08/12/2023

T-72 Dünyanın En İyi Tankıdır

Gereğinden fazla iddialı ve hatta kışkırtıcı bir başlığa sahip bu yazının amacı, T-72'nin neden ve hangi gerekçelerle dünyanın en iyi ana muharebe tankı olduğunu savunmak değil. Seri üretimine 1960'ların sonunda başlanan, pek çok iyileştirme ve güncelleme ile halen farklı modelleri dünyadaki pek çok ülke ordusunda ve silahlı gruplar tarafından kullanılan bir tank T-72. 1970'lerden bu yana dünyadaki savaş ve çatışmaların birkaç istisna hariç tamamında kullanıldı. Hasım ülkelerin tanklarına, özellikle Batılı muadillerine karşı savaş alanında etkileyici bir performans sergilemiş olduğu iddia edilemez.

Bununla birlikte, 25 binden fazla üretilmiş T-72'nin, halen devam eden Rusya - Ukrayna Savaşı'yla birlikte yeniden alevlenmiş, nitelik ve nicelik arasındaki dengeye dair tartışmalara katkı sağlamak için güzel bir araç olduğunu düşündüm. Bu yazının başlığının esas amacı da zaten T-72'nin diğer tanklarla kıyaslamasını yapmak ama genel geçer kıstaslar üzerinden değil.


Lockheed Martin şirketinin eski CEO'su Norman R. Augustine, o dönemki adıyla Martin Marietta şirketinin başkanı iken kaleme aldığı ve Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü (American Institude of Aeronautics and Astronautics; AIAA) tarafından 1983 yılında basılan "Augustine's Laws" adlı kitabında, savunma ve havacılık sektörüne dair, aforizma şeklinde 52 adet esprili kanun maddesi sıralar. Savunma ve havacılık sektöründe program yönetimi, tedarik ve bütçe planlaması konularında ciddi deneyim ve analize dayanan bu aforizmalar, esasen askeri ve sivil bürokrasi, silahlı kuvvetler ve sanayi için pek çok uyarı içermektedir.

Mevzubahis "kanun maddeleri" arasında en dikkat çekenlerden biri, 16'ncı maddedir. Şöyle buyurur Augustine:

2054 yılında tüm savunma bütçesi, tek bir uçak almaya ancak yetecektir. Bu uçak hava ve deniz kuvvetleri tarafından ortaklaşa, haftada 3.5 gün şeklinde kullanılacaktır. Artık yıllarda ise fazladan bir gün deniz piyadelerine tahsis edilecektir.

2054 yılını öylesine uydurmamış Augustine. O döneme kadarki savaş uçağı geliştirme maliyetleri ve ABD savunma bütçelerini karşılaştırarak bir maliyet - bütçe analizi yapmış. Mizahi ve akıcı bir dil ile yazılmış -ki ABD askeri - sınai kompleksi içinde yetişmiş ve Savunma Bakanlığında görev yapmış biri için epey istisnai bir yetenek- bu kitabın altını çizdiği pek çok husustan biri, savunma sistemi geliştirilmesi için ayrılan kaynak ve altyapı ile elde edilen sonuç arasındaki, giderek açılan makas. Artan maliyetler, karmaşıklaşan isterler, uzayan geliştirme süreleri ve neredeyse her seferinde tatmin edici olmaktan uzak kalan ürünler. Tekno-politik bir Sisifus döngüsü gibi.

Batı askeri - sınai kompleksinde endemik bir yönelim, niteliğe ve teknolojik üstünlüğe odaklanmak. Ancak teknolojik üstünlük bedelsiz değil: Araştırma - geliştirme (ArGe) ve test süreleri, bunların maliyetleri artıyor; buna karşılık ortaya çıkan ürünlerin bakım, onarım ve kullanımı için gerekli personel yatırımı da artıyor. Özellikle Soğuk Savaş'tan sonra daralan savunma bütçeleri nedeniyle daha az sayıda ürün üretilip hizmete alınıyor, gibi. Bu durumun en belirgin örneğini, muharip uçak geliştirme programlarında görmek mümkün; F-35'te mesela.


Rusya - Ukrayna Savaşı

24 Şubat 2022 erken saatlerde Rus birliklerinin Ukrayna'yı istilası ile başlayan çatışma, Rusya'nın öngörü ve planlarının aksine kısa süre içinde sonuçlanmayıp, neredeyse iki yılı deviren, askeri, coğrafi ve siyasi düzlemi çok geniş bir yıpratma savaşına dönüştü.

Savaşın başlamasıyla birlikte Batılı ülkeler Ukrayna'ya yoğun silah ve mühimmat yardımı yapmaya başladı. Yardımların büyük kısmı, bu ülkelerin depolarındaki malzemelerin kaydırılması şeklinde yapıldı. Nitekim NATO'nun Doğu Avrupa'daki üyeleri, envanter ve depolarındaki Soğuk Savaş dönemi, eski Sovyet üretimi silah, araç - gereç ve malzemenin neredeyse tamamını bu şekilde Ukrayna'ya vererek, NATO standardı silah ve sistemlere geçiş süreçlerini hızlandırdılar.

Rusya'nın başlangıçta hedeflediği hızlı zafere ulaşamaması ve Ukrayna ordusunun beklentilerin üstünde bir performans göstererek direnmesi, bir dizi plan ve icra hatası ile birlikte Rus ordusunun muazzam kayıplar vermesine neden oldu. Açık kaynak istihbarat sitesi Oryx'in, yalnızca görsel veriler kullanarak yaptığı tespitlere göre Aralık 2023 itibariyle Rus ordusu 2,500'den fazla ana muharebe tankı, 5,000'e yakın zırhlı muharebe aracı ve zırhlı personel taşıyıcı, 1,200'den fazla çekili ve kundağı motorlu top ile topçu roket sistemi ile 220'den fazla uçak ve helikopter kaybetmiş durumda. Korkunç rakamlar. Pek çok ülkenin ordu envanterinden daha fazla olduğu gibi, Avrupa'daki çoğu ülkenin ordularının birlikte bile yanına yaklaşamayacağı boyutta bir malzeme kaybı.

İnsan kaybının -ölü, sakat, yaralı- boyutu bir yana.


Literatürdeki tartışmalar

Bu anormal seviyede büyük kayıplara rağmen savaşın neredeyse iki yıldır sürüyor olması; Ukrayna'nın 2023 Haziran ayında başlattığı ve büyük umutların bağlandığı karşı taarruzun arzu edilen sonuçları getirmemesi Avrupa ve ABD'de, genel çerçevede savaşın bundan sonraki seyri, askeri ve teknolojik düzlemde de nitelik ile nicelik arasındaki denge konusunda tartışmaların giderek artmasına neden oldu.

Örneğin RUSI'den Alex Vershinin The Return of Industrial Warfare başlıklı makalesinde, iki denk güç arasındaki uzun bir savaşın sonucunun, hangi tarafın daha güçlü bir sınai altyapıya sahip olduğu ile belirleneceğini hatırlatıp savaşan bir ülkenin ya çok sayıda mühimmat üretme kapasitesine sahip olması ya da mevcut üretim altyapısının süratle bu doğrultuda seferber edilebilir nitelikte olması gerektiğini vurgulayıp şu tespiti yapıyor: Batı artık bu ikisine de sahip değil.

NATO Askeri Komite Başkanı Oramiral Rob Bauer de 2023 Mayıs ayında savaşın giderek, çok sayıda zayıf eğitime ve demode teçhizata sahip Rus asker ile çok daha az sayıda ama modern NATO silahları ve eğitimi kullanan Ukrayna askerleri arasındaki mücadeleye dönüştüğünü söylemişti. Ancak Bauer şunu da eklemişti, Rus ordusunun sayısal üstünlüğü ile ilgili: "Sorun, (Rusların) hala çok sayıda T-54'e sahip olmaları. Sayı bazında bu önemli bir konu". 1946 yılında hizmete girmeye başlamış bir tankın, neredeyse 80 yıl sonra bu denli üst seviyede bir yoruma konu olması pek çok ders barındırıyor içinde.

FPRI'dan Robert Hamilton da gözler önüne serilen bu soruna dikkat çektiği "Tanks a Lot (Well, Actually Not That Many for Ukraine)" başlıklı makalesinde, Batı yapımı tankların nitelik olarak Rus tanklarına üstün olduklarını ancak savaşın sonucunun, cepheye yeterli miktarda sürülebilmelerine ve düzgün şekilde idame edilebilmelerine bağlı olduğunu vurgulamış. Hamilton, Batı'nın Ukrayna'ya daha fazla tank göndermesi gerektiğini, Ukrayna'nın da bunların lojistik desteğini sağlayabilecek bir yapı kurması gerektiğini eklemiş. Batı (özellikle Avrupa) savunma sanayiinin mevcut durumu, Ukrayna'nın da koşulları göz önüne alındığında pek gerçekçi durmayan bir öneri.

Konu ile ilgili ECFR'de kaleme aldıkları "Star tech enterprise: Emerging technologies in Russia’s war on Ukraine" başlıklı makalelerinde Ulrike Franke ve Jenny Söderström, Rusya - Ukrayna Savaşı'nda dikkat çeken yeni teknolojileri incelemiş. Makale yükselen ve çığır açan teknolojiler (emerging and disruptive technologies; EDT) perspektifinden yazılmış olmakla birlikte nitelik - nicelik dengesine dikkat çekmesi bakımından önemli. Eski Estonya Devlet Başkanı Kersti Kaljulaid'in "10 bin gösterişsiz silaha sahip olmaktansa tek bir süslü silaha sahip olmanın bir anlamı yok" sözüne atıf yapan yazarlar, Avrupa savunma sanayiinin üretim kapasitesini ve yetkinliklerini sorguluyorlar. Verdikleri şu örnek çarpıcı: Ukrayna kimi zaman tek bir ayda Avrupa'nın tamamında bir yılda üretilenden daha fazla topçu mühimmatı harcıyor.

Franke ve Söderström, Batı ordularının son yıllarda teknolojik açıdan gelişmiş silah sistemlerine aşırı odaklandıklarını, bunun da maliyetleri çok artırdığı ve sonuç olarak çok azının hizmete alınabilediğini belirtmiş. Teknolojik kabiliyetlere değil birbirine entegre unsurlardan müteşekkil büyük kütlelere yönelinmesi gerektiğini savunuyorlar. IISS'den Douglas Barrie ve Yuhann Michel'in tespitleri de bu bakımdan önemli: Rusya'nın kayıpları Ukrayna'nınkinden çok daha fazla olmasına rağmen, Ukrayna cüssesine kıyasla daha ağır zarar görmüş durumda. Bu da, çok farklı teknoloji, harekat konsepti ve lojistik sistem doğrultusunda tasarlanmış Batı silahlarından ziyade, envanterinde zaten mevcut olan eski Sovyet yapımı silah ve araçları daha kolay ve süratli şekilde alıp sahaya sürmesini gerektirebilir. Zira eski Sovyet yapımı bir sisteme göre çok daha karmaşık teknolojiler barındıran bir Batı yapımı silahı düzgün şekilde kullanabilmek ve idame edebilmek için gerekli eğitim ve hazırlık için yeterli vakti ve imkanı olmayabilir Ukrayna'nın.


Ölümsüzler Ordusu'nu kurmak

Batı savunma - güvenlik çevrelerinde son aylarda cereyan eden ve çok küçük bir kesitini sunduğum bu tartışmaların artmasında, Rusya'nın yaşadığı olağanüstü yüksek kayıplara rağmen ilan etmiş olduğu seferberlik ve İran ve Kuzey Kore gibi müttefikleri ile kurduğu ilişkilerin de yardımıyla, savaşa hala devam edebiliyor olması etkili olmuş gibi görünüyor. Ülkenin derinliklerindeki depoların boşalmış görüntüleri, trenlerle cephe hattına sevk edilen, Soğuk Savaş mirası antika tank ve zırhlı araçların görüntüleri sıradan hale geldi. Ana muharebe tankı gücü T-90/90M ve T-80BV/BVM olan, geliştirme ve test çalışmaları uzun süredir devam eden T-14 Armata'yı hizmete almaya hazırlanan Rus ordusu, 1960'larda, 1970'lerde üretilen tank ve araçları cepheye sürmeye başladı. Öte yandan zaten savaşın başında mütevazı bir tank filosu bulunan Ukrayna, Rus taarruzlarını göğüsleyip karşı taarruza geçebilmek için Batılı müttefiklerinden yoğun ve ısrarlı talepleri sonucu tanklar almaya başladı: ABD'den M1A1 Abrams, İngiltere'den Challenger 2 ve çeşitli Avrupa ülkelerinden Leopard 1/2 gibi.

Açık kaynak verileri kullanılarak yapılan bir analize göre Rusya Aralık ayı itibariyle savaşın başından bu yana faal tank mevcudunun yaklaşık %65'ini kaybetti.





Tablodaki verilere göre en fazla kayıp, T-80'lerde görülmüş. Depolardaki, sayısı bilinmeyen miktardaki tankların da eklenmesi ile envanterin %115'inin imha edildiği görülmüş. Yine depolardan faal duruma getirilenler dahil toplam T-72 envanterinin yaklaşık yarısı, T-90/90M envanterinin ise %21'inin kaybedildiği görülüyor.

Öte yandan Batılı ülkelerden Ukrayna'ya, yarısından fazlası T-72 ve türevleri olmak üzere, 800'den fazla ana muharebe tankı verildi ya da verileceği açıklandı. Nitekim, Rusya'nın kayıpları ile Ukrayna'ya yapılan yardımlar sonucunda Ukrayna ordusunun tank gücünün sayısal olarak Rus ordusunu geçmiş olabileceğine dair bazı tahminler de yapılmaya başladı.



Her attığını vuran, vurulmayan, vurulsa dahi bozulmayan; her şeyi gören, duyan, gördüğünü ve duyduğunu paylaşan bir sistemi ortaya çıkarmak için gerekli teknolojik ve sınai altyapının maliyeti giderek artıyor. Uçağın bir saatlik uçuşu, tankın bir km'lik sürüşü ya da geminin bir millik seyri için gerekli bakım - onarım, eğitim ve hatta planlama kabiliyeti giderek karmaşıklaşıyor. Bunda sadece teknolojik üstünlüğe odaklanan paradigma etkili değil. Özellikle Batı ordularında görüldüğü üzere aynı zamanda personelin korunması, can kaybının asgariye indirilmesi gereksinimi de var. Bir çeşit kısır döngü var karşımızda aslında: Sistem karmaşıklaştıkça, onu kullanan personelin sahip olması gereken yetkinlikler artıyor, bu da o personeli, yetiştirilmesi ve beslenmesi daha pahalı hale getiriyor, dolayısıyla, zaten sayıca az olan bu personelin korunması daha da önemli hale geliyor. Batı toplumlarında bireyin yeri ve değeri de bir diğer faktör.

Heredot'un aktardığına göre Pers ordusunda, her biri ölüm ya da yaralanma durumunda derhal yenisi ile değiştirilen 10 bin askerden müteşekkil "Ölümsüzler" adlı bir birlik vardı. Birliğin ismi, savaş sahasında ne olursa olsun asker sayısının sabit kalmasından geliyordu. Ancak çok önemli bir ayrıntı: Ordunun her bir askeri ve her bir yedeği (hatta yedeklerin de yedekleri) çok iyi eğitilmiş ve çok iyi donatılmıştı. Zaten aynı zamanda imparatorun muhafızları olarak da görevliydiler. O halde, "niceliğin kendisi de bir niteliktir" önermesi, özellikle modern savaş sahasında bir dizi ön şarta bağlı. Ölümsüzler Ordusu, herhangi bir eğitimi olmayan, baldırı çıplak 10 bin askerden oluşsa idi böyle korku salan etkili bir birlik olabilir miydi, meçhul.


