HRA Jeopolitik Youtube kanalında Harun Reşit Aydın'ın konuğu olarak NATO'nun yeni konumlanması, savunma harcamaları, Türkiye'nin NATO'daki yeri ile Türkiye - İsrail rekabeti hakkındaki görüşlerimi paylaştım.
NATO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NATO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20/07/2025
NATO Yeniden mi Doğuyor?
29/06/2025
NATO 2025 Lahey Zirvesi: "Navigating the Issues in the Modern Battlespace: Challenges for the Allied Defence Industry Capabilities" Paneli
24 - 25 Haziran tarihlerinde Hollanda'nın Lahey kentinde gerçekleştirilen NATO Zirvesi kapsamında, Clingendael Enstitüsü, Münih Güvenlik Konferansı ve Türk Atlantik Konseyi tarafından 25 Haziran günü düzenlenen, "Navigating the Issues in the Modern Battlespace: Challenges for the Allied Defence Industry Capabilities" paneline konuşmacı olarak katıldım.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün'ün yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan panelin moderatörü, Türk Atlantik Konseyi Genel Sekreteri Emir Abbas Gürbüz idi. Benimle birlikte diğer konuşmacılar, İtalyan Atlantik Komitesi Başkanı Fabrizio W. Luicolli ile Eurodefense UK Genel Sekreteri Robin Ashby idi.
Panel, NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarının artırılması tartışmaları ve Transatlantik ittifak ilişkilerinin sorgulanmasına sahne oldu. Böyle bir arka planda, Türkiye için önemli fırsatlar (ve aslında bir o kadar da riskler) bulunuyor.
Konuşmamda, bu konuyu savunma sanayii perspektifinden ve üç temel unsur üzerinden ele aldım. Konuşma notlarımın Türkçe'ye çevrilmiş özetini aşağıya ekliyorum.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün'ün yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan panelin moderatörü, Türk Atlantik Konseyi Genel Sekreteri Emir Abbas Gürbüz idi. Benimle birlikte diğer konuşmacılar, İtalyan Atlantik Komitesi Başkanı Fabrizio W. Luicolli ile Eurodefense UK Genel Sekreteri Robin Ashby idi.
Panel, NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarının artırılması tartışmaları ve Transatlantik ittifak ilişkilerinin sorgulanmasına sahne oldu. Böyle bir arka planda, Türkiye için önemli fırsatlar (ve aslında bir o kadar da riskler) bulunuyor.
Konuşmamda, bu konuyu savunma sanayii perspektifinden ve üç temel unsur üzerinden ele aldım. Konuşma notlarımın Türkçe'ye çevrilmiş özetini aşağıya ekliyorum.
02/05/2025
Avrupa'nın Elektronik Harp Açığını Türkiye Kapatabilir mi?
İngiliz Royal United Services Institute (RUSI) tarafından Justin Bronk imzasıyla Mart ayında "Airborne Electromagnetic Warfare in NATO: A Critical European Capability Gap" başlıklı bir rapor yayımlandı. Rapor, NATO üyesi ülkelerin hava kuvvetlerindeki elektromanyetik harp (EH) yeteneklerinin bir resmini çekiyor ve özellikle Avrupa'daki müttefiklerin bu alandaki yetersizliklerini vurguluyor. Rapora göre, NATO ülkeleri EH konusunda hala büyük ölçüde ABD'ye bağımlı ve bu durum özellikle ABD'nin (Asya Pasifik gibi) başka bölgelere odağını kaydırmasıyla birlikte ittifak için bir risk teşkil ediyor.
01/07/2020
Rusya Federasyonu’nun Nükleer Caydırıcılık Siyaset Belgesi’nin Anlattıkları (ve Anlatmadıkları)
"Rusya Federasyonu'nun Nükleer Caydırıcılığa Dair Devlet Politikasının Temel İlkeleri" (Об Основах государственной политики Российской Федерации в области ядерного сдерживания) başlıklı siyaset belgesi, Rusya Federasyonu (RF) Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından 2 Haziran günü imzalanan 355 sayılı başkanlık kararnamesi ile yürürlüğe girdi.[1]
Belge, RF'nin nükleer caydırıcılığının esaslarını ve nükleer silah kullanımına dair politikasının genel çerçevesini çiziyor. Ancak satır araları okunduğunda, belgede dikkat çekici muğlaklıklar olduğu görülüyor. Bu boşluklar, RF'nin stratejik konumlanması ve ulusal güvenlik siyasetine dair rotasına dair ipuçlar sunuyor olabilir.
Belgenin ayrıntılarına girmeden önce, RF'nin ulusal güvenlik siyasetinde ve askeri kabiliyetinde nükleer gücün yerine kısaca göz atmakta fayda var.
29/04/2016
Katyuşa'lar, HIMARS'lar ve Ötesi
Suriye sınırındaki yerleşim birimlerine ve özellikle son dönemde Kilis'e düşen roketler can kaybına ve halkta paniğe neden olmakta. 2011 Mart ayından bu yana devam eden Suriye İç Savaşı'nda savaşan tarafları, hangi bölgenin ne zaman hangi grup tarafından ele geçirildiğini, hangi örgüt ve grupların hangi ülkelerin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini takip etmek mümkün değil. Ne var ki Türkiye - Suriye sınırının boyunca süregiden çatışmalar sırasında, ama hedef gözetilerek ama "yanlışlıkla" Türk şehirlerine düşen roketlerin, boyutlarından çok daha büyük etkiler doğurmakta olduğu da bir gerçek.
Sıklıkla "Katyuşa" olarak adlandırılan bu roketler ile bunlara karşı uygulanabilecek önlemler, çok daha karmaşık bir politik - stratejik denklemin yalnızca bir boyutu.
Sıklıkla "Katyuşa" olarak adlandırılan bu roketler ile bunlara karşı uygulanabilecek önlemler, çok daha karmaşık bir politik - stratejik denklemin yalnızca bir boyutu.
Bu denklemi çözmek için de, her zamanki gibi öncelikle eldeki bilgileri bir kenara not ederek işe başlamak gerek.
02/10/2013
Yüksek İrtifa, Uzun Menzil, Karışık Kafalar - II
Savunma
Sanayii İcra Kurulu'nun 26 Eylül tarihli toplantısı [1], savunma kamuoyu tarafından
uzun yıllardır sonucu merakla beklenen bir projede karara sahne oldu.
T-LORAMIDS
(Turkish Long Range Air and Missile Defence System; Türk Uzun Menzilli Hava ve
Füze Savunma Sistemi) olarak da bilinen Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze
Savunma Sistemi Projesi'nde [2], Çin Halk Cumhuriyeti'nden China Precision Machinery Import and Export
Corporation (Çin Hassas Makina İthalat ve İhracat Şirketi; CPMIEC) firmasının
seçildiği duyuruldu. Darısı başta ağır nakliye ve genel maksat helikopterleri
olmak üzere diğer projelerin başına diyelim.
Yüksekirtifa - uzun menzil hava savunma sistemi gibi kritik bir sistemin Çin'den
seçilmesi siyasi, askeri ve stratejik ölçekte çok sayıda soru işareti doğurdu.
Bu normal ve beklenen bir durum, zira savunma sistemlerinin ölçek ve boyutu
büyüdükçe ekonomik ve siyasi özkütleleri de artıyor.
Siyah Gri
Beyaz'da ihalelerin kime ve neden, nasıl verildiğinden ziyade, geri plandaki
konsept, felsefe ve stratejilere odaklanmaya çalışıyorum. Bu nedenle LORAMIDS
de dahil olmak üzere yürürlükteki projelerle ilgili çok fazla yorum yapmıyorum.
Daha ziyade bu projelerin ya da projelere konu sistemlerin varlık nedenleri ve
kullanım felsefeleri ile ilgileniyorum. LORAMIDS projesindeki bu çok tartışma
yaratan karara ilişkin de bir süredir herhangi bir değerlendirme kaleme almamış
olmamın nedeni bu idi. Ancak Siyah Gri Beyaz okurundan gelen talepler o kadar
arttı ki, kararı, mümkün mertebe teknik sınırlar içinde kalarak, nasıl
gördüğümü paylaşmak farz oldu.
