İnsansız Hava Araçları (İHA), gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Bu sistemlerin kullanılması, satın alınması ya da geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası ilişkiler gündemini şekillendiren bir güce sahip oldu. ABD'nin Pakistan'daki İHA saldırıları, İran'ın bir ABD İHA'sını düşürmesi, Uludere Olayı ya da Türkiye'nin ABD'den alacağı Reaper İHA'ları, çok karmaşık askeri ve siyasi yan etkiler doğurdu örneğin.
Bu kadar güçlenen" robot uçaklar", yakın gelecekte "savaşuzayı"nın dinamiklerini kökünden değiştirecek muhakkak. Peki bu değişim nasıl olacak?
Ben şu şekilde bir öngörüde bulunuyorum.
İHA'lar başlangıçta sadece hedef tespit, teşhis ve genel maksat keşif amaçlı olarak kullanılmaktayken günümüzde komple C4ISR, ELINT / SIGINT, kaçakçılık ve terörizmle mücadele, silahlı saldırı ve savaş dışı askeri operasyonlarda yaygın biçimde kullanılmaktalar.
İHA’ların çıkış noktalarından olan “üzerinde mürettebat bulunmadığı için insan kaybı riskinin sıfır olması” ile “harcanabilir / kaybedilmesinin maliyeti yüksek olmayan” nosyonlarından sadece ilki realize olmuş görünmekte. Karmaşık ve pahalı aviyonik, uçuş kontrol ve sensör sistemleri, İHA’ların geliştirme, tedarik, işletme ve idame maliyetlerini büyük oranda artırmış durumda.
Bir sistemler bütününün parçası olması gereken İHA’lar, komple bir konsepsiyon içinde ele alınmalıdır. Halen bu alandaki çalışmalar emekleme aşamasında denebilir – savaş uçaklarının 1. Dünya Savaşı’ndaki kullanımına benzetilebilir. Bu savaşta uçakların keşif, gözetleme ve bombardıman görevlerindeki faydaları keşfedilmiş, bu görevlere yönelik olarak taktikler geliştirilmişti.
Türkiye’de ise İHA alanında ayakları yere basan ve uzun vadeli bir strateji bütününün bulunduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Operatif İHA’ları NATO içinde ilk kullanmaya başlayan ülkelerden biri olan Türkiye bu alanda oturmuş bir teknolojik ve taktik kabiliyet geliştirebilmiş değildir.
Şahsi kanaatim, önem sıralamasına göre İHA’ların en önemli karakteristik özellikleri şu şekilde sayılabilir:
1. Otonomi
2. Havada kalış süresi
3. Sensör kabiliyeti (çok farklı tip sensörleri bir arada taşıyabilme)
4. “Swing role” kabiliyeti (uçuş halindeyken bir görev modundan diğerine geçiş yapılabilmesi)
5. İrtifa ve manevra marjinlerinin daha geniş olması
Yakın Gelecek
Önümüzdeki 20 yıllık süreçte ve sonrasında İHA’dan istenebilecek yeni imkan ve kabiliyetler veya değişikliklerin şunlar olabileceğini değerlendiriyorum:
1. Muharip İHA tasarımlarının gelişeceğini değerlendiriyorum. Bu kapsamda öncelikle SEAD / DEAD ve hassas güdümlü yer saldırı, akabinde hava – hava görevli İMHA (İnsansız Muharip Hava Aracı) tasarımlarının ortaya çıkacağını tahmin ediyorum.
2. İHA’ların insanlı hava araçları ile aynı görev paketinde rol alacağı yeni taktiklerin ve teknolojilerin gelişmesi muhtemeldir. Bu kapsamda ikinci pilot koltuğundan veya “mothership” (ana gemi) İHA idare edilen kombine kolun, “swingrole” konfigürasyonunda görev yapması beklenebilir.
3. Angajman kuralları (Rules of Engagement), sivil hava trafiği, yer personelinin talimatlarını takip ve karar alma gibi anlık ve isabetli kararların alınmasının gerektiği durumlara yönelik olarak, yapay zeka ve davranış modellerinin gelişmesi mümkündür.
