin
düzeltme için arka arkaya ek süre istemesi nedeniyle proje çıkmaza girdi. Uzun
süre sürüncemede kalan proje, sözleşmenin 2006 Ocak ayında feshi ile kapatıldı.
ElOp şirketi, USD13 milyon cezaya çarptırıldı, USD3 milyonluk teminat mektubuna
el kondu ve sorunların kaynağı olarak gördüğü veri bağı (data link) üreticisi
Rafael şirketi ile davalık oldu.
LOROP projesinin iptalinden hemen sonra 2006 Şubat ayında
yeni bir proje için karar alındı. TARP (Turkish Aerial Reconnaissance Program)
adı verilen proje, dört adet
elektrooptik / kızılötesi (PRESS) ve iki adet SAR/GMTI radar (SARENS) keşif
podu, bir adet sabit ve iki adet seyyar GKİ ile üç adet yer veri link
terminalinin tedariğini kapsıyordu. ASELSAN’ın ana yüklenici olacağı ve GKİ’nin
MilSoft, yer data link terminalini ise Savronik’in geliştireceği projede adaylar,
Recon Optical, BAE Systems, Lockheed Martin, Goodrich, Elbit-ElOp, IAI-Elta,
Rafael ve Thales şirketleri idi. Ana yüklenici ASELSAN, PRESS için Elbit / ElOp
üretimi Condor 2 LOROP; SARENS için ise IAI / Elta üretimi EL/M-2060P
sistemlerini seçti. Elbit / ElOp ile USD87 milyon; IAI / Elta ile de USD54
milyon tutarındaki sözleşmeler 2008 Aralık ayında imzalandı. Sözleşme
kapsamında teslimatların 2011 – 2012 arasında tamamlanması planlanmıştı. Çatı
sözleşme kapsamında ayrıca USD24 milyon tutarında bir teknoloji transferi ve
entegrasyon kalemi de bulunmaktaydı. Tedarik edilecek podların ve yer
segmentinin entegre lojistik desteği de ASELSAN tarafından sağlanacaktı.
TARP Projesi, 2010 yılında cereyan eden Mavi Marmara olayı
ve akabinde Türkiye – İsrail ilişkilerinin kopmasından ilk etkilenen savunma
projesi oldu. Tüm askeri işbirliği faaliyetlerinin kesilmesi ile birlikte
proje, 2011 Aralık ayında İsrail tarafından tek taraflı olarak feshedildi.
Işık Projesi ile modernize edilerek RF-4E/TM olarak
adlandırılan 18 uçaktan ilk ikisi 07.05.2009 tarihinde düzenlenen törenle 113
ve 173. Filo’lara teslim edildi. Proje 2010 Haziran ayında tamamlandı.
TARP Projesi ise daha sınırlı bir kapsamla ve bu sefer F-16
uçakları için tekrar başlatıldı. Bu sefer sadece elektrooptik keşif podu
tedariğine gidildi ve TARP'ın PRESS kısmı için de teklif vermiş olan Goodrich'e
4 adet DB-110 elektrooptik keşif podu, bir adet sabit ve bir adet seyyar GKİ
siparişi verildi. F-16 Block 30 uçakları tarafından kullanılacak olan bu
podların teslimatı 2015 yılında tamamlandı. SAR/GMTI keşif podu tedariki ise gerçekleşmedi.
Terminator II ve Şimşek Projeleri
Terminator projesinin tamamlanmasından kısa süre sonra
Türkiye, 48 uçağı içeren ikinci bir modernizasyon paketini değerlendirmeye
başladı. 112 ve 172. Filo’ların F-4E’lerinin, hava – hava kabiliyetlerini ön
planda tutacak şekilde yenilenmesini kapsayan Terminator II projesinde, yerli
savunma sanayiinin katkısının da artırılması öngörülmüştü. İsrail ile yürütülen
sözleşme görüşmeleri, USD670 milyona varan maliyet nedeniyle 2005 yılında iptal
edildi. Kısa süre sonra da 2006 Şubat ayında Şimşek adı altında 112. Filo’daki
16 F-4E’yi kapsayan daha kısıtlı ölçekte bir iyileştirme programı başlatıldı
(Muharip F-4E’nin diğer son kullanıcısı olan 172. Filo, 2009 Mayıs ayında
F-35’ler hizmete girene kadar geçici olarak söndürülecekti).