02/12/2012
Yüksek İrtifa, Uzun Menzil, Karışık Kafalar
![]() |
Bir THAAD lançeri (Kaynak: MDA) |
Suriye’de iç savaşa dönüşen kargaşa ve çatışma ortamının sınırdaş Türkiye’yi hem yerel hem bölgesel ölçekte etkilemesi kaçınılmazdı. Önemli ölçüde örselenmiş de olsa Suriye Silahlı Kuvvetleri, silahlı isyancılarla mücadele kapasitesini bugüne kadar korumayı başardı. Büyük kısmı şehir ortamında cereyan eden çatışmalarda mekanize birliklerini ve hava unsurlarını, yüksek verimlilikte olmasa ve büyük kayıplar verse de, kullanabiliyor.
Suriye’deki isyanı, Tunus, Mısır ya da Libya’dakilerden ayıran çok sayıda siyasi, askeri ve kültürel etken var. Ancak bu etkenlerden bir tanesi son günlerde Türkiye gündeminde ilk sıraya yerleşti:
Suriye’nin Kitle İmha Silahları (KİS) kabiliyeti.
Suriye’deki isyanı, Tunus, Mısır ya da Libya’dakilerden ayıran çok sayıda siyasi, askeri ve kültürel etken var. Ancak bu etkenlerden bir tanesi son günlerde Türkiye gündeminde ilk sıraya yerleşti:
Suriye’nin Kitle İmha Silahları (KİS) kabiliyeti.
30/05/2012
Soğuk Savaş Nasıl Isınabilirdi? Bir Senaryo
Soğuk Savaş, günümüz jeopolitik ve askeri değerlendirmelerinde giderek artan bir hızda, bitiş tarihi ile sınırlı bir anılma biçimine sahip olmakta. Kabaca İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan 1990'ların başlarına kadar süren bu dönem, politika, ekonomi ve kültürden öte, askeri teknoloji ve taktiklerin en başta gelen belirleyici unsuru oldu.
Avrupa'da NATO ve Varşova Paktı ülkeleri arasında gerçekleşecek bir silahlı çatışma olasılığı, her iki tarafın da sahip olduğu nükleer silahlar nedeniyle küresel ölçekte bir riski barındırmaktaydı. Taraflar dünyanın diğer bölgelerindeki "vekâleten savaşlar" ("proxy wars") aracılığı ile belki, bu mütemadiyen biriken enerjiyi boşaltarak söz konusu riski bertaraf ettiler. Ancak Avrupa merkezli bir savaş tehlikesi her daim baki kaldı.
Avrupa'da NATO ve Varşova Paktı ülkeleri arasında gerçekleşecek bir silahlı çatışma olasılığı, her iki tarafın da sahip olduğu nükleer silahlar nedeniyle küresel ölçekte bir riski barındırmaktaydı. Taraflar dünyanın diğer bölgelerindeki "vekâleten savaşlar" ("proxy wars") aracılığı ile belki, bu mütemadiyen biriken enerjiyi boşaltarak söz konusu riski bertaraf ettiler. Ancak Avrupa merkezli bir savaş tehlikesi her daim baki kaldı.
Böyle bir savaşın neden ve nasıl gerçekleşebileceğine dair bir senaryoyu ele alan, Tom Clancy'nin 1986 tarihli "Red Storm Rising"[1] (Yükselen Kızıl Fırtına) isimli romanı, kitaplığımın nadide parçalarından biridir. Edebi değeri belki çok yüksek olmayan bu kitabı, konusunu, NATO ve Varşova Paktı orduları arasında gerçekleşmesi muhtemel geniş ölçekli bir savaşı tasvir etme şeklinden dolayı çok beğenirim. Clancy romanında, askeri taktik ve teknolojilerin muhtemel bir silahlı çatışmanın gidişatını çok ayrıntılı ve gerçekçi biçimde betimlemiş; ikmâl, coğrafya, hava şartları gibi etkenlerin belirleyici rolünü keskin bir biçimde göz önüne sermiştir.
12/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 12.08.2008
12 Ağustos itibariyle Kafkasya'daki savaş sıcaklığını kaybetmiş görünüyor. Rusya askeri harekâtı durdurma kararı aldı.
1. Gürcistan, Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan ayrılma kararı aldı.
2. Günün en önemli gelişmesi belki de NATO'dan gelen açıklamalardı. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hooop Scheffer, Gürcistan'ın NATO adaylığının hala geçerli olduğunu ve bu ülkeye verilen üyelik sözünün halen devam ettiğini, tarafların çatışmaların başladığı 6 Ağustos'tan önceki konumlarına geri çekilmeleri gerektiğini belirtti. Öte yandan Gürcistan, Rusya'nın bölgede Barış Gücü statüsünde bulunmasını kabul etmeyeceğini açıkladı.
1. Gürcistan, Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan ayrılma kararı aldı.
2. Günün en önemli gelişmesi belki de NATO'dan gelen açıklamalardı. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hooop Scheffer, Gürcistan'ın NATO adaylığının hala geçerli olduğunu ve bu ülkeye verilen üyelik sözünün halen devam ettiğini, tarafların çatışmaların başladığı 6 Ağustos'tan önceki konumlarına geri çekilmeleri gerektiğini belirtti. Öte yandan Gürcistan, Rusya'nın bölgede Barış Gücü statüsünde bulunmasını kabul etmeyeceğini açıkladı.
11/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 11.08.2008
Kafkasya'daki savaş, Gürcistan'ın içine yayılarak devam ediyor. Gürcü birliklerinin Güney Osetya'dan çekildiği ve Şinvali'nin denetiminin Rus birliklerine geçtiği bildiriliyor.
1. NTVMSNBC'nin haberine göre, Gürcistan, bugünden itibaren askeri harekata son vereceğini bildiren bir notayı Rusya’ya iletti. Rusya ise Gürcistan yeniden güç kullanmama yönünde bağlayıcı bir anlaşmaya imza atarsa Güney Osetya’dan çekileceğini ve müzakereye hazır olduğunu duyurdu.
2. Abhazya, Kodori Geçidi'ne 1,000 kişilik bir askeri birlik gönderdi ve özerk cumhuriyette genel seferberlik ilan edildi. Rus birliklerinin Abhaz güçlerle birleşmek üzere ilerlediği bildiriliyor.
1. NTVMSNBC'nin haberine göre, Gürcistan, bugünden itibaren askeri harekata son vereceğini bildiren bir notayı Rusya’ya iletti. Rusya ise Gürcistan yeniden güç kullanmama yönünde bağlayıcı bir anlaşmaya imza atarsa Güney Osetya’dan çekileceğini ve müzakereye hazır olduğunu duyurdu.
2. Abhazya, Kodori Geçidi'ne 1,000 kişilik bir askeri birlik gönderdi ve özerk cumhuriyette genel seferberlik ilan edildi. Rus birliklerinin Abhaz güçlerle birleşmek üzere ilerlediği bildiriliyor.
09/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 09.08.2008
Gürcü Silahlı Kuvvetleri'nin, tek taraflı bağımsızlık ilan eden Güney Osetya Özerk Cumhuriyeti'ne karşı başlattıkları saldırı ile patlak veren ve Rusya'nın müdahil olması ile büyüyen çatışmalar ikinci gününe girdi. Bölgeden birbiri ile çelişen haberler ve resmî açıklamalar geliyor, bu da sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapmayı zorlaştırmakta.
Eldeki veri, bilgi ve bunlar ışığında yaptığım durum değerlendirmesi şu şekilde:
Eldeki veri, bilgi ve bunlar ışığında yaptığım durum değerlendirmesi şu şekilde:
08/08/2008
Kafkasya'da Savaş - 08.08.2008
Uzun süredir barut fıçısı halindeki Kafkaslar'da dün gece itibariyle tehlikeli ve şiddetli bir dönem başlamış görünüyor.
Gürcistan ve ayrılıkçı cumhuriyet Güney Osetya güçleri arasında, ateşkes konusunda görüş birliğine varılmasından birkaç saat sonra şiddetli çatışmalar başlandı. İlk gelen haberlere göre Gürcü mekanize birlikleri Güney Osetya'nın başkenti Şinvali'ye bir harekât başlattı. Gürcü birlikleri nin Şinvali'nin çevresindeki 11 yerleşim birimini kontrol almış durumda olduğuna dair iddialar var. Çatışmalarda en az 15 kişinin öldüğü belirtiliyor.
Gürcistan ve ayrılıkçı cumhuriyet Güney Osetya güçleri arasında, ateşkes konusunda görüş birliğine varılmasından birkaç saat sonra şiddetli çatışmalar başlandı. İlk gelen haberlere göre Gürcü mekanize birlikleri Güney Osetya'nın başkenti Şinvali'ye bir harekât başlattı. Gürcü birlikleri nin Şinvali'nin çevresindeki 11 yerleşim birimini kontrol almış durumda olduğuna dair iddialar var. Çatışmalarda en az 15 kişinin öldüğü belirtiliyor.