4. Sensör teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak, aynı anda farklı tipte istihbarat görevlerinin yerine getirilmesi mümkün olabilecektir.
Bu imkan ve kabiliyetlerin geliştirilmesi, teknolojideki gelişmeler, yeni çözüm ve yaratıcı yeniliklere (başka bir deyişle "inovasyon"lara) bağlı şüphesiz. Bu doğrultuda en önemli etken olarak COTS (Commecial Off the Shelf; Hazır Ticari Ürün) çözümleri öne çıkmaktadır. COTS çözümler, özellikle test ve entegrasyon süreçlerini kısıp maliyetleri düşürmek için tercih edilecektir.
Öte yandan, artan maliyetler ve daralan savunma bütçeleri ile gereksinim duyulan teknolojilerin karmaşıklığı nedeniyle, İHA projelerinde çokuluslu müşterek projelerin giderek yaygınlaşacağı (nEUROn gibi) öngörülebilir. Ancak çokuluslu projelerin riskleri de büyüktür, zira katılımcı / paydaş ülkelerin kendilerine özgü harekât ve kabiliyet isterlerinin asgari müşterekte buluşturulması kolay değildir. Kısa süre önce iptal edilen Talarion projesi, bu konuda önemli bir örnektir. İlaveten, çokuluslu projelerin yaygınlaşması, tasarım ve üretim süreçlerinde standardizasyonu zorunlu kılacaktır. Bu da, en temel altsistemlerden üretim bandına kadar pek çok proje bileşeninde müşterekleşmeye yol açacaktır. Ancak bu yapının sağlıklı bir biçimde işlerlik kazanması ve ülkeler ile havacılık – uzay sanayi şirketlerinin tecrübe altyapısı inşa etmelerine kadar geçecek sürede, İHA / İMHA projelerinin maliyeti son derece yüksek olacaktır.
Bu kadar güçlenen" robot uçaklar", yakın gelecekte "savaşuzayı"nın dinamiklerini kökünden değiştirecek muhakkak. Peki bu değişim nasıl olacak?
Ben şu şekilde bir öngörüde bulunuyorum.
İHA'lar başlangıçta sadece hedef tespit, teşhis ve genel maksat keşif amaçlı olarak kullanılmaktayken günümüzde komple C4ISR, ELINT / SIGINT, kaçakçılık ve terörizmle mücadele, silahlı saldırı ve savaş dışı askeri operasyonlarda yaygın biçimde kullanılmaktalar.
İHA’ların çıkış noktalarından olan “üzerinde mürettebat bulunmadığı için insan kaybı riskinin sıfır olması” ile “harcanabilir / kaybedilmesinin maliyeti yüksek olmayan” nosyonlarından sadece ilki realize olmuş görünmekte. Karmaşık ve pahalı aviyonik, uçuş kontrol ve sensör sistemleri, İHA’ların geliştirme, tedarik, işletme ve idame maliyetlerini büyük oranda artırmış durumda.
Bir sistemler bütününün parçası olması gereken İHA’lar, komple bir konsepsiyon içinde ele alınmalıdır. Halen bu alandaki çalışmalar emekleme aşamasında denebilir – savaş uçaklarının 1. Dünya Savaşı’ndaki kullanımına benzetilebilir. Bu savaşta uçakların keşif, gözetleme ve bombardıman görevlerindeki faydaları keşfedilmiş, bu görevlere yönelik olarak taktikler geliştirilmişti.
Türkiye’de ise İHA alanında ayakları yere basan ve uzun vadeli bir strateji bütününün bulunduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Operatif İHA’ları NATO içinde ilk kullanmaya başlayan ülkelerden biri olan Türkiye bu alanda oturmuş bir teknolojik ve taktik kabiliyet geliştirebilmiş değildir.