Şimşek projesi kapsamında uçaklara LN-100GT entegre INS/GPS
seyrüsefer sistemi, CDU-900Z uçuş yönetim sistemi, IFF Mod IV ile MXF-484
VHF/UHF telsiz takıldı. İlk prototip ilk uçuşunu 22.12.2009 tarihinde
gerçekleştirdi ve ilk teslimat 02.03.2010 tarihinde yapıldı. 2011 yılında
tamamlanan proje ile F-4E/TM olarak yeniden adlandırılan uçakların en az 2014 –
2016 civarına kadar görev yapması planlanıyordu. Ancak bu uçaklar öngörülenden
çok daha erken olarak 2012 Haziran ayında uçuştan çekildi ve 112. Filo, 111.
Filo’nun F-4E/2020’lerinden bir kısmını ödünç kullanmaya başladı.
Silah ve Sistemler
Hizmete girmesi ile birlikte Phantom, deyim yerindeyse Türk
Hava Kuvvetleri’ne çağ atlatmış bir uçaktır. Bu uçakla birlikte Türkiye, AIM-9
ve AIM-7 havadan havaya; AGM-65, GBU serisi gibi güdümlü havadan yere mühimmat,
hedefleme ve elektronik harp podları, güçlü ve dönemine göre oldukça modern
radar sistemleri gibi kabiliyetlere erişti. Güçlü motorları, uzun menzili ve
yüksek taşıma kapasitesi ile Phantom, özellikle bölücü terör örgütüne karşı
düzenlenen hava saldırılarında önemli görevler üstlendi.
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz, bir Fantom tutkunu olan Emin Fındıklı'dan çok güzel bir kare |
Türk Phantom’larının yetenekleri, Terminator projesi ile
daha da gelişti. Bu proje ile uçaklara EL/M-2032 radarı ve EL/L-8225 elektronik
harp sistemi ile Popeye I uzun menzilli güdümlü füze kabiliyeti eklendi.
Böylelikle F-4E’lere, uzun menzilden düşman topraklarının derinliklerinde
hassas taarruz yeteneği kazandırıldı. Terminator projesi başından itibaren
derin darbe (deep strike / interdiction) görevlerine yönelik olarak
kurgulandığından, uçaklara Yunanistan’ın F-4E AUP projesinin aksine havadan
havaya kabiliyet artırımı öngörülmedi; AIM-9 yeteneği korundu.
F-4E/2020 uçaklarının tüm gövde, yapı ve aviyonik
sistemlerine tam hakimiyet kazanan Türkiye, ulusal savunma sanayiinin gelişimi
ile birlikte bu uçakların kabiliyetlerini bu sefer kendi imkânları ile
geliştirmeye başladı. Bu kapsamda ilk ve belki de en önemli adım, TÜBİTAK SAGE
tarafından geliştirilen Hassas Güdüm Kiti (HGK) projesidir. 2,000lb genel
maksat bombasının, INS/GPS güdüm kiti eklenerek hassas güdümlü hale getirildiği
HGK, F-4E/2020’lerde denenerek bu uçağın standart silah donanımı arasına girdi.
HGK’yı, yine INS/GPS güdümlü Kanat Güdüm Kiti (KGK); beton sığınak ve tünelleri
tahrip etme kabiliyetine sahip tandem çift harp başlıklı Nüfuz Edici Bomba
(NEB), HGK’nın farklı ağırlıktaki türevleri ve nihayet en önemlisi, SOM uzun
menzilli seyir füzesi izledi.
HGK’nın açtığı yolda zaman içinde F-4E/2020’lere ulusal
savunma sanayiinin geliştirdiği pek çok farklı hassas güdümlü silah sistemi
kabiliyeti kazandırıldı. HGK’nın farklı türevleri yanında bunlar arasında lazer
güdüm kiti (LGK) ve kanatlı güdüm kiti (KGK) bulunuyor. Ayrıca, yüksek taşıma
kapasitesi ile F-4E, 401. Filo bünyesinde pek çok silah ve sistemin testlerinde
görev aldı.
