Top Gun: Maverick, ilk tanıtım videolarının internete düşmesinden bu yana havacılık camiası tarafından sabırsızlıkla bekleniyordu. İlk filmin Tom Cruise ve Val Kilmer ile birlikte başrolünde F-14 Tomcat savaş uçağı vardı. Bu uçak ve filmin atmosferi, 1980'li yıllara damgasını vurmuş; Soğuk Savaş'ın en hararetli olduğu yıllarda ABD'nin askeri - endüstriyel kompleksinin kültür - sanat endüstrisi ile birlikte en başarılı kampanyalarından biri olmuştu. Bu nedenle devam filminin teması, alt metin ve mesajları da merak konusuydu.
Filmi görmeden önce beklentilerim yüksek değildi; özellikle 1986'da yüzbaşı rütbesindeki Pete "Maverick" Mitchell'ın 30 yıl sonra nasıl hala görevde olabildiği ve hala albay rütbesinde kaldığını nasıl açıklandığını merak ediyordum. Öte yandan F-14 gibi bir efsanenin yerini F/A-18E/F Super Hornet gibi bir sümsüğün almış olmasından dolayı da rahatsızdım. Yine de, senaryo ve içerik ne olursa olsun Top Gun'ı izlememek olmazdı. Nitekim ben de, eşimle birlikte izledim.
Filmin künyesi
Yapımcılığını Jerry Bruckheimer, Tom Cruise,
Christopher McQuarrie ve David Ellison; yönetmenliğini ise Joseph
Kosinski'nin yaptığı Top Gun: Maverick, USD170 milyonluk bir bütçeyle
çekilmiş. Çekimleri 2019'da tamamlanan filmin müziklerinde Hans
Zimmer'in de imzası var. Top Gun: Maverick, ilk filmin yönetmeni Tony
Scott'ın anısına ithaf edilmiş. 2012 yılında intihar eden Scott o
dönemde Tom Cruise ile Top Gun'ın devam filmi üzerinde çalışıyordu.
Yönetmenin ölümü üzerine proje iptal edilmişti. Proje 2017 yılında
Kosinski ile yeniden başlamıştı.
UYARI: Yazının buradan sonraki kısmında, filmin içeriği ile ilgili bilgiler yer almakta ("Spoiler").
Filmdeki uçaklar
Top
Gun filminin başrollerinden birinde, Grumman firması üretimi F-14
Tomcat vardı. ABD Deniz Kuvvetlerinin ihtiyacı için uçak gemisi konuşlu
bir av - önleme uçağı olarak geliştirilen F-14 Tomcat'in ana görevi,
uçak gemisi görev gruplarının hava savunmasını sağlamak, Sovyet
bombardıman uçakları ve bunlardan ateşlenecek seyir füzelerini, AIM-54
Phoenix uzun menzilli havadan havaya füzelerle düşürmek idi. İlk uçuşunu
1970 yılında gerçekleştiren Tomcat 1974 yılında hizmete girdi. 2006
yılında da emekliye ayrıldı.
F-14 Tomcat'in ABD dışındaki tek
müşterisi İran oldu. Şah Rıza Pehlevi döneminde İran, 1974 yılında 80
adet F-14 ve çok sayıda Phoenix füzesi siparişi verdi. 1978 yılında
tamamlanan teslimatlardan sonra ilave 70 F-14 ve teslim alınmış
uçakların motorlarının değiştirilmesi için görüşmeler devam ederken 1979
yılında İslam Devrimi gerçekleşti. Uçuştan çekilen F-14'ler için
müşteriler aranırken bir dönem Türkiye de bu uçaklarla ilgilendi ancak
satış gerçekleşmedi (Bu konuyu "Türkiye'nin Gerçekleşmeyen F-14 Tomcat
Alımının Hikayesi" başlıklı makalemde ele almıştım)
İran, 1980 -
1988 savaşında Irak'a karşı etkili bir biçimde kullandığı F-14'leri uçar
durumda tutmak için olağanüstü çaba sarfetmekte. Yedek parça temini
için karaborsa ve dolaylı yöntemlerin yoğun kullanımından dolayı ABD,
emekliye ayırdığı Tomcat'leri imha etti. Çok az bir kısmı müzelerde
sergileniyor.
ABD Deniz Kuvvetleri F-14 Tomcat'in yerini almak
için 1991 yılında, F/A-18C/D Hornet'in yeni nesil türevi olan F/A-18E/F
Super Hornet'i seçti. Yeni bir uçaktan ziyade mevcut bir uçağın yeni
teknolojilerle donatılmış modelinin seçilmesinde, Soğuk Savaş'ın sona
ermiş olması ve yeni uçak geliştirme maliyetlerine olanak sağlayacak bir
bütçenin olmaması etkili olmuştu. Nitekim aynı dönemde A-6 Intruder'ın
yerini almak için geliştirilmiş A-12 Avenger II projesi de iptal
edilmişti.
İlk uçuşunu 1995 yılında yapan Super Hornet 1999
yılında hizmete girdi. Halen ABD Deniz Kuvvetlerine ilaveten Avustralya
tarafından da kullanılıyor. 2015 yılında da Kuveyt tarafından siparişi
verildi. Almanya 2020 yılında nükleer caydırıcılık ve elektronik taarruz
görevleri için Super Hornet'i seçmişti ancak Rusya - Ukrayna Savaşı'nın
başlamasından kısa süre sonra bu planın rafa kaldırıldığı, F-35'in
alınacağı açıklandı.
Filmde adı açıklanmayan ancak İran olduğu
ima edilen düşman ülkenin, "5'inci nesil savaş uçağı" olarak
nitelendirilen jeti ise, Su-57. Rus Suhoy firması tarafından
geliştirilen ve 2002 yılında seçilen Su-57, ilk uçuşunu 2013'te yaptı.
Rus Savunma Bakanlığı 2018 yılında 76 uçak için sipariş verdi. Projede
özellikle yeni geliştirilen İzdelye 30 motorundan kaynaklanan önemli
gecikmeler bunuyor. (Ayrıntılar için bkz: "Devam Eden Savaş Uçağı Geliştirme Projeleri ve Bazı Değerlendirmeler - 1")
Filmin içeriği
Film,
1986'daki Top Gun'ın efsanevi açılış sahnesinin neredeyse birebir
aynısı bir sahne ile başlıyor. Tek fark bu sefer F-14'lerin yerini
F/A-18E/F Super Hornet'lerin almış olması. F-35'in uçak gemisi modeli
olan F-35C de kısa bir süre, muhtemelen ayıp olmasın diye, bu sahnede
gösterilmiş.
Filmin başında Pete Mitchell'ı, Mojave Çölü'ndeki
bir test merkezinde uçuşa hazırlanırken görüyoruz. Test pilotluğunu
yaptığı uçak, Lockheed Martin firması tarafından geliştirilmiş, sesten
10 kat hızlı uçabilen bir stratejik keşif uçağı. Filmde adı açıkça
geçmese de bu uçağın, varlığı uzun süredir iddia edilen ve yaklaşık
görünümüne dair tahminler yürütülen SR-72 olduğunu söylemek mümkün. Bu
arada Maverick'in bu uçakla uçtuğu sahnede gaz kolu üzerindeki Lockheed
Martin logosu, itinayla ekranda gösteriliyor.
Mitchell, uçuşa
hazırlandığı sırada projenin sona erdirildiğini öğreniyor. Subay rolü
oynamak üzere yaratılmışa benzeyen Ed Harris'in canlandırdığı Amiral
Cain, SR-72 yerine insansız hava aracı projelerini savunuyor ve bütçenin
bunlara ayrılmasını sağlamış. Projeyi kapatmak için de üsse geliyor.
Tam o sırada Mitchell, SR-72 ile izinsiz bir uçuş gerçekleştiriyor, bu
uçuşta sürat rekoru kırıyor ancak uçağı da kırıyor. Üsse dönüşünden
sonra da, Cain tarafından gizli bir görev için seçilen bir ekibi
hazırlamak için North Island'daki üsse gönderiliyor.
Eğiteceği
seçkin pilotlar arasında, ilk filmde hayatını kaybeden arkadaşı ve
F-14'teki radar önleme subayı Nick "Goose" Bradshaw'ın oğlu Bradley
'Rooster' Bradshaw da bulunuyor. Rooster, Maverick'e karşı oldukça kinli
ve öfke dolu: Çünkü Maverick Rooster'ın deniz harp okuluna girişini
engellemiş ve kariyerinde gecikmeye sebep olmuş. Filmin sonraki kısmında
bunun, Maverick'in Rooster'ın annesine verdiği sözden dolayı olduğunu
ama bunu Rooster'dan sakladığını öğreniyoruz.
Sinemanın büyüsü: F/A-18E gibi bir şeyi bile sempatik gösterebiliyor. |
Ekibin seçildiği
görev, adı verilmeyen bir ülkenin, son derece sarp bir arazide dağlar
arasındaki uranyum zenginleştirme tesisini, faal hale girmeden önce
vurmak. Maverick'in, üs komutanları ile ayaküstü yaptığı durum
değerlendirmesine göre, arazi yapısından dolayı GPS sinyalleri
çalışmayacağı için F-35'lerin işe yaramayacağını, ancak lazer güdümlü
F-18'lerin kullanılabileceğini, düşman hava savunması ve av uçaklarının
tehdidi nedeniyle de çok zorlayıcı bir uçuş profilinin hazırlanması
gerektiğini öğreniyoruz. Hedef ülkenin adı verilmiyor ancak çok sarp
arazideki yeraltı nükleer tesisi, yakınlardaki bir hava üssünde bulunan
F-14'ler gibi bilgilerde İran iması var. Ancak şöyle bir durum da var:
Bu İran taklidi ülkenin adı hiçbir zaman açıkça anılmasa da (filmde hep
"5'inci nesil savaş uçağı" deniyor) Su-57'leri var. Uçakların milliyet
işaretleri de İran'ınkilerden çok farklı bu arada.
Maverick, üs
yakınlarındaki bir barda eski sevgilisi, daha doğrusu eski
sevgililerinden birini, Penny Benjamin'i görüyor. Penny'nin Amelia
adında ergenlik çağında bir kızı var. Kızın ismi muhtemelen ABD'nin
havacılık öncülerinden Amelia Earhart'a bir saygı duruşu olarak
seçilmiş. Amelia, filmdeki ilk sahnesinde Maverick'in sorusuna yanıtında
annesinin boşanmış olduğunu ima ediyor; buradan da Maverick ve Penny
aşkına icazeti almış oluyoruz.
Maverick, yetiştireceği pilotlara
ilk derste etkileyici bir gösteri yaparak F-18'in uçuş talimnamesini
çöpe atıyor, "yüreklerinizle uçun" anafikirli kısa bir konuşma yapıyor.
Filmin bu kısmında, ilk Top Gun'daki bir sahne aklıma geldi. Top Gun'a
gelen kursiyer pilotlara konuşma yapan Binbaşı Mike "Viper" Metcalfe,
Kore ve Vietnam hava savaşlarındaki zafer ve kayıp oranlarından
hareketle ABD'nin hava gücüne dair bir özeleştiri yapmış; taktiklerin,
pilot becerilerinin ve deneyimin önemini vurgulamıştı. Maverick'in
konuşması kısmen benzer içerikli: Ekibin bir "takım" olmasını istiyor.
Zaten bu takım oluşturma sürecinin bir parçası olarak, ilk filmdeki
meşhur voleybol sahnesinin devamı şeklinde plajda Amerika futbolu
oynuyorlar.
Zorlu bir eğitim sürecinden sonra, iki uçaklık
ikişer kol, Maverick komutanlığında görev için havalanıyor. Uçakların
uçak gemisinden havalanmasıyla eşzamanlı olarak Ticonderoga sınıfı USS
Leyte Gulf kruvazöründen nükleer tesisin yakınındaki hava üssüne yönelik
Tomahawk seyir füzeleri ateşleniyor. Her bir kolda bir F/A-18E bir de
F/A-18F bulunuyor. "F"ler, üzerlerinde taşıdıkları AN/ASQ-228 ATFLIR
hedefleme podlarıyla tesisin havalandırma girişini işaretleyip
bombalarıyla burayı tahrip edecek; arkalarından gelen "E"ler ise bomba
isabetiyle açılacak delikten bombalarını bırakarak yeraltındaki tesisi
tahrip edecekler.
Alçak irtifada, derin bir vadinin zikzakları
boyunca yüksek hızda uçan F/A-18'ler, podlardan birinin arıza yapmasına
rağmen tesisi tahrip etmeyi başarıyor. O sırada hem vadi boyunca
sıralanmış SA-3 hava savunma füzelerinin hem de yakınlarda olup
bombardıman üzerine bölgeye geçen iki Su-57'nin tarrruzuna uğruyorlar.
Bu sırada Maverick'in uçağı bir SA-3 ile vuruluyor. Su-57'lerin ve hava
savunmasının tehdidinden dolayı ABD güçleri Maverick için bir
arama-kurtarma görevi başlatmıyor.
Atlayarak kurtulan
Maverick'e, bir Mi-24 taarruz helikopteri saldırıyor (Esir almak varken
neden öldürmek istediğini pek sorgulamadım). Maverick'i Mi-24'ün çift
Gatling topundan, Rooster kurtarıyor. Helikopteri düşüren Rooster'ın
uçağı kısa süre içinde SA-3'ler tarafından düşürülüyor. Rooster atlayıp
Maverick ile buluşuyor. Ve iki pilot, yakınlardaki daha yeni bombalanmış
hava üssünde mucizevi bir şekilde hasar görmemiş bir F-14'e binip,
taksi yolundan havalanıyorlar.
Uçak gemisine giderken iki Su-57
tarafından sıkıştırılan F-14'ün pilotu Maverick ilk başta tereddüt
ediyor. Bu, ondan beklemeyeceğimiz bir davranış. Neyse ki Rooster,
ihtiyacı olan motivasyonu veriyor ve Maverick'in idaresindeki Tomcat,
Su-57'lerle it dalaşına başlıyor. İlk Su-57'yi kısa süre içinde vuran
Maverick, ikincisiyle mücadelesinde zorlanıyor ancak onu da düşürerek
uçak gemisine doğru devam ediyor. Bu sırada tüm makinalı top mermilerini
ve füzelerini tüketen F-14, uçak gemisine dönüş yolunda üçüncü bir
Su-57 ile karşılaşıyor. Su-57'nin makinalı top ateşiyle ağır hasar alan
F-14, son anda Rooster'ın pek geçinemediği ve tavırlarıyla Iceman'i
andıran Hangman tarafından kurtarılıyor.
Bu arada Oramiral Tom
"Iceman" Kazinsky, Pasifik Filosu Komutanı olarak filmde kısa süre
görünüyor. Gırtlak kanseriyle mücadele eden Val Kilmer'ın sesini fısıltı
şeklinde birkaç replik olarak duyabiliyoruz. Maverick'i kariyeri
boyunca koruyucu melek gibi kollayan Iceman, bilge bir dost kimliğinde
yol gösteriyor Maverick'e.
Üçüncü Su-57'yle mücadelesinde ağır
hasar alan F-14'ün uçak gemisine acil inişi ile görev sona eriyor. En
son sahnede ise Tom Cruise'u, gerçek hayatta da kendisine ait olan P-51
Mustang'i, arka koltuğunda Jennifer Connely olduğu halde keyifle uçarken
seyrediyoruz.
İzlenimler
Top
Gun: Maverick'in ana temasının kuşaklar arası çatışma ve en nihayetinde
uzlaşma olduğunu söylemek mümkün. Bu kuşak çatışması temasının ilk
örneğini film başında SR-72 projesinin iptal edilmesinde görüyoruz. Daha
sonra Maverick ile Rooster ve diğer genç pilotların eğitimleri
sürecinde de sık sık benzer çatışma ve uyumsuzluklar oluyor. Hatta
F/A-18 ile düşmanın "5'inci nesil savaş uçağı" arasındaki kabiliyet
farkı da sık sık gözümüze sokuluyor. Belki F-35C'nin ön plana
çıkartılmamasının bir nedeni de bu kuşak farkını ortaya çıkarabilme
maksadıdır.
Ancak en sonunda günün kahramanı, iki Su-57 düşüren
F-14 oluyor. Bir önceki yüzyılın, bilekli pilotların uçağı yani. F/A-18
sümsüğü 4 uçak gittiği görevde iki kayıp verip iki podundan bir arıza
yapmışken hem de.
Filmde askeri havacılık bakımından bazı ciddi
hatalar var elbet. Harekât planı nasıl yapılır, böyle riskli bir
harekatta hangi unsurlar görev alır, böyle bir yüksek profilli taarruz
görevinde sadece lazer güdümlü bomba mı kullanılır gibi pek çok detay
var. Bunları görmezden gelerek izlemekte fayda var. Ama mesela radar
güdümlü SA-3'lerden ısı fişeği (flare) atarak kaçmayabilirler ya da ilaç
niyetine bir iki elektronik harp podu vb taşıyabilirlerdi. Tabi arka
arkaya salınan flare'lerin görsel etkisi ile elektronik taarruz
sisteminin görünmez elektromanyetik dalgaları arasında sinematik açıdan
büyük fark olduğu gerçeğini de teslim etmek gerek. Bunlara takılmıyorum.
Ancak
not düşmek istediğim bir ayrıntı, filmde LVC
(Live-Virtual-Constructive; Canlı-Sanal-Yapısal) simülasyon
teknolojisine atıf yapılmış olmasıydı: Ekip görev için hazırlanırken
görev yapacakları arazinin 3 boyutlu topografik verilerini uçağın
seyrüsefer sistemine yüklüyorlar; uçakla gerçekten o arazide
uçuyormuşçasına hazırlık yapıyorlardı. İş hayatımın önemli bir kısmında
üzerinde çalıştığım LVC teknolojileri ve çözümleri ile, gerçek sistemler
ile simülatörler ve sanal ortamda oluşturulan araziler, düşmanlar aynı
"dünyada" çalışabiliyorlar. Söz gelimi gerçek bir F-16 uçağının pilotu,
yerdeki bir simülatördeki pilotun kullandığı F-16 ile, gerçekte var
olmayan ancak sanal ortamda oluşturulmuş bir S-300'e taarruz edebiliyor.
Top Gun: Maverick'te bu teknolojiye kısmen de olsa değinilmiş olması
dikkatimi çekti.
İlk film bir bakıma ABD Deniz Kuvvetleri tanıtım
filmi gibiydi: Yüksek adrenalin ve testosteron dolu bir ortam vaat
ediyordu gençlere. Bu filmin, ABD Savunma Bakanlığının yoğun desteği ile
çekilmiş olmasına rağmen aynı propaganda / psikolojik harp etki ve
gücüne sahip olduğunu söylemek zor. ABD'nin son dönemde üzerinde
çalıştığı ya da reklamını yaptığı kabiliyet ve sistemlere neredeyse hiç
yer verilmemiş. ABD'nin bir uranyum zenginleştirme tesisine düzenlediği
harekatta sadece dört adet sümsük F/A-18E/F ve bir E-2 Hawekeye erken
ihbar uçağı görev alıyor; bir de en başta ateşlenen Tomahawk füzeleri.
Ağ merkezli harekat, istihbarat unsurları, İHA'lar, elektronik harp
sistemleri vb yok. Bunlar bir yana, düşman topraklarında düşmüş pilot
için arama kurtarma riski dahi alınamıyor. Taarruzu gerçekleştiren dört
jetten ikisi Soğuk Savaş ürünü füzelerle düşürülüyor; kritik öneme sahip
iki hedefleme podundan biri arıza yapıyor; 30+ sene deneyimli en çılgın
pilot dahi Su-57 görünce savaştan kaçmayı düşünebiliyor vs.
Bu
bakımlardan, film bir ABD ordusu reklamı gibi durmuyor. Ancak şu da var:
Filmin başından itibaren görevinin ne olduğu anlaşılamayan, Maverick'in
asistanı gibi ortalarda gezen siyahi Hondo karakteri, ekibin üyeleri
arasında siyahi, Hispanik, kadın gibi çeşitliliği vurgulayan kimlikler
var. Bir süredir başta Netflix yapımlarında olmak üzere çeşitliliği kör
gözüne parmak vurgulamak için yapılan senaryo ve karakter tercihlerinin
bir benzeri olabilir. Bu noktada ilk filmdeki Iceman karakterine de
değinmek gerek belki. Soğuk Savaş'ın en yoğun yıllarında çekilen bu
filmdeki Iceman karakterinin, Doğu Avrupa kökenli olduğunu düşündürecek
bir soyadı vardı ("Kazinsky").
Her şey bir yana, filmin en
etkileyici kısmı, olağanüstü kalitedeki hava çekimleriydi. Kısaca,
uçakların göründüğü tüm sahneler harikuladeydi. Beni özellikle
etkileyenler, SR-72'nin uçuşu, Maverick ile Rooster'ın kavga eden
yırtıcı kuşların pençelerini birbirine kenetleyip dönerek yere dalmasını
andıran manevrası ile F/A-18'lerin kendilerine ateşlenen SA-3'lerle
mücadelesi sahneleriydi. Filmde uçakların bulunduğu tüm sahneler çok
etkileyiciydi.
Ufak bir ayrıntı olarak, filmdeki telsiz
konuşmalarında teknik jargon ve terminoloji gerçeğe bir "tık" daha
yaklaşmış. İlk filmde pilotların konuşması olabildiğince sade ve bolca
"come on" ("haydi") ya da "talk to me" ("konuş benimle") içeriyordu.
Bu
film ile Pete "Maverick" Mitchell, kariyeri boyunca üç MiG-28, iki de
Su-57 düşürerek bir "as pilot" oldu. Daha da önemlisi bu hava
zaferlerinin hepsini F-14 ile kazandı. Filmde her iki Körfez Savaşı ve
Bosna'da görev yaptığını öğrendiğimiz Mitchell'ın bu savaşlarda hava
zaferinin olmamasını, daha ziyade hava-yer görevlerinde uçtuğunu,
dolayısıyla önce F-14D, ardından F/A-18C uçurduğunu tahmin ediyorum.
Sonuç
olarak Top Gun: Maverick, ilk film ile birlikte gönlüne havacılık
sevdası düşmüş bir nesli tatmin edebilecek, ilk filme yaptığı gereğinden
fazla göndermelere rağmen keyifle izlenebilecek bir yapım.
...Yine de bu sahnenin verdiği heyecan bambaşka...
5 yorum:
Harikulade. Arda Mevlutoğlu farkı budur diyemiyorum,zira fark benzer şeyler arasında olur. Çok zevkli bir okuma oldu,teşekkürler. Sümsük kelimesi yerine kıtıpiyoz'u tercih ederdim şahsen ama sonuçta aynı kapı. İyi ki varsın Arda.
Harika bir makale. Elinize emeğinize sağlık. Bir çırpıda okuyup bitirdim.
Arda Hocam, GPS calismayacagi icin F35 kullanilamaz önermesi gercekci miydi? Stealth ucaklari ile gündüz gözüyle araziye baka baka gidip yine ayni sekilde lazer isaretleyerek vuramaz miydilar?
Eline sağlık bir çırpıda okudum. Çok detaya girmezsek güzel filmdi bence de. Benim için en etkili sahne kimseniz yapilamaz dediği süreden daha kısa sürede parkuru tamamladığı yine illegal uçuşu yaptığı ve herkesr kanıtladığı sahneydi. Saglicakla kal.
F 14 un su 57 dusurmesi komik bence
Yorum Gönder