30/12/2017

Başlıksız

Eser: The Rock
Peter Blume
"Anı biriktirmek" güzel bir ifade. "Hayal biriktirmek" de. "Eser biriktirmek" de. Genel olarak biriktirmek güzel, değerli.

Çünkü biriktirmek aşamalı bir eylem. Yalnızca toplamayı içermiyor. Topladıktan sonra tasniflemeyi, muhafaza etmeyi de öğütlüyor. Anıları da, hisleri de, eserleri de toplamalı, tasnif etmeli, titizlikle muhafaza etmeli.

Geçen her saniye, her gün, her yıl, daha fazlasını biriktirmeye vesile, bu açıdan bakılacak olursa.

Siyah Gri Beyaz okuruna nice ve nice biriktirme fırsatları dilerim.

26/12/2017

Ortadoğu Savunma Pazarı: Alışveriş Listeleri de Faturalar da Kabarık

Anadolu Ajansı için kaleme aldığım ve 18.12.2017 tarihinde "Ortadoğu'da Silahlanma Yarışı Bütçeleri Zorluyor" başlığı ile yayımlanan makalem. Makaleyi kaleme alırken Katar Fransa'ya 12 adet ilave Rafale savaş uçağı (+36 opsiyon ile birlikte) ve 490 adet VBCI zırhlı muharebe aracı siparişi vermişti (Hatırlatması için Emre Altuntaş'a teşekkür ederim)

Katar İngiltere ile 10 Aralık günü 24 adet Typhoon savaş uçağının alımı için yaklaşık $8 milyar tutarında bir anlaşma imzaladı. Bu alım maddi boyutu kadar teknik ve siyasi gerekçeleri ile de dikkat çekici nitelikte. Zira Katar, 2015 Eylül ayında Fransa ile 24 adet Rafale jeti için $7 milyarlık, bu yıl Haziran ayında da ABD ile 36 adet F-15QA için $12 milyarlık sözleşmeler imzalamıştı. Halihazırda yalnızca 12 adet Fransız yapımı Mirage 2000 tipi jete sahip olan Katar, bu üç sipariş ile birlikte toplam 84 uçaktan oluşan modern bir karma filoya sahip olacak. Suudi Arabistan ve BAE öncülüğündeki koalisyon ile yaşanan kriz ile zor bir dönemden geçmekte olan Katar için bu alım aynı zamanda diplomatik bir manevra olarak da önem taşıyor.

Kağıt üstünde 84 uçaklık bu filo, Katar gibi küçük bir ülke için büyük bir kabiliyet artışı gibi görünse de, özellikle idame edilebilirlik ve personel temini açısından ciddi sorunları da içermekte. Benzer sorunlar diğer bölge ülkeleri için de geçerli. Başta Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Ortadoğu ülkeleri son yıllarda büyük boyutlu silah alımları gerçekleştirmekteler. Bunda Doğu Akdeniz’deki yeni hidrokarbon kaynağı keşifleri, Suriye İç Savaşı, İran’dan algılanan tehdit, Yemen harekâtı gibi çeşitli etkenler rol oynuyor.

Bölge ülkelerinin gerçekleştirdiği bu alımlar, sahip olunan ya da kurulması veya geliştirilmesi istenen stratejik ilişkilerin doğrudan yansımaları şeklinde gelişiyor. Dolayısıyla Ortadoğu’nun, savunma sanayii sektörünün uluslararası ilişkiler boyutunun en belirgin şekilde gözlendiği bölge olduğunu iddia etmek mümkün. Bunda, söz konusu alımlarda idame edilebilirlik, etkin kullanım ya da lojistik gibi hususların çoğunlukla ikinci planda tutulmasının büyük payı var.