F-4E/2020, 401. Filo (Fotoğraf: Cem Doğut) |
Taktik keşif görevinde kullanılan RF-4E’ler, burun
kısımlarında KS-87B orta menzilli; KA-56E alçak irtifa ve KA-91B yüksek irtifa
kamera sistemleri; AN/AAD-5 IRLS kızılötesi kamera ile KS-146B LOROP keşif
podları ile görev yaptı. Açık kaynaklara göre teslim alınan RF-4E'lerden ikisi,
77-0314 ve 77-0316 bu podu taşıma kabiliyetine sahipti. 77-0314, 2012 yılında
Suriye tarafından düşürüldü.
Eski nesil ıslak film teknolojisine sahip bu sistemlerin
topladıkları görüntü istihbaratı (IMINT), gerçek zamanlı olarak GKİ’ye
aktarılamamaktaydı. İnişten sonra filmlerin banyo edilmesi gerekmekte bu da
anlık ya da zaman kısıtının ön planda olduğu istihbarat ihtiyaçları açısından
zafiyet teşkil etmekteydi. Yüksek çözünürlüklü IMINT verisinin anlık olarak yer
ile paylaşılması kabiliyetine yönelik başlatılmış olan iki ayrı proje çeşitli
nedenlerle akamete uğradı. En sonunda 4 adet elektrooptik keşif podu tedarik
edildi ve hizmete yeni girmeye başladı. Ancak arada, eski teknolojili IMINT
sistemleri, yaşlı ve yıpranmış uçaklarla uzun süre kullanılmak zorunda kalındı.
Nihayetinde RF-4E/TM’lerin emekliye ayrılmasıyla birlikte IMINT görevleri, 113.
Filo’nun DB-110 podlarıyla donatılmış F-16’ları ve insansız hava araçları (İHA)
tarafından devralındı.
Hizmet Sicili
Türk Hava Kuvvetleri 1974 – 1980 yılları arasında yeni
üretim 72 F-4E ve 8 RF-4E; 1981 – 1994 yılları arasında ise ikinci el 110 F-4E
ve 46 RF-4E olmak üzere toplam 182 F-4E ve 54 RF-4E teslim aldı. Bu uçaklar
toplam dokuz filoda uçtu.
F-4E’ler muharip olarak en aktif biçimde bölücü terör örgütü
PKK’ya karşı düzenlenen harekâtlarda kullanıldılar. Bu kapsamda Güneydoğu
Anadolu ve Kuzey Irak’ta düzenlenen İç Güvenlik Harekâtı ve sınırötesi
operasyonlara yakın hava desteği ve hassas güdümlü taarruz görevleri ile
katıldılar. RF-4E taktik keşif jetleri de bir yandan bu operasyonlara hedef
tespiti ve hasar değerlendirmesi uçuşları ile destek verirken, öte yandan başta
Ege ve Kıbrıs olmak üzere taktik ve stratejik seviye keşif ve istihbarat toplama
görevlerini ifa ettiler.
F-4E’lerin, hava kuvvetleri hizmetindeki ilk yıllarında
görece yüksek kaza – kırım oranları dikkat çekicidir. 6 – 7 yıl gibi bir sürede
15 uçak kaybedilmiştir. Bu durum, dönemine göre oldukça ileri bir teknolojiye
sahip, modern bakım – onarım usul ve teknikleri gerektiren ve uçuş
karakteristiği alışılagelenden bir hayli farklı olan bir uçağa uyum sürecine
bağlanabilir. Nitekim takip eden dönemde 1. HİBM’de teşkil edilen bakım –
onarım kabiliyeti, Phantom’ların oldukça yüksek bir harbe hazırlık oranına
erişmesini sağlamıştır. O kadar ki, F-14 alım görüşmelerinde İran tarafı,
ödemenin bir kısmının bu ülkenin Phantom’larının bakım- onarımı hizmeti ile
mahsuplaşılmasını talep etmiştir.
F-4E, büyük ve dayanıklı gövdesi ile hizmet ömrü boyunca
çeşitli güçlendirme, iyileştirme ve modernizasyon faaliyetlerine izin veren bir
yapıdadır. Terminator projesi ile elde edilen teknoloji ve tecrübe, bu nedenle
Işık ve Şimşek projelerinde kullanılabilmiş, ayrıca yerli olanaklarla
geliştirilen silah ve görev sistemlerinin testlerinde kullanılmasını da mümkün
kılmıştır. Terminator projesi bu anlamda son derece önemlidir, zira elde edilen
birikimin geliştirilmesi ile Türkiye, tabiri caizse F-4’ü yeniden yaratabilecek
seviyeye gelmiştir.
Taktik keşif görevini sırtlanan 113 ve 173 Filolar uzun süre
RF-4E'leri başarıyla kullandılar. Ancak hizmet ömrünü tamamlayan uçakların
görevden alınması ile birlikte azalan uçak sayısı, iki filoyu bir arada idame
ettirmeyi güçleştirdi ve bu nedenle 2005 yılında 173. Filo, geçici olarak
söndürüldü. Bu filonun RF-4E'lerinin 113'te toplanması ile taktik keşif görevli
tek filo kalmış oldu. Ancak 2000'lerin sonlarına doğru tırmanışa geçen bölücü
terör örgütü saldırıları ve artan taktik keşif görevi ihtiyaçları nedeniyle
173. Filo tekrar faal hale getirilerek, Işık Projesi ile modernize edilen
uçaklarla donatıldı. Böylelikle, kısa süre de olsa tekrar iki keşif filolu
döneme dönülmüş oldu.
RF-4E’ler, 2012 ile 2015 arasında yaşanan acı olaylarla
kamuoyunun gündemine geldi. 22.06.2012 tarihinde 173. Filo’ya ait bir RF-4E/TM,
Hatay açıklarında Suriye hava savunması tarafından düşürüldü ve iki pilotumuz
şehit oldu. Ertesi sene Sivas Kangal’da bir başka RF-4E/TM düştü; pilotlar
fırlatma koltuğu ile atlayarak kurtuldu. Ancak 2015 Şubat ayında Malatya’da
iniş için alçalmakta olan iki RF-4E/TM’nin düşmesi ve dört pilotun şehit
olması, kamuoyunda oluşan yanlış algı ile birleşince tüm Phantom filosuna
yönelen bir şüphe ve tepkiye neden oldu. Eleştiri ve spekülasyonlar zirvedeyken
2015 Mart ayında Konya’da bir F-4E/2020’nin düşmesi ve iki pilotun şehit
olması, zaten o yıl içinde planlanmış olan RF-4E/TM’lerin emekliliğini erkene
çekti. 2014 yılında söndürülen 113. Filo'nun uçaklarını devralan 173. Filo’da
aktif kalan son 8 RF-4E/TM, 12.03.2015 tarihinde düzenlenen bir törenle
emekliye ayrıldı. Bu uçakların görevini, DB-110 keşif podları ile donatılan 143.
Filo F-16 Block 30’ları devraldı. 15 Temmuz’dan sonra bu filo 113 olarak
Eskişehir’e taşınacaktı.
F-4E/2020’lerin üç ana kullanıcısı uzun süre, 111 ile 171
muharip ve 132 silah ve taktikler filoları idi. 132. Filo, hem F-4E/2020 hem de
F-16 uçaklarını barındırması nedeniyle özel bir yere sahipti. Ancak geçtiğimiz
sene savunma basınına yansıyan haberlere göre bu filo, 2014 yılında Terminator’lerini
112. Filo’ya gönderdi. Phantom ve Savaşan Şahin’leri bir arada uçurma
ayrıcalığı ise, yeni silah ve sistemlerin test ve geliştirme faaliyetlerinde
görev alan 401. Geliştirme Filo’ya ait.
F-35A uçaklarının ilk kullanıcısı olarak sırayla 172 ve 171 filolar belirlenmişti. Bu kapsamda 172. Filo 2009, 171. Filo da 2016 yılında F-35A’lar gelene kadar geçici olarak söndürüldü. Ancak Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava savunma sistemi alması ve buna karşılık ABD’nin Türkiye’yi F-35 program üyeliğinden çıkararak uçakların teslimatını askıya alması sonucunda hem söz konusu filoların donatılması hem de Türk Hava Kuvvetlerinin modernizasyon planları akamete uğradı. Bu durum, F-4'lerin emeklilik tarihini de belirsiz bir süre öteledi. Oluşan kabiliyet açığını telafi etmek amacıyla Türkiye, ABD'den 40 adet yeni üretim F-16V ile 79 adet F-16'nın F-16V seviyesine yükseltilmesi için modernizasyon kitleri talep etti. Bir diğer yandan da İngiltere ile Eurofighter Typhoon alımı için görüşmeler başlatıldı. Öte yandan Türkiye, 2030'lardan itibaren hizmete girmesi planlanan Milli Muharip Uçak Kaan projesini yürütüyor: İlk prototip ilk uçuşunu 21.02.2024 tarihinde gerçekleştirmişti. Hizmete girdiğinde Kaan, 5. nesil çok rollü bir savaş uçağı olarak modern Türk hava gücünün belkemiği olacak.
