25 Kasım Pazar günü Kırım Yarımadası'nın doğusundaki Kerç Boğazı, Rusya ve Ukrayna deniz unsurları arasında kısa süreli bir çatışmaya sahne oldu. Olay, 2014 yılından bu yana Ukrayna'nın doğusundaki çatışmalar ve Kırım'ın ilhakından dolayı süren gerilimin, iki ülke arasında topyekûn savaşa dönüşmesi riskini gündeme getirdi.
Nitekim Ukrayna meclisi 26 Kasım günü sıkıyönetim ilan etti. Rusya bölgedeki askeri varlığını takviye ederken Ukrayna ordusu tam teyakkuza geçti.
Kerç Boğazı'nda yaşanan bu müsademe, Rusya'nın Kırım merkezli olarak Karadeniz'de yürütmekte olduğu A2/AD stratejisinin bir yansıması olarak ele alınabilir.
Nitekim Ukrayna meclisi 26 Kasım günü sıkıyönetim ilan etti. Rusya bölgedeki askeri varlığını takviye ederken Ukrayna ordusu tam teyakkuza geçti.
Kerç Boğazı'nda yaşanan bu müsademe, Rusya'nın Kırım merkezli olarak Karadeniz'de yürütmekte olduğu A2/AD stratejisinin bir yansıması olarak ele alınabilir.
Olay
25 Kasım sabahı Ukrayna Deniz Kuvvetlerine ait Proje 58155 Gyurza M sınıfı hücumbotlar P175 Berdyansk ve P176 Nikopol'ün refakatindeki Proje 498 Protey sınıfı A947 Yeni Kapı römorkörü Odessa'daki üslerinden Azak Denizi'ndeki Mariupol limanı yakınlarında bulunan Berdyansk'da yeni kurulmakta olan deniz üssüne intikal etmekteyken, Kerç Boğazı girişinde Rus federal güvenlik servisine (FSB) ait sınır karakol botları tarafından engellendiler.
Rus botlarından, Ukrayna gemilerinin Rus karasularını ihlal ettiğini belirterek bölgeyi terk etmeleri yönünde ikazlar yapıldı. Bu sırada cereyan eden manevralar sırasında bir Rus karakol botuyla Yeni Kapı çatıştı ve römorkör hafif hasar aldı.
Bu esnada, bölgedeki Rus birlikleri teyakkuza geçti ve Rus Hava Kuvvetlerine ait iki Su-25 (NATO kodu "Frogfoot") taarruz uçağıyla bir Ka-52 (NATO kodu "Alligator") taarruz helikopteri, boğaz üzerinde alçaktan devriye uçuşları yaptılar.
Öte yandan boğaza yaklaşan Ukrayna gemilerinin Azak Denizi'ne geçişi, Rusya tarafından boğaza diklemesine yerleştirilen bir tanker ile engellendi. Böylece, boğazdan tüm geçişlerin kapanmasıyla her iki tarafta da mecburen beklemeye geçen gemilerin sayısı hızla arttı.
Kısa süre sonra Rus tarafından Ukrayna gemilerine ateş açıldı. Berdyansk hafif hasar alırken altı Ukraynalı denizci yaralandı. Rus sınır muhafızları her üç Ukrayna gemisine de çıkarak gemilere el koydular.
26 Kasım günü olağanüstü toplanan Ukrayna meclisi, ülkenin kıyı kesimlerinde ve Rusya sınırı boyunca bulunan kentlerinde bir ay süreyle sıkıyönetim ilan etti. Ukrayna ordusu tam teyakkuza geçerken, Rusya'nın Azak Denizi kıyısındaki Canköy'e yeni bir S-400 bataryası konuşlandıracağı açıklandı. Ayrıca bölgeye Bal tipi kıyı konuşlu gemisavar füzelerinin sevkedildiğini gösteren videolar yayımlandı.
