14/04/2017

Füze Savunması Üzerine: “Left of Launch”



Musudan (Hwasong 10) balistik füzesi
fırlatma anında
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Kuzey Kore arasındaki gerilim, karşılıklı tehditler ve gövde gösterileri ile hızla tırmanıyor. Kuzey Kore’nin ardı ardına gerçekleştirdiği füze denemeleri ve göreve yeni başlayan ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamaları, dünyanın dikkatini Kore Yarımadası’na çevirmiş durumda. Bu gerginliğin bir sıcak çatışmaya dönüşmesi çok uzak bir olasılık değil. Ancak bu olasılığı dünya güvenliği için kaygı verici hale getiren esas etken, Kuzey Kore’nin sahip olduğu füzeler ve daha da önemlisi nükleer silah kapasitesi.

Bu gerilimin merkezinde, Kuzey Kore’nin füze gücü bulunuyor. Ülke, kaynaklarının büyük kısmını balistik füze geliştirme programlarına ayırmış durumda. Bu çalışmaların sonucunda da çok sayıda farklı menzil ve kabiliyetlerde füzeler üretti. Ayrıca bu füzeleri ve üretim teknolojilerini Suriye, Mısır, İran gibi ülkelere sattı.

Kuzey Kore’nin füzelerine karşı ABD, Güney Kore ve Japonya uzun süredir füze savunma sistemlerine yoğun yatırımlar yapmakta. Bu sürecin son hamlesi olarak ABD Mart ayında, Güney Kore’ye THAAD (Terminal High Altitude Air Defense) füze savunma sistemi konuşlandırmaya başladı. ABD ayrıca bölgeye ilave kuvvet sevketmeye devam ediyor.

Ancak anlaşılan o ki, Kuzey Kore’nin füze gücüne karşı ABD bir süredir sessiz bir savaş yürütmekte. ABD basınına geçtiğimiz ay yansıyan haberlere göre ABD’nin, yeni uygulamaya koyduğu “Left of Launch” (Fırlatmanın solu) doktrini kapsamında yürüttüğü siber harp ve sabotaj faaliyetleri, Kuzey Kore’nin füze programlarına ciddi zarar verdi.

Peki nedir “Left of Launch”?

“Left of launch” aslında ABD savunma çevrelerinde birkaç yıldır tartışılan bir konsept. Ancak kamuoyunun gündemine girmesi, New York Times gazetesinde David E. Sanger ve William J. Broad imzası ile 4 Mart günü yayımlanan “Trump Inherits a Secret Cyberwar Against North Korean Missiles” (Trump Kuzey Kore Füzelerine Karşı [Yürütülen] Gizli bir Siber Harbi Devraldı) başlıklı haber ile oldu. Haberin içeriği ana hatları ile şu şekildeydi:

Bir önceki ABD Başkanı Barack Obama üç yıl önce Kuzey Kore'nin füze programlarına karşı, test atışlarını sabote etmek için siber ve elektronik taarruzların düzenlenmesi emrini verdi. Bu emirden kısa süre sonra, test atışlarında başarısızlıklar gözlemlenmeye başladı: Füzeler fırlatma anında patlıyor, yörüngeden sapıyor ya da uçuş sırasında parçalanıyordu.

Öte yandan, ABD'nin Kuzey Kore'nin füze tehdidine karşı hala etkin bir savunmaya sahip olamaması ve söz konusu tehdidin öngörülenden çok daha ciddi olması nedeniyle, Obama görevi devrederken Trump'ı uyarmış, bu konunun en yüksek aciliyete sahip olduğunu vurgulamıştı.

Obama'nın 2014 yılında verdiği emrin arka planında, ABD'nin füze savunması için 1996 yılından bu yana yaklaşık USD274 milyarharcamış olmasına rağmen hala etkili ve güven telkin eden bir savunma şemsiyesi kuramamış olması yatıyor. Habere göre Alaska ve Kaliforniya'da konuşlu önleme sistemlerinin testlerinde bugüne kadar elde edilen başarı oranı %44 ve uzmanlar gerçek harp koşullarında bu oranın çok daha düşük olacağını öngörüyor.

Bu nedenle, Obama yönetimi, füze tehdidini fırlatmadan önce bertaraf etmek için çeşitli yöntemler üzerinde çalışmaya başladı. Füzenin fırlatma anına kadarki süreci tanımlayan "Left of Launch" ifadesi, buradan geliyor: Füzeyi, fırlatılmasından önce sabote ya da imha etmek hedefleniyor.