Terminator projesine dahil edilmeyen, görece yaşlı ve
yıpranmış F-4E’ler, 2000’lerin başlarında bir süre daha uçmaya devam etti. Bu
uçaklardan 16 adedi, en azından 2014’e kadar uçacak şekilde Şimşek projesi ile
kısmî iyileştirmeye tabi tutuldu. Ancak uçak sayısının yetersizliği, 172.
Filo’yu vurdu ve F-35A Lightning II’lerin Türk Hava Kuvvetleri’ndeki ilk
kullanıcısı olması planlanmış olan bu filo, 2009 yılında geçici olarak
söndürüldü. Geri kalan tek F-4E filosu olan 112 ise bir müddet daha F-4E/TM’ler
ile uçmaya devam etse de bu uçaklar sürpriz bir şekilde 2012’de uçuştan
çekildi. Bu filo bir müddet 111. Filo’nun Terminator’lerini uçurdu ve 132’den
gelen F-4E/2020’ler ile de takviye edildi. En nihayetinde de 2015 senesinde
söndürüldü. Böylece bir zamanlar aynı anda üç filoda en az 60 Fantom’a ev
sahipliği yapan Eskişehir, 111 ve 401. Filolarda uçmaya devam eden az sayıda F-4E/2020
ile bu uçakların son yuvası haline geldi.
Sonuç
F-4E Phantom II’nin hizmete girişi, modern Türk hava gücünün
doğum tarihi olarak kabul edilebilir. Zira bu uçak ile birlikte Türk Hava
Kuvvetleri gerçek anlamda çok rollü bir muharip uçağı envanterine almış; bu
uçakla birlikte havadan havaya ve havadan yere güdümlü silahlar, hedefleme ve
elektronik harp podu, çok işlevli radar gibi kabiliyetler kazanmıştır. F-4’e
kadar Türk Hava Kuvvetlerinin belkemiğini teşkil eden F-100, F-104 ve F-84
savaş uçakları 1. ve 2. nesil kategorisinde olup, Fantom ile birlikte 3. nesil muharip
uçaklara sahip olunmuştur. Donatılmış olduğu, dönemine göre ileri teknoloji ürünü
sistem ve aksam nedeniyle, Phantom Türk Hava Kuvvetlerinin bakım, onarım ve
idame altyapısında da köklü bir dönüşümü tetiklemiştir. Bir benzer köklü
değişim ve dönüşüm süreci, F-16’nın hizmete girmeye başladığı 1980’lerde
yaşanacaktır.
Her ne kadar 1974’te hizmete girse de F-4’ün özellikle av –
önleme ve hava üstünlüğü görevleri bakımından kabiliyet ve imkânlarından tam
olarak faydalanılması, 1980’lere kadar mümkün olmamıştır. Bunda uygun silah ve
donanımın yeterli sayılarda envantere ancak bu dönemde girmiş olması kadar, av –
önleme, düşman hava savunmasını bastırma (Suppression of Enemy Air Defence;
SEAD) gibi yüksek eğitim ve karmaşık plan gerektiren görev tiplerine yönelik
hazırlık ve altyapının bulunmaması etkili olmuştur. Nitekim 1980’lerin
ortalarından itibaren ABD ile süratle artırılan müşterek tatbikatlarda, F-4
filolarının av – önleme ve hava hakimiyeti yetkinlikleri artırılmaya
çalışılmıştır. Bu süreçte edinilen dersler, ilerleyen yıllarda Anadolu Kartalı
olarak cisimleşecektir.