28 Kasım itibariyle gerilim, kayda değer şekilde düşmüş olmakla birlikte devam ediyor.
Erişimi Engelleme, Alandan Men Etme
25 Kasım müsademesi aslında bir süredir Azak Denizi'nde birikmiş enerjinin kısmen boşalmasıydı. Ukrayna, Azak kıyısındaki Mariupol şehri yakınlarında yeni bir donanma üssü açacağını duyurmuş, muhtemelen Rusya'nın tepkisini sınamak için de buraya bazı gemilerini sevk etmeye başlamıştı. Bu açıklama Rusya'nın sert tepkisiyle karşılaşmış, her iki tarafın askeri ve sivil gemileri arasında karşı karşıya gelmeler ve dolayısıyla çatışma riski artmıştı.
Öte yandan doğrudan ilgili olmasa da Fener Rum Patrikhanesi - Kiev - Moskova kiliseleri arasında bir süredir artmış olan bir gerilim ve hatta krizin de mevcut olduğunu not etmek gerekli.
İşte bu arka planda, 25 Kasım günü Rusya, Azak Denizi'ni Ukrayna'ya fiilen kapatmış bulunuyor. Bu hamlenin uluslararası deniz hukuku bakımından değerlendirilmesi ayrı -ve çok önemli- konu.
Ancak askeri açıdan 25 Kasım müsademesi, son yıllarda giderek popüler hale gelen A2/AD (Anti Access / Area Denial; Alandan Men Etme) kavramı kapsamında incelenebilir. Zira Rusya, Ukrayna Deniz Kuvvetlerinin Azak Denizi'ne girişini engellemiş, Ukrayna'yı bu denizde faaliyetten men etmiştir.
A2/AD kabaca, düşmanın belli bir bölgeye erişimini veya o bölgede harekât yapmasını engellemek amacıyla kullanılan taktik ve teknikler bütünü olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla yalnızca uzun menzilli hava / kara / deniz konuşlu füzeler, mayınlar vb değil, farklı taktik ve tekniklerin de kullanımını içerir. Nitekim 25 Kasım günü Rusya, eski bir tanker ile boğaz girişini kapatarak geçişi engellemiştir.
Rusya, 2014 Ukrayna krizinden sonra Batı ve NATO ile ilişkilerin gerilmesi sürecinde Baltık Denizi’ndeki Kaliningrad bölgesindeki ve ilhak ettiği Kırım’daki erişimi A2/AD imkân ve kabiliyetini süratle geliştirmeye başladı.
25 Kasım sabahı Ukrayna Deniz Kuvvetlerine ait Proje 58155 Gyurza M sınıfı hücumbotlar P175 Berdyansk ve P176 Nikopol'ün refakatindeki Proje 498 Protey sınıfı A947 Yeni Kapı römorkörü Odessa'daki üslerinden Azak Denizi'ndeki Mariupol limanı yakınlarında bulunan Berdyansk'da yeni kurulmakta olan deniz üssüne intikal etmekteyken, Kerç Boğazı girişinde Rus federal güvenlik servisine (FSB) ait sınır karakol botları tarafından engellendiler.
Rus botlarından, Ukrayna gemilerinin Rus karasularını ihlal ettiğini belirterek bölgeyi terk etmeleri yönünde ikazlar yapıldı. Bu sırada cereyan eden manevralar sırasında bir Rus karakol botuyla Yeni Kapı çatıştı ve römorkör hafif hasar aldı.
Bu esnada, bölgedeki Rus birlikleri teyakkuza geçti ve Rus Hava Kuvvetlerine ait iki Su-25 (NATO kodu "Frogfoot") taarruz uçağıyla bir Ka-52 (NATO kodu "Alligator") taarruz helikopteri, boğaz üzerinde alçaktan devriye uçuşları yaptılar.
