23/06/2016

TFX Projesi: Ne? Ne İçin? Nasıl? - 3

Savunma ve Havacılık dergisinin 172'nci sayısında "Ülkemizin Mavi Göklerdeki Elçileri: Türk Yıldızları" başlığı ve İbrahim Sünnetçi imzası ile yayımlanan makalede, Türk Hava Kuvvetleri (HvKK) bünyesindeki hava gösteri filosu olan Türk Yıldızları'nın tarihçesi ve gelecek planları ile ilgili ayrıntılar yer alıyor.

Makalenin "2016 Gösteri Programı ve Geleceğe Dönük Hedefler" alt başlıklı son kısmında ise, filonun halen kullandığı NF-5A/B 2000 uçaklarının halefleri ve bunlara geçiş aşamaları aktarılmış. Buna göre halen hizmetteki NF-5A/B 2000'lerin faydalı kullanım ömürleri 2020'de dolacağı için, bu uçakların HvKK envanterindeki F-16C/D Block 30'larla değiştirilmesi planlanmış bulunuyor. Makalede aktarıldığına göre yapısal iyileştirme çalışmalarının tamamlanmasından sonra F-16 Block 30'ların 2018 yılından itibaren Türk Yıldızları hizmetine verilmesi öngörülmekte. Bu uçakların da 2030'dan itibaren Milli Muharip Uçak (TFX) ile değiştirilmesi hedeflenmiş.

Bu bilgiyi bir kenara koyalım. Zira HvKK'nin ve dolayısıyla TFX'in geleceğine dair önemli ipuçları içeriyor.

TÜBİTAK tarafından 11 - 12 Mayıs tarihlerinde Ankara Bilkent Otel'de düzenlenen "Türk Havacılık ve Uzay Çalıştayı"nın son gün oturumunda, Hava Kuvvetleri'nden Yüzbaşı Musa Yıldırım tarafından "Millî Muharip Uçak Projesinin Teknoloji ve Sanayileşme Açısından Önemi" başlıklı bir sunum yapıldı.

Bu sunumun gerek içeriği gerekse genel yapısı ve hatta başlığı, TFX projesine ilişkin başka önemli ipuçları sunuyor.

Bu ipuçlarını takip etmeden önce güncel durumu kısaca özetlemekte fayda var.

Haziran 2016 İtibariyle Türk Hava Kuvvetleri Muharip Gücü

Son olarak Peace Onyx IV projesi kapsamında 30 adet F-16C/D Block 50+ uçağın teslimatının tamamlanması ile F-16 filosunun toplam mevcudu 240 oldu. 175 adet F-16C/D Block 40 ve 50'nin Peace Onyx III projesi kapsamında aviyonik modernizasyonu tamamlandı. 35 adet F-16C/D Block 30 için ise başlatılan Yapısal Modernizasyon Projesi'nde, Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) web sitesindeki en son bilgiye göre teklif değerlendirme çalışmaları devam ediyor.

Aktif hizmette sadece 111 ve 171 Filo envanterlerindeki F-4E 2020 Terminator'ler kaldı. Bu uçaklar faydalı hizmet ömürlerini 2020'de doldurmaya başlayacaklar. F-4E/TM Şimşek ve RF-4E/TM Işık uçakları hizmetten alınmıştı (bkz: "Türk Phantom'ları")

F-16 ve F-4E 2020 uçakları geçen yıldan bu yana oldukça yoğun bir tempo ile yurt içindeki ve Kuzey Irak'taki PKK hedeflerine karşı yakın hava desteği, uzun menzilden hassas güdümlü silahlarla bombardıman ve taktik keşif görevleri gerçekleştiriyorlar.

Öte yandan gerek Suriye sınırı boyunca artan güvenlik tehdidi gerekse PKK'ya karşı gerçekleştirilen operasyonlarda artan yakın hava desteği ve keşif - gözetleme ihtiyacı doğrultusunda, Archangel BPA uçağı alımı da gündemde.

Savunma ve Havacılık makalesindeki bilgi dikkate alınacak olursa, Block 30 filosunun bir kısmının Türk Yıldızları'na kaydırılması, filonun geri kalanının muharip ön hat görevlerinden kademeli olarak çekileceği anlamına gelebilir. Zira Block 30'lar, HvKK'nin hizmetine ilk giren F-16 modelleri ve artık oldukça yaşlanmış durumdalar.