Terminator projesi ile elde edilen test, entegrasyon ve
yazılım altyapısı, kısa ömürlü olsa da iki modernizasyon projesi ve bir
geliştirme filosu üretmiştir. Yüksek taşıma kapasitesi ve geniş hacmi ile pek
çok donanımın takılmasına ve emniyetli şekilde uçurulmasına olanak veren
Phantom’un gövdesi, yaşına rağmen ulusal savunma sanayiinin pek çok sistem ve
silahının testinde çok kritik görevler üstlenmiştir.
Türk göklerinde göreve başlamasının üstünden 50 yıl geçen Baba
Fantom, yalnızca J79’larının gürültüsüyle bile güven vermeye devam ediyor. Her
ne kadar Türk Hava Kuvvetleri, yıllarca pek çok zorlu görev üstlenmiş, pek çok
Türk gencine havacılık sevgisi aşılamış, pek çok evin duvarlarında posterlerde
yer almış bu uçağa hak ettiği değeri vermemiş, bu suretle de Türk havacılık tarihi
ve kültürüne dair duruşunu bir kez daha göstermiş olsa da, Fantom şimdiden Türk
askeri havacılık tarihinin sembollerinden biri haline gelmiş durumda.
Türk Hava Kuvvetleri F-4E ve RF-4E Teslimatları |
|||||
Model |
Adet |
Teslimat Tarihi |
Proje |
Filo |
Notlar |
F-4E |
8 |
1974 – 1975 |
Peace Diamond I |
113 |
|
F-4E |
32 |
1978 |
Peace Diamond I |
113, 112 |
|
F-4E |
32 |
1978 – 1979 |
Peace Diamond II |
172, 111 |
|
RF-4E |
8 |
1980 |
Peace Diamond II |
113 |
|
F-4E |
15 |
1981 – 1984 |
Peace Diamond III |
173 |
USAF. SEA kamuflajlı |
F-4E |
15 |
1984 – 1985 |
Peace Diamond IV |
Muhtelif |
USAF |
F-4E |
40 |
1987 |
Peace Diamond V |
131, 132 |
ANG |
F-4E |
40 |
1991 – 1992 |
Peace Diamond VI |
|
USAF. Gri renk ve köpekbalığı ağzı motifli |
RF-4E |
46 |
1992 – 1994 |
Kaan |
|
Luftwaffe 13 adedi yedek parça |
Türk Hava Kuvvetleri F-4E ve RF-4E Modernizasyon
Projeleri |
|||
Model |
Adet |
Proje |
Teslimat Tarihi |
F-4E |
54 |
F-4E/2020 Terminator |
2000 – 2003 |
RF-4E |
18 |
RF-4E/TM Işık |
2009 – 2010 |
F-4E |
16 |
F-4E Şimşek |
2010 – 2011 |
Türk Hava Kuvvetleri F-4E ve RF-4E Filoları |
|||
Üs |
Filo |
Model |
Hizmet Yılları |
1. AJÜ Eskişehir |
111 “Panter” |
F-4E F-4E/2020 |
1979 – 1999 2000 – |
112 “Şeytan” |
F-4E F-4E/TM F-4E/2020 |
1974 – 2010 2010 – 2012 2012 – 2015 |
|
113 “Tayfun” |
F-4E |
1974 – 1979 |
|
113 “Işık” |
RF-4E RF-4E/TM |
1980 – 2010 2010 – 2014 |
|
401 |
F-4E/2020 |
2014 – |
|
3. AJÜ Konya |
131 “Ejder” |
F-4E |
1987 – 2004 |
132 “Hançer” |
F-4E F-4E F-4E/2020 |
1987 – 1992 1993 – 2006 2007 – 2014 |
|
7. AJÜ Erhac |
171 “Korsan” |
F-4E F-4E/2020 |
1978 – 2001 2001 – 2016 |
172 “Şahin” |
F-4E |
1978 – 2009 |
|
173 “Şafak” |
F-4E RF-4E RF-4E/TM |
1981 – 1994 1994 – 2005 2009 – 2015 |
Not: Bu makale, Siyah Gri Beyaz'da 25.03.2015 tarihinde yayımladığım "Türk Phanom'ları" yazısının gözden geçirilerek genişletilmiş halidir.
