16 Eylül 1430 sularında Doğan Haber Ajansı, "Hatay'ın Yayladağı İlçesi'nde Suriye sınırına 400 metre uzaklıkta,
Suriye topraklarında savaş uçağı düştüğü ihbarı üzerine bölgeye ekipler
sevk ediliyor" şeklinde bir haber geçti. Haber zaten bir süredir kimyasal silah krizi ve uluslararası müdahale tartışmaları nedeniyle yüksek olan tansiyonun daha da artmasına neden oldu. 2012 Haziran ayında Suriye'nin Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir RF-4ETM keşif uçağını düşürmüş olması akıllara geldi hemen.
Kısa süre sonra haber değiştirildi ve bir Suriye helikopterinin, sınırın Suriye tarafında 400m öteye düştüğü bilgisi verildi. Bu bilgi tansiyonun kısmen düşmesini sağladı.
Derken akşam 1845 sularında Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın açıklaması, tam anlamıyla gündeme bomba gibi düştü: Arınç, "Suriye’ye ait bir Mi-17 helikopteri bugün Hatay Güveçli bölgesinde 2 km hava sahası ihlalde bulunmuştur. Tüm uyarılara rağmen ihlalin devam etmesi nedeniyle söz konusu helikopter Malatya’dan havalanan hava kuvvetlerimize ait jetlerimizle füze ile vurularak düşürülmüştür" şeklinde konuştu. Kısa süre sonra da Genelkurmay Başkanlığı, radar iz kayıtlarını içeren bir harita ile birlikte bir basın açıklaması yayınladı.
Olay özellikle Türk kamuoyunda birden "savaşa mı girildiği" endişesine sebep oldu. Kadrolu tele-stratejistler ekranlarda komutancılık oynamaya başladılar. Geçtiğimiz sene yaşanan RF-4 krizinde aşina olduğumuz isimler, aynı şekilde saçmalamaya devam ettiler.
16 Eylül günü yaşanan olay önemli, ancak ne komplo teorilerine ne de savaş borularına mahal verecek bir içeriğe sahip. Olayın bileşenleri tek tek dikkatlice incelendiğinde bu manzara açığa çıkıyor zaten. Şöyle ki:
Kısa süre sonra haber değiştirildi ve bir Suriye helikopterinin, sınırın Suriye tarafında 400m öteye düştüğü bilgisi verildi. Bu bilgi tansiyonun kısmen düşmesini sağladı.
Derken akşam 1845 sularında Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın açıklaması, tam anlamıyla gündeme bomba gibi düştü: Arınç, "Suriye’ye ait bir Mi-17 helikopteri bugün Hatay Güveçli bölgesinde 2 km hava sahası ihlalde bulunmuştur. Tüm uyarılara rağmen ihlalin devam etmesi nedeniyle söz konusu helikopter Malatya’dan havalanan hava kuvvetlerimize ait jetlerimizle füze ile vurularak düşürülmüştür" şeklinde konuştu. Kısa süre sonra da Genelkurmay Başkanlığı, radar iz kayıtlarını içeren bir harita ile birlikte bir basın açıklaması yayınladı.
Olay özellikle Türk kamuoyunda birden "savaşa mı girildiği" endişesine sebep oldu. Kadrolu tele-stratejistler ekranlarda komutancılık oynamaya başladılar. Geçtiğimiz sene yaşanan RF-4 krizinde aşina olduğumuz isimler, aynı şekilde saçmalamaya devam ettiler.
16 Eylül günü yaşanan olay önemli, ancak ne komplo teorilerine ne de savaş borularına mahal verecek bir içeriğe sahip. Olayın bileşenleri tek tek dikkatlice incelendiğinde bu manzara açığa çıkıyor zaten. Şöyle ki:
Olay
1. Genelkurmay Başkanlığı'nın olay ile ilgili açıklamasına göre, Mi-17 tipi bir helikopter (açıklamada hatalı olarak "M-17" denmiş), Türkiye - Suriye sınırına 26 deniz mili (yaklaşık 48km) mesafede iken, yerel saatle 1341 sularında Diyarbakır Birleştirilmiş Kontrol İhbar Merkezi (BİKİM) tarafından tespit ediliyor.
2. Diyarbakır BİKİM, sınıra 5 deniz mili (yaklaşık 9km) yaklaşıncaya kadar helikoptere defaatle uyarı yapıyor. Helikopter uyarılara yanıt vermiyor ve yaklaşmaya devam ediyor.
3. Helikopter, 1425'te Hatay ili Yayladağ ilçesine bağlı Güveççi Hudut Karakolu bölgesinde, Türk hava sahasını, yaklaşık 14.200 feet (yaklaşık 4,300m) irtifada, 2km derinlikte ihlal ediyor.
4. Bunun üzerine, bölgede hava devriye (CAP; Combat Air Patrol) görevinde uçmakata olan iki F-16, helikopteri önlemek için sevk ediliyor.
5. Uçaklardan biri tarafından ateşlenen füze ile helikopter 1427'de vuruluyor. Vurulduktan sonra Suriye sınırının yaklaşık 1km içine düşüyor. Genelkurmay'ın açıkladığı radar iz bilgisine göre EM151 kodlu F-16, önlemeyi gerçekleştirdiği sırada helikoptere 1 deniz mili (yaklaşık 1.8km) mesafede ve 19,100 feet (yaklaşık 5,800m) irtifada bulunuyor..
6. Helikopterin düşüş anına ilişkin videolarda, iki mürettebatın paraşütle atlamış olduğu görülüyor. Yerdeki silahlı isyancılar paraşütle inen pilotlara ateş ediyor. Ayrı bir videoda, yerde yatan ve kafası kopmuş ya da kesilmiş bir pilotun cesedi görülüyor.
7. Suriye Genelkurmay Başkanlığı tarafından 16 Eylül gecesi yapılan açıklamada, helikopterin sınır boyunca ve Bidama kasabası yakınlarındaki El Yunisiye bölgesindeki "terörist" sızmalarını tespit amaçlı olarak keşif - gözetleme göreviyle uçtuğu, helikopterin yanlışlıkla Türk hava sahasına girdiği, gelen emirle çıktığı ve çıkış halinde iken, Suriye hava sahasının içinde vurulduğu kaydediliyor.
Olayın Analizi
1. Suriye'de, 2011 Mart ayından bu yana devam etmekte olan bir iç savaş söz konusu. İç savaş, ülkenin neredeyse tüm alt ve üstyapısnı tahrip etti. 100,000'den fazla insanın hayatını kaybetmesine, 1,000,000'dan fazla sivilin ise komşu ülkelere mülteci olarak sığınmasına neden oldu. İdeoloji ve mezhep bakımından farklı yapılara sahip silahlı isyancı gruplarla mücadele eden rejime bağlı Suriye Ordusu, iç savaşta ciddi kayıplar verdi. Bakım, onarım ve lojistik altyapısı önemli ölçüde sekteye uğradığı gibi malzeme ve personel kayıpları nedeniyle de muharip kabiliyeti zayıfladı. Personel kayıplarının bir kısmı çatışmalardan, bir kısmı ise saf değiştirip isyana katılan komutan ve askerlerden dolayı.
2. Suriye Hava Kuvvetleri (SHvK), iç savaşta nakliye, keşif - gözetleme ve yakın hava desteği başta olmak üzere yoğun şekilde kullanılmakta. İç savaşın ilk dönemlerinde Mil Mi-24 (NATO kodu "Hind") taarruz ve Mil Mi-8 / Mi-17 (NATO kodu "Hip") genel maksat helikopterleri yoğun biçimde kullanıldı. Ancak gerek isyancıların uçaksavar topu, makinalı tüfek ve omuzdan ateşlenen uçaksavar füzesi kabiliyetinin gelişmesi ile kayıpların artması, gerekse de helikopterlerin bakım, onarım ve tamirlerinin yapılmasının zorlaşması (hem yedek parça teminindeki güçlükler hem de önemli bakım - onarım üslerinin isyancılar tarafından ele geçirilmesi ve tahribatı) nedeniyle helikopterlerin rolü kısmen azaldı. Helikopterler giderek daha yüksek irtifalarda uçmaya başlarken özellikle yakın hava desteği ve bombardıman görevlerinde Aero L-39 Albatros ve MiG-23BN (NATO kodu "Flogger") tipi jet uçakları daha yoğun şekilde kullanılmaya başlandı (SHvK'nin, iç savaşın başından bu yana kuvvetinin tümünü isyancılarla mücadele için kullanmamış olması dikkat çekicidir. Söz gelimi Rusya tarafından modernize edilen MiG-29 uçakları hiç kullanılmadı).
