Bugün 2030 sularında haber ajanslarına düşen bir haber, Süleyman Şah Türbesi'nin Şah Fırat Operasyonu ile taşınması ile ısınmış gündeme bomba gibi düştü, tansiyon birden yükseldi.
Doğan Haber Ajansı'na göre bir askeri helikopter Malatya Akçadağ ilçesine bağlı Ekinciler mevkiinde düşmüştü. Olayda bir askerin şehit olduğu, üç askerin ise yaralandığı bildiriliyordu.
Kısa süre sonra Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), twitter hesabından Malatya 7'nci Ana Jet Üssü'nden havalanan iki F-16 tipi uçakla irtibatın kesildiğini duyurdu. AFAD müteakip twitlerinde uçakların düştüğünü, personel için arama - kurtarma faaliyetlerinin başladığını duyurdu.
Bu arada başka çeşitli basın - yayın organlarında düşen uçakların F-4 ve RF-4 olduğuna dair bilgiler çıktı.
En nihayetinde Genelkurmay Başkanlığı, resmî web sitesinde saat 2130'da bir açıklama yaparak, 7'nci Ana Jet Üssü'nden havalanan iki RF-4E tipi keşif uçağının düştüğünü, dört pilotun malesef şehit olduğunu açıkladı.
Olay, Türkiye'de özellikle savunma ve güvenlik alanında ve çoğunlukla kriz dönemlerinde karşılaşılan, "fara tutulmuş tavşan" halinin tipik bir örneğine dönüştü.
Aradan geçen bu bir saatlik sürede, dedikodu ve yalan makinaları tam gaz çalıştı, savaşa girilmiş olduğu, aynı üsten aynı zaman diliminde hem helikopter hem F-16 hem de F-4 düşmesinin, Suriye'ye girmiş olduğumuzla açıklanabileceği gibi yorumlar yapıldı.
Bu bir saatlik dilimde, bu gibi uç dedikodular hızla yayıldı. Bir saatlik koordinasyonsuzluk, halkı yanlış ve yavaş bilgilendirmenin varabileceği sonuçlar açısından tam bir ibret vesikası.
Düşen uçağın tipine ilişkin bilginin doğruluğu, pek çok kişi için çok da önemli olmayabilir. Doğrudur, bu teknik bir ayrıntıdır ve önemli olan, dört adet aslan gibi pilotumuzun şehit düşmüş olmasıdır. Ancak toplumun doğru, kesin ve hızlı bir biçimde bilgilendirilmesi, pek çok farklı boyutta önem taşımaktadır. 1 saatlik bir süre diliminde bile sosyal medyada kartopunun çığa dönüşmesi misali çevrilebilen dedikodular ve rivayetler, kontrol edilemez bir panik, hezeyan ya da infial dalgasına neden olabilir. Nitekim kısa süreliğine de olsa, aynı üsten kalkan helikopter ve uçakların düştüğü, Suriye'ye hava harekâtı düzenlenmiş olduğuna dair tahminler yayıldı.
Daha da vahimi, olayla ilgili AFAD, Anadolu Ajansı ve Malatya Valiliği tarafından birbiri ile çelişen haberlerin kamuoyu ile paylaşılmış olmasıdır. Konuyla ilgili kamuoyuna ilk bilgi akışını yapan AFAD'ın, uçakların tipine ilişkin yanlış bilgi vermiş olması, Malatya 7'nci Ana Jet Üs Komutanlığı ve / veya Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile herhangi bir sağlıklı eşgüdüm mekanizmasının, en azından zamanında çalıştırılmamış olduğuna delalettir.
Doğan Haber Ajansı üzerinden yayılmış olan "helikopter düştü, 1 asker şehit, 3 asker yaralı" haberi ise tümden fecaattir.
Olayla ilgili spekülasyon yürütmek, kahraman şehitlerimizin aziz hatıralarını incitmekten başka bir işe yaramaz. Ancak iki savaş jetinin havada çarpışmasının imkansız ya da görülmeyen bir olay olmadığını, bu tip kazaların uçakların eskiliğinden bağımsız olarak kötü hava ve görüş şartlarında yakın kol formasyon uçuşlarında yaşanabildiği notunu düşmek isterim.
