31/08/2015

Palavra Dedektörü: Palavrada Gökleri Aşıp Uzaya Çıkmak

Gazeteciler ve özellikle köşe yazarları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çoğunlukla birer "araç" ve "aracı"dırlar. Siyasal iktidarın veya yakın olunan siyasi hareketlerin, devletin çeşitli kurum ve kuruluşlarının ve özel şirketlerin kendilerine verdikleri bilgi ve belgeleri, üzerlerine bir şeyler katarak okuyucuya ulaştırırlar.

Eğer gazeteci / köşe yazarı eser miktarda bilgi birikim, araştırma kabiliyeti ve fikrî namusa sahip ise, kendisine iletilenlerin üzerine somut araştırma çıktısı, bilgi ve yorum katar. Eğer bunlardan yoksun ise, ortaya deli saçması ya da en iyi ihtimalle kara mizah ürünü yazılar çıkar.

Son zamanlarda Palavra Dedektörü, yetişemeyeceğim kadar çok sinyal vermeye başladı. Takvim adlı basın bülteninin araçlarından Ergün Diler'in 28 Ağustos tarihli "Göktürkler" başlıklı yazısı da bunların en nadidelerinden biri. Bir uzay mühendisi olarak bu yazısından dolayı kendisine "Galaktik Lale" ödülü naçizane layık gördüm, ilk fırsatta da takdim etmek istiyorum.

Gelelim yazının, yazarına Galaktik Lale ödülü kazandıran satırbaşlarına:
Öncelikle yazı, son dönemde çok kötü kurgulanmış ve yönetilen bir halkla ilişkiler politikasının bir uzantısı şeklinde, koyu bir milliyetçilik sosuna batırılmış. Bir süredir televizyon, çevrimiçi ve basılı yayınlar ve radyo programları üzerinden yoğun bir "milliyetçiliğe ve Türklüğe" dönüş izlemekteyiz. Bu seyrin siyasi motivasyonu, Siyah Gri Beyaz'ın ilgi alanı dışında kalıyor elbet, ancak konunun bağlandığı yer ve yazının başlığına adını veren "Göktürk"ten dolayı dikkat çekici.

Madde madde gidelim. Biraz zor olacak, zira yazının her yeri vıcık vıcık palavra ve "sıkma" dolu.
ODTÜ'lü gençler okulu ve çevreyi ateşe verip UZAYA GÖNDERİLEN TÜRK UYDUSU'nu protesto ediyorlardı.
O gün olanların nasıl cereyan ettiğini bilenler biliyor da, yazar keşke tüm Göktürk 2 ekibinin tören sırasında bir toplantı odasına neden kilitlendiğini, kısa süre sonra da yine tüm ekibin neden ve nasıl dağıtıldığını da yazsaydı.
Uzaydan, yeryüzündeki bir kişinin kol saatini ve yelkovanın üzerindeki yazıyı bile görüntülüyordu.
Bu, yazarın zayıf olduğu aşikâr olan hayal gücünün bir ürünü. Buradan itibaren yazı ilerledikçe Göktürk 2 ve istihbarat uyduları ile ilgili bazı temel bilgileri vermeye çalışacağım.

Öncelikle proje ile ilgili resmî bağlantıları paylaşayım:

Hava Kuvvetleri Komutanlığı
TUSAŞ

TÜBİTAK Uzay

Göktürk 2, bir istihbarat (daha doğru bir ifadeyle görüntü istihbaratı, yani IMINT - Imagery Intelligence) ve yer gözlem uydusudur.

Uydu üzerinde bulunan multispektral kamera ile (MSI), 2.5m siyah - beyaz (panchromatic); 10m görünür yakın kızılötesi tayf (VNIR); 20m kısa dalga kızılötesi (SWIR) çözünürlük sağlamaktadır.

Bu, şu demektir:

Göktürk 2'nin çektiği siyah beyaz bir fotograf karesindeki her bir piksel, en küçük 2.5m x 2.5m boyutlarındaki bir nesneyi gösterebilir. Bırakın bir kol saatinin yelkovanının üzerindeki yazıyı göstermeyi (bunun imkansız olmasının başka nedenleri de var, bilahare açıklayacağım), birbirine 2.5m'den yakın iki nesneyi, söz gelimi iki arabayı da ayırt edemezsiniz.

Kameranın çözünürlüğünün artması, çok daha gelişmiş optikler, veri işleme gücü ve yüksek miktardaki veriyi yere hızla aktarabilecek iletişim sistemi gerektirir. 5 sene önceki telefonunuzla çektiğiniz fotografın görüntü kalitesi ve boyutu ile şimdikini karşılaştırın.
Yanındaki uyduları, sinyal bozucu sistemi sayesinde etkisiz hale getirebiliyordu
Böyle bir şey, Göktürk 2 için teknik, hukuki ve askeri olarak mümkün değildir. Kaldı ki, dünyanın çevresini günde 14 - 15 kez dolanan uydu, hangi "düşman" uyduya ne zaman "kilitlenecek" de sinyalini bozacak? Kalitesiz bilim kurgu izlemek hayal gücünü köreltir.
Gerçek zamanlı görüntü aktarımı yapabiliyordu.
Hayır, Göktürk 2 ve neredeyse hiç bir istihbarat uydusu gerçek zamanlı görüntü aktarımı yapamaz. Çünkü:

Bu uydular, kaliteli görüntü istihbaratı toplayabilmek için alçak yer yörüngesi (LEO; Low Earth Orbit) denen yörüngede dolanırlar. İstihbarat uydularının aksine örneğin TürkSAT gibi iletişim uyduları jeosenkron (geosynchronous - GEO) da denen, yer ile eş zamanlı yörüngede ve oldukça uzak mesafede bulunurlar. LEO'daki uydular, yerden 600 - 800km irtifada, GEO uydular da örneğin 30 - 40,000km gibi mesafelerde bulunurlar. LEO uydular günde 10, 15, 20 kez dünyanın çevresini dolanır, iletişim uyduları ise belli bir noktada sabit bulunurlar.

Aşağıdaki grafikler daha net anlamak için yardımcı olabilir.

GEO yörünge

Devam edelim.
Hareketli hızlı çekim özelliği vardı. (ABD'deki bazı gelişmiş uydularda var)
Hayır. Bu tip uydularda hareketli çekim özelliği mümkün değildir. Ne Göktürk 2'de, ne de muadil istihbarat / yer gözlem uydularında video çekim kabiliyeti yoktur. Yine: Kalitesiz bilim kurgunun kalitesiz hayal gücüyle birleşimi.
Canlı cansız nesneyi hatasız ayırt edebiliyordu.
??

Bu tip uydular alçak yer yörüngesinde hızla dolaşarak seyrederler. Söz gelimi Göktürk 2, dünyanın çevresini 98 dakikada dolanır. Bu da, 24 saatte dünya çevresinde 14'den fazla tur demektir. Ayrıca Göktürk 2'nin "revisit time", yani "tekrar ziyaret" süresi de yaklaşık 2.5 gündür. Bu şu anlama gelir: Göktürk 2, dünya üzerinde bir noktadan bir kez geçtikten sonra aynı noktadan 2.5 gün sonra tekrar geçer (uydunun yörünge şekli, yörüngedeki hızı, dünyanın yörünge eğikliği ve dünyanın kendi etrafında dönüş hızları nedeniyle). Kısacası, Göktürk 2 söz gelimi Atina'nın fotografını bir kez çektikten sonra, aynı şehirden bir daha görüntü alması için 2.5 gün beklenmesi gerekir.

Bunlar, bu tip uydular için normaldir. Bu nedenle bazı ülkeler farklı hız ve yörüngelerde çok sayıda istihbarat uydusu atarlar, tekrar ziyaret süresini kısaltabilmek için.

İstihbarat uydularının kameralarının farklı çekim modları vardır: Nokta (spot), "swath" (şerit çekim) ya da bölgesel çekim gibi. Hepsinin farklı amaçları ve kullanım yerleri vardır. Söz gelimi boyutu nispeten küçük olan bir tesis için spot çekim tercih edilebilir veya bir coğrafi bölge için şerit çekim modu uygulanabilir.

Bu gibi pek çok sayıda faktör nedeniyle istihbarat ve yer gözlem uydularının kullanımı, bunların topladığı verilerin işlenmesi ve ihtiyacı olan birim, kurum ve birliklere dağıtılması gibi süreçler son derece karmaşıktır, birikim ve yüksek teknolojili altyapı gerektirir. Göktürk 2'nin de esas önemi buradadır: Türkiye'ye, uzaydan istihbarat toplama, işleme, depolama ve dağıtma tecrübe ve altyapısını kazandırmıştır.

Bahse konu köşe yazarını (?), hayal dünyası ile başbaşa bırakmak lazım aslında. Ama heyhat...

9 yorum:

Adsız dedi ki...

İşte bunlar hep Call Of Duty :))

Unknown dedi ki...

Yazar psikolojik istihbarat yapıyor... senin dedektörün de hep hükümet medyasına kontrol yapıyor gibi geldi bana. Ergün bey vatansever bir gazetecidir..

öngüns dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
öngüns dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Tesekkurler Arda, bu kisiyi tanimiyordum. Ozene bezene anlattigi o super uyduyu uzaya gonderen ODTU'lu gencecik cocuklara buyuk hakaret etmis. Insallah bir gun olaylarin perde arkasini senden dinlemek firsatimiz olur.

Saladin

Adsız dedi ki...

İbarahim koç,seninle benim oyun bir işte.

Unknown dedi ki...

Arda bey konu hakında fazlasıyla bilgili bir insandır. Maalesef bizim gazetecilerimiz bu tip konulardan bi haber yazılar yazarsak okuyucularını yanlış bilgilendirmektedirler. Vatan sever olmak saçma sapan bilgiler verip okuyucuyu yanlis bilgilendirmeye engel değil.

Adsız dedi ki...

"yayınlar ve radyo programları üzerinden yoğun bir "milliyetçiliğe ve Türklüğe" dönüş izlemekteyiz. Bu seyrin siyasi motivasyonu, Siyah Gri Beyaz'ın ilgi alanı dışında kalıyor elbet"

niye, amk evladı or. çocuğumusun sen ?

Unknown dedi ki...

Göktürk 2 en azından başlangıçtır. Önümüzdeki süreçte uydu sayısı artacaktır diye düşünüyorum. Ergün beyin yazılarını 2011 yılından beri takip ederim. Anlattıklarını, yazdıklarının bir kısmını çoğu kişi bırakın dile getirip yazmayı, aklına bile getirmiyordur. Devletin medyaya hakim olması gerekir. Yoksa yahudi medya istediği adamı bize cici gösterebilir. Örnek: demirtaş