Kaynakça
Levent Başara, “İlk Phantom 50 yıl önce bugün gelmişti”, TolgaOzbek.com, 30.08.2024, https://tolgaozbek.com/yazarlar/ilk-f-4e-phantom-50-yil-once-gelmisti/
Levent Başara, “Türk Hava Kuvvetlerinde F-4E Phantom Dönemi”, TolgaOzbek.com, 31.08.2024, https://tolgaozbek.com/yazarlar/turk-hava-kuvvetlerinde-f-4e-phantom-donemi/
William R. Peake, “McDonnell Douglas F-4 Phantom II: Production and Operational Data”, Midlands Publishing, 2004
Cem Doğut, “Türk Hava Kuvvetleri’nde F/RF-4E Phantom II”, Cem Doğut, 2021
Ole Nikolajsen, “Turkish Military Aircraft Since 1912”, Scramble Publishing, 2007
Özge Kılınç ve Feridun Taşdan, "F-4E 2020 Terminator",Turkish Defence, Sayı 2, 2004
Arda Mevlütoğlu, "Turkey's Phantom Force", Aviation News, Mayıs 2014
Arda Mevlütoğlu, "Anatolian Phantoms", Air International, Ocak 2011
Siyah Gri Beyaz: Muhtelif makaleler
Savunma ve Havacılık: Muhtelif sayılar
Jane's Defence Weekly: Muhtelif sayılar
McDonnell F-4 Phantom II: http://www.joebaugher.com/usaf_fighters/f4.html
McDonnell Douglas F-4 Phantom II, Wikipedia: http://en.wikipedia.org/wiki/McDonnell_Douglas_F-4_Phantom_II
Mekanın cennet olsun Emin ağabey... |
1 yorum:
Diğer makalenize yaptığım yorumu aynen kopyalıyorum:
"Arda Bey, Türk Hava Kuvvetleri'nde F4'lerin 50.yılı vesilesiyle makalenizi tekrar okudum. Gerçekten emeğinize sağlık, Türk savunma sanayi ve Türk havacılığı için çok önemli bir yere sahip F4'lere yakışan bu çalışma için sizi tebrik ediyorum.
Her ne kadar tarih çalışmalarında günümüzün geçmişe yansıtılmasıyla yapılan akıl yürütmeler fazla sevilmese de merak ettiğim bir husus da F35'lerin Türkiye'ye gelmeyebileceği ihtimalinin biraz üstünde durulsa acaba F4'leri bu kadar erken gözden çıkarır mıydık?
Tabi ki bu süreçte S/İHA sistemlerinin devreye girmesiyle normalde uçak kaldırdığımız senaryolarda yükümüzün hafiflemesi bir nebze elimizi rahatlattı. Yine de kamuoyu algısı F4'ler özelinde daha iyi yönetilebilirmiş gibi geliyor.
Teşekkürler."
Tekrar teşekkür ederim Arda bey.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim, sizin de biraz dokundurduğunuz gibi Türk havacılığının gerçekten kültürel anlamda da desteklenmesi gerekiyor. Eskiden Türk Hava Kurumu gibi kurumlar belki bir nebze bunu başarıyordu fakat belirli sebeplerden onların da fazla bir etkinliği kalmadı.
Türkiye'de hali hazırda bence büyük bir havacılık müzesi eksiğimiz var. Bundan kastım sadece uçakların bir kalıp gibi çimlerin üzerine oturtulmasından ziyade tarihiyle, arkasındaki ilim ve bizim için öneminin anlatıldığı kapsamlı bir girişim.
Muhtemelen 2024 sonu veya 2025 başı, 50. yıl kutlandıktan sonra F4'ler tamamıyla hizmetten el çektirilecek. En azından bir tane, tercihen 5.000., F4'ün uçar durumda bırakılması ve bakımlarının düzenli yapılmasını isterim.
Ayrıca gönlümden geçen Eskişehir'de fantomlara özel bir müze. Bence bunu hakediyor ve elimizde yeteri kadar imkan var. Motoru ile kokpiti ile boşa çıkacak F4 simülatörü ile güzel bir deneyim yaşatılabilir özellikle genç kardeşlerimize. Muhtemelen gerçekleşmez ama biz yine de notumuzu düşmüş olalım.
Saygılar.
Yorum Gönder