Uygulanmaya başlanan siber ve elektronik harp tedbirleri, Kuzey Kore'nin füze testlerinde etkisini göstermeye başlayınca, Devlet Başkanı Kim Jong-un bir soruşturma başlatmış ve bazı üst düzey yetkilileri idam ettirmiş.

Etkileri itibariyle ABD'nin Kuzey Kore'ye uyguladığı "Left of Launch" harbi, ABD ve İsrail'in İran'ın nükleer programını sabote etmek için kullandığı Stuxnet virüs saldırısına benzetiliyor. Ancak iki vaka arasında önemli bir fark var: İran'ın nükleer programında tesisler, yani hedefler belli iken, Kuzey Kore'nin füze tesisleri ve daha da önemlisi füze fırlatma araçları çok sayıda, gizlenmiş ya da seyyar.

Kuzey Kore'nin hızla geliştirdiği füze kabiliyetine ve özellikle 2013 yılında gerçekleştirdiği nükleer teste cevaben, ABD füze savunmasını yeni bir strateji ve vizyon çerçevesinde şekillendirmeye başlamış. Dönemin ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey tarafından 05.12.2013 tarihinde yayımlanan "Joint Integrated Air and Missile Defense: Vision 2020" (Müşterek Tümleşik Hava ve Füze Savunması: 2020 Vizyonu) başlıklı beş sayfalık strateji belgesinde ilk kez, füze savunmasının bir bileşeni olarak, fırlatmadan önceki safha da sayılmış. "Left of Launch" olarak adlandırılan bu safhaya yönelik olarak siber harp, elektronik harp ve yönlendirilebilir enerji dahil çeşitli yöntemler öne çıkarılmış.

Uygulanmakta olan yöntemler ise başlıca şunlar: Füzelerde ve ilgili alt sistemlerde kullanılan ve çoğu Çin'den gelmekte olan elektronik parçaların sabote edilmesi, komuta - kontrol ve haberleşme yayınlarının karıştırılması, güdüm - seyrüsefer sistemlerinin karıştırılması.

“Left of Launch”, içerdiği siber harp, sabotaj ve espiyonaj yöntemleri nedeniyle tartışmalı bir konsept. Zira hedefteki ülkenin de benzer yöntemlerle yanıt vermesine ya da gerginliğin birden kontrolden çıkmasına neden olma riski bulunuyor. Bu nedenle de bu yöntemlerin, büyük bir titizlikle ele alınan bir karar sürecinden sonra uygulanmaları gerekiyor. Bu da gösteriyor ki, “Left of Launch”, aslında son derece karmaşık bir “süreçler süreci” olan hava ve füze savunmasının sadece bir parçası.


Füze Savunmasının Aşamaları

Hava savunması ve özelinde füze savunması, iç içe geçmiş katmanlardan oluşan bir bütündür. Bu katmanları yalnızca sistem bazında ele almamak gerekir. Bunlar aynı zamanda komuta – kontrol ve karar alma safhalarını ifade eder. Sürecin her bir aşamasında yalnızca askeri sistem ve süreçler değil, politik, ekonomik ve benzeri bileşenler de bulunur.

Daha net açıklamak için, bir zaman doğrusu üzerinden gidelim:

Füze savunmasının aşamaları. Büyük hali için üzerine tıklayınız



Burada t0’ı, füze geliştirme programının başlangıcı olarak kabul etmek mümkün. Dolayısıyla t1 ile t0 arasındaki zaman, füzenin tasarımı, bileşenlerinin üretilmesi ve test edilmeleri, füzenin bir bütün olarak imali (bütünleştirilmesi), testlerinin gerçekleştirilmesi ve kullanıma hazır hale gelmesini ifade edecektir. Bu füzeyi geliştiren ülkeyi, onu kullanmaktan alıkoyacak her türlü önlem, “caydırıcılık” kapsamında ele alınabilir.

Caydırıcılığın çeşitli formları vardır: Askeri olarak simetrik ve asimetrik caydırıcılıktan bahsedilebilir. Hasım ülkenin söz gelimi 500km menzilli bir füzesi bulunuyorsa ve biz de buna karşı en az aynı menzilli bir füze elde edersek, bu simetrik caydırıcılık olacaktır. Ancak hasım ülkenin füzesini ya da değerli hedeflerini vurabilecek kabiliyetlerimiz varsa (örneğin bombardıman uçakları ya da düşman topraklarının derinliklerinde operasyon yapabilecek özel kuvvetler gibi), bunlar da asimetrik caydırıcılık unsurları olacaktır. Daha başka bir ifade ile hasım ülkeyi, elindeki füzenin bir işe yaramayacağına ikna edici tedbir ve sistemler bu kapsamda ele alınabilir. Daha geniş bir tanım ile uluslararası işbirlikleri ve ittifaklar da bu çerçevede değerlendirilebilir.