14/12/2017

Yunanistan'ın Silahlanma Hamleleri

F-16V Yunan Hava Kuvvetleri renkleri ile
(Kaynak: Lockheed Martin)
Anadolu Ajansı için kaleme aldığım ve 04.12.2017 tarihinde "Yunanistan'ın Silahlanma Hamleleri" başlığı ile yayımlanan makalem:

Ekim ayından bu yana savunma alanında Yunanistan kaynaklı üç önemli gelişme yaşandı. 17 Ekim günü ABD Dışişleri Bakanlığı, Yunan Hava Kuvvetleri’nin elindeki F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu için $2.4 milyarlık bir satışa onay verdi. Kasım ayı başında da Yunan Hava Kuvvetleri, İsrail’de düzenlenen “Blue Flag 2017” (“Mavi Bayrak 2017”) adlı tatbikata katıldı. 6 Kasım günü ise ABD’li Lockheed Martin şirketi, Yunan Deniz Kuvvetleri’ne ait dört adet P-3B Orion deniz karakol ve gözetleme uçağının modernizasyonu için $260 milyonluk bir sözleşme imzaladı.

Bu birbirinden bağımsız gibi görünen üç ayrı olay aslında daha geniş ölçekte Yunanistan’ın içinden geçtiği ağır ekonomik krizden sonra silahlı kuvvetlerini yenileme ve Doğu Akdeniz’in değişen jeopolitik dengelerinde kendisine bir yer açma çabalarının uzantısı olarak ele alınabilir. Ülke, 1996 yılındaki Kardak Krizi’nden hemen sonra geniş kapsamlı bir savunma projesi başlatmış, çok sayıda yeni sistem alımı gerçekleştirmişti. Bu tedarik süreci, ekonomik krizle birlikte 2000’lerin sonunda akamete uğradı. Buna karşın Atina yönetimi, ulusal güvenliğini sağlamak ve Ege ile Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için bölgedeki diğer aktörlerle ilişkilerini geliştirdi. Bir yandan da silahlı kuvvetlerinin harekât ve eğitim faaliyetlerini belli bir seviyede korumaya azami özen gösterdi. Tedarik ve modernizasyon faaliyetlerinde ise yakın zamanda hareketlenme başladı. Öte yandan Ortadoğu’da artan karışıklıklar ile birlikte Avrupa’ya doğru oluşan göç dalgası ile Rusya’nın Doğu Akdeniz’de artan etkinliği, Yunanistan’ın NATO nezdindeki konumunu öne çıkardı. Bunda, Türkiye’nin son dönemde ABD ve bazı Avrupa ülkeleri ile ilişkilerinin gerilmesinin de rol oynadığı iddia edilebilir.

12/12/2017

Rusya'nın Stratejik Nüfuz Operasyonları



Business Insider sitesinde Jim Edwards imzasıyla 3 Aralık günü "British security services are vastly outgunned by the Russian counterintelligence threat" (İngiliz güvenlik servisleri Rus karşı istihbarat tehdidi karşısında büyük bir zafiyet içinde) başlığı ile bir haber yayımlandı.[1]

Haberde, İngiliz güvenlik ve istihbarat kurumlarının hem personel sayısı hem de altyapı olanakları açısından, Rusya'ya karşı büyük bir zafiyet içinde olduğu kaydediliyor.

08/12/2017

30/11/2017

26/10/2017

Uçağın Gemisi


Kuvvet aktarımı, bir ülkenin askeri, siyasi, ekonomik, kültürel varlığını sınırları ötesinde bir bölgeye, belirlenmiş bir hedef doğrultusunda aktarabilme ve bu hedefe varmak için eşgüdümlü şekilde kullanabilme olarak tanımlanabilir. Bu kabiliyetin belki en önemli bileşeni deniz kuvvetleri, deniz kuvvetleri açısından da en önde gelen aracı uçak gemileri kuşkusuz.

Tabi ki kuvvet aktarımı kabiliyetini inşa eden diğer bileşenler de mevcut: Hava ve deniz kargo vasıtaları, denizaltılar, ulaşım ve iletişim sistemleri gibi. Ancak konu askeri bağlamda ele alındığında, uçak gemileri en önemli kuvvet aktarımı araçları olarak öne çıkıyor. Bunda, uçak gemilerinin sağladığı askeri ve teknik imkânların yanında, taşıdıkları siyasi ve psikolojik özgül ağırlıkları da önemli rol oynuyor.