Şahsi kanaatim, önem sıralamasına göre İHA’ların en önemli karakteristik özellikleri şu şekilde sayılabilir:
1. Otonomi
2. Havada kalış süresi
3. Sensör kabiliyeti (çok farklı tip sensörleri bir arada taşıyabilme)
4. “Swing role” kabiliyeti (uçuş halindeyken bir görev modundan diğerine geçiş yapılabilmesi)
5. İrtifa ve manevra marjinlerinin daha geniş olması
Yakın Gelecek
Önümüzdeki 20 yıllık süreçte ve sonrasında İHA’dan istenebilecek yeni imkan ve kabiliyetler veya değişikliklerin şunlar olabileceğini değerlendiriyorum:
1. Muharip İHA tasarımlarının gelişeceğini değerlendiriyorum. Bu kapsamda öncelikle SEAD / DEAD ve hassas güdümlü yer saldırı, akabinde hava – hava görevli İMHA (İnsansız Muharip Hava Aracı) tasarımlarının ortaya çıkacağını tahmin ediyorum.
2. İHA’ların insanlı hava araçları ile aynı görev paketinde rol alacağı yeni taktiklerin ve teknolojilerin gelişmesi muhtemeldir. Bu kapsamda ikinci pilot koltuğundan veya “mothership” (ana gemi) İHA idare edilen kombine kolun, “swingrole” konfigürasyonunda görev yapması beklenebilir.
3. Angajman kuralları (Rules of Engagement), sivil hava trafiği, yer personelinin talimatlarını takip ve karar alma gibi anlık ve isabetli kararların alınmasının gerektiği durumlara yönelik olarak, yapay zeka ve davranış modellerinin gelişmesi mümkündür.
4. Sensör teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak, aynı anda farklı tipte istihbarat görevlerinin yerine getirilmesi mümkün olabilecektir.
Bu imkan ve kabiliyetlerin geliştirilmesi, teknolojideki gelişmeler, yeni çözüm ve yaratıcı yeniliklere (başka bir deyişle "inovasyon"lara) bağlı şüphesiz. Bu doğrultuda en önemli etken olarak COTS (Commecial Off the Shelf; Hazır Ticari Ürün) çözümleri öne çıkmaktadır. COTS çözümler, özellikle test ve entegrasyon süreçlerini kısıp maliyetleri düşürmek için tercih edilecektir.
Öte yandan, artan maliyetler ve daralan savunma bütçeleri ile gereksinim duyulan teknolojilerin karmaşıklığı nedeniyle, İHA projelerinde çokuluslu müşterek projelerin giderek yaygınlaşacağı (nEUROn gibi) öngörülebilir. Ancak çokuluslu projelerin riskleri de büyüktür, zira katılımcı / paydaş ülkelerin kendilerine özgü harekât ve kabiliyet isterlerinin asgari müşterekte buluşturulması kolay değildir. Kısa süre önce iptal edilen Talarion projesi, bu konuda önemli bir örnektir. İlaveten, çokuluslu projelerin yaygınlaşması, tasarım ve üretim süreçlerinde standardizasyonu zorunlu kılacaktır. Bu da, en temel altsistemlerden üretim bandına kadar pek çok proje bileşeninde müşterekleşmeye yol açacaktır. Ancak bu yapının sağlıklı bir biçimde işlerlik kazanması ve ülkeler ile havacılık – uzay sanayi şirketlerinin tecrübe altyapısı inşa etmelerine kadar geçecek sürede, İHA / İMHA projelerinin maliyeti son derece yüksek olacaktır.
İHA üretim ayağında ise kompozit malzeme işleme teknolojilerinin, tasarım ve imalatta önemli rol oynaması muhtemeldir. Daha hafif ve mukavim gövdelerin üretilmesi, yakıt tasarrufu, daha fazla faydalı yük (payload) taşıma kapasitesi gibi artıları getirebilir. Ancak yeni malzeme üretim ve işleme teknolojileri, maliyetin artması riskini de içinde taşımaktadır.
Bilgisayar işlemci kapasitesinin artması, yapay zeka ve bilgi işleme kabiliyetinin genişlemesini sağlayacaktır. Belli taktik seviye kararları kendisi alabilen, çok farklı sensörlerden topladığı verileri yüksek süratte birleştirip, işleyip dağıtabilen İHA'lar, "sensörden nişancıya" (sensor-to-shooter) zincirinin kısalmasını mümkün kılacaktır.