Hasım ülkenin füzesini ateşleme kararı alması, eldeki caydırıcılık teşkil edici imkân ve kabiliyetlerin işe yaramamış olması anlamına gelir. Bu noktadan sonra “önalma” (preemption) devreye girer. Ancak önalma, tartışmalı bir kavramdır. Ne zaman başladığı, hangi koşullara bağlı olduğu muğlaktır. Bu nedenle, caydırıcılık ile önalma arasında bir “gri bölge”nin varlığından söz edilebilir. Bu duruma belki de en iyi örnek, İsrail’in 1981 yılında Irak’ın Osirak nükleer tesisine düzenlediği hava saldırısıdır. İsrail, söz konusu tesisin Irak’ın nükleer silah programının bir parçası olduğu iddiası ile, tesis faaliyete geçmeden vurmuştur. Irak’ın gerçekten bir nükleer silah programının olup olmadığı, varsa bile İsrail’e yönelik bir nükleer silah tehdidinin varlığı muğlaktı.

Peki füze savunması kapsamında önalıcı tedbirler neler olabilir?

Fırlatma kararının alınması ile fırlatma arasında (t2-t1) geçen süre içinde, fırlatmayı engelleyecek her türlü yöntem, önalıcı tedbir olarak nitelendirilebilir. Bunlar arasında fırlatma sisteminin / aracının tespit edilip etkisiz hale getirilmesi, siber ve/veya elektronik harp gibi yöntemlerle fırlatmanın engellenmesi ya da geciktirilmesi sayılabilir.

Fırlatmaya hazırlık aşaması, yani t2-t1 süresinin uzunluğu, füzenin teknolojisine, yapısal özelliklerine, kullandığı yakıt tipine bağlıdır. Söz gelimi katı yakıtlı füzelerin atışa hazırlık süreleri sıvı yakıtlı füzelere göre çok daha kısadır. Seyyar (araca monteli) füze rampalarının da atışa hazırlık faaliyetlerinin tespit edilmesi, sabit (silo) füze rampalarına göre, doğal olarak çok daha zordur.

Tüm bu süreçlerin, yani t2-t0 zamanının sonunda fırlatma gerçekleşmiş ise, devreye aktif savunma tedbirleri girer. Burada esas oyuncu, hava ve füze savunma sistemleridir. Bu sistemlerin ana bileşenleri erken ihbar sistemleri, komuta – kontrol sistemleri, namlulu ve namlusuz hava savunma silahlarıdır. Tüm bunlar etkisiz kalır ve füze hedefine varırsa, bu andan sonra pasif savunma uygulanacaktır: Yani füzenin harp başlığının (konvansiyonel ya da KBRN [kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer]) etkilerinin en aza indirgenmesi, füzeden kaynaklanan hasardan korunma ve kaçınma tedbir ve yöntemleri.

Pasif savunma ile birlikte ayrıca, karşı saldırı (retaliation / punishment) süreci de başlayacaktır. Bu aşamada hasım ülkeye, çeşitli imkân ve kabiliyetlerle karşılık verilecek, bir diğer ifade ile tüm bu bahsedilen süreç tersine dönecektir.

Özellikle orta ve uzun menzilli füzelere karşı, fırlatmadan sonraki (“Right of Launch”) süreçte kullanılacak hava ve füze savunma sistemlerinin etkinliği çok yüksek değil. Bunun nedeni füze teknolojisindeki gelişmelerin esas olarak saldıran tarafın lehine işlemesi: Hipersonik uçuş kabiliyetli füzeler, çoklu harp başlıkları, güdümlü balistik füzeler, kaçınma ve aldatma kabiliyetli harp başlıkları gibi yetenekler, caydırıcılık denkleminde saldıran tarafı bir hayli avantajlı kılıyor. Hele hele Kuzey Kore gibi rasyonel olmayana aktörler söz konusu ise, füze savunmasında “Right of Launch” önemini büyük ölçüde yitirebiliyor. Bu nedenle de, asimetrik yaratabilecek, son derece riskli ancak bir o kadar da etkili olabilen yöntemler gündeme geliyor: Siber ve elektronik harp, sabotaj gibi.

Burada vurgulanması gereken husus, “Left of Launch” yöntemlerinin sadece füzenin fırlatmaya hazırlık aşamasını değil, füze geliştirme programının başlangıcından itibaren tüm süreci kapsıyor oluşudur. Dolayısıyla hasım ülkenin füze programları üzerinde etkili bir istihbarat toplama ve değerlendirme faaliyetinin yürütülmesi gerekiyor.