3. Suriye Silahlı Kuvvetleri'nde sabit ve döner kanatlı hava araçlarının büyük bölümü SHvK tarafından kullanılıyor. Bunun istisnası, Deniz Kuvvetleri'nin envanterindeki bir miktar Mi-14 ve Ka-28 deniz karakol ve genel maksat helikopterleri.
4. Düşürülen Mi-17 helikopteri, SHvK'ne aitti. Suriye Kara Kuvvetleri'nin kendine ait bir havacılık birimi bulunmuyor. İçsavaşın patlak vermesinden önce yaklaşık 100'den fazla Mi-8 ve Mi-17 genel maksat ve saldırı helikopteri bulunmaktaydı. Mi-17, Mi-8 helikopterinin ihracat versiyonunun adıdır ve Türkiye tarafından da 19 adedi, Jandarma Genel Komutanlığı havacılık birimi tarafından kullanılmaktadır.
5. SHvK'nın Mi-8 / Mi-17 helikopterlerinin bir kısmı nakliye maksatlı kullanılırken, roket podları ile donatılmış bir miktarı da, yakın hava desteği ve taarruz görevlerinde kullanılıyordu. Düşürülen helikopterin hangi tipte olduğunu söylemek, açık kaynaklara yansıyan bilgiler ışığında mümkün görünmüyor.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan radar iz haritasının Google Maps ile örtüştürülmüş hali Büyük halini görmek için üzerine tıklayınız (Hazırlayan: ilhan @ SSF) |
6a. Helikopter bir süre, M4 otoyolu paralelinde ve kuzeydoğu yönünde uçuyor.
6b. Cisr-eş Şugur kasabasına yaklaşınca, kasaba etrafında geniş bir yay çizerek kuzeybatıya yöneliyor.
6c. Kuzeybatı yönünde bir müddet uçup, El Yunusiye kasabasını geçiyor. Sınır hattına yaklaşık 1 - 1.5km kala ani bir dönüşle güneybatıya dönüyor.
6d. Sınır hattını güney - güneybatı yönünde çok yakın bir şekilde takip ediyor. Güvecci Karakolu yakınlarında sınırı geçiyor.
6e. Türkiye sınırı içinde güneye doğru uçuyor. Arada sınırın daha içlerine doğru bir iki yönelimi var ancak bunlar uçuşa mı ait yoksa radar izindeki sapmalar mı, tespit etmek güç
7. Türk Hava Kuvvetleri'nin bölgedeki yapılanmasının merkezini, Diyarbakır'daki 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığı ve yine buradaki 8'nci Ana Jet Üssü teşkil ediyor. 2'nci HvK'ne bağlı diğer ana üsler Adana İncirlik, Merzifon 5'nci Ana Jet Üssü ve Malatya Erhac 7'nci Ana Jet Üssü (AJÜ). Bu üslerden 8 ve 5'nci AJÜ'ler ikişer filo ile Lockheed Martin F-16C/D Fighting Falcon, 7'nci AJÜ ise 171'nci Filo'da F-4E 2020 Terminator uçaklarına sahip. İncirlik AJÜ'ye de, artan gerilim doğrultusunda savaş uçağı intikali yapılmı olması muhtemeldir. Ayrıca bölgedeki durum göz önüne alındığında, Adı geçen AJÜ'lerin, diğer üslerden kaydırılan savaş uçakları ile takviye edilmiş olmaları da olaslılık dahilindedir. Nitekim hükümet açıklamasında SHvK Mi-17'sinin Erhac'tan kalkmış bir F-16 ile vurulduğu söylendi. Ancak Erhac bir F-4 üssüdür. Dolayısıyla bir miktar F-16'nın Erhac'ta konuşlanmış olması muhtemeldir.
8. Helikopterin sınırı geçişinden sonra uçak kaldırılması söz konusu değil. Gerginlik ve savaş ihtimali durumlarında, belli bölgelerde hava kuvvetleri hava devriyesi uygular. Combat Air Patrol (CAP) denen bu görevlerde genelde iki savaş uçağı, belli bir süre ve belli bir sektörde devriye uçuşu yapar, muhtemel tehditlere karşı hazır bulunur. Ayrıca acil duruma karşılık da yakınlardaki üslerde QRA (Quick Reaction Alert; Acil müdahale) için de kalkışa hazır ve silahlı durumda uçaklar bulundurulur. Yani Suriye helikopterini vuran F-16 zaten o bölgede uçmaktaydı. Helikopterin tespitinden sonra kaldırılmadı. Nitekim Genelkurmay'ın açıklaması da bu hususu teyit ediyor.
9. Radar iz kayıtlarına göre Suriye helikopteri kısa mesafeden (yaklaşık 1nm) vurulmuş. Bu da, vurulmadan önce helikopterin göz teması ile kimlik ve tipinin teyit edilmiş olduğunu düşündürüyor. Bu gibi sınır ihlali durumlarında doğrudan yer konuşlu uçaksavar bataryaları kullanılmaz. Önleme ve müdahalenin belli kural ve prosedürleri vardır. Bu prosedürlerin katı bir şekilde uygulanmış olduğu görülüyor. Helikopterin yer konuşlu uçaksavar bataryaları tarafından düşürülmemiş olması bir zafiyet göstergesi değildir.
10. Vurulma mesafesi göz önüne alındığında, helikopter çok büyük bir olasılıkla AIM-9 Sidewinder tipi kısa menzilli havadan havaya füze ile vurulmuşa benziyor. Türk Hava Kuvvetleri'nin envanterinde, bu füzenin AIM-9S ve AIM-9X türevleri bulunuyor. AIM-9X, Sidewinder ailesinin en yeni ve en modern üyesi, IRIS-T ile birlikte batının ürettiği en gelişmiş havadan havaya kısa menzilli füzelerden biri. Ancak mevcut veriler ışığında Sidewinder'ın hangi versiyonunun kullanılmış olduğunu söylemek mümkün değil.
11. Helikopterin düşüş anına ilişkin videolarda iki husus sıkça tartışıldı. Birincisi paraşütler, ikincisi ise helikopterin düşüş şekli ve tam olarak sınırın neresinde vurulduğu:
11a. Dürüst olmak gerekirse helikopterden pilotların paraşütle atlaması iddiasına ilk başta ben de temkinle yaklaşmıştım. Ancak bu konu ile ilgili araştırma yapınca aslında olayın aslını öğrendim.
Rus yapımı askeri helikopterlerde (özellikle Mi-8/17 ve Mi-24'lerde) pilot ve mürettebatın paraşüt kullanması standart uygulamadır. Havada vurulma ya da acil durumlarda pilot ve mürettebat, kokpit ve kargo kapaklarını açarak (kokpit kapıları bu tür çıkışlar için bir sürgü mekanizmasına sahiptir), aynı İkinci Dünya Savaşı dönemi pilotlarının uçakları gibi, helikopterlerinden atlıyorlar. Geçtiğimiz sene Kasım ayında bir MANPADS tarafından düşürülen Mi-17'nin videosunda da helikopterden paraşütle atlayan pilot görülüyor.
Mi-24 örneğinde, paraşütlerin 100m irtifa ve 100km/saat sürate kadar kullanılabilecekleri kaydediliyor. Düşünülecek olursa çok büyük bir şans değil kurtulmak için, ama yine de şans şanstır.
11b. Olayla ilgili videoların büyük kısmında helikopterin yanarak bir taş gibi gökten düştüğü görülüyor.
Suriye İç Savaşı'nın en ilginç yönlerinden biri, son derece ayrıntılı bir şekilde fotograf ve videolarla belgelendiriliyor olmasıdır. O kadar ki, Suriye ordusunun gün bazında zırhlı araç ve tank kaybını bile takip etmek kısmen mümkün - ACIG.info'da bu çalışma halen devam ediyor.
Bu binlerce videonun önemli bir kısmı da, düşürülen uçak ve helikopterlere ait olanlar. Bu videolar incelendiğinde görülüyor ki, uçak ve helikopterler, vuruldukları silah (uçaksavar mermisi ya da füze) ve vurulma şekline bağlı olarak çok değişik şekil ve açılarda düşebiliyorlar. Havada tamamen infilak edebiliyorlar, aldıkları küçük bir yara bir yangına yol açıyor ve uzun bir süzülmenin ardından düşüyorlar ya da havada yapısal bütünlükleri bozulup, parçalanıp bir taş gibi düşebiliyorlar. Amerikan filmlerindeki gibi, bir füze ile vurulan uçağın anında milyonlarca parçaya ayrılması söz konusu değil. Öte yandan işin içinde bir füze gibi, patlayıcı madde içeren bir silah varsa, vurulma ve düşme şeklini kategorize etmek neredeyse imkansızdır.
SHvK'nin Mi-17'sini vurmuş olması muhtemel olan AIM-9 Sidewinder füzesinden Türk Hava Kuvvetleri'nde AIM-9S ve AIM-9X modelleri bulunuyor. AIM-9S'nin harp başlığı 9, AIM-9X'inki ise 10kg kadar ve basınç - parçacık tesirli (blast fragmentation). Her iki füze de kızılötesi güdümlü ve aktif lazer yaklaşma tapasına (active laser proximity fuze) sahip. Yani:
- Ateşlenen hedefin çok gelişmiş füze ikaz sistemi yoksa, kendisine AIM-9 atıldığını anlaması mümkün değil.
- Yaklaşma tapası sayesinde füzenin hedefini bir mızrak gibi delmesine gerek yok. Hedefin yakınında patlayıp, parçacık tesirli harp başlığı sayesinde tahrip edebilir.
Bu da, Suriye helikopterinin uzun bir süre yapısal bütünlüğünü korumasını, ileri uçuşuna -yere doğru bir eğimle birlikte- bir müddet devam edebilmesini ve pilotların helikopterden atlamak için fırsat bulabilmelerini açıklar.
Unutulmamalıdır ki, paylaşılan videolarda helikopterin düşüşünün en fazla son 1,000 - 1,500m kadarı görülüyor. Ancak radar kayıtlarına göre helikopter 4,300m irtifada iken vuruldu. Bu da sınırın Türkiye tarafında (ama sınıra çok yakın) bir noktada vurulup, Suriye tarafının yine sınıra yakın kısmına düşmesini açıklar.
12. Helikopterin uçuş rotası incelendiğinde bunun rutin bir devriye ya da keşif - gözetleme uçuşuna uygun bir profil olduğu görülüyor. Cisr-eş Şugur ve El Yunusiye civarlarında bir görev icra edilmiş, nitekim Suriye Genelkurmayı'nın açıklaması da bu doğrultuda. Burada ilginç olan şey, helikopterin bu tür bir görev için görece yüksek olan irtifası. 4,000 küsür metre, gelişmiş kamera vb ekipman yoksa, sağlıklı bir gözetleme görevi için çok iyi bir irtifa bandı değil. Ancak:
- Helikopter, Suriyeli muhaliflerin uçaksavar tehdidinden sakınmak üzere bilinçli bir şekilde bu kadar yüksek uçuyor olabilir. İrtifanın yüksekliği, nirengi noktalarının kaybedilmesine neden olmuş olabilir. Bu da sınırın geçilmesini açıklar. Sınırın geçilmesinin bir başka nedeni, seyrüsefer aletlerinin yanlış yönlendirmesi de olmuş olabilir. Burada eklenmesi gereken bir başka bilgi, Suriyeli muhaliflerin giderek artan oranda Çin yapımı FN6 MANPADS kullanmakta ve Suriye uçak ve helikopterlerine kayıp verdirmekte olduğudur.
- Suriye helikopterinin sınır geçmesi bilinçli bir tercih olabilir. Türkiye'nin reaksiyon süre ve şeklinin ölçülmesi ya da isyancılara karşı bir çeşit takip görevi icra ediliyor olabilir.
- Helikopterin uçuş irtifası özellikle bu şekilde seçilmiş olabilir: Örneğin Türkiye'ye "sınır boyunda uçuyorum, burası hala benim kontrolümde" mesajı vermek için.
- Tabi en önemlisi, helikopter tüm uçuşu boyunca mı bu irtifada idi, yoksa kademeli olarak alçalıyor ve/veya yükseliyor muydu? Bu sorunun yanıtı önemli. Radar kayıtlarında buna ilişkin bir bilgi bulunmuyor.
13. Helikopter personelinin iltica etmek için özellikle bu kadar yüksekten uçuyor olabileceğine dair bazı iddialar mevcut. Bu, olasılık dışı görünüyor. Zira helikopterin uçuş profili incelendiğinde, sınıra uzun süre paralel uçtuğu, daha sonra aniden ve kısmen paralel şekilde sınır ihlal ettiği görülüyor. İltica amacındaki bir pilot, sınır geçer geçmez o bölgede çok sayıda bulunan karakollardan birinin yakınına iner ve teslim olurdu. Ayrıca sınırı olabildiğince hızlı geçmek için de en kısa yolu seçerdi. Böyle bir durum söz konusu değil.
14. Türkiye, 2012 yılında RF-4ETM uçağının düşürülmesinden hemen sonra angajman kurallarını (Rules of Engagement; ROE) değiştirmiş, sınıra yaklaşan her Suriye hava aracının tehdit olarak değerlendirileceğini ilan etmişti. Bu olay, söz konusu angajman kuralları çerçevesinde gerçekleştirilmiş hızlı ve sert bir tepki olarak değerlendirilebilir. İki ülke arasında bir savaş ya da çatışmayı doğurması olası görünmüyor.
Değerlendirme
1. Bu olay iki ülke arasında bir savaşı doğurmaz.
2. Bu olayla, 2012 yılında şehit edilen iki pilotun intikamı alınmış değildir.
3. Olayda, olağanüstü ya da komplo teorilerine malzeme olacak bir durum görünmüyor.
4. Aynı irade ve kararlılığı Ege ve Akdeniz'de görmek istiyorum.
8 yorum:
Sanırım THK heater envanterinde AIM-9 Mike all acpect uzun yıllardır var.
Merhaba,
AIM-9M, füzenin ABD için üretilen versiyonu. Müttefik ülkelere satılan versiyonu AIM-9S. Bazı ufak farklılıkları var ama temelde aynı füzeler.
Tebrikler,
Ortada gezen onca saçma sapan yorum arasında teknik detayları doğru yorumlayarak anlam çıkaran tek yorum olmuş.
Bu arada Mi-17'nin oldukça eski bir model olması durumunda üzerinde doğru dürüst çalışan bir uyarı sistemi (ve hatta belki de uluslararası frekansları dahi doğru çalışan bir telsizi) olmayabilir. Suriye hava sistemlerinin ki hatta en mekanik olan helikopterlerinin bile esasen %50 düzeyinde çalışabildiği bilinmekte. Yani deyim yerindeyse hasbel kader bir hava sistemi var şu anda. Fakat ilginç olan nokta bu günden sonra Suriye özellikle kuzey bölgelerine daha yoğun uzak erimli hava savunma sistemleri konuşlandırabilecektir. Bu noktadan sonra belki Mig-29lar bile ufaktan ortalarda görülmeye başlarlar. Ortadan yavaş yavaş kalkan müdahale tehdidine ve buna karşın da ÖSO'ya daha yoğun Batı donanım (ve belki de personel( tehdidine karşı rejim daha rahat geleneksel silahları kullanarak ÖSO'ya karşı koyacak bir rahatlama hissedebilir. Hele Batı Manpad desteğini arttırmışsa, Esad da helikopterler ve Albatroslar yerine daha çok Mig-23 ve belki de Mig-25 (durumları belirsiz) ve mig-29 gösterebilir. Bekleyip göreceğiz.
wiki'de yazdığına göre Mi-8 4.5km, Mi-17'nin MTV modeli ise 6km irtifaya çıkabiliyormuş.ayrıca Mi-8'in foto-keşif versiyonları varmış.muhtemelen seyrüsefer sistemlerindeki bir sıkıntıdan sınırı geçti.kendi hava sahasında olduğunu zannettiği için ve bunun farkında olmadığından uyarılara kulak asmadı.uygur
Pilotun iltica etme ihtimalinin olmadığıyla ilgili bir şey de ben söylemek isterim. Biz pilotu sınır ihlali konusunda uyardığımız zaman pilot "Ben size iltica ediyorum" diyebilirdi ama böyle bir iltica talebi yok ortada.
Combat Air Patrol - Hava Devriye - görevi Link16 ile veriliyor. Bu veri linki hakkında bilgiyi
Link16 yazısında bulabilirsiniz.
Erhac hava üssünden bir kaynağa göre F-16'nın Erhac'tan kalkmadığını soyleyebilirim.
dikkat ettim de hç bir yazınızda süslü şeyler kullanmadınız
Yorum Gönder