Ayrıca harp başlığı ve roket motoru teknolojilerindeki gelişmeler, ile, dost – düşman birlikler arasındaki sınırların flulaşması ve muharebelerin giderek meskûn mahallere kaymaları gibi ihtiyaçların dikte ettirdiği daha küçük ölçekli ancak daha isabetli roket ve füze sistemlerinin geliştirilmesini mümkün kılacaktır. Daha küçük boyutlu ancak daha akıllı ve etkili mühimmatlar, hacim sorununu da azaltacakları için, İMHA’lara tarafından daha fazla sayıda taşınabilecektirler.
Tüm bu ilerlemeleri mümkün kılacak teknoloji alanları olarak ise komuta – kontrol ve istihbarat kıymetlendirme sistem ve yazılımları, sensör teknolojileri ile veri / muhabere link sistemlerini görüyorum.
Yeni görevler
Dolayısıyla orta vadede, İHA'ların savaş görevleri şu şekilde evrilebilir:
1. Belli bir bölgede kümelenmiş ya da intikâl halindeki terörist, kaçakçı ya da deniz haydudu grubuna güdümlü silah sistemi ile taarruz.
2. Belli bir bölgede kendine verilen keşif gözetleme istihbarat görevini yerine getiren ve düşman hava unsuru tarafından saldırıya uğrayan İHA’nın, kendini hava – hava füzeleri ile savunması,
3. Belli bir bölgede kendine verilen keşif gözetleme istihbarat görevini yerine getiren ve düşman hava savunma bataryaları tarafından saldırıya uğrayan İHA’nın, kendini güdümlü bomba / füze sistemleri (radarsavar dahil) ile savunması,
4. Konvansiyonel muharebenin ilk günü düşman hava savunmasının bastırılması (SEAD) ve imhası (DEAD) görevleri.
5. Yüksek değerlikli stratejik hedeflerin imhası
6. Verilen bir bölgede uygulanacak hava devriyesi (CAP) ve uçuş yasağı kontrolü
7. Ofansif hava devriyesi (OCAP)
8. Hava üstünlüğü kurma ve koruma görevleri
Sonuç ve Değerlendirme
İHA tasarlamak ve üretmek tek başına büyük bir sorun değildir. Uzaktan kumanda ile uçurulabilen tüm hava araçları kabaca İHA'dır. İHA'ları askeri açıdan anlamlı ve faydalı kılan, barındırdıkları görev sistemlerinin etkin, güvenilir ve yüksek performans ile çalışmasını sağlayacak teknolojidir.
Bu teknolojik altyapının geliştirilmesi için gereken kaynak miktarı, savunma teknolojilerinin gidişat ve yönelimlerini şekillendirmeye başlamış durumdadır. Artık İHA sistemi için tasarlanan bir bileşen, farklı türevler şeklinde farklı sistem ve ihtiyaçlara da uyarlanmaya başlamıştır.
İHA'ların savaşuzayında insanlı sistemlerin yerini tamamen almasını, en azından orta vadede beklememekteyim. Ancak harekât icra ve planlamasını kökünden değiştirecekleri aşikârdır.
Esas sorun, bu vizyona sahip karar alıcı ve uygulayıcı personelin yetiştirilebilmesidir.
10 yorum:
Hocam yakınlarda SSM'nin ''İHA Yol Haritası'' adında bir belgesi yayınlanmıştı.Bu belgeye göre kısa/orta vadede birçok İHA teknolojisinin yakından takip edileceği ve hatta arge projelerine -tabiri caizse- tam gaz yükleneceği öngörülmüştü.
Bu yönden bakıldığında, ''Türkiye’de ise İHA alanında ayakları yere basan ve uzun vadeli bir strateji bütününün bulunduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değildir.'' söyleminiz ne derece doğrudur?Sakın yanlış anlaşılmasın, amacım rencide etmek falan değil, sadece öğrenmek.