Uçak gemisi aslında çok geniş bir yelpazeye yayılan gemileri tanımlayan bir terim. Çok kabaca "üzerinden uçakların iniş - kalkış yapabildiği gemi" şeklinde nitelendirilebilir. Bu tanım, ABD Deniz Kuvvetleri'nde bulunan nükleer tahrikli, 90 - 100 bin ton deplasmana sahip gemileri de, 25 - 30 bin tonluk uçak taşıyabilen çıkarma gemilerini de kapsayabiliyor. Teknik olarak çok yanlış bir ifade de olmuyor belki. Ancak bu gemilerin siyasi ve psikolojik önemleri devreye girince tanımlar, terimler önemlerini de etkilerini de kaybedebiliyor.


Uçak gemisi ihtiyacını, harekât konseptini, askeri, siyasi ve psikolojik etkisini kapsamlı bir şekilde tanımlayabilmek kolay değil, konunun girift niteliğinden dolayı. Meseleyi çok farklı yönlerden ele almak mümkün.

“Uçak” tarafından başlayalım.

24/10/2017

27/09/2017

Hava ve Füze Savunması: Basit Bir Simülasyon

Hava savunması oldukça karmaşık ve teknik boyutu derin bir kavram. Bunun nedeni hem hava savunmasına konu tehditlerin (seyir füzeleri, uçaklar, balistik füzeler vb) hem de bunları algılayacak ve önleyecek sistemlerin farklı niteliklere sahip olması. Kamuoyu bu olgu ile yakın zamanda epey hemhal olmuş durumda.

Bu konuya farklı bir açıdan bakış getirebilmek için oldukça basit bir deney yaptım. Bilgisayar ortamında bir simülasyon ile yaptığım bu deney, hava savunmasına dair çok temel bazı kaideleri bir kez daha hatırlattı.

Bu deneyde, bir seyir füzesi saldırısını simüle ettim. Bu füzeyi erken tespit edebilmek için en uygun hava savunma erken ihbar radar ağını kurmaya çalıştım.

Senaryonun ve çıktılarının ayrıntılarına girmeden önce seyir füzelerine kısaca değinmekte fayda var.

22/09/2017

DSEI 2017 İzlenimleri

DSEI 2017 fuarı, 12 - 15 Eylül tarihleri arasında Londra'daki ExCeL fuar merkezinde gerçekleştirildi.

DSEI, iki yılda bir düzenlenen ve daha ziyade kara ve deniz sistemlerine odaklanan bir fuar. Hava sistemlerine yönelik olarak ürün ve çözümler, Farnborough Hava Şovu'nda sergileniyor.

Fuarda ev sahibi İngiltere’nin gündemindeki proje ve ihtiyaçlar yanında, özellikle Irak, Suriye ve Afganistan’daki çatışmalar ile gündeme gelen sistem ve çözümlerin inceleme fırsatı vardı. Ayrıca son dönemde artan Rusya tehdidi karşısında savunma bütçelerini artıran ve çok sayıda tedarik ve modernizasyon projesi başlatan Doğu Avrupa ülkelerinin gündemlerini de incelemek mümkündü.

Fuarda çektiğim fotograflara buradan ulaşabilirsiniz.

08/09/2017

22/08/2017

Kore Yarımadası’nda Kriz ve Bazı Değerlendirmeler

Anadolu Ajansı için kaleme aldığım ve 21.08.2017 tarihinde "Kore Yarımadası'nda 'zafer'in bedeli ağır olacak" başlığı ile yayımlanan makalem:

Kuzey Kore ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında bir süredir devam eden ve özellikle son bir ayda tırmanan gerilim, dünya kamuoyunda bir nükleer savaş endişesine neden oldu. Nükleer silahlara sahip Kuzey Kore’nin ABD ve Güney Kore’ye karşı meydan okuyucu tavrı, birbiri ardına gerçekleştirdiği füze denemeleri ve karşılıklı tehditler, bu son krizin sıcak çatışmaya dönüşme riskini artırdı. Kaygıların, önceki krizlere kıyasla daha yüksek olmasının en önemli nedenlerinden birinin, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in, Kuzey Kore’ye gösterilen “stratejik sabır döneminin” sona erdiğini açıklamış olduğunu iddia etmek mümkün.

Nitekim ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford 14-17 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiği Çin ziyaretinin son gününde Kuzey Kore'ye askeri müdahalenin "korkunç" olacağı ancak ihtimaller arasında yer aldığı şeklinde bir açıklama yaptı. Dunford’dan kısa süre sonra da Savunma Bakanı Jim Mattis, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye ya da ABD’ya yapacağı bir saldırının ciddi askeri sonuçları olacağını, bu ülkeye karşı askeri seçeneklerin masada olduğunu söyledi. Bu açıklamaların, Kuzey Kore’nin, ABD üslerinin bulunduğu stratejik öneme sahip Pasifik’teki Guam Adası’na füze saldırısı tehdidinden geri adım atmasından sonra gelmesi dikkat çekici.

14/08/2017

Karadeniz'de Sessiz Rekabet

2015 Kasım ayında bir Su-24 savaş uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye – Rusya ilişkileri kopma noktasına gelmişti. Bu gerilim, geçtiğimiz yıl 15 Temmuz darbe girişiminden kısa süre sonra yerini yakınlaşmaya ve ilişkilerin tamirine bıraktı. Bu sürecin en medyatik yansımalarından biri de S400 hava savunma sistemi alımı için yürütülen görüşmeler oldu.

S400, Türk kamuoyunu yalnızca hava savunma sistemi ihtiyacına yönelik alınması düşünülen bir sistem olması nedeniyle ilgilendirmiyor. Bu sistem aynı zamanda Rusya’nın Karadeniz Havzası’nda bir süredir uygulamakta olduğu A2/AD (Anti Access – Area Denial; Erişimi Engelleme / Alan Hakimiyeti) stratejisinin temel unsurlarından biri. Rusya A2/AD’yi, çeşitli uzun menzilli füze sistemleri ile deniz ve hava gücünün modernizasyonu ile Karadeniz’de uygulamakta.

Ve dolayısıyla Karadeniz’de Türkiye ile belli bir mesafeyi korumaya özen gösteren bir rekabet yürütmekte.

07/08/2017

31/07/2017

28/06/2017

31/05/2017

18/05/2017

IDEF 2017 İzlenimleri


Uluslararası savunma sanayii fuarı IDEF’in 13’üncüsü, 9 – 12 Mayıs tarihleri arasında TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Bu yıl ilk kez Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen IDEF’e, TÜYAP verilerine göre 50 ülkeden 818 firma ile 135 heyet katıldı. Fuarı ayrıca iki devlet başkanı 30 Bakan, 6 Genelkurmay Başkanı, 16 Bakan Yardımcısı, 5 Genelkurmay Başkan Yardımcısı, 10 Kuvvet Komutanı ve 15 Müsteşar ziyaret etti. Karşılaştırma için IDEF 2015'e 54 ülkeden 781 firma ve kurum katılmış; 77 ülkeden 20 bakan, 6 genelkurmay başkanı, 20 bakan yardımcısı, 3 genelkurmay başkan yardımcısı, 7 kuvvet komutanı ve 15 müsteşar ziyaret etmişti.

Fuarı ikinci gününden itibaren takip ettim. Fuar süresince çektiğim fotograflara buradan erişebilirsiniz.

Fuara ilişkin gözlem ve değerlendirmelerim şu şekilde:

29/04/2017

Füze Tehdidi ve Türkiye'nin Yaptıkları (ve yapmadıkları?)



Türkiye’nin hava savunma şemsiyesi kurma yönündeki çalışmaları, özelikle son birkaç yıldır gündemin üst sıralarında yer alıyor. Bu konunun bu kadar yoğun tartışılmasının belki de en önemli sebebi, T-LORAMIDS (Turkish Long Range Air and Missile Defence System) ihalesinde Çin’in teklifinin seçilmesi oldu. Bu seçim, Türkiye – NATO ilişkilerinde ciddi bir gerilime neden oldu ve zaten ihale 2015 Kasım ayında iptal edildi.

Ancak bu ihaleyi doğuran ihtiyaçlar, 1970’li yıllardan bu yana sürüyor. Türkiye ne yazık ki, başta uzun menzil yüksek irtifa olmak üzere çok katmanlı, etkili bir hava savunma sistemi ağı kurabilmiş değil. Bu şemsiyeyi yerli olanaklar kurmak için çok ciddi atılımlar yapıldı; Korkut, Hisar ailesi, önce TKRS (TRS-22XX) ve ardından EİRS radar projeleri gibi. Görünen o ki, bağımsız ve etkili bir hava savunma ağının işler duruma geçmesi, 2020’lerin ilk yarısını bulacak.

Burada, geçmişe göz atıp, stratejik hava savunma sistemi ihtiyacımızı doğuran balistik (ve akabinde seyir) füze tehdidinin yıllar içinde gelişimini incelemekte fayda var. Zira böylelikle, Türkiye’nin bu konuda aldığı (ve almadığı) tedbirleri, bunların muhtemel nedenlerini anlamak kolaylaşıyor.

27/04/2017

Stajyer Kurmaylık: ABD'nin SDCFP Sistemi

Değişen ortam koşullarına uyum sağlayabilmek, varlığı sürdürmenin en önde gelen koşulu. Değişim ve dönüşüm, kontrollü bir şekilde uygulanabilirse, gelişmenin aracı olabiliyor. Bu kontrolü sağlayabilmek de kendi niteliklerine hakim olmaya ve değişim ihtiyaçlarının neler olduğunu tespit edebilmeye bağlı. Bu, hem bireysel hem de kurumsal bazda geçerli.

Günümüzde (hem bireysel hem de kurumsal ölçekte) değişim ve dönüşümü etkileyen etkenlerin en başında teknoloji geliyor. Teknolojinin hızlı değişimi, hayat koşullarımızı, yaşam biçimimizi, iş ve ticaret hayatını, sanatı ve doğal olarak savaşı değiştiriyor; bunlara yeni biçimler, anlamlar ekliyor. Dolayısıyla iş yapmak, ülke yönetmek, ilham vermek ya da savaşmak için yenilikçi ve çok katmanlı şekilde düşünebilmek, farklı görüş açılarından bakabilmek gerekiyor.

Askerlerin, özellikle stratejik vizyona sahip olması gereken lider personelin, yani kurmayların bu değişim ve dönüşümün öncüleri olabilmesi gerekli. Ancak burada şöyle bir açmaz var: Bu personel, kurmay olana kadar belli bir düşünce ve eylem teorisi ve pratiği içinde tecrübe kazanıyor. Ancak teknoloji altlığında değişim ve dönüşümü yönetebilmek için, klasik, geleneksel kalıpların dışına çıkabilmeleri gerekli. Başka bir ifade ile, sadece asker değil, aynı zamanda iş adamı, teknokrat ve girişimci ruhlarına sahip olmalılar.

Ancak bu "çok ruhluluk" ile askeri devrim (AD) yönetilebilir*. Nitekim ABD, bu ihtiyaca yönelik olarak 1990’larda çok ilginç bir uygulama başlatmış: Secretary of Defense Corporate Fellows Program (SDCFP; Savunma Bakanlığı Kurumsal Burs Programı).

SDCFP basitçe, ABD ordusunda geleceğin kurmaylarının savunma & havacılık sanayii ve diğer sektörlerde önde gelen şirketlerde bir yıl süreyle staj yaptığı bir ordu - özel sektör işbirliği programı.

24/04/2017

Siyah Gri Beyaz 12 Yaşında

Eser: Otoportre
Emile Friant
İlkokul ve ortaokuldaki günlük tutma denemelerim hep hüsranla sonuçlanmıştı. En uzun süreli günlük tutma girişimimin, Mayıs ayına kadar dayandığını hatırlıyorum. Sonra da bir daha denemedim zaten.

Şimdi düşünüyorum da, bunun en başta gelen sebebi galiba, her gün bir şeyler yazmak için kendimi zorlamamdı. O gün ne yaşamış olursam olayım, yazmam gerekiyordu. "Günlük" tutmayı kelime anlamı ile uygulamaya çalışıyordum. Kendimi böyle bir boyunduruğa sokunca, heves ve enerjimin bir yerden sonra tükenmesi doğal sonuçtu.

Halbuki günlüğü, o gün yaşadıklarımı kayda geçirmek yerine, hayal ettiğim, düşündüğüm şeyleri tarihe not etmek için tutsaydım, muhtemelen şimdi ciltler dolusu günlüklerim olacaktı.

Siyah Gri Beyaz, bunun farkına varmamı sağladı: Mesleki ve akademik günlüğüm olarak. Sık sık geriye gidiyor, eski yazdıklarımı okuyor, hem hafızamı tazeliyor hem de geçmişteki kendimle hasret gideriyorum.

Siyah Gri Beyaz okuruna da, geride kalan 12 yılda beni yalnız bırakmadığı için en içten şükranlarımı sunuyorum.

14/04/2017

Füze Savunması Üzerine: “Left of Launch”



Musudan (Hwasong 10) balistik füzesi
fırlatma anında
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Kuzey Kore arasındaki gerilim, karşılıklı tehditler ve gövde gösterileri ile hızla tırmanıyor. Kuzey Kore’nin ardı ardına gerçekleştirdiği füze denemeleri ve göreve yeni başlayan ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamaları, dünyanın dikkatini Kore Yarımadası’na çevirmiş durumda. Bu gerginliğin bir sıcak çatışmaya dönüşmesi çok uzak bir olasılık değil. Ancak bu olasılığı dünya güvenliği için kaygı verici hale getiren esas etken, Kuzey Kore’nin sahip olduğu füzeler ve daha da önemlisi nükleer silah kapasitesi.

Bu gerilimin merkezinde, Kuzey Kore’nin füze gücü bulunuyor. Ülke, kaynaklarının büyük kısmını balistik füze geliştirme programlarına ayırmış durumda. Bu çalışmaların sonucunda da çok sayıda farklı menzil ve kabiliyetlerde füzeler üretti. Ayrıca bu füzeleri ve üretim teknolojilerini Suriye, Mısır, İran gibi ülkelere sattı.

Kuzey Kore’nin füzelerine karşı ABD, Güney Kore ve Japonya uzun süredir füze savunma sistemlerine yoğun yatırımlar yapmakta. Bu sürecin son hamlesi olarak ABD Mart ayında, Güney Kore’ye THAAD (Terminal High Altitude Air Defense) füze savunma sistemi konuşlandırmaya başladı. ABD ayrıca bölgeye ilave kuvvet sevketmeye devam ediyor.

Ancak anlaşılan o ki, Kuzey Kore’nin füze gücüne karşı ABD bir süredir sessiz bir savaş yürütmekte. ABD basınına geçtiğimiz ay yansıyan haberlere göre ABD’nin, yeni uygulamaya koyduğu “Left of Launch” (Fırlatmanın solu) doktrini kapsamında yürüttüğü siber harp ve sabotaj faaliyetleri, Kuzey Kore’nin füze programlarına ciddi zarar verdi.

Peki nedir “Left of Launch”?

12/04/2017

23/03/2017

Hava Savunma Füzelerinin Düellosu



16 Mart'ı 17 Mart'a bağlayan gece İsrail Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçakları, Suriye hava sahasına, ülkenin güneybatısından girerek bir taarruz gerçekleştirdiler. Suriye ordusundan 17 Mart günü yapılan açıklamada, dört İsrail savaş uçağının Palmira yakınlarında bir hedefi vurduğu, Suriye hava savunması tarafından açılan ateşle bir İsrail uçağının düşürüldüğü, bir diğerinin ise hasar aldığı iddia edildi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nden 17 Mart günü yapılan açıklamada ise Suriye'deki bir hedefin vurulduğu, İsrail jetlerine atılan uçaksavar füzelerinden birinin savunma sistemi tarafından havada imha edildiği bildirildi. Aynı sabah bir füze parçası, Ürdün'ün kuzeybatısındaki İrbid yakınlarına düştü.

İsrail'in açıklaması iki nedenden ötürü son derece dikkat çekici: 1. İsrail, bugüne kadar Suriye'de gerçekleştirdiği saldırıların neredeyse hiçbirini resmen kabul etmemekteydi. 2. Bu, bir hava savunma füzesinin havada başka bir hava savunma füzesi tarafından vurulmasına dair bilinen ilk olay.

17/03/2017

21/02/2017

Ateş Gücünün Dağıtılması – Distributed Lethality

Eğer yüzüyorsa savaşır!” Bu slogan, ABD Deniz Kuvvetleri’nin (US Navy; USN) bir süredir gündeminde. Çıkış noktası ise, Rusya ve Çin’in deniz kuvvetlerine yaptıkları yatırımlar ve uyguladıkları A2AD (Anti Access Area Denial; Erişimi Engelleme / Bölgeden Men etme) stratejisi. Rusya A2AD’yi Karadeniz’de, Çin ise Güney Çin Denizi’nde etkin bir biçimde yürütmekte.

A2AD kabaca, düşmanın belli bir bölgeye erişimini veya o bölgede harekât yapmasını engellemek amacıyla kullanılan taktik ve teknikler bütünü olarak tanımlanabilir. Türkiye aslında A2AD’nin tarihteki en başarılı örneklerinden birini uygulamıştır: Çanakkale Harbi’nin deniz safhası, İtilaf donanmasının Çanakkale Boğazı’ndan geçişinin kıyı topçusu ve mayınlar marifetiyle engellemesi ile sonuçlanmıştır. Müteakiben kara harbi safhası ile kesin sonuç alınmıştır.

Modern A2AD stratejilerinin odağında, yüksek süratli ve hassas güdüm kabiliyetli füzeler (balistik füzeler ve seyir füzeleri), deniz mayınları, hava savunma topçu ve füze sistemleri bulunuyor. Korvet ve hücumbotlar, denizaltılar, seyir / gemisavar füzesi ateşleyebilen uçaklar da A2AD’nin öne çıkan platformları. Farklı yönlerden gelen çok sayıda gemisavar füzesi ve akıllı deniz mayınları ile mücadele etmek, bunu aynı anda çok sayıda küçül, hızlı ve atik hücumbot / korveti takip kovalarken yapabilmek, Soğuk Savaş’ın simetrik harp ortamına göre şekillendirilmiş günümüz donanmalarının harcı değil.

08/02/2017

31/01/2017

TFX Projesi: Ne? Ne İçin? Nasıl? - 4

İngiltere Başbakanı Theresa May'in Ankara ziyareti sırasında 28 Ocak günü, iki ülke başbakanları huzurunda İngiliz BAE Systems ve TUSAŞ şirketleri genel müdürleri, bir anahat anlaşması imzaladılar.

Müzakereleri bir süredir devam eden ve imza aşamasına gelmiş GBP100 milyonluk (yaklaşık USD125.15 milyon) anlaşmanın ilk aşaması olan bu imza ile, TFX olarak da bilinen Milli Muharip Uçak (MMU) projesinde önemli bir aşama tamamlanmış, uzun ve çetrefilli bir yolun ilk adımı da atılmış oldu.

Bu proje ile ilgili daha kaç "Ne? Ne İçin? Nasıl?" yazısı yazılacağını tahmin etmek çok zor. Yolun bundan sonrasının nasıl olacağına dair fikir yürütmeden önce, geriye bakıp şimdiye kadar kat edilmiş kısmını hatırlamakta fayda var.

26/01/2017

Ulusal Savunma Sanayiinin Aşil Topuğu, Test ve Değerlendirme

Yeşil Vadi Faciası Arapsaçına Dönüştü

Geçtiğimiz ay yaşanan Yeşil Vadi Faciası'ndan sonra açılan soruşturma, bürokratik bir arapsaçına dönüştü. Beş ilkokul öğrencisi ve iki öğretmenin hayatlarını kaybettiği olayda, test sahasının ve test faaliyetinin sorumlusu tespit edilemiyor. Silah sisteminin üreticisi, kazanın, altyüklenici tarafından üretilen bileşenin testi sırasında gerçekleştiğini, sorumluluğun altyükleniciye ait olduğunu iddia ederken, tedarik makamının hukuki bir sorumluluğu olmamasına rağmen teste onay verdiği anlaşıldı.

Yeşil Vadi'de Ne Olmuştu?

19/01/2017

Asimetrik Harp, Beka Kabiliyeti ve Fırat Kalkanı

Güney Lübnan'daki Mlita Direniş Anıtı
Kaynak: socks-studio.com
24 Ağustos günü başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı, halen Halep'in kuzeydoğusundaki el Bab kasabası odağında devam ediyor. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve onu destekleyen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurları, bu stratejik kasaba ve çevresinde IŞİD terör örgütü ile şiddetli çatışmalara girmekte.

Harekât, ÖSO'nun TSK'nın zırhlı ve topçu birlikleri ile hava kuvvetleri desteğinde ilerlemesi şeklinde başladı. Cerablus ve çevresindeki yerleşim yerlerinin ele geçirilmesi ve PYD'nin kurmaya çalıştığı "Kürt Koridoru"nun engellenmesini içeren ilk aşama büyük ölçüde bu hareket tarzı ile tamamlandı.

Harekâtın sonraki safhalarında TSK'nın bölgeye sevkettiği takviye kuvvetlerin, özellikle zırhlı birlik ve özel kuvvet unsurlarının arttığı gözlemlendi. Nitekim el Bab'a gelindiğinde harekâtın momentumunun ÖSO değil, TSK tarafından belirlendiği şeklinde bir görüntü vardı.

Öte yandan, aradan geçen beş aylık sürede kayıplar yaşanmadı değil. Harekâta katılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na (KKK) ait bazı ana muharebe tankları, zırhlı muharebe aracı (ZMA) ve zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) araçlar, başta tanksavar güdümlü füzeleri olmak üzere düşman ateşi ile hasar aldı, bazıları tümden imha oldu.

Dolayısıyla Fırat Kalkanı, özellikle yerleşim bölgeleri (meskûn mahal) içinde ve çevresinde gerçekleşen asimetrik nitelikli harekâtlara yönelik beka kabiliyetini artırıcı tedbir ve teknikleri gündeme getirdi.

16/01/2017

Yunanistan'ın EDA Hamlesi, OH-58D ve Diğerleri

Kasım 1994: OH-58D bir deneme uçuşu için
Güvercinlik'te kalkışa hazırlanıyor
Kaynak: Savunma ve Havacılık, No: 5/94
Kısa süre önce yayın hayatına son veren Air Forces Daily ve ardından Kokpit.aero web siteleri, Yunanistan ile ilgili ilginç bir haber paylaştı. Buna göre Yunanistan, ABD'den 70 adet Bell OH-58D Kiowa Warrior tipi silahlı keşif helikopteri alımına hazırlanıyordu.

Bilginin kaynağı, ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı Savunma ve Güvenlik İşbirliği Dairesi (Defense Security Cooperation Agency; DSCA) idi. DSCA tarafından yayımlanan İhtiyaç Fazlası Savunma Malzemesi (Excess Defense Articles; EDA) programı listelerinde, Yunanistan'ın talepte bulunduğu ya da transferi onaylanan kalemler arasında OH-58D Kiowa Warrior helikopteri de bulunuyordu.

OH-58D transferi ile birlikte dikkat çeken diğer iki alım, CH-47D nakliye helikopterleri ve J85-GE-4A turbojet motorları. Bu hamleler, Yunanistan'ın yürüttüğü savunma politikasına dair ipuçları içermekte.

12/01/2017