18/03/2008
Mavi Balina 2008
Mavi Balina 2008 tatbikatı, NATO üyesi Türkiye, Almanya, İngiltere, İtalya, Hollanda, Yunanistan ve ABD Deniz Kuvvetleri unsurlarından müteşekkil Standing NATO Response Force Maritime Group 2 (SNMG 2) deniz filosu ile Pakistan Deniz Kuvvetleri'ne bağlı gemilerin katılımı ile 07 - 17 Mart tarihleri arasında Doğu Akdeniz sularında icra edildi.
09/09/2006
Lübnan ve Türkiye İçin Önemi
Lübnan'ın Türkiye açısından öneminin son dönemde bilhassa iki olaydan sonra çok daha fazla arttığını düşünüyorum. Bu iki olay da:
1. GKRY'in AB üyeliği,
2. Türkiye'nin enerji alanındaki -Bakü-Tiflis-Ceyhan projesinin hayat geçmesiyle sembolik olarak vücut bulan- artan önemi.
Açmak gerekirse,
Kıbrıs adası Levant'ın eşiğinde ve Anadolu'nun hemen altında, çok ilginç bir pozisyonda bulunmakta. Aynı anda hem bir ileri karakol (popüler deyimiyle "asla batmayacak bir uçak gemisi") hem de bir düğüm noktası durumunda.
06/09/2006
Asker Göndermek ya da TSK Dünyanın Kaçıncı En Güçlü Ordusu?
"Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" kadar olan bölge Türkiye'nin doğal ilgi alanı olarak görülmüştür değil mi? Özellikle SSCB'nin yıkılışından sonra, 90'ların ortalarında yoğun biçimde dillendirilen bir vizyon.
Türkiye bu coğrafyadaki herhangi bir bölgede tek başına, herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan askeri, istihbari, psikolojik ya da ticari harekata girişebiliyorsa, TSK da ilk 10 içerisinde yer almaya hak kazanır.
Bir ülke ordusunu, ulusal menfaatlerinin kapsadığı bölgede herhangi bir noktada istediği gibi bağımsızca, tüm imkanlarını eşgüdüm içinde seferber edebiliyorsa o tarz listelere girebilir.
20/05/2006
Afganistan'daki Arnavutluk Özel Kuvvetleri
Arnavutluk, Şubat 2006'da 22 adet askerini Afganistan'a göndermişti. Arnavutluk'un ISAF'a bu katılımı, NATO ile olan ilişkilerini geliştirme ve NATO üyeliği yolunda bir adım teşkil etmekteydi.
Arnavut askerler Türkiye'nin yönettiği Afganistan Barış Gücü ISAF'ın komutasında 6 ay boyunca görev alacaklar.12 Arnavut sağlık personeli de NATO personeli ve sivil Afgan halkı için Kabil'de görevlerini sürdürmekte.Arnavutluk daha önce Irak'a 120 ve Bosna'ya 70 askeri personel göndermişti.
Arnavut askerler Türkiye'nin yönettiği Afganistan Barış Gücü ISAF'ın komutasında 6 ay boyunca görev alacaklar.12 Arnavut sağlık personeli de NATO personeli ve sivil Afgan halkı için Kabil'de görevlerini sürdürmekte.Arnavutluk daha önce Irak'a 120 ve Bosna'ya 70 askeri personel göndermişti.
29/03/2006
Turkish Military Personnel to Take Over Execution of NATO Air Policing Mission Over the Baltic States
(Source: Lithuanian Ministry of Defence; issued March 29, 2006)
On Friday, 31 March an official ceremony of replacement of contingents involved in the NATO leadership-sanctioned air-policing mission in Lithuania, Latvia and Estonia is due to take place at the Lithuanian Air Force Base in Siauliai, during which the Turkish Air Force will officially take over the mission from the Polish Air Force.
The ceremony will be attended by Lithuanian Minister of National Defence Gediminas Kirkilas, Undersecretary of the Polish Ministry of National Defence Stanislaw Koziej, Commander of the Lithuanian Armed Forces, Major General Valdas Tutkus, representative from the Turkish Air Force, Brigadier General Nejdat Bilgin, commanders of the Air Forces of Lithuania, Latvia and Estonia.
29/01/2006
Bulgarian Intelligence Estimates on NATO's Maritime Power in the Eastern Mediterranean (1955-1975)
by Jordan BAEV
The establishment of the Warsaw Treaty Organization in May 1955 does not cause any significant changes in the position of dependence of the smaller East-European Kremlin allies set up during Stalin’s rule. At the very moment of its creation the organization assigns specific observation and analysis tasks to each of its member states in regard of the fighting capacity and military power of their neighboring states - members of the hostile NATO bloc. Thus Bulgaria and Romania share the charge to study the NATO intentions and actions in South Eastern Europe and the Middle East. Owing to the deterioration of the Moscow - Bucharest relations by the end of the 1960-ies this task becomes mainly a responsibility of the Bulgarian Intelligence Services.
20/09/2005
Bak Şu Allah'ın İşine... Sudan Nire, Çin Nire?
Bildiğimiz gibi bir süredir Sudan'da hükümet destekli Arap gerillalar başta Darfur bölgesi olmak üzere yerel halk üzerinde en hafif deyimiyle soykırım uygulamaktaydı. Yaşlı ve çocuklar da dahil olmak üzere sistematik tecavüzlerin de gerçekleştiği rapor edilmişti. Sudan hükümeti ise sorunun çözümü için artan dış baskılara aldırış etmiyordu. ABD bu konuda BM Güvenlik Konseyi'ne bir tasarı sundu. Tasarı Sudan hükümetine "Bu işi durdur BM ile işbirliği yap, akıllı ol" diyordu. Ama dünyanın öteki tarafından aksi bir ses geldi "olmaz" diye.
Çin'den geldi o ses.
Çin'den geldi o ses.
04/05/2005
Türkiye ve Stratejik Hava Savunması: Değişen Konseptler ve İhtiyaçlar
Türkiye'nin hava savunma sisteminde, özellikle yüksek irtifa - uzun menzil klasmanında ciddi bir açık olduğu su götürmez bir gerçektir. Ancak bu açığın sebebi araştırılırken ortam ve şartlar göz önünde bulundurulmalıdır, bilhassa 1990'lı yıllardan önceki şartlar.
Soğuk Savaş döneminde bir kanat ülkesi olan Türkiye'ye yönelik yegane tehdit Varşova Paktı'ndan geliyordu. Bu tehdit daha ziyade uzun menzilli ağır bombardıman uçağı şeklindeydi (Tu-95, Tu-16, Tu-22 vs), 1990'lı yıllara kadar uzun menzilli cruise füzesi teknolojisi gündemde değildi. Türkiye'nin anılan bombardıman uçağı tehdidine karşı savunması da NATO'ya entegre uzun mesafe radarları ve erken uyarı sistemi, yüksek irtifa hava savunma füzeleri ve av - önleme uçaklarından oluşmaktaydı. Eskişehir'deki komuta kontrol merkezi, NADGE hava savunma radar ağı, F-102, F-104 gibi sistem ve platformlar mevcut tehdide karşı etkili ve yeterli savunma oluşturabilecek bir yapı teşkil ediyorlardı (F-102 Delta Dagger'ın ABD haricindeki yegane kullanıcıları Yunanistan ve Türkiye'dir).
Soğuk Savaş döneminde bir kanat ülkesi olan Türkiye'ye yönelik yegane tehdit Varşova Paktı'ndan geliyordu. Bu tehdit daha ziyade uzun menzilli ağır bombardıman uçağı şeklindeydi (Tu-95, Tu-16, Tu-22 vs), 1990'lı yıllara kadar uzun menzilli cruise füzesi teknolojisi gündemde değildi. Türkiye'nin anılan bombardıman uçağı tehdidine karşı savunması da NATO'ya entegre uzun mesafe radarları ve erken uyarı sistemi, yüksek irtifa hava savunma füzeleri ve av - önleme uçaklarından oluşmaktaydı. Eskişehir'deki komuta kontrol merkezi, NADGE hava savunma radar ağı, F-102, F-104 gibi sistem ve platformlar mevcut tehdide karşı etkili ve yeterli savunma oluşturabilecek bir yapı teşkil ediyorlardı (F-102 Delta Dagger'ın ABD haricindeki yegane kullanıcıları Yunanistan ve Türkiye'dir).
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)