Şöyle bir soruyla bitirmek sanırım mantıklı olacak:
Türkiye İHA teknolojileri alanında hangi seviyededir ve geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Saygılar
anka caldıran ve karayel projeleri sizce yetersizmidir bunlara ek olarak gecen haftalarda insansız helikopter projesiyle ilgili gelismelere dair aciklamalar vardı diye hatırlıyorum.Anka yı fazlamı büyütüyoruz gözümüzde zira yapılan aciklamalar heron dan daha gelişmiş avyoniklere sahip olacağı yönünde .tesekkur ederim
Sayın Adsız (24 Mayıs 2012 12:38)
Bilakis, yorumunuz ve söz konusu dokümanı hatırlattığınız için ben teşekkür ederim. Evet, kesinlikle haklısınız, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın İnsansız Hava Aracı Yol Haritası (http://www.ssm.gov.tr/_layouts/images/iha_ekatalog_web/index.html) kesinlikle sanayiinin gidişatı ve uzun vadeli yapılanma stratejisi açısından son derece olumlu, önemli ve yapıcı bir adımdır.
Ancak benim aslında vurgulamak istediğim husus, sadece sanayi değil, operasyonel anlamda bir vizyonun eksikliği idi. SSM, konunun sanayileşme ayağında önderlik etmektedir. Benim, nispeten karamsar bir bakış açısı ile gördüğüm eksiklik, komple bir karar verici-kullanıcı-üretici-geliştirici zincirinin, eksikliği demeyelim ama, zayıflığıdır.
Sayın Adsız (24 Mayıs 2012 13:03)
Bahsini ettiğiniz sistemlerin yetersiz olduğunu ya da büyütüldüğünü kesinlikle düşünmüyorum. Özellikle Anka, Türk havacılık sanayii açısından lig atlatıcı bir projedir. Sadece teknik / operasyonel kabiliyet açısından değil, proje ve ArGe süreç yönetimi açısından büyük tecrübe kazandırmıştır.
Türkiye, İHA'larla ilgili
1. Strateji ve konsept belirleme
2. İhtiyaç belirleme
3. İhtiyaca uygun tasarım
4. Üretim
5. Ürün yaşam döngüsü lojistik desteği
Konularında bahsi geçen projeler ile çok büyük tecrübeler kazanmaktadır.
Ancak bir o kadar da önemli bir sorun, İHA'ların, ulusal savunma ve güvenlik mekanizmasına entegre, verimli ve etkili kullanılmasıdır.
İHA'ların "uçan göz" olarak algılanmaması gerekir. Bu ise ancak tekno-kültürel bir devrimle mümkün olabilir.
İlginiz ve katkılarınız için teşekkür ederim.
insansız uçaklarda X-47B UCAS ile Amerika bir adım daha ileri gidiyor. Arda Bey Bu uçak için ne düşünüyorsunuz?
Merhaba Arda Bey,
Siz maliyetlere değinince kafama bir konu takıldı.
Örneğin insansız hava araçlarında U-2 gibi bir tasarıma gidilse hem yüksek irtifa yapıp,hem yapısından dolayı daha uzun havada kalıp,yüksek çözünürlüklü görüntü işleme sensörleribe sahip olsa uçuş maliyetleri ne derecede azalabilir?
Ayrıca uzun yapılı kanatlara sahip İHA'larda iletişim kesilmesi olabiliyormuş.Eğer bilginiz varsa bu konuyu biraz açabilir misiniz?
Teşekkürler.
Teşekkürler...
kisisel dusuncem Turkiyenin teknolojik gelisim konusunda çin e benzer bir model uyguladığıdır.Batılı teknolojileri kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirip özgün teknoloji icin zaman kazanmaya calışıyor v bu arada da mevcut donanımdan geri kalmama ya calışıyor.Örneğin Anka da İgnat ı rahatlıkla görebiliyoruz .Amerikadan talep edilen MQ-Raiper lar gelecek olursa ileride düşünülen SİHA lar icin bir kılavuz olabilir fakat hep bir adım geriden gelinen türde ki bu yaklaşım yeni teknolojiler için dışa bağımlılığı azaltmıyor malesef.
benim fikrime göre iha teknolojileri ve kullanım alanları umduğunuz kadar ilerlemeyecektir. daha doğrusu ilerlememelidir de...
geleceğin savaş alanını çizerken günümüzün bir gerçeğini hatırlatmakta büyük yarar görüyorum. hepimizin kulanımında çok gelişmiş ve kabiliyetli mikroişlemciler yabi bilgisayarlar var. askeri açıdan düşünüldüğünde bu yüksek işlem gücüne o kadar farklı ve anlamlı görevler verilebilir ki, o kadar etkin - yenilikçi silah sistemleri ve platformları yaratılabilir ki. peki bu gerçek önümüzde dururken neden her geçen gün çok daha güçlü ve yetenekli işlemciler piyasaya sürülmeye devam ediyor? çünkü birileri işin iş yapma boyutunu eğlence boyutu ile kamufle ederek tüm dünyayı tam bir bilgi ve iletişim teknolojisi bağımlısı haline getirmek istiyor.
dolyısıyla bu bilgi çağında, mikroişlemcisinden, iletişim protokolüne, sensöründen, programına, pcb'sine basılan tüm parçalardan, yüzey kaplamalarına kadar %100'de %101 hakim olmadığınız her insansız araç aslında kendi ayağına sıkılan kurşun yada intihardır.
gelişmiş mikroişlemcileri kim pazarlıyor? iha, stealth, yüksek teknoloji kullanılan gelecek savaş alanı vizyonlarından kim kazanıyor? kumardan kazanan tek kişi elbette: kumarhaneci...
İHA'lar şu anda yolun başındadırlar.İHA'lar değerli keşif vasıtalarıdır.Ancak insanlı keşif ve gözetleme uçakları önemlerini korumaya devam etmektedir.ABD son bütçe kesintilerinde insanlı sistemlerini muhafazaya devam etmiştir. İHA'ların işletilmesi insanlı hava sistemlerinden daha fazla insan gücü gerektirmektedir. İHA'lar modern hava savunma sistemlerine karşı hassastırlar. İHA'lar şu ana kadar ABD'nin örtülü faaliyetlerinde başarılı olmuşlardır ama modern muharebede denk kuvvetler arasındaki bir mücadelede ne kadar başarılı olabilirler. tartışılır
Yaziya ve ozellikle de Arda Bey'in yazdiklarina katiliyorum.
Yeni teknolojiler her zaman suphe ile kasilanir. I. Dunya savasinda da tanklara "oyuncak" denilmisti ve battle of cambrai'de son derece basarili bir sekilde kullanilmalarina karsin ozellikle fransizlar tarafindan savastaki rolleri kucumsendi. Buna karsilik I. Dunya savasindan sonra guderian gibi komutanlar bisikletlerle tanklari simule ederek ve gercekten oyuncak denilecek tanklarla tank savas taktiklerini gelistirdiler. Tanki hava gucu ile etkin bir sekilde birlestirip blietzkrieg'i ortaya cikardilar ve soguk savasin sonuna dek tank ordularda bu konsept ile yer aldi. Savas tarihindeki bu gelismeye bakarak diyebiliriz ki her yeni silah suphe ile karsilanir ve ilk kullanildigi zamanlar son derece olagan olan eksik ve hatalari da bu supheyi pekistirir.
Ancak esas olan silahin kullanim konsepti, operasyonel ortama adaptasyonudur. Aslinda stratejik bakis acisini belirleyen de buyuk olcude bu taktik bakis acisindaki gelismisliktir. IHA'da bugun sorun adaptasyondur. Bu da savas-catisma konusuna derinlemesine kafa yoran kurmaylarin, tatbikatlarda silahin cesitli kullanim sekillerini deneyerek en etkin kullanim bicimini bulmalari ile olur. Bazen bir silahi oldugu gibi birliklere adapte edemezsiniz, birliklerin organizasyonunu degistirmeniz, yeni birimler ortaya cikartmaniz veya gorev tanimlarini degistirmeniz gerekebilir. Buna ornek olarak yine tank'in ortaya cikisi ile oldukca yavas kalan piyade birliklerinin yerine mekanize birliklerin (II. dunya savasinda alman ordusunda panzergrenadier) ortaya cikmasini ornek verebiliriz.