Türk Hava Kuvvetleri'nde RF-4E
Düşen uçaklar, RF-4E keşif uçağının, yerli imkânlarla modernize edilerek RF-4E/TM adını alan modeli idi.
Türkiye, 1978 yılında Peace Diamond I projesi ile 8 adet yeni üretim; 1992-1994 arasında da Almanya'dan ikinci el 46 adet olmak üzere 54 adet RF-4E aldı. Almanya'dan gelen uçakların 14 adedi, yedek parça kaynağı olarak kullanıldı; 32 adedi ise teslim edilmeden önce kapsamlı bakım onarım ve yenilemeye tabi tutuldular.
Eskişehir 1'nci Ana Jet Üs 113'ncü Filo ve Malatya 7'nci Ana Jet Üs 173'ncü Filo'da görev yapan RF-4E filosu için modernizasyon ihtiyacı gündeme gelince Türkiye, bu uçakların yenileştirilmesini, Terminator projesinde kazanılan deneyimler ile kendisi yapmaya soyundu. Ve 2004 yılı Ekim ayında ASELSAN ve 1. HİBM arasında imzalanan anlaşma ile RF-4E Yapısal ve Aviyonik Modernizasyon Projesi, nam-ı diğer "Işık Projesi" başlatıldı.
Proje ile toplam 18 adet RF-4E'ye, 1. HİBM'de kapsamlı yapısal iyileştirme uygulandı ve uçaklara ASELSAN üretimi yeni nesil aviyonik sistemler takıldı. Bu sistemler:
LN-100GT INS/GPS hassas seyrüsefer sistemi
CDU-900Z uçuş yönetim sistemi
MFX-484 UHF/VHF güvenli iletişim sistemi
ARC-190 HF güvenli iletişim sistemi
AN/ALQ-178(V)3 RWR (Radar Warning Receiver; radar ikaz alıcısı) sistemi idi.
Işık Projesi Haziran 2010'da tamamlandı ve RF-4E/TM olarak adlandırılan uçaklar 113 ve 173 Filolarda hizmete geri döndüler.
Işık Projesi ile RF-4E'lere takılan AN/ALQ-178(V)3 RWR sistemi, düşman hava savunma sistemlerinin radar sinyallerini tespit edip sınıflandıran, pilotu ikaz eden ve uçağın özsavunma sistemlerini denetleyen bir karşı tedbir birimi. Türkiye, bu sistemlerin tehdit kütüphanesini kendi imkânları ile güncelleyebiliyor, içeriğini kontrol edebiliyor. Aynı sistemler halihazırda F-16 filosunun büyük kısmı ve F-4E 2020 Terminator uçakları tarafından da kullanılmakta.
Işık Projesi'nin ikinci ayağı olarak Türkiye, RF-4E/TM'lerin yeni nesil, çok yüksek çözünürlüklü ve uzun menzilli aynı zamanda gerçek zamanlı istihbarat sağlayabilecek sistemler donatılması için de bir proje başlattı. Bu kapsamda daha önce 2000 yılında başlatılmış ve İsrailli ElOp firmasına verilen ancak Şubat 2006'da iptal edilen LOROP-IR programı yerine, TARP (Turkish Aerial Reconnaissance Program; Türk Havadan Keşif Programı) başlatıldı.
HvKK envanterindeki F-16 ve RF-4E uçaklarında kullanılmak üzere alçak ve orta irtifa kabiliyetli Elektrooptik (EO) - Kızılaltı (IR) (PRESS) ve SAR/GMTI (SARENS) keşif podu tedariğini kapsayan proje ile İsrail'den 5 adet Elbit LOROP-IR Condor II PRESS, 2 adet Elta EL/M-2060P SARENS, 1 adet sabit Görüntü Kıymetlendirme Sistemi, 2 adet taşınabilir Görüntü Kıymetlendirme Sistemi, 3 adet yer Data Link Terminali, 3 adet Haberleşme Şelteri tedarik edilecekti. Bu proje, RF-4E'lere çok uzun menzillerden gündüz ve gece her hava şartında yüksek kalitede görüntü (IMINT) ve radar (RADINT) istihbaratı toplama ve toplanan istihbaratı gerçek zamanlı olarak kıymetlendirme merkezine aktarma kabiliyeti sağlayacaktı. Ancak proje, 2010'daki Mavi Marmara olayı ardından gerilen ilişkiler neticesinde İsrail tarafından tek taraflı olarak iptal edildi.