TAI ve ASELSAN tarafından yürütülmekte olan Özgür Projesi'nin geleceği bu durumda önem kazanıyor. Proje, milli imkânlarla geliştirilen bir görev bilgisayarının F-16 Block 30 uçağına takılıp test edilmesini kapsıyordu. Beklenti, geliştirme ve test sürecinin tamamlanmasını müteakip, bu modernizasyonun en azından diğer Block 30 uçaklarına da uygulanması yönündeydi. Ancak Block 30'ların bir kısmının Türk Yıldızları'na kaydırılacak olması, filonun geri kalanı için bu şekilde bir modernizasyonun planlanmadığı anlamına geliyor olabilir. Bu durumda ise, Özgür'ün prototip seviyesinde kalması olasılığı belirir. Eğer Block 40 ve Block 50 uçaklarına Özgür'ün uygulanması yönünde bir karar alınırsa, bu durumda bu modellerden bir uçak üzerinde de prototip işlemi yapılması gerekecektir.

Öte yandan Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir'in Mart ayında verdiği bir mülakattaki sözlerinden, F-16'lar için ayrıca bir modernizasyon düşünülmediği anlamı çıkıyor. Zira Demir, F-16 filosunun bakım, onarım ve modernizasyon maliyetlerinin çok yüksek olduğunu, bu uçakların 2030'da emekliye ayrılacağını söylemiş.


F-35 Müşterek Taarruz Uçağı

F-35 projesinde bugüne kadar LRIP-10 ön seri üretim kafilesinden iki; LRIP-11 kafilesinden de dört adet olmak üzere toplam altı F-35 Block 3F'nin kesin siparişi verilmiş durumda. SSM tarafından uçakların 2018 yılından itibaren hizmete girmeye başlayacağı duyurulmuştu. 2020 yılına kadar toplam 14 adet F-35'in hizmete girmiş olması planlanıyor. Bu 14 uçaktan ilk ikisi bir süre pilot eğitimi için ABD'de konuşlandırılacak. Dolayısıyla yaklaşık 50 adet F-4E 2020'nin ömrünü tamamladığı sırada muharip olarak 12 adet F-35 hizmette olacak. Malatya 7'nci ve Eskişehir 1'inci Ana Jet Üs'lerinde hizmete girecek uçakların erken harbe hazırlık (IOC) ve tam harbe hazırlık (FOC) seviyelerine ne zaman ulaşacaklarına ilişkin açık kaynaklarda bir bilgiye rastlamadım.

F-35 uçakları ilk olarak 7 AJÜ 172'nci Filo'yu donatacaklar. Ardından teslim edilecekleri 171'nci Filo'nun elde kalan F-4E 2020'leri, 111'nci Filo'da toplanacak. Bu bilgiden hareketle, 2020 civarında en fazla bir filo mevcudu kadar F-4E 2020'nin hizmette kalacağını, bunların da hızla 2020 - 2025 arasında emekliye sevkedileceğini öngörmek mümkün. Ancak aynı dönemde eldeki F-16'ların Block 30'ları da ömürlerinin sonlarına gelmiş olacaklar. 35 adet Block 30'dan 10 kadarının Türk Yıldızları'na kaydırılmış olacağı varsayılırsa, 2020 civarında HvKK'nin belkemiğini 200 civarında F-16 Block 40, Block 50 ve Block 50+ oluşturacak demektir.


"Beşinci Nesil Uçak için Beşinci Nesil Düşünmek Gerekir"

30 Mart - 1 Nisan tarihleri arasında Harp Akademileri Komutanlığı'nda gerçekleştirilen "Uluslararası Hava Harekâtı Sempozyumu"nda davetli konuşmacı Prof. Albay John A. Olsen tarafından söylenen bu söz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından da benimsenmiş olmalı ki, etkinlik ile ilgili duyurunun alt başlığı olarak kullanılmış.

Gerçekten de öyle. Beşinci nesil bir savaş uçağından beklentileri belirleyebilmek için, karşı karşıya kalacağı tehditleri, görev yapacağı savaş uzayını hayal edebilmek gerekli. Bu da ancak, bilim ve teknolojiye dair bir uzgörü yeteneği ile mümkündür.

Türk Havacılık ve Uzay Çalıştayı'nın ikinci gün oturumunda Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılacak olan ve "Milli Muharip Uçak Projesinin Teknoloji ve Sanayileşme Açısından Önemi" başlıklı sunum, bu nedenle büyük önem taşıyordu. Bu kadar iddialı ve uzun soluklu (olması beklenen) bir projeye ilişkin, HvKK'nın vizyonu ve hayallerine ilişkin birinci elden ipuçları sunacaktı çünkü: HvKK'nın beşinci nesil düşünceleri ne idi, TFX'ten beklentileri nasıldı, bu sunum sayesinde öğrenme fırsatı olacaktı.

Oldu da:

"ABD F-35 & F-22 ikilisini uçuruyor. Ben de aynısını yapayım" Projesi



Her ne kadar SSM Müsteşarı İsmail Demir TFX projesi ile ilgili plan ve hedefleri basın aracılığı ile kamuoyu ile paylaşıyor olsa da, yukarıda bahsi geçen sunumun genel içeriği ve mesajları itibariyle projenin esas yürütücüsünün HvKK olduğu anlaşılıyor. Hatta sunumun sonraki kısımlarında bilim ve sanayi politikasına, ArGe  teşviklerine değiniliyor, üniversitelerin ve teknokentlerin ne yapması gerektiği sorgulanıyor.

Burada vahim olan, son kullanıcının bilim - sanayi ve teknoloji politikaları geliştirmeye çalışması mı yoksa bunu ArGe, ÜrGe ve inovasyon kavramlarını birbirine karıştırarak yapması mı, karar veremedim.



Burada tanımlanan şey ArGe değil, ürün geliştirme ya da inovasyondur. Temel, uygulamalı ve deneysel olmak üzere üç türü olan ArGe'de hedef bilgi üretmektir. Bilimsel ya da teknolojik bir belirsizliğin, boşluğun olduğu durumlarda yapılır.

ArGe ile, daha önce var olmamış bir "şey" geliştirmek / üretmek hedeflenir. Ve tüm bu çalışmalarda hedef, yeni bilgi ve teknolojiler elde etmektir. Çalışmaların, akademik araştırma kurumları, endüstri ve kamu eşgüdümü ile belirlenecek, kısa - orta - uzun vadeli hedef ve işlem maddeleri olan bir strateji dahilinde yürütülmesi gerekir.

Daha en başında "F-22 gibi bir uçağın geliştirilmesi" istenen TFX projesi bir ArGe projesi değildir, bir ürün geliştirme projesidir. Proje kapsamında pek çok ArGe projesi yürütülebilir, ki bir kısmı bazı üniversitelere verilmişti de. TFX kapsamında havacılık teknolojilerine yönelik ArGe projelerinin sayısı artırılmalıdır, buna şüphe yok. Ancak eğer TFX, ArGe odaklı bir proje olarak kurgulanıyor ise:

1. Bunu bu şekilde son kullanıcı mı kurgulamıştır; bu, son kullanıcının altından kalkabileceği ya da bununla yükümlü olduğu bir görev midir?

2. HvKK tarafından ilgili sunumda belirlendiği bildirilen 300 adet alt proje ve kurulması öngörülen 1,000 proje takımı ne kadar sürede kurulacaktır?

3. Takım başına ortalama beş araştırmacı tahmini üzerinden, 1,000 proje takımı en az 5,000 araştırmacı anlamına gelir. Havacılık - uzay alanına yönelik olarak ArGe projesi yürütebilecek bu kadar sayıda araştırmacı mevcut mudur?

4. 1,000 adet ArGe proje takımını koordine edecek, onları yönlendirip çıktıları denetleyecek kadar sayıda, tecrübeli ve donanımlı ArGe lideri ülkemizde mevcut mudur?

5. Tüm bu projelerin tasarlanması, çıktılarının birbiri ile etkileşimi, proje takvimlerinin belirlenmesi, projelerin başlatılması gibi süreçler; SSM ve HvKK tarafından çeşitli kereler ilan edilmiş olan 2023'te ilk prototipin ortaya çıkması hedefi ile örtüşebilecek midir?

Gibi sorular öne çıkacaktır.

TFX'in bu bakımdan bir ArGe projesi olması, yani içinde çok sayıda yenilikçi, devrimsel teknoloji içerecek şekilde tasarlanması tek başına bir sorun değildir. Burada esas sorun:

1. Henüz insanlı ve sabit kanatlı bir uçağa dair:

i. Tasarım
ii. Prototip üretimi
iii. Test
iv. Sertifikasyon ve uçuşa elverişlilik
v. Üretim (ön seri üretim ve tam seri üretim)
vi. Destek (entegre lojistik destek, performansa dayalı lojistik destek)
v. Güncelleme, iyileştirme
vi. Hizmetten alma

döngüsünü tamamlamamış; ilk modern insanlı sabit kanat uçak projesi olan turboprop motorlu eğitim uçağı Hürkuş için bu döngünün iv maddesinde bulunan Türk havacılık sanayiinden, beşinci nesil, devrimsel teknolojileri bünyesinde barındıracak bir uçak beklemek,

2. İnsanlı savaş uçağına giden yolun önemli basamakları olan

i. Aviyonik sistemler
a. Radar
b. Elektrooptik algılayıcıylar
c. Uçuş kontrol ve denetim sistemleri
d. Görev bilgisayarı ve sair bilgisayar omurgası
e. Elektronik harp sistemleri (istihbarat, karıştırma, kamaştırma, aldatma vb)

ii. Motor

iii. Gövde üretim teknolojileri

gibi alanlarda özgün ürün ve teknolojileri kısıtlı olan, bu yolda daha ilk adımları atmakta olan yerli sanayiden, yürümeden koşmasını beklemek,

3. Adım adım ilerleyecek bir kurgu (örneğin Hürkuş'un rüşdünü ispat etmesi, akabinde jet motorlu eğitim uçağı, T129 ATAK projesindekine benzer bir şekilde bir savaş uçağının "yerlileştirilmesi" akabinde özgün savaş uçağının geliştirilmesi) yerine, doğrudan doğruya "F-22 gibi devrimsel teknolojiler içerecek uçak" için hedef konulmasıdır.

Halbuki, Özgür Projesi örneğin tüm F-16 Block 30 ve/veya Block 40 filosuna yayılarak hem tecrübe hem de yetkinlik kazanılabilir; akabinde bu uçaklar yerli sanayinin geliştireceği modern radar, elektronik harp sistemi vb ürünlerle donatılarak, TFX'e giden yolda gereken teknolojik altyapı ve tecrübe kazanılabilir. Müsteşar İsmail Demir'in sözlerinden böyle bir plan olmadığı anlaşılıyor.

Peki bu durumda başka ne olabilir?

Hedefleri aynı anda hem bu kadar muğlak hem de bu kadar iddialı olabilen TFX projesinin barındırdığı riskler son derece yüksek. İlaveten, son kullanıcının bahsi geçen sunumda açıkça ortaya koymuş olduğu proje yönetim yöntemi, bu riskleri daha da artırıyor. Bu etkenlerden dolayı TFX projesinde bütçe ve takvim aşımları, proje modeli ne olursa olsun muhtemeldir.

Ancak öte yandan 2025 civarından itibaren HvKK'nin karşılanması gerekecek harekât ihtiyaçları söz konusu. Yeni bir platform alımı altyapı, eğitim, tam harbe hazırlık seviyesinin kazanılması vb etkenlerden dolayı pek olası değildir. Bu durumda en muhtemel çözüm yolu, ilave yeni üretim ya da ikinci el F-16 alımı olabilir. Hatta üretici ile birlikte yeni bir çözüm modeli dahi geliştirilebilir (TFX için geliştirilen teknolojilerin F-16'ya uyarlanması, TFX hizmete girene kadar oluşacak boşluğun bu şekilde doldurulması, bu yeni F-16 modelinin birlikte pazarlanması vb gibi)

Beşinci nesil uçağı geliştirmek için gerçekten de beşinci nesil düşünebilmek gerekli. Ben henüz bu yönde bir işaret göremedim. Umarım yanılıyorumdur.





Not: Söz konusu çalıştayda sunumunu yapan TÜBİTAK yetkilisine, Carter Doktrini uyarınca geliştirilen F-20'nin, Reagan Doktrini sonucu uğradığı akıbeti örnek vererek, "savaş uçakları gibi büyük boyutlu projelerin sadece teknoloji değil, siyaset, strateji, ekonomi, ticaret ve hatta sosyoloji vb çok farklı boyutları vardır. TFX projesinde konsept belirlenirken bu boyutlar hesaba katılıyor mu" şeklinde bir soru dordum. "Bizim için esas olan HvKK ihtiyaçlarıdır" şeklinde bir yanıt aldım. O sırada salonda olan HvKK mensubu üst düzey yetkililerin hiç birinden de bir açıklama, düzeltme ya da ek bilgi gelmedi.

20 yorum:

Adsız dedi ki...

Hocam Allah aşkına neden Saab Gripen'ler kopyalanmıyor ya da satın alınmıyor ?

Cemal KALINTAŞ dedi ki...

Arda Bey sizin endişelerinize katılıyorum ve inanın bu konuda yanılıyor olmanızı sizden çok istiyorum. Umutluyum yapabiliriz inancı hakim bende ancak sizin tespitlerinizede değer veriyorum. Uçak teknisyenliği eğitimi aldıgım sırada tanıştığım insanların önemli bir kısmı biz yapamayız diyorlardı fakat o kadar üst seviyede işler yapmışlar ve yapıyorlarki onlardan bu tespiti duymak çok saçma geliyordu. Şimdi anlıyoru işi bileni bulmak kadar zor hatta daha zor olan organizasyonu, koordinasyonuve proje yönetmeyi sağlamakmış. Yine bir farkındalık oluşturdunuz teşekkürler.

Rak dedi ki...

tahmin ediyorum meydana gelecek uçak açığını tfx uçağı envantere girene kadar hürkuş uçağının silahlandırılarak düşük operasyonel maliyetiyle birlikte uygulamaya koyacaklar.

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

http://www.abovetopsecret.com/forum/thread136082/pg1

TFX yerine TF-4X yapsak?

ALFACINO dedi ki...



Arda Bey merhaba,

Benim kanaatim bu projenin yerlilik oranı (tasarım,ÜrGe dahil) Altay projesi ile Yeni Tip Denizaltı(HBT) arasında olacak.
Yani bu işi halihazırda yapma kabiliyetine sahip yabancı bir firmadan yüksek oranda destek alınarak kotarılacak. O halde bile 2023'te bir prototipin uçabileceğinden emin değilim.
Zamanla bulunmayan kabiliyetler kademeli olarak kazanıldıkça ürün yerlileşecektir.

Bana da bu tip iddialar söyleneli beri uçuk geldiği için yazınız çoğu zaman olduğu gibi hislerimize tercüman oldu. Umarım oluşacak uçar platform açığını şimdiden öngörebilecek ve gidermek için önerdiğiniz çözümleri düşünebilecek zihinler vardır oralarda.

İyi günler dilerim,

Adsız dedi ki...

60, 70 ve 80 li yıllarda THK yaklaşık olarak 600 adet ileri hat muharip savaş uçağı ile hizmet vermekteydi. Tabi ki bu ABD stratejisi doğrultusunda bizim için belirlenmiş görev tanımlarının bir sonucudur. Yoksa, bizim kendi insiyatiflerimiz sonucu bir strateji ürünü değildir. 90 lı yıllardan itibaren sayısal zayıflama süreci bize yeni biçilen elbisenin içine girebilmemiz için uygulanmaya başlanmıştır. Bugüne geldiğimizde 300 adet sınırına dahi yaklaşamayan bir hava gücüne sahibiz. Şimdi, bazıları diyecektir ki. Sayılara takılmayın, önemli olan niteliktir. Bu bana göre Polyanna iyimserliğinden öteye geçmeyen bir söylemdir. Türkiye gibi bir ülkenin en az 500 adet modern hava platformuna her zaman ihtiyacı vardır.

Tarihte olmadığımız kadar hava gücü olarak zayıf bir konumdayız ya da öyle bırakılmak durumundayız. TFX projesinin de bağımsız bir devlet karakterinde yürütülebilir bir proje olacağını beklemek hayalcilik olur. Kaldı ki, havacılık geçmişi olmayan bir ülkenin bu Arge projelerini yürütmesini beklemek boşunadır. Bilim olmayan bir ülkenin bu çalışmaları hayta geçirmesi imkansızdır. Şimdi yine F-16 üretim tecrübemiz, Atak ve Hürkuş projelerimizi nasıl görmezden gelirsin sorusunu soranlar olacaktır. Önce bunların ne kadar milli ve copy-paste olduğunu tartışalım sonra geleceğimizi konuşalım.

Gün geçtikçe zayıflıyoruz ve bu böyle devam edecek. Hava kuvvetleri bir Suudi Arabistan seviyesinde bile değil. Onların sahip oldukları platformlara gıpta ile bakmamak mümkün değil. Herhangi bir karşılaşma durumunda Tyhpoon ve F-15 lere karşı şansımız ne olur? Hem sayı hem de platform niteliği olarak bize üstünler. Yine bizim pilotlarımızın kalitesi diye söze başlayanlar olacaktır.

Son Avrupa Şampiyonası'na da bu mantıkla gittik ve boyumuzun ölçüsünü alıp geldik. Daha en iyi dördüncü olmamız kesinleşmeden final yolunda ne kadar rahat yürüyeceğimizi kırk yıllık spor yorumcuları ekranlarda müjdeliyordu. Sonuç!

Önemli olan matematiksel sonuçları doğru elde etmek ve bilim üretmektir. Son yıllarda bunlardan hangisi ülkemizde değer görüyor sizce?

?ahinkaya dedi ki...

birinci sınıfta hecelemeye başladığın zaman da umutsuz olur insan..nasıl okuma öğrenecek bunlar diye..bir sene içinde çat pat okuma öğrenilir..sonrası koşa koşa gelir..bu işlerde böyle olacak..ya allah bismillah ile başlayacağız..karamsarlık müslümana yakışmıyor..herşey metafizikle izah edilemez..

Adsız dedi ki...

Sn. Şahinkaya, bu ülke gelişmekte olan ülke sıfatını atabildi mi üzerinden 50 yıldır. Hala aynı yerde beklemeyi bırakın her gün daha da geri gidiyoruz. Size taze bir örnek, belki haber sayfalarında okudunuz. Tübitak'ın sergilemeye bile değer görmediği TED Koleji öğrencilerinin projesi, Amerika'da 2500 proje içerisinde 1. seçildi ve öğrenciler kalan eğitimlerinin devamı için Amerika'ya davet edildiler. Bu örnek bizim durumumuzu açıklamaya yeter.

Adsız dedi ki...

Sn x Siz pencerenizi değiştirin daha ortak bir pencereden bakmaya çalışın size daha umut veren şeylerde olabilir.(Herkez için geçerli)

Adsız dedi ki...

Taa 1970 lerde biz amerikalıların verdiği f104 leri kulanırken israililer bir şekilde ele geçirdikleri mirage 3 çizimşeriyle kendi mirage larını yapıp gayet başarılı şekilde arapların miglerini yediler.Daha sonra tamamen yerli nasher yaptılar.1980 lerde Daha sonra 5000 mühendisin çalıştığı projenin %40 nın ABD ce destekteklendiği Lavi projesini hayata geçirdiler. Delta kanatlı f-16 . Bu uçaktan ABD f-16 pazarını böleceğini anladığında desteği bıraktı ve proje kaldı. Şimdi bu 1970 lerden beri kendi uçağını yapan bir ülke bile bu işi bırakıp hazır alıp verilen sonsuz geliştirme olanaklarıyla abd uçaklarını kullanıyorsa bizim işimiz resmen cin olmadan şeytan olmaya çalışmaya benziyor.

Cemal KALINTAŞ dedi ki...

SENİN DE ARKANDA İSTEDİĞİNDE YÖNETECEĞİN, İSTEDİĞİNDE MAŞA YAPABİLECEGİN, SENİN İSTEGİN DIŞINDA KONUŞAMAYAN VEYA HARAKET EDEMEYEN ABD GİBİ BİR ÜLKE VARSA EĞER, ZATEN O DURUMDA YAPMAN HATA AMA YOKSA (Kİ YOK) YA YAPACAKSIN YADA ÇİZİLENİN İÇİNDE KALACAKSIN!!!!!!

Adsız dedi ki...

Ben burada yapamayız demiyorum yaparız ama biz böyle bir uçak yapana kadar ABD Uzay Gemisi Rusya Çin Marsa getimiş olur. Teknoloji böyle bir şey. Teknoloji gelişiminin evreleri vardır. Çizilenin içinde kalmayalım tamamda çizgi dışınaa çıkarken dönüp bir kendimize bakalım acaba ben bu işi yapabilirmiyim. Bu işin içinde olanlar biraz zor dediğinde bi düşünelim. Ben sadece amatör olarak takip eden bir meraklıyım ama her gün bu konular hakkında okuyarak kendimi geliştiriyorum. Toplumca sorgulama yapmayı öğrenmeliyiz körü körüne inanmayalım. biraz kendimizi geliştirilelim ve kendi bakış açımızı geliştirilim.

Adsız dedi ki...

Hep bildiğimiz alışıla gelmiş klişe cümleler bunlar diyeceğinizi bilsemde söyleyeceğim, Başlamak bitirmenin yarısıdır, Zararın neresinden dönersen kardır, Hayallerin yoksa sen de yoksun ve buna benzer bir sürü özlü sözle cevap veilebilir size. Birde şu varki 'Biz bunları yapanakadar onlar neler yapar' diyelim ancak biz burdan başlamassak onları nasıl yetişeceğiz peki??

Adsız dedi ki...

Başlamak için mükemmel olmaya gerek yok ama mükemmel olmak için, başlamak gerek.

Adsız dedi ki...

Yahu bazı arkadaşlar ne kadar karamsar, israil yapamamış amerika el çekmiş, tecrübemiz yokmuş, hiç bulaşmamalıymışız vs vs. Yazar gayet güzel özetlemiş aslında her şeyi, bizimkiler uçacak, kaçacak, kimsede olmayacak gibi atıp tutuyorlar ancak bu hayalleri için alt yapıları yeterli mi? imkanları var mı? diye eleştirel de olsa güzel bir yazı hazırlamış. Yani Ferrari yapmaya kalkıyoruz da iyi bir sedan çıkarsak kafi. Tabi ki herkes farkında daha önce savaş uçağı üretmediğimizin. Lafa gelince yok oraya bağlıyız buraya bağlıyız kafa uzatamıyoruz, uçan soba borusu vs. tmm üretelim dendiğinde de sen ne bilirsin amerikalı kaç yıl uğraşmış vay efendim rusların gözü kör olmuş, çinlilerden haber alınamıyormuş bırakın bu işleri. İyi ya da kötü son yıllarda(kimine göre yıllar önce) siyasi idare yerli yerli diye diye bir seviyeye ulaştık. Fırsat varken asker aklında ne var ise istemeli, hatta imkansızı istemeli ki ulaşabileceğimiz pik seviyeye kadar çıkalım. Tabi ki beyin göçü de olur, tek. transferi olur, kopyalama olur, mühim olan semalarımızda bizim hakim olduğumuz kısıtlama yaşamadığımız bir nesneyi günün teknolojisiyle uçurabilmek.

Adsız dedi ki...

bu projenin olabilirliğine olan umdumun tek nedeni ürün geliştirme olması dediğiniz gibi proje arge projesi değil. olması gerekende bu zaten .

Cemal KALINTAŞ dedi ki...

Yorumunuza katılıyorum ferrariyi hedefle diyen arkadaşım. Malumunuzdurki, Hedefi ne kadar büyük tutarsanız vurma şansınızda o derece yüksek olur.

Adsız dedi ki...

2020 den sonra büyük azalma olacağı görülüyor,bu eksikliği TFX ile doldurmak ve bu projeyi de BAE ile İngilizlere ihale etmek büyük hata olur. Alternatif projeler geliştirelim;Ruslardan Mig veya su serisi ihtiyacimiz olan uçağın projesi ni alip, destekle yapabiliriz. HÜRKUŞ proje olarak Koreden alındı ve hala envantere giremedi. fazla zamanımız yok. Boyle bir talebi ve öngörüyü kullanıcıdan beklemek hata olur, çünkü Anka ve Hurkustaki gecikmelerin asıl sebebi, kullanıcı talebi değil mi.

Unknown dedi ki...

Hurkus koreden alindi fiyen arkadas, git bunu ucagi yapan ekibe soyle bakalim ne diyecek sana. Bugun turkiye havacilikta koreden ileridir.

Yapamayiz edemeyiz diyen arkadasta bir pisikologa gorunsun. Eskiden 600 ucagimiz vatdida abd de rusyada kac ucak vardi simdi kac var ? Atip tugarken tutarli olun.