Sonuç

Başlıktaki önermeye geri gelecek olursak, T-72 gerçekten dünyanın en iyi tankı mıdır? En baştaki resimdeki gibi yürüyen ve ateş eden bir T-72'nin, yedek parça bekleyen Leopard 2'den, yakıt bekleyen M1'den, motor bekleyen Altay'dan, personeli olmayan Challenger 2'den, atış kontrol sistemi arızalı Leclerc'den daha iyi olduğu kesin. Ancak eşit şartlar altında ateş gücü, beka ve manevra kabiliyeti bakımından bu tanklardan geride olduğu, personel eğitim ve deneyimi ile sevk ve idare faktörleri eklense bile askeri açıdan büyük fark yaratamayacağı da kesin. Bununla birlikte Rusya - Ukrayna Savaşı ile birlikte görüldü ki, modern savaşlarda çok hızlı ve etkili bir şekilde siyasi sonuca ulaşılamıyorsa, savaşın uzaması kesin. Bu durumda da sonuç alıcı faktör teknolojik üstünlükten sınai üstünlüğe geçiyor. Çok hızlı ve çok sert bir yumruk yerine, daha zayıf ama sürekli yumruk atmak gerekiyor. Böyle bir savaş şekli de kaçınılmaz olarak yüksek insan zaiyatı anlamına geleceği için, seferberlik sistemi, toplumsal ve kültürel yapı, normlar ve değerler belirleyici oluyor. Silah sisteminin performansı ya da teknolojisi değil, bir bütün olarak nasıl bir askeri - siyasi - sosyal mekanizma içinde kullanıldığı önem kazanıyor. 10 adet Leopard 2A7'si olan ülkenin çatışmaya girme eşiği ile faal 100 adet, depoda da 300 adet T-72'si olan (ve bunların önemli kısmını, personeli ile birlikte kaybetmeye hazır) ülkenin savaşa girme eşiği birbirinden farklı olacaktır.

Sonsuzluğa yakınsayan isterleri karşılamak için bitmek tükenmek bilmeyen proje döngüleri içinde kıvranırken Batı savunma endüstrisi, en ileri teknoloji ile donatılmış tankları hala ve hala T-72'ler ile savaşıyor. Bir orduyu donatacak kadarı imha edildi belki ve ardında bir o kadar daha yedeği var belki de.

"En iyi" değil "en kararında" hedeflenmeli belki de...

15 yorum:

Siyanür dedi ki...

Eline sağlık Arda abi

Hünkar Dirik dedi ki...

Bilginize, kaleminize sağlık, saygılar

Ufuktan Dogan Gunes dedi ki...

Arda Bey, yine harika, bilgilendirici ve okuması büyük keyif veren bir yazı. Ellerinize sağlık.

Adsız dedi ki...

Çok keyifli bir yazı olmuş

Adsız dedi ki...

Gerçekten etkileyici bilgiler ile donatılmış bir yazı olmuş. Elinize saplık.

Adsız dedi ki...

Çok değerli bir yazı olmuş. Teşekkürler.
akilmaf

Aybars Meriç dedi ki...

Doyurucu blog yazılarınızı özlemişim üstadım. Elinize sağlık.

Noktası virgülüne kadar katılıyorum. Hatta aslına bakarsanız M-10 Booker ile tekrar tetiklenen bir süreçte, benzeri bir yazı kaleme alıyordum. Sayenizde kendi kendime icat ettiğim bu iş yükü epeyce hafifledi.

Peki, seri üretilebilecek, tepe tepe kullanılabilecek, fazla can yanmadan tüketilebilecek, birçok görevin altından kalkabilecek bir "Tank" nasıl olmalıdır? ALTAY ve bu diğer varsayımsal tank arasında nasıl bir denge kurulmalıdır? Bunun gibi birçok anlamlı soru takip ediyor aslında yazınızı.

Şüphesiz her bir işi yapmanın birden çok yolu vardır. Tekrar elinize sağlık...

ALFACINO dedi ki...


Şunu da hatırlamak lazım ki Darius İskender ile savaşında ölümsüzleri bozuk para gibi harcadı. Ve silah kabiliyetlerindeki çok basit farklar gibi sebeplerle çok adam kaybetti ve sonunda savaşı sonrada canını kaybetti.
Yanlış hatırlamıyorsam Perslerin mızrakları bir tık daha kısa olduğu için çok yüksek dezavantaj olmuştu savaşta. Birkaç husus daha vardı ve bunlar giderilmesi maliyetli açıklar değildi.

Lucius dedi ki...

Çok çok iyi bir yazı, kaleminize sağlık. En basit strateji oyununda bile göz önünde bulundurulması gereken bir gerçeği güvenlik bürokrasinin karar alıcı mercilerinde bulunan kişilerin çoğu zaman göz ardı etmesi akıl alır gibi değil.

uralaltay000 dedi ki...

Rusya 2 yılda tank varlığının %65'ini kaybetmişse savaş birkaç yıl daha devam ettiğinde envanteri büyük oranda tükenmiş hatta bitmiş olacak.

Peki bizim gelecek senaryomuz nasıl olmalı? Bugün dünya üzerindeki tüm tanklar 120/125mm kalibreli. Yanlış hatırlamıyorsam 1200 mm zırh çeliği eşdeğeri delme gücü demek. Batının nitelik düşkünlüğü zihniyetine bağlı kalmaya devam etmeliyiz. Ve hiçbir tankın delemeyeceği bir zırh paketi geliştirmeliyiz. Belki 2000 belki 2500 mm zırh eşdeğerinde yeni bir teknoloji geliştirebilirsek binlerce tanka sahip olmamıza da gerek kalmaz. Çünkü hiçbir tank tankın namlu, palet, kamera ve diğer açıktaki sistemleri haricinde tanka zarar veremez duruma gelir. Böylece belki 500 tank ama 10 bin tankla başa çıkabilecek niteliğe erişmiş olacağız. Rus tanklarının nicel üstünlüğünden ziyade nitelik olarak da önemli kabiliyeti var ve aslında Batı tanklarının nitel üstünlüğü o kadar da bariz değil. Bugün yeni bir Blietzkrieg için dediğim gibi öncelikle çok ileri bir korumaya, ezici bir elektronik harbe, uzun menzilli obüs desteğine ihtiyaç var. Güdümlü tank mühimmatlarına, 2000 hp tank motoruna, 130 belki 140 mm namluya ihtiyaç var. Ben niteliği savunanlardanım.

uygur dedi ki...

Belki de ortasını bulmak lazım.hava kuvvetlerindeki az sayıda ağır (f-15, su-27) ve çok sayıda hafif savaş uçağı (f-16, mig-29) kullanılması gibi.belki yüzlerce ağır ve nitelikli tank ile binlerce orta ve biraz daha az nitelikli tank tedarik edilmesi en maliyet etkin çözüm olacaktır.

Adsız dedi ki...

Üstad twitter kullanıyorsanız adresinizi paylaşır mısınız?

Adsız dedi ki...

M-48 ve M-60 tankları hizmet dışına cıkarıldıklarında, hurdaya ayrılmayıp rezerv olarak saklanması faydalı olabilir mi?

Kerem dedi ki...

İlk yayınladığınız gün okudum ama yorumu bugüne bıraktım, çok aydınlatıcı ve yerinde tespitler. Birçok tanıdığımla paylaştığım ve geleceğe dönük planlarımı da etkileyen nitelikte bir yazı olmuş. Benim için açık kalan tek nokta batının sanayi yapısının neden savunma sanayini destekleyecek şekilde dönüştürülemeyeceği kısmı. Eminim bir yorumunuz vardır bir gün yüz yüze konuşma imkanımız olursa dinlemek isterim. Saygılar sevgiler…

Olsen dedi ki...

Bu site reCAPTCHA ile korunuyor ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerli.