“Eğer yüzüyorsa savaşır!” Bu slogan, ABD Deniz Kuvvetleri’nin (US Navy; USN) bir süredir
gündeminde. Çıkış noktası ise, Rusya ve Çin’in deniz kuvvetlerine yaptıkları
yatırımlar ve uyguladıkları A2AD (Anti Access Area Denial; Erişimi Engelleme /
Bölgeden Men etme) stratejisi. Rusya A2AD’yi Karadeniz’de, Çin ise Güney Çin
Denizi’nde etkin bir biçimde yürütmekte.
A2AD kabaca,
düşmanın belli bir bölgeye erişimini veya o bölgede harekât yapmasını
engellemek amacıyla kullanılan taktik ve teknikler bütünü olarak
tanımlanabilir. Türkiye aslında A2AD’nin tarihteki en başarılı örneklerinden
birini uygulamıştır: Çanakkale Harbi’nin deniz safhası, İtilaf donanmasının
Çanakkale Boğazı’ndan geçişinin kıyı topçusu ve mayınlar marifetiyle
engellemesi ile sonuçlanmıştır. Müteakiben kara harbi safhası ile kesin sonuç
alınmıştır.
Modern A2AD
stratejilerinin odağında, yüksek süratli ve hassas güdüm kabiliyetli füzeler
(balistik füzeler ve seyir füzeleri), deniz mayınları, hava savunma topçu ve
füze sistemleri bulunuyor. Korvet ve hücumbotlar, denizaltılar, seyir /
gemisavar füzesi ateşleyebilen uçaklar da A2AD’nin öne çıkan platformları. Farklı
yönlerden gelen çok sayıda gemisavar füzesi ve akıllı deniz mayınları ile
mücadele etmek, bunu aynı anda çok sayıda küçül, hızlı ve atik hücumbot /
korveti takip kovalarken yapabilmek, Soğuk Savaş’ın simetrik harp ortamına göre
şekillendirilmiş günümüz donanmalarının harcı değil.