ABD, Dempsey’in 2013 tarihli strateji belgesinde vurguladığı gibi, aktif savunma aşamasında müttefik ülkeler ile işbirliğini, entegre ve birlikte çalışabilir hava ve füze savunma sistemlerini öne çıkarıyor. Benzer bir işbirliği modelinin, “Left of Launch” için, istihbarat toplama ve değerlendirme süreçlerinde Güney Kore ve Japonya ile de uygulanıyor olması muhtemeldir. Bu, hava ve füze savunmasının girift yapısını vurgulayan bir durum.

Sonuç olarak füze savunması, yalnızca "zırh - kalkan" benzeri bir denklem ile, füzelerin ve onları önleyecek füzelerin teknik özelliklerinin karşılaştırıldığı tablolarla ele alınamayacak bir konu. Askeri, siyasi, istihbari etkenlerin bir arada değerlendirilmesi ve ulusal seviyede bir üst stratejinin sonucu olarak kurgulanması gereken bir kabiliyet. Ve dahası, gelişen teknoloji ile, bu kabiliyeti sağlayan çözümlerin nitelik ve niceliğinde hızlı ve yoğun bir artış söz konusu. "Left of Launch" teknikleri muhtemelen bunların en tartışmalı olanı. Kuzey Kore krizi, bu konsept için de bir sınama vesilesi olacağa benziyor.



Kaynakça

"Stress of War, Conflict and Disaster": George Fink, Academic Press, 2010

"Deterrence and Defense in a Nuclear, Biological and Chemical Environment": http://www.dtic.mil/dtic/tr/fulltext/u2/a402206.pdf



"'Left-of-Launch' Cyber Efforts Against North Korea: A Good Idea?": http://thediplomat.com/2017/03/left-of-launch-cyber-efforts-against-north-korea-a-good-idea/

"U.S. Strategy to Hobble North Korea Was Hidden in Plain Sight": https://www.nytimes.com/2017/03/04/world/asia/left-of-launch-missile-defense.html?_r=0

"Trump Inherits a Secret Cyberwar Against North Korean Missiles": https://www.nytimes.com/2017/03/04/world/asia/north-korea-missile-program-sabotage.html?_r=0

"The Real Price of Ballistic Missile Defenses": http://wmdjunction.com/120413_missile_defense_costs.htm


"Joint Integrated Air and Missile Defense: Vision 2020": http://www.jcs.mil/Portals/36/Documents/Publications/JointIAMDVision2020.pdf

3 yorum:

İSMAİL ENVER dedi ki...

arda bey senin gibi 10 adam olsa şu devlette 10 yıla amerikaya kredi açacak seviyeye geliriz yemin ediyorum ufkmuzu açtın yine

Unknown dedi ki...

Ardacım çokguzel anlaşılması rahat bir yazı olmuş.. Bu yazıyı Gnkurmay MSB askeri okullar universiteliler ve ulkeyi yönetmeye soyunmuş tüm siyasilerin okumasını şiddetle arzu ediyorum.. Bizim devletimizin bu konudaki stratejisini merak edip durdum kuvvetle muhtemel yok.. Yazıda belirtilen ana bilgiler ışığında bir yetkin ekip kurulmali ve bu is yapılmalı bir an önce.. Sonra Roketsan Aselsan gibi kurumlarımizin bu konudaki proje çalısmalarının diğer projelerle tamamlayıcı sekilde neler ve nasil olmasi nasıl yonetilecegi hususları büyük onem taşiyor.. Gayretlerin ve bilgilendirmelerin icin çok tesekkur ediyor daimi başarılar diliyorum... Sevgiyle kal..

Unknown dedi ki...

Ardacım çokguzel anlaşılması rahat bir yazı olmuş.. Bu yazıyı Gnkurmay MSB askeri okullar universiteliler ve ulkeyi yönetmeye soyunmuş tüm siyasilerin okumasını şiddetle arzu ediyorum.. Bizim devletimizin bu konudaki stratejisini merak edip durdum kuvvetle muhtemel yok.. Yazıda belirtilen ana bilgiler ışığında bir yetkin ekip kurulmali ve bu is yapılmalı bir an önce.. Sonra Roketsan Aselsan gibi kurumlarımizin bu konudaki proje çalısmalarının diğer projelerle tamamlayıcı sekilde neler ve nasil olmasi nasıl yonetilecegi hususları büyük onem taşiyor.. Gayretlerin ve bilgilendirmelerin icin çok tesekkur ediyor daimi başarılar diliyorum... Sevgiyle kal..