Tekrar hizmete giren 18 RF-4E/TM'den biri, 03.11.2011 tarihinde Konya'nın kuzeydoğusunda düştü. Olayda Binbaşı Serdar Kandemir ve Üsteğmen Engin Kayadibi şehit oldu. Suriye hava savunması tarafından 22.06.2012 tarihinde vurulan RF-4E/TM'deki pilotlar Yüzbaşı Gökhan Ertan ile Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy da şehadet mertebesine ulaştı. 30.09.2013 günü ise Sivas'ın Kangal ilçesinde düşen RF-4E/TM'deki pilotlar Binbaşı Serdar Çeliker ve Yüzbaşı Fatih Tüm atlayarak kurtuldu. Bugün düşen iki uçak ile birlikte RF-4E/TM filosunun en fazla 14 adede düşmüş olması gerekiyor.
Sonuç
Bugün yaşanan elim hadise, AFAD başta olmak üzere devlet kurumları arasındaki eşgüdümsüzlüğe, ne yazık ki çok çarpıcı bir örnek olmuştur. Türk basınının hıyanet derecesine varan aymazlığı malum; halkın doğru, hızlı ve net biçimde bilgilendirilmesi gibi bir misyon üstlenmiş değil. Ancak kendi halkına açık biçimde düşman olan basının bu sinsi saldırganlığının önüne geçmenin en önemli yolu olan kamu kurumlarının eşgüdüm içinde, net ve hızlı bilgi akışını sağlama konusunda daha kat etmesi gereken çok mesafe olduğu görülüyor.
Acil durum ve afet hallerinde koordinasyonu sağlamakla görevli kurum bile bu konuda böyle çuvallamışsa, daha otuzdokuzbuçuk fırın ekmeğin yenmesi gerekli demektir. Sadece bir saatlik zaman diliminde yayılan dezenformasyon ve oluşmaya başlayan infial, bunun net bir göstergesi.
Kahraman pilotlarımızın ruhları huzur bulsun. Aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Doğan Haber Ajansı'na göre bir askeri helikopter Malatya Akçadağ ilçesine bağlı Ekinciler mevkiinde düşmüştü. Olayda bir askerin şehit olduğu, üç askerin ise yaralandığı bildiriliyordu.
Kısa süre sonra Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), twitter hesabından Malatya 7'nci Ana Jet Üssü'nden havalanan iki F-16 tipi uçakla irtibatın kesildiğini duyurdu. AFAD müteakip twitlerinde uçakların düştüğünü, personel için arama - kurtarma faaliyetlerinin başladığını duyurdu.
Bu arada başka çeşitli basın - yayın organlarında düşen uçakların F-4 ve RF-4 olduğuna dair bilgiler çıktı.
En nihayetinde Genelkurmay Başkanlığı, resmî web sitesinde saat 2130'da bir açıklama yaparak, 7'nci Ana Jet Üssü'nden havalanan iki RF-4E tipi keşif uçağının düştüğünü, dört pilotun malesef şehit olduğunu açıkladı.
Olay, Türkiye'de özellikle savunma ve güvenlik alanında ve çoğunlukla kriz dönemlerinde karşılaşılan, "fara tutulmuş tavşan" halinin tipik bir örneğine dönüştü.
"Çok sayıda şehit var!" "Tıkla izle" Kepazeliğin bu kadarı... |
Bu bir saatlik dilimde, bu gibi uç dedikodular hızla yayıldı. Bir saatlik koordinasyonsuzluk, halkı yanlış ve yavaş bilgilendirmenin varabileceği sonuçlar açısından tam bir ibret vesikası.
Düşen uçağın tipine ilişkin bilginin doğruluğu, pek çok kişi için çok da önemli olmayabilir. Doğrudur, bu teknik bir ayrıntıdır ve önemli olan, dört adet aslan gibi pilotumuzun şehit düşmüş olmasıdır. Ancak toplumun doğru, kesin ve hızlı bir biçimde bilgilendirilmesi, pek çok farklı boyutta önem taşımaktadır. 1 saatlik bir süre diliminde bile sosyal medyada kartopunun çığa dönüşmesi misali çevrilebilen dedikodular ve rivayetler, kontrol edilemez bir panik, hezeyan ya da infial dalgasına neden olabilir. Nitekim kısa süreliğine de olsa, aynı üsten kalkan helikopter ve uçakların düştüğü, Suriye'ye hava harekâtı düzenlenmiş olduğuna dair tahminler yayıldı.
İsrail F-4'ü... |
Doğan Haber Ajansı üzerinden yayılmış olan "helikopter düştü, 1 asker şehit, 3 asker yaralı" haberi ise tümden fecaattir.
Olayla ilgili spekülasyon yürütmek, kahraman şehitlerimizin aziz hatıralarını incitmekten başka bir işe yaramaz. Ancak iki savaş jetinin havada çarpışmasının imkansız ya da görülmeyen bir olay olmadığını, bu tip kazaların uçakların eskiliğinden bağımsız olarak kötü hava ve görüş şartlarında yakın kol formasyon uçuşlarında yaşanabildiği notunu düşmek isterim.
Türk Hava Kuvvetleri'nde RF-4E
Düşen uçaklar, RF-4E keşif uçağının, yerli imkânlarla modernize edilerek RF-4E/TM adını alan modeli idi.
Türkiye, 1978 yılında Peace Diamond I projesi ile 8 adet yeni üretim; 1992-1994 arasında da Almanya'dan ikinci el 46 adet olmak üzere 54 adet RF-4E aldı. Almanya'dan gelen uçakların 14 adedi, yedek parça kaynağı olarak kullanıldı; 32 adedi ise teslim edilmeden önce kapsamlı bakım onarım ve yenilemeye tabi tutuldular.
Eskişehir 1'nci Ana Jet Üs 113'ncü Filo ve Malatya 7'nci Ana Jet Üs 173'ncü Filo'da görev yapan RF-4E filosu için modernizasyon ihtiyacı gündeme gelince Türkiye, bu uçakların yenileştirilmesini, Terminator projesinde kazanılan deneyimler ile kendisi yapmaya soyundu. Ve 2004 yılı Ekim ayında ASELSAN ve 1. HİBM arasında imzalanan anlaşma ile RF-4E Yapısal ve Aviyonik Modernizasyon Projesi, nam-ı diğer "Işık Projesi" başlatıldı.
Proje ile toplam 18 adet RF-4E'ye, 1. HİBM'de kapsamlı yapısal iyileştirme uygulandı ve uçaklara ASELSAN üretimi yeni nesil aviyonik sistemler takıldı. Bu sistemler:
LN-100GT INS/GPS hassas seyrüsefer sistemi
CDU-900Z uçuş yönetim sistemi
MFX-484 UHF/VHF güvenli iletişim sistemi
ARC-190 HF güvenli iletişim sistemi
AN/ALQ-178(V)3 RWR (Radar Warning Receiver; radar ikaz alıcısı) sistemi idi.
Işık Projesi Haziran 2010'da tamamlandı ve RF-4E/TM olarak adlandırılan uçaklar 113 ve 173 Filolarda hizmete geri döndüler.
Işık Projesi ile RF-4E'lere takılan AN/ALQ-178(V)3 RWR sistemi, düşman hava savunma sistemlerinin radar sinyallerini tespit edip sınıflandıran, pilotu ikaz eden ve uçağın özsavunma sistemlerini denetleyen bir karşı tedbir birimi. Türkiye, bu sistemlerin tehdit kütüphanesini kendi imkânları ile güncelleyebiliyor, içeriğini kontrol edebiliyor. Aynı sistemler halihazırda F-16 filosunun büyük kısmı ve F-4E 2020 Terminator uçakları tarafından da kullanılmakta.
Işık Projesi'nin ikinci ayağı olarak Türkiye, RF-4E/TM'lerin yeni nesil, çok yüksek çözünürlüklü ve uzun menzilli aynı zamanda gerçek zamanlı istihbarat sağlayabilecek sistemler donatılması için de bir proje başlattı. Bu kapsamda daha önce 2000 yılında başlatılmış ve İsrailli ElOp firmasına verilen ancak Şubat 2006'da iptal edilen LOROP-IR programı yerine, TARP (Turkish Aerial Reconnaissance Program; Türk Havadan Keşif Programı) başlatıldı.
HvKK envanterindeki F-16 ve RF-4E uçaklarında kullanılmak üzere alçak ve orta irtifa kabiliyetli Elektrooptik (EO) - Kızılaltı (IR) (PRESS) ve SAR/GMTI (SARENS) keşif podu tedariğini kapsayan proje ile İsrail'den 5 adet Elbit LOROP-IR Condor II PRESS, 2 adet Elta EL/M-2060P SARENS, 1 adet sabit Görüntü Kıymetlendirme Sistemi, 2 adet taşınabilir Görüntü Kıymetlendirme Sistemi, 3 adet yer Data Link Terminali, 3 adet Haberleşme Şelteri tedarik edilecekti. Bu proje, RF-4E'lere çok uzun menzillerden gündüz ve gece her hava şartında yüksek kalitede görüntü (IMINT) ve radar (RADINT) istihbaratı toplama ve toplanan istihbaratı gerçek zamanlı olarak kıymetlendirme merkezine aktarma kabiliyeti sağlayacaktı. Ancak proje, 2010'daki Mavi Marmara olayı ardından gerilen ilişkiler neticesinde İsrail tarafından tek taraflı olarak iptal edildi.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından 2130'da yapılan açıklama |
Sonuç
Bugün yaşanan elim hadise, AFAD başta olmak üzere devlet kurumları arasındaki eşgüdümsüzlüğe, ne yazık ki çok çarpıcı bir örnek olmuştur. Türk basınının hıyanet derecesine varan aymazlığı malum; halkın doğru, hızlı ve net biçimde bilgilendirilmesi gibi bir misyon üstlenmiş değil. Ancak kendi halkına açık biçimde düşman olan basının bu sinsi saldırganlığının önüne geçmenin en önemli yolu olan kamu kurumlarının eşgüdüm içinde, net ve hızlı bilgi akışını sağlama konusunda daha kat etmesi gereken çok mesafe olduğu görülüyor.
Acil durum ve afet hallerinde koordinasyonu sağlamakla görevli kurum bile bu konuda böyle çuvallamışsa, daha otuzdokuzbuçuk fırın ekmeğin yenmesi gerekli demektir. Sadece bir saatlik zaman diliminde yayılan dezenformasyon ve oluşmaya başlayan infial, bunun net bir göstergesi.
Kahraman pilotlarımızın ruhları huzur bulsun. Aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
8 yorum:
Palavra dedektörünün yeni bölümünü konusu belli oldu galiba.
Rf4 leri karallama kampanyasıda başlattı değerli basınımız...Türkiyede düşen f16 sayısı f4 ün üç katı neredeyse
Uçan tabutmus F4 lerin lakabi.... Show tv ana haber hazretleri oyle buyurdu Yersen....
http://forum.memurlar.net/konu/2099108/
Sn MEVLÜTOĞLU;
Yazı ve yorumlarınızı beğeniyle takip ediyorum
Daha fazla kitlelerin faydalanması açısından linkteki platformlarda paylaşımlar yapmanızı samimiyet le isterdim.
Saygılarımla. ..
http://forum.memurlar.net/konu/2099108/
yararlı bir yazı olmuş teşekkürler
F 4 ler artık faydalı kullanım ömürlerini doldurdu. Sürekli bölgenin en güçlu hava kuvvetlerine sahip oldugumuz yazılıyor palavranın daniskası tabiki merak edenler israil hav.kuv. lerine mısıra rusyaya irana hatta son donemlerde ve bir kac yıl içinde ırak sudi arabistana baksın sadece bu ülkedeki direk olarak 6 milyar dolar dolaylı yoldan 11 milyar dolar harcandı. Hava kuvvetlerine yeteri kadar modern muharip ucak almaya yeterde artarbile modern savaşlar artık hava savaşlarıdır elimizde f 4 leri saymassak 239 adet f 16 ile tabiiki bunlarında ne kadarı muharebeye hazır haldedir tam bilmiyoruz. Yani butun yuk f16 ların sırtında ve faydalı omurleri bu sistemde cok daha kisalacaktir. F 35 bize ne zaman gelecegi bile meçhul acilen turkiyenin yeni ucaklara ihtiyacı var bakalim artik neler olacak bu ulkenin insanlarının guvenligi bu kadar onemsiz olamaz
Suriyeli gocmenlere 6 milyar dolar direk harcanan para
Yorum Gönder