Öte yandan boğaza yaklaşan Ukrayna gemilerinin Azak Denizi'ne geçişi, Rusya tarafından boğaza diklemesine yerleştirilen bir tanker ile engellendi. Böylece, boğazdan tüm geçişlerin kapanmasıyla her iki tarafta da mecburen beklemeye geçen gemilerin sayısı hızla arttı.
Kısa süre sonra Rus tarafından Ukrayna gemilerine ateş açıldı. Berdyansk hafif hasar alırken altı Ukraynalı denizci yaralandı. Rus sınır muhafızları her üç Ukrayna gemisine de çıkarak gemilere el koydular.
26 Kasım günü olağanüstü toplanan Ukrayna meclisi, ülkenin kıyı kesimlerinde ve Rusya sınırı boyunca bulunan kentlerinde bir ay süreyle sıkıyönetim ilan etti. Ukrayna ordusu tam teyakkuza geçerken, Rusya'nın Azak Denizi kıyısındaki Canköy'e yeni bir S-400 bataryası konuşlandıracağı açıklandı. Ayrıca bölgeye Bal tipi kıyı konuşlu gemisavar füzelerinin sevkedildiğini gösteren videolar yayımlandı.
28 Kasım itibariyle gerilim, kayda değer şekilde düşmüş olmakla birlikte devam ediyor.
Erişimi Engelleme, Alandan Men Etme
25 Kasım müsademesi aslında bir süredir Azak Denizi'nde birikmiş enerjinin kısmen boşalmasıydı. Ukrayna, Azak kıyısındaki Mariupol şehri yakınlarında yeni bir donanma üssü açacağını duyurmuş, muhtemelen Rusya'nın tepkisini sınamak için de buraya bazı gemilerini sevk etmeye başlamıştı. Bu açıklama Rusya'nın sert tepkisiyle karşılaşmış, her iki tarafın askeri ve sivil gemileri arasında karşı karşıya gelmeler ve dolayısıyla çatışma riski artmıştı.
Öte yandan doğrudan ilgili olmasa da Fener Rum Patrikhanesi - Kiev - Moskova kiliseleri arasında bir süredir artmış olan bir gerilim ve hatta krizin de mevcut olduğunu not etmek gerekli.
İşte bu arka planda, 25 Kasım günü Rusya, Azak Denizi'ni Ukrayna'ya fiilen kapatmış bulunuyor. Bu hamlenin uluslararası deniz hukuku bakımından değerlendirilmesi ayrı -ve çok önemli- konu.
Ancak askeri açıdan 25 Kasım müsademesi, son yıllarda giderek popüler hale gelen A2/AD (Anti Access / Area Denial; Alandan Men Etme) kavramı kapsamında incelenebilir. Zira Rusya, Ukrayna Deniz Kuvvetlerinin Azak Denizi'ne girişini engellemiş, Ukrayna'yı bu denizde faaliyetten men etmiştir.
A2/AD kabaca, düşmanın belli bir bölgeye erişimini veya o bölgede harekât yapmasını engellemek amacıyla kullanılan taktik ve teknikler bütünü olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla yalnızca uzun menzilli hava / kara / deniz konuşlu füzeler, mayınlar vb değil, farklı taktik ve tekniklerin de kullanımını içerir. Nitekim 25 Kasım günü Rusya, eski bir tanker ile boğaz girişini kapatarak geçişi engellemiştir.
Rusya, 2014 Ukrayna krizinden sonra Batı ve NATO ile ilişkilerin gerilmesi sürecinde Baltık Denizi’ndeki Kaliningrad bölgesindeki ve ilhak ettiği Kırım’daki erişimi A2/AD imkân ve kabiliyetini süratle geliştirmeye başladı.
İlhaktan hemen sonra Kırım’a gelişmiş hava savunma sistemleri ile kıyı konuşlu uzun menzilli gemisavar füzeler ve balistik füzeler konuşlandırıldı. Ayrıca uzun menzilli gemisavar ve seyir füzesi ateşleme kabiliyetli denizaltı ve gemiler hizmete alınmaya başlandı. 2014’ten bu yana Kırım’a konuşlandırılan silah sistemleri arasında S-400 hava savunma sistemleri, Bal ve Bastion-P gemisavar füzeleri ile Kalibr seyir füzeleri, ayrıca deniz hedeflerine karşı kullanılabildiği iddia edilen İskender-M balistik füzeleri öne çıkıyor.
S-400
S-400
S-400 Triumf (NATO kodu SA-21 "Growler"), S-300 (NATO kodu SA-10 "Grumble") uzun menzilli hava savunma füze sisteminin yeni nesil teknolojilerle donatılan bir türevi. Geliştirme çalışmalarına 1980'li yılların sonlarında başlanan sistemin ana görevi, stratejik üs ve tesislerin seyir füzeleri hava savunmasını sağlamak. Bu kapsamda öncelikli hedefler olarak seyir füzeleri, radara yakalanmama özellikli ("stealth") bombardıman uçakları ile havadan erken ihbar ve komuta kontrol (Airborne Early Warning and Control System; AWACS) uçakları bulunuyor. SSCB'nin dağılması ve ardından gelen bütçe sıkıntıları nedeniyle geliştirme ve test çalışmaları akamete uğrayan sistemin ilk denemeleri ancak 1999 yılında gerçekleştirilebildi; ilk S-400 bataryası 2007 yılında hizmete girdi. [1]
Farklı menzil ve kabiliyetlere sahip füzeleri bir arada kullanabilen S-400, 30K6E komuta kontrol sistemi tarafından idare edilen 91N6 tipi bir uzun menzilli arama radarı, 92N6 atış kontrol radarı ile fırlatıcı araçlardan oluşan bir mimariye sahip. Sisteme ayrıca farklı tipte radar ve elektronik istihbarat sistemleri de eklenebilmekte. 91N6 arama radarının tarama ve tespit menzili açık kaynaklarda azami 600km olarak geçiyor. Kullanılan füzelerin menzili ise tip ve modele göre 40 ila 400km arasında değişmekte.
Farklı menzil ve kabiliyetlere sahip füzeleri bir arada kullanabilen S-400, 30K6E komuta kontrol sistemi tarafından idare edilen 91N6 tipi bir uzun menzilli arama radarı, 92N6 atış kontrol radarı ile fırlatıcı araçlardan oluşan bir mimariye sahip. Sisteme ayrıca farklı tipte radar ve elektronik istihbarat sistemleri de eklenebilmekte. 91N6 arama radarının tarama ve tespit menzili açık kaynaklarda azami 600km olarak geçiyor. Kullanılan füzelerin menzili ise tip ve modele göre 40 ila 400km arasında değişmekte.
Rusya ilhaktan sonra Kırım'a aşamalı olarak üç tabur S-400 sevketti. 31'nci Hava Savunma Tümeni bünyesindeki taburlardan ilki Kefe'ye (Fevdosiya) 2017 Ocak ayında, ikincisi Akyar'a (Sivastopol) 2018 Ocak ayında ve üçüncüsü 2018 Eylül ayında Kezlev'e (Yevpatorya) konuşlandırıldı. Her bir S-400 taburunda bir komuta kontrol merkezi idaresinde en az sekiz fırlatıcı araç (toplam 32 füze) bulunuyor. Kırım'daki S-400 taburları aynı zamanda Pantsir (NATO kodu SA-22 "Greyhound") ve Buk (NATO kodu SA-17 "Grizzly") alçak ve orta irtifa hava savunma sistemleri ile de takviye edildi. Böylelikle Rusya, Kırım merkezli olarak Karadeniz Havzası'nın tamamını kapsayabilecek bir hava savunma şemsiyesi teşkil etti.
Kalibr
Kalibr
Rusya’nın son dönemde hizmete aldığı ve kullandığı silah sistemleri arasında en dikkat çekici olanlarından biri olan Kalibr füze sistemi, Rus Deniz Kuvvetlerinin konvansiyonel (nükleer olmayan) stratejik
vurucu gücünün belkemiğini oluşturmakta. ABD’nin meşhur Tomahawk seyir
füzesinin Rus muadili olarak da tanımlanabilecek Kalibr, suüstü
gemileri, denizaltılar, bombardıman uçakları ve kara platformlarından
ateşlenebilen türevlerden oluşan bir füze ailesi. Gemilerden gemilere karşı ateşlenen 3M54T ile kara hedeflerine karşı ateşlenen 3M14T ile denizaltılardan gemilere karşı ateşlenen 3M54K ile kara hedeflerine karşı ateşlenen 3M14K modelleri bulunuyor.
Kalibr füzesi, 2010 yılından bu yana Rus Deniz Kuvvetlerinde hizmete giren ve inşası devam eden hemen hemen tüm suüstü ve denizaltı platformlarının standart silahlarından biri haline geldi Burada esas dikkat çekici husus, bu füzenin korvet gibi görece küçük ve kıyı sularında manevra yapan platformlarda da kullanılması. Nitekim Hazar Filotillasına mensup korvetlerden Suriye’deki hedeflere karşı Kalibr saldırıları düzenlenmişti.[2]
Kalibr füzesi, 2010 yılından bu yana Rus Deniz Kuvvetlerinde hizmete giren ve inşası devam eden hemen hemen tüm suüstü ve denizaltı platformlarının standart silahlarından biri haline geldi Burada esas dikkat çekici husus, bu füzenin korvet gibi görece küçük ve kıyı sularında manevra yapan platformlarda da kullanılması. Nitekim Hazar Filotillasına mensup korvetlerden Suriye’deki hedeflere karşı Kalibr saldırıları düzenlenmişti.[2]
Proje 636.3 sınıfı denizaltılar başta olmak üzere Karadeniz Filosunda hizmete giren platformların bu füze ile donatılması ile Rusya, Karadeniz Havzasının aşan bir bölgede suüstü ve kara hedeflerine hassas taarruz imkân ve kabiliyeti kazandı.
Bastion-P
Esas olarak uçak gemilerine karşı geliştirilen P-800 Oniks (NATO kodu SS-N-26 "Strobile") füzesinin bir türevi olan K-300P Bastion-P (NATO kodu SS-C-5 "Stooge"), tekerlekli bir fırlatma platformunda taşınan uzun menzilli bir kıyı konuşlu gemisavar füzesi. 200 - 250kg harp başlığı taşıyan füzenin azami menzili 250 - 350km arasında geçiyor.
Üretimine 2010 yılında başlanan füze ilk olarak Büyük Okyanus'taki Kuril Adaları'na konuşlandırılan Bastion-P, ilhaktan hemen sonra 2015 yılında Kırım'a sevkedilmiştir. 6x6 taktik tekerlekli araç üzerine taşınan sistemin sabit fırlatıcı versiyonu da Obyekt 100 "Utyos" füze üssüne konuşlandırıldı. Kırım'ın güneybatısındaki bu üs, Bastion-P ve bünyesindeki diğer gemisavar füzeleri ile Karadeniz'in tamamını kapsayabilmekte. Bu üssün diğer bir önemli unsuru da H-35 gemisavar füzesinin kıyı konuşlu türevi olan 3K60 Bal (SSC-6 “Sennight”) füzesi. Açık kaynaklarda 130km'den fazla menzili olan füzenin 145kg harp başlığı taşıdığı kaydediliyor.
Değerlendirmeler
Bu son olayda da görüldüğü üzere, A2/AD'yi yalnızca farklı tip silahların sunduğu kabiliyetlerin bileşimi olarak algılamak yanlış olacaktır. A2/AD, daha ziyade belli bir coğrafi bölgeye yönelik farklı unsur, teknik ve taktiklerin belli bir strateji doğrultusunda kullanılabilmesi (ya da seferber edilebilmesi) olarak tanımlamak gerekir. Dolayısıyla, kıyı konuşlu gemisavar / seyir füzeleri, uzun menzilli hava savunma füzeleri, deniz mayınları vb'ye sahip olmak ve bunları belli bir coğrafi alanı kapsayacak şekilde konuşlandırmak, A2/AD için yeterli olmamalıdır. Ön şart, söz konusu coğrafi alana yönelik stratejinin mevcut olmasıdır.
Ayrıca, adı geçen füze ve silah sistemlerinin birlikte, eşgüdümlü olarak kullanılabilmesi için uygun bir altyapı üzerinde çalışıyor olmaları gerekir. Kırım örneğini alacak olursak, bu yarımadada konuşlu dört ayrı S-400 bataryasının hedef tespit, teşhis ve imha menzilleri dahilinde ayrı ayrı "girilmez bölgeler" yaratması başlı başına bir avantaj olabilir. Ancak Doğu Akdeniz ve 25 Kasım örneklerinde görüldüğü gibi son derece kalabalık deniz ve hava trafiği ortamında hangi unsurun sivil, hangisinin dost ya da düşman olduğunu gerçek zamanlı olarak tanımlayabilecek, olası tehditleri önceden tespit edebilecek bir "zekaya" ihtiyaç vardır. Bu da, ayrı ayrı uzun menzilli sistemleri konuşlandırarak değil, bunların ve diğer hedef tespit/teşhis sistemlerinin elde ettikleri bilgileri toplayacak, birleştirecek ve anlamlandıracak bir komuta-kontrol ve istihbarat sisteminin varlığıyla mümkündür.
Dolayısıyla gerçek manada bir A2/AD kabiliyetinden bahsedebilmek için, bu kabiliyetin kinetik unsurları olan gemisavar, seyir, balistik vb füze sistemlerinin, yekpare bir taktik resimden beslenebiliyor olması gerekir. Aksi takdirde düşmana men edilmek istenen coğrafi bölgenin girişine çekilen zincir, en zayıf halkası kadar güçlü olacaktır.
Kırım'a dönecek olursak, bu yarımadanın, Rusya ile NATO arasındaki rekabetin ana sıklet merkezlerinden biri olduğu görülüyor. Rusya, kararlı bir şekilde Ukrayna'nın Karadeniz'e çıkışını Odessa ile sınırlandırıyor. Öte yandan Kırım'a uzun menzilli füze sistemleri konuşlandırarak, Karadeniz'in neredeyse tamamını kapsama alanı içine dahil ediyor. Buna karşılık ise ABD, bölgedeki NATO müttefikleri olan Romanya ve Bulgaristan üzerinden yanıt veriyor. Her iki ülke de, artan Rus tehdidi karşısında savunma harcamalarını artırmış durumda; özellikle Romanya son birkaç yıldır dikkat çekici bir silahlanma programı yürütüyor.
Bu ortamda Türkiye'nin hamlelerini, Rus Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov'un 2016 Eylül ayında Türkiye ile ilgili söylediği sözleri unutmadan, Rusya ile konjonktürel işbirliği ve çıkar örtüşmesine halel getirmeden planlamasında fayda var.
Notlar
[1] Ayrıca bkz: "Türkiye'nin Hava Savunma Şemsiyesi ve S-400": http://orsam.org.tr/tr/turkiye-nin-hava-savunma-semsiyesi-ve-s-400/
[2] "Rusya'nın Suriye'deki Seyir Füzesi Saldırıları Üzerine Değerlendirmeler": http://orsam.org.tr/rusya-nin-suriye-deki-seyir-fuzesi-saldirilari-uzerine-degerlendirmeler/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder