27/09/2019

Abkayk - Hurays Saldırıları ve Kritik Tesis Güvenliği

Suudi Arabistan'ın Abkayk ve Hurays kentleri yakınlarındaki petrol tesislerine dron ve seyir füzeleri ile 14 Eylül günü düzenlenen saldırılar, ülkenin petrol üretiminin yarı yarıya düşmesine, küresel petrol piyasalarında sert dalgalanmalara ve Ortdaoğu bölgesindeki gerilimin daha da artmasına neden oldu.

Bu saldırılar aynı zamanda kritik tesis güvenliği, hava savunması ve askeri - teknolojik dönüşüm hakkında da yoğun tartışmaları tetikledi.

Abkayk - Hurays saldırılarının Türkiye'de çok yoğun ve titiz şekilde incelenmesi, tartışılması, gerekli derslerin ivedilikle alınıp uygulamaya konması gerektiğini düşünüyorum.

Konuyla ilgili kısa süre zarfında üç ayrı mecrada görüşlerimi paylaşma fırsatım oldu: Anadolu Ajansı ekonomi servisinin hazırladığı bir habere görüş verdim; CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in hazırladığı 5N1K ve TRT Radyo 1'de yayımlanan Görüş programlarına konuk oldum.



Enerji tesislerinin güvenliği için 'erken uyarı' önemli

Talha Yavuz   | 24.09.2019

Savunma Politikaları Araştırmacısı Arda Mevlütoğlu, Saudi Aramco saldırısından sonra enerji tesislerinde etkili bir güvenlik sisteminin bulunmadığının ortaya çıktığını belirterek, "Saldırıda kullanılan İHA ve füzeler, çok alçak irtifadan uçan hava araçlarıdır. 'Radar ufku' adı verilen olgu nedeniyle kara konuşlu radarların, PATRIOT ya da muadili uzun menzilli sistemleri ve çok alçaktan uçan araçları tespit mesafesi sınırlıdır. Bu nedenle tesislerin başta havadan erken uyarı uçakları olmak üzere farklı radarlarla desteklenmeleri gerekiyor." dedi.

Mevlütoğlu, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, yeni dönemde enerji tesislerinin güvenliğinde daha farklı teknolojik araçların kullanılması gerektiğini söyledi.

Suudi Arabistan'ın milli petrol şirketi Saudi Aramco'ya ait iki tesise yapılan saldırıların en dikkati çekici özelliğinin, İnsansız Hava Araçları (İHA) ve seyir füzeleriyle gerçekleştirilmiş eşgüdümlü saldırılar olduğuna işaret eden Mevlütoğlu, böyle koordineli, yüksek isabetli bir saldırıyı aynı anda farklı silahlar kullanarak gerçekleştirebilmenin ileri seviye bir planlama ve deneyim gerektirdiğini dile getirdi.

Mevlütoğlu, enerji tesislerini korumak için çok boyutlu tedbirler alınması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

"Saldırıya uğrayan tesislerde etkili bir dron savar sistemi olmadığı, varsa bile yeterli olmadığı görüldü. Bunun dışında, hava savunma erken ihbar kabiliyetinde ciddi bir zafiyet göze çarpıyor. Saldırıda kullanılan İHA ve füzeler, çok alçak irtifadan uçan hava araçlarıdır. 'Radar ufku' adı verilen olgu nedeniyle kara konuşlu radarların, PATRIOT ya da muadili uzun menzilli sistemleri ve çok alçaktan uçan araçları tespit mesafesi sınırlıdır. Bu nedenle tesislerin başta havadan erken uyarı uçakları olmak üzere farklı radarlarla desteklenmeleri gerekiyor. İran gibi bölgesel bir güce karşı, muazzam ölçülerde silahlanan, en ileri teknoloji ürünü sistem ve silahları alan Suudi Arabistan'ın kritik bir tesisin ve çevresinin savunmasında böylesi bir zafiyet yaşaması dikkat çekici."

"Türkiye için de erken ihbar altyapısı şart"

Mevlütoğlu, başta drone olmak üzere diğer hava saldırı araçlarının terör örgütleri ve devlet dışı aktörler tarafından Libya, Suriye, Irak ve Yemen gibi çatışma bölgelerinde yıllardır çok yoğun şekilde kullanıldığını söyledi.

Bu örgütlerin, söz konusu araçları kullanarak yoğun deneyim kazandıklarını ve yeni kullanım alanı ve teknikleri geliştirdiklerini anlatan Mevlütoğlu, "Örgütler arasında bu gibi teknik bilgi ve altyapının alışverişi konusunda bir çeşit piyasa oluşmuş durumda. Dolayısıyla bu gibi saldırılara karşı ön alıcı savunma kapsamında öncelikle bu deneyim ve teknoloji havuzunun tespit, teşhis, takip ve imha edilmesi gerekiyor." dedi.

Mevlütoğlu, Türkiye'deki kritik enerji tesislerinin savunmasına yönelik olarak da ciddi tedbirlerin alınması gerektiğine işaret ederek, "Türkiye'deki Akkuyu Nükleer Santrali, Tüpraş ve Socar petrol rafinerileri gibi kritik enerji tesis savunmasına yönelik, silahlı kuvvetler ve güvenlik kurumları arasında anlık istihbarat ve veri paylaşımı esasına dayalı, iç içe geçmiş katmanlar şeklinde kurgulanmış bir erken ihbar altyapısının oluşturulması şart. Tehditlerin imhası için yine aynı prensip kapsamında siber ve elektronik harp, namlulu ve namlusuz hava savunma silahlarının bir arada kullanıldığı bir kabiliyet gerekmektedir. Rusya'nın Suriye'deki Hımeymim Hava Üssü'ne yapılan drone saldırılarını savuştururken kullandığı, elektronik harp ve uçaksavar sistemlerinin eşgüdümlü kullanımı konsepti, bu konuda incelenmeye değer bir örnektir." değerlendirmesinde bulundu.


CNN Türk - 5N1K programı (21.09.2019)





TRT Radyo 1 - Gündem (23.09.2019)






3 yorum:

Adsız dedi ki...

Değerli paylaşımınız için teşekkürler. Zor bir mevzu,tüm hibrit harekata, terörizmle mücadeleye dair konularda olduğu gibi.Bence önce seyir füzelerini meseleden ayrı tutarak kritik tesis kavramı sınıflandırılmalı, 8-10 km. etrafında meskun mahal olan yerlerde uçaksavar kullanma konusu sıkıntılı.

Mevcut radarların iç içe katmanlar şeklinde kullanılması tamam da,kaç tesis bu şekilde savunulabilir.Ülke ekonomisine büyük katkısı olan birçok fabrika,ana baz istasyonu,liman ya da çevre felaketine yol açabilecek tanker veya sansasyon yaratacak kitlesel eylemler,tören miting v.b. yani hedef çeşitliliği geniş,sadece en kıymetlilere yönelik değil de, komple ele alınmalı sorun. Rus hava üssüne saldırdılar, radar EH konusunda çok iyi oldukları halde. Diğer yazınıza yaptığım yorumda dediğim gibi çok su kaldırır bu mevzu,önce karmaşa çözülmeli, ne kritik ne değil, hem drone hem seyir füzesi...

Sorun yeni bir Hibrit Hrk. EH konsepti lazım,bütün dalga boylarını kapsayan(mini palli veya kanatlı uçağı aşan enerji gerektiren dalga boyları hariç), 5 km. den teşhis edip 1 km. den karıştırabilecek,kuş v.s.ayırabilecek ve uzaktan komutanın kaynağını da tespit edebilecek, gece veya gündüz 360 derece tarama yapan kameraların görüntü işleme teknolojisi ile entegre(savaş uçaklarında veya gemilerde kızılötesi olarak var bu sistem diye biliyorum,sürekli hızla dönüyor.) bu maksatla üretilmiş bir sistem.Yani AKS lerdeki radarlar gibi özelleştirilmiş kısa menzilli bir radar+görüntü işleyen termal kameralar.

En sıkıntılısı havalandırdıktan sonra ilave haberleşme gerektirmeyen kendi navigasyonuyla gps ile hedefe gideni olabilir, onların da gps sinyalleri karıştırılır.

Bu yazıyı yazarken ara verince şu yaklaşımı buldum. 3 kwa ile 500 m. den lazerle imha konusu soru işareti uyandırsa da, tam da böyle birşeyden bahsediyordum, belki biraz daha gelişmişi veya bunlardan oluşan birden fazla sistem, saygılar. Bir Atlı

http://www.milscint.com/tr/meteksan-savunmadan-drone-tehdidine-karsi-yenilikci-cozum-retinar-drone-savar-sistemi/

Unknown dedi ki...

Eminim başkalarının da aklına gelmiştir ama uyguladığını duymadığım için fikrimi söyleyeyim : Sabit tesis güvenliği konusunda radar ufku sorununu aşmak için neden balonlar düşünülmüyor? Balona konulmuş bir radar alıcısı, yerden elektrik ve komuta desteği ile iş görmez mi?

Adsız dedi ki...

Balon olur, yüksek kuleler direkler olur da mesele uzun orta kısa menzilli radarların radar ufku problemi değil. Seyir füzelerini hariç tutarak, bu mevzu çok kısa menzilli, çok hassas 3d radar, görüntü işleyen kamera görüntüyü doğrulayan sinyal işleme imkanları ve RF+GPS karıştırma ihtiyacı. 3-5 km. den yakalayıp min 1 kmden etkisiz hale getirecek. Bu işi otomatik yapacak. Menzil ve hassasiyet ihtiyacı değerlendirilince K, Ka band çalışan bir radar gibi ihtiyaç. K/Ka ise birden fazla çepeçevre kurulmalı, yukarıda verdiğim linkte spektogram sinyal analizi yapılıyor, kuş mu palli sabir kanatlı v.s.

Seyir füzelerine karşı ise klasik birbirini destekleyen radarlar sistemi. En geriden ileriye uzun menzilli pasif radar, uzun menzilli aktif radar, kısa menzilli daha iyi yakalayan aktif radar, yakalarsa bir tane aydınlatma radarı, ikiz görevli veya ayrı karıştırıcılar, ve silah sistemleri (füze, uçaksavar, lazer...)