Sayet bir sistemi bu sekilde adapte etmezseniz, en iyi, en gelismis, en hizli ucagi yapmaniz fazla bir anlam ifade etmez. IHA'larin ozellikle de IMHA'nin kullanimi onundeki en onemli engel bu konuda yeterince girisken olunmamasidir. Sanirim Arda beyin bahsettigi tekno-kulturel devrim bu giriskenligin kendisidir.
Benim uzmanlik alanima girmiyor ama hemen size aklima gelen ucuk-belki sacma gelecek bir sey aktarayim. Bizim birliklerimiz dagda vadide bir pusuya dustugunde ya da saldiriya ugradiginda en onemli sorun destek gondermek yani ates destegi vermek oluyor degil mi? Dagin basina topcu birligi cikmaz, eldeki topun menzili oraya yetismez, her mermi sikan adamin uzerine de gudumlu fuze gonderemezsiniz, savas ucagida kaldiramazsiniz. Dolayisiyla bir IMHA yapsanizda kalksa boyle bir durumda havadan ates destegi veremez mi? Tamam bu 5 yilda olmaz ama o daglar oldukca uzun bir suredir orada ve uzun bir sure de orada durmaya devam edecekler ve o topraklar bizim oldugu muddetce de cani isteyen eline silah verdigi uc bes adamla bizi tehdit edebilecek yanlis mi? Dogudaki daglarin varligi stratejik bir bilesendir, IMHA'yi ates destek araci olarak ulasilamaz cografyalarda kullanmak taktik bakis acisidir, isin yapilabilirligi de imkanlar olcusunde cozulebilecek (ya da cozulemeyecek) bir muhendislik sorunudur. Iste cok kaba olarak boyle bir yaklasimdan bahsediyoruz.
-Dedigim gibi tamamen anlik aklima gelmis, kurgusal bir ornek verdim yoksa boyle bir seyin yapilabilirligini savunacak bilgim yok-
İHA konusunda ülkenin geri kalmış olması konusundaki görüşünüze tam katılmıyorum.
Kamu kuruluşları, özellikle TUBİTAK ve ANKA konusunda haklısınız, ancak buralar zaten iş yapma amaçlı değil de "devlet çiftliği" nitelikli yerler olduğu için zaten pek birşey beklenemezdi. Onca kaynak/personel aktarımına karşın onlarca yılda meydana çıkan pek birşey yok.
Ama Bayraktar ve Kale gruplarının bu konuda oldukça ileri çalışmaları vardı, ancak TSK'da bunların başvuruları yıllarca hep sümenaltı edilerek görmezden gelindi.
Nedeni gayet te basitti aslında, bunları değerlendirecek TSK mensupları aslında (bir Türkiye klasiği olarak) yabancı firmaların temsilcileri durumundaydılar.
Son yıllarda TSK'daki bu vatandaşların önemli bir bölümünün temizlenmesi, ve proje sahibi yerli firmaların/kişilerin R.T. Erdoğan'a ulaşabilmeleri sonucunda konu anlaşılıp hızlı şekilde işbirliği yapılabildi ve bildiğimiz gibi Bayraktar TB2 SİHA TSK tarafından alınıp kullanılabilir hale geldi.
Kaldı ki onyıllar boyunca diğer askeri yerli üretim çabaları da benzer biçimde, yani karar verici durumdaki TSK personelinin yabancı firmaların komisyoncularıyla işbirliği içinde olmaları nedeniyle engellenmekteydi.
Bu blogda askeri konular/malzemeler hakkındaki derin teknik bilginizden ve araştırmalarınızdan faydalanıyoruz, çok teşekkürler.
Bu arada yukarıda bahsettiğim konuları da araştırsanız eminim bize çok daha fazla veri sağlayabilirsiniz bu konularda da; bu araştırmacı yapınız ve teknik donanımınız sayesinde.
Teşekkürler, iyi çalışmalar...
Yorum Gönder