14 Eylül Cuma günü yerel saatle 22:00 sularında ABD askeri kılığında giyinmiş 16 Taliban militanı, Afganistan'ın güney kesimindeki Helmand eyaletinde bulunan Camp Bastion askeri üssüne, eşgüdümlü bir saldırı düzenledi. Üssün güneydoğu tarafındaki güvenlik barikatları ve fizikî engellerini üç ayrı grup halinde aşıp sızmayı başaran militanlar, İngiliz Hava Kuvvetleri 51'nci Alayı ile çatışmaya girdi. İntihar bombacıları ve RPG-7 nişancıları, sızmanın akabinde girdikleri kesimde bulunan ve açık alanda parketmiş uçaklar, uçak koruganları ile yakıt depolarına saldırdı.
Gece boyunca süren saldırı ve çatışmalar sonucunda 15 militan öldürüldü, biri yaralı olarak ele geçirildi. Verdikleri zararın boyutu ise oldukça ciddiydi: ABD Deniz Piyadeleri'nden (USMC; United States Marine Corps) iki asker (ki biri, saldırıya uğrayan 211'nci Filo komutanı Yarbay Christopher Raible idi) öldürülmüş, Deniz Piyadeleri hava gücüne ait 6 adet McDonnell Douglas AV-8B Harrier II ve üç adet yakıt istasyonu tamamen tahrip edilmiş, iki adet AV-8B'ye ise ağır hasar verilmişti. Saldırıyı düzenleyen Taliban, amacının dünya çapında Müslümanlar'ın büyük tepkisini çeken "Innocence of Muslims" filmine yönelik bir intikam operasyonu düzenlemek ve üste görev yapan İngiliz Prens Harry'yi kaçırmak olduğunu açıkladı.[1] [2] [3]
Saldırı sonucu imha edilen uçaklar ile birlikte USMC, Harrier envanterinin 10% kadarını kaybetti. İmha edilen uçaklar, ISAF (International Security Assistance Force) güçlerinin Afganistan'ın en sorunlu bölgesi olan Helmand eyaletindeki harekatları sırasında yakın hava desteği sağlamakta idiler. Saldırı sonucu bölgedeki ISAF güçlerinin harekâtı akamete uğradığı gibi, zaten birliklerini kademeli olarak çekmekte olan ABD'nin, Afganistan'daki varlığına ilişkin iradesine ciddi zarar verdi. Camp Bastion gibi dünyanın en büyük ve en iyi korunan askeri üslerinden birine bu denli etkili bir saldırının düzenlenebilmiş olmasının yarattığı şok etkisi de cabası.
Dolayısıyla Taliban, bu cüretkâr saldırısı ile hem askeri-taktik hem de psikolojik açıdan büyük bir zafer kazandı.
Bu saldırının, üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir özelliği var: İyi planlanmış ve eşgüdümlü komando / sızma harekâtlarının hava gücü üzerindeki etkisi. Başka bir deyişle "asimetrik uçaksavarların" gücü.
Hava Üssü Saldırıları: Bazı Örnekler (İbretler?)
Düşman hava üssünün altyapısını tamamen ya da geçici bir süre kullanılamaz hale getirmek ve düşman uçaklarını yerde tamamen ya da kısmen tahrip etmek için sızma ve sabotaj harekâtı düzenlenmesi yeni bir taktik ve yöntem değil. Neredeyse uçakların harp sahalarına çıkışlarından bu yana mevcut; ancak esas yaygınlaşması 2. Dünya Savaşı'na denk geliyor. Savaş sırasında gerek Müttefik gerekse Mihver devletleri, hasım ana ve ileri hava üslerine bu maksatla çok çeşitli ve cüretkâr saldırılar düzenlediler. Ege'de İngiliz SBS (Special Boat Service) ve SAS (Special Air Service) komandolarının Rodos ve Girit'teki Alman üslerine düzenledikleri sırayla Anglo ve Albumen harekâtları buna örnek olarak gösterilebilir. [4] [5]
20. Yüzyıl boyunca başta Vietnam Savaşı olmak üzere neredeyse tüm savaş ve düşük yoğunluklu çatışmalarda bu tip saldırılar gözlendi. Ancak bu saldırıların psikolojik etkileri, özellikle saldırının zorluğu ve bir savaş hali dışında gerçekleştiği durumlarda daha büyük oluyor. Bu kapsamda Entebbe Saldırısı'ndan özellikle bahsetmek gerekir.
Entebbe Operasyonu
Air France havayollarına ait 139 uçuş numaralı Airbus A300 uçağı, Atina - Paris uçuşu sırasında 27.07.1976 günü, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi militanları tarafından kaçırıldı. Uçak, 248 yolcusu ile birlikte Uganda'nın başkenti Kampala yakınlarındaki Entebbe Uluslararası Havaalanı'na indirildi. Uçağın yolcularının yaklaşık 100 kadarı İsrail vatandaşı idi. İsrail vatandaşı olmayan yolcular, militanlar tarafından salıverildi ve sonuçsuz kalacak bir pazarlık süreci başladı.
Bu süreç içinde İsrail hükümeti, kaçırılan yolcuları kurtarmak için oldukça cesur bir kurtarma harekâtı hazırlıklarına başlanması için emir verdi. İsrail Silahlı Kuvvetleri komandoları, C-130 Hercules nakliye uçakları ile Uganda'ya uçarak gizlice Entebbe havaalanına inecek, hızla rehinelerin tutulduğu terminal binasına intikal edecek, bir yandan da Uganda askerlerini ve militanları vuracak, bu esnada da havaalanının askeri apronunda park etmiş olan Uganda Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçaklarını tahrip ederek karmaşa yaratacaklardı. Plan neredeyse tamamen başarılı oldu. "Neredeyse", zira çapraz ateşte kalan üç rehine ile komandoların komutanı Yonatan Netanyahu (İsrail'in bugünkü başbakanı Benyamin Netanyahu'nun ağabeyidir) hayatlarını kaybettiler. [6]
Operasyonun yarattığı olağanüstü psikolojik etkiye ilaveten çok önemli bir başka sonucu, Uganda Hava Kuvvetleri'ne verilen ağır zarar oldu. Üste bulunan MiG-17 ve MiG-21 tipi savaş uçaklarından 11 adedi imha edildi ve böylelikle Uganda Hava Kuvvetleri, muharip unsurlarının büyük kısmını bir gecede kaybetmiş oldu. Uganda'nın bu kaybı telafisi oldukça uzun zaman aldı.
Pakistan
Etkileri açısından benzer ölçüde sarsıcı bir başka hava üssü saldırısı ise, geçtiğimiz sene yaşandı. Pakistan Deniz Kuvvetleri'ne ait, Karaçi'de bulunan Mehran Donanma Üssü'ne Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) örgütüne bağlı militanlar tarafından 22.05.2011 gecesi eşgüdümlü bir saldırı düzenlendi. Toplam 17 militan, yaklaşık 16 saat boyunca Pakistan askerleri ile çatıştı ve üsse ağır hasar verdi. Saldırı sonucunda 18 Pakistanlı personel hayatını kaybetti, 16'sı yaralandı; militanların 6'sı öldürüldü.
Saldırı, Pakistan Deniz Kuvvetleri'nin operasyonel kabiliyetine büyük darbe indirdi. Zira saldırı sırasında üste bulunan Lockheed Martin P-3C Orion deniz karakol ve gözetleme uçaklarından üç adedi tamamen tahrip olarak kullanılmaz hale geldi. Olaydan önce Pakistan Deniz Kuvvetleri hizmetinde toplam 5 adet P-3C bulunduğu ve bu uçakların ülkenin envanterindeki en modern deniz karakol ve gözetleme platformu olduğu göz önüne alınacak olursa, saldırının taktik ve stratejik etkisi daha iyi anlaşılır (Saldırıdan bir süre sonra bir başka P-3C kaza / kırım sonucu kaybedildi). [7] [8]
Kayıpları telafi etmek için Pakistan bu sene içinde ABD'den iki adet P-3C teslim aldı ve şu anda 3 uçakla Hint Okyanusu'nda devriye ve deniz karakol görevi icra etmeye çalışıyor. Bu durum ise, ezeli hasmı Hindistan'a karşı özellikle denizaltı savunma harbi bakımından büyük dezavantaj yaratmakta.
Pakistan bu tür bir başka saldırıdan bu sene de nasibini aldı. Yine TTP'ye bağlı 9 militan, 16 Ağustos günü saat 0200'de Pakistan Hava Kuvvetleri'ne ait Minhas Hava Üssü'ne saldırdı. Üs komutanının da yaralandığı çatışma sonucunda tüm militanlar ve iki Pakistanlı asker hayatını kaybetti. Taliban, saldırı sonucunda üste bulunan üç adet JF-17 Thunder avcı uçağının imha edildiğini iddia etti; Pakistan ise sadece bir adet Saab 2000 Erieye havadan erken ihbar ve komuta kontrol uçağının, içinde bulunduğu hangara bir RPG-7 mermisi isabet etmesi sonucunda hafif hasar aldığını açıkladı. [9] [10]
Pakistan'ın maruz kaldığı bu iki saldırıda hedef üslerin, deniz karakol ve havadan erken ihbar uçakları gibi stratejik unsurların bulunduğu yerler olması, saldırıların en azından azmettiricisinin, Hindistan olabileceği kuşkusunu doğuruyor. İki ülke ilişkileri, yer yer ufak çaplı çatışmalara sahne olan ve bir dizi savaşı da içinde bulunduran, krizlerle dolu bir maziye sahip. Bu açıdan saldırıların böylesi bir arka plana sahip olmaları şaşırtıcı olmayacaktır.
Sri Lanka
30 yıldan uzun bir süre ayrılıkçı Tamil Kaplanları (Liberation Tigers of Tamil Eelam; Tamil Eelam Özgürlük Kaplanları) örgütü ile mücadele eden Sri Lanka, 2009 yılında örgütü tamamen imha edene kadar oldukça kanlı bir askeri mücadele verdi. İmha edilene kadarki süreçte LTTE, dünyanın belki de en iyi donanmış, en kompleks saldırılar düzenleyen örgütü haline geldi; kendi deniz ve hava gücünü bile kurmayı başardı. Bu gelişen kabiliyeti, örgüte her geçen yıl daha da cüretkâr ve gözü kara saldırıları gerçekleştirmek için cesaret verdi.
Bu saldırıların belki de en etkililerinden biri, Katunayake Hava Üssü saldırısıdır. Az sayıdaki yüksek motivasyonlu ve iyi eğitimli silahlı militanın gerçekleştirdiği iyi planlanmış bir saldırının ne derece yıkıcı maddi ve manevi etkiye sahip olabileceğinin çarpıcı bir örneğidir.
24.07.2001 saat gece 0330 sularında, Tamil Kaplanları'nın "Kara Kaplan" intihar timine mensup 14 militan, Başkent Kolombo'nun 35km kuzeytinde bulunan Katunayake Hava Üssü'ne saldırdı. Hava üssünün elektrik hatlarını kesen militanlar, RPG-7, tanksavar füzeleri ve ağır makinalı tüfeklerle yoğun bir atışa başladı ve çatışarak üsse sızmayı başardı. Yaklaşık 5 saat süren çatışma sonunda militanların tamamı ile Sri Lanka ordusundan 7 asker hayatını kaybetti. Militanların Sri Lanka Hava Kuvvetleri ve Sri Lanka Havayolları'na verdiği zarar ise muazzam boyuttaydı:
İmha edilen uçaklar: 3 adet K-8 Karakorom eğitim jeti, 2 adet IAI Kfir ve 1 adet MiG-27 savaş uçağı, 1 adet Mi-17 ve 1 adet Mi-24 saldırı helikopteri, Sri Lanka Havayolları'na ait 1 adet Airbus A340 ve 1 adet A330
Hasar verilen uçaklar: 5 adet K-8 eğitim jeti, 5 adet Kfir ve 1 adet MiG-27 savaş uçağı, Sri Lanka Havayolları'na ait üç adet Airbus yolcu uçağı.
Saldırı sonucunda Sri Lanka Havayolları'nın yolcu uçağı filosu yarı yarıya azaldı. Saldırı ülke ekonomisine ve turizm gelirlerine önemli darbe vururken Sri Lanka Hava Kuvvetleri'nin operasyonlarının da sekteye uğramasına neden oldu. [11]
Libya ve Suriye İç Savaşları
"Arap Baharı"nın en kanlı yaşandığı iki ülke olan Libya ve Suriye, hükümet güçleri ile dağınık silahlı muhalifler karşı karşıya geldiler; ki Suriye'de çatışmalar artan şiddet ve kan bilançosu ile sürmekte.
Her iki ülkede de hükümet güçleri, ayaklanmayı bastırmak için aşırı güç kullanımına başvurdular ve bu doğrultuda hava kuvvetlerini yoğun olarak kullandılar. Roket fırlatıcıları ve makinalı tüfeklerle donatılmış genel maksat helikopterleri, saldırı helikopterleri, silah taşıyabilen eğitim uçakları ile taktik savaş jetleri, muhalif güçlerin konumlarına ve sivil yerleşim bölgelerine, çoğu kez hedef gözetmeksizin kullanıldı, kullanılmaya devam ediyor.
Libya'da bu süreçte Mirage F1, MiG-21, MiG-23, Su-22 taktik savaş ve L-39 Albatros eğitim jetleri, SF-260WL eğitim uçakları ile Mi-24 saldırı helikopterleri yoğun olarak kullanıldı. Suriye'de ise rejim, L-39, MiG-21, Su-24 ve MiG-23 uçakları ile Gazelle, Mi-8 ve Mi-24/25 helikopterlerini kullanıyor.
Özellikle Suriye İç Savaşı sırasında internette yayınlanan videolarda muhaliflerin, RPG-7, pikap monteli uçaksavar makinalı tüfekleri ve hatta tanksavar güdümlü füzeleri ile açık alanda parketmiş helikopter ve uçaklara saldırdıkları görüldü. Nitekim Özgür Suriye Ordusu, Ağustos sonunda bu tip hava saldırılarını, Esad rejiminin hava gücüne karşı yeni bir taktik olarak uygulamaya koyduğunu açıklamıştı. [13]
ÖSO'nun bu saldırılarının en etkililerinden biri, Haziran sonunda Meineg şehrindeki Suriye Kara Kuvvetleri Kara Havacılık üssüne düzenlenen baskın idi. ÖSO'nun açıklamasına göre "birkaç yüz" militan, önce üssün nizamiyesini tahrip edip açık alanda parketmiş helikopterlere hasar verdi. [14]
Değerlendirme
1. Düşük yoğunluklu savaş, isyan, terörizm, "vekil savaşlar" (proxy wars) gibi çatışma türlerinin yaygınlaşması, asimetrik tehdidin nitelik ve niceliğinde büyük ve hızlı değişimleri beraberinde getirmektedir.
2. Bu tip savaş ve çatışmaların "asimetrik" tarafındaki silahlı grupların, hasımları olan devlet veya uluslararası koalisyon birliklerinin silahlı güçlerine karşı, aynı Davut'un Calut'a yaptığı gibi etkili nokta atışları ile can acıtıcı sonuçlar almaya odaklanmaları doğaldır.
3. Bu tip saldırılarda, silahlı gruplar mümkün olan en az riski alıp, maddi ve psikolojik etkisi en yüksek sonucu elde etmeyi hedeflerler. Ayrıca saldırının taktik fayda sağlaması da öncelikli hedeftir (belli bir bölgede manevra alanı sağlanması, zaman kazanılması gibi)
4. Dolayısıyla motivasyonu yüksek ve iyi silahlanmış sayıca küçük gruplar ile, komando sızma / sabotaj tarzı bir harekât ile, stratejik üs ve tesislere saldırı riski giderek artmaktadır.
5. Bu kapsamda, asimetrik muharebelerin en önemli bileşeni olan, yakın hava desteği ve nakliye görevlerinin vazgeçilmez unsuru olan sabit ve döner kanatlı uçakların ve bu uçakların konuşlandığı üslerin hedef alınması kaçınılmaz olacaktır.
6. Silahlı grupların bu tür saldırılar için kullanabileceği silahlar arasında makinalı tüfekler, roketatarlar, pikap vb araçlara monteli uçaksavar ya da bombaatarlar, hava topları, omuzdan ateşlenen alçak irtifa uçaksavar füzeleri (MANPADS), intihar bombacıları, uzaktan kumandalı patlayıcı ve mayınlar sayılabilir.
7. Havan, MANPADS, tanksavar güdümlü füzesi gibi, uzun menzilden doğrudan ya da eğik yollu atış desteği sağlayabilen sistemlere erişim kolaylaşmıştır. En son Suriye örneğinde görüldüğü gibi, silahlı gruplar yakın geçmişe göre düşük maliyetlerle gelişmiş güdümlü sistemlere erişebilmektedir. Bu da uzun mesafeden risksiz saldırılar gerçekleştirmelerini mümkün kılmaktadır.
8. Öte yandan elektronik dinleme / kestirme ve karıştırma sistemlerine erişim ve bunların kullanımlarının olağanüstü seviyelerde kolaylaşması, sadece "kaba kuvvet" saldırılarını değil, siber / elektronik saldırıları da mümkün kılmaya başlamıştır.
9. Bu tür saldırıların en önemli ön şartı olan istihbarat toplanması, gelişen bilişim teknolojileri ve artan şehirleşme ile daha kolay hale gelmiştir. Pek çok üs ile meskûn mahallerin mesafesinin kısalması, uçak, helikopter, insansız hava aracı (İHA) gibi unsurların konuşlanma ve teknik bilgilerine açık kaynaklardan ulaşılabilmesi, saldırganların hazırlık aşamasında işini kolaylaştırmaktadır.
10. Üs ve tesis çevrelerinde, uzaktan kumandalı silah istasyonu, kara gözetleme radar ve elektrooptik sensörleri, İHA ve insansız kara aracı destekli, çok katmanlı savunma duvarlarının kurulması, savunmanın güçlendirilmesi açısından son derece önemlidir.
11. Camp Bastion örneğinde de görüldüğü gibi, geçici ya da ileri hava üslerindeki portatif uçak / helikopter korugan ve hangarlarının piyade tarafından taşınan silahlara, bilhassa RPG-7 gibi roket mermilerine karşı dayanıklı yapıda olması gerekir.
12. Elektrooptik ve görüntü işleme teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda, güdümlü füzelerin isabet hassasiyetleri büyük oranda artmıştır. Hem militan grupların hem de başka bir devletin kolayca edinip uzun mesafeden atabileceği bu tür silah sistemlerine (seyir füzeleri gibi) karşı, çevresindeki araziden geometrik ve görsel olarak kolayca ayırt edilemeyecek, görüntü işleme algoritmaları tarafından seçilemeyecek yapı ve tasarımda korugan, hangar ve taksi yollarının geliştirilmesi gerekir. [15]
13. Ancak şurası bir gerçektir ki, bu tür "hacmi küçük ancak özkütlesi yüksek" saldırılara karşı en etkili korunma yöntemi, etkili karşı-istihbarattır. (Karşılaştırınız: "Diyarbakır Faciadan Döndü")
Kaynaklar
[1]: "Insurgents Posed as U.S. Troops to Strike at Afghan Air Base", Wired, 16.09.2012: http://www.wired.com/dangerroom/2012/09/insurgents-posed-u-s-troops/
[2]: "Bastion attack kills squadron CO, sergeant", Marine Corps News, 17.09.2012: http://www.marinecorpstimes.com/news/2012/09/marine-camp-bastion-afghanistan-attack-taliban-091712/
[3]: "6 Harrier jets destroyed, 2 damaged in Taliban assault on Camp Bastion", The Long War Journal, 16.09.2012: http://www.longwarjournal.org/archives/2012/09/6_harrier_jets_destr.php
[4]: http://en.wikipedia.org/wiki/Operation_Anglo
[5]: http://en.wikipedia.org/wiki/Operation_Albumen
[6]: Harekâtın plan, icra ve sonuçları ile ilgili ayrıntılı bir kitap olarak "90 Minutes at Entebbe"yi tavsiye ederim: Willian Stevenson, Bantam Books, 1976, ISBN: 0-533-10482-9
[7]: http://en.wikipedia.org/wiki/PNS_Mehran_attack
[8]: "Pakistan: Troops end attack on Karachi naval air base", BBC News, 23.05.2011: http://www.bbc.co.uk/news/world-south-asia-13495127
[9]: "Taliban claim attack on Minhas base; nine militants killed", Dawn, 16.08.2012: http://dawn.com/2012/08/16/militants-attack-pakistani-airbase-at-kamra/
[10]: "Damaged AWACS Aircraft Repairable", The News, 17.08.2012: http://www.thenews.com.pk/Todays-News-13-16849-Damaged-Awacs-aircraft-repairable
[11]: http://en.wikipedia.org/wiki/Bandaranaike_Airport_attack
[12]: "Attack on Sri Lankan Air Base at Katunayake", B. Raman, 24.07.2001: http://www.southasiaanalysis.org/papers3/paper284.html
[13]: "Syrian rebels targeting fighter jets on the ground - FSA commander", Asharq Alawsat, 30.08.2012: http://www.asharq-e.com/news.asp?section=1&id=30875
[14]: Saldırının video kaydı için: http://www.youtube.com/watch?v=uxktGUkDOns[15]: Karşılaştırma için http://img412.imageshack.us/img412/6657/95dbh.jpg ve http://img833.imageshack.us/img833/4605/47ihm.jpg
Gece boyunca süren saldırı ve çatışmalar sonucunda 15 militan öldürüldü, biri yaralı olarak ele geçirildi. Verdikleri zararın boyutu ise oldukça ciddiydi: ABD Deniz Piyadeleri'nden (USMC; United States Marine Corps) iki asker (ki biri, saldırıya uğrayan 211'nci Filo komutanı Yarbay Christopher Raible idi) öldürülmüş, Deniz Piyadeleri hava gücüne ait 6 adet McDonnell Douglas AV-8B Harrier II ve üç adet yakıt istasyonu tamamen tahrip edilmiş, iki adet AV-8B'ye ise ağır hasar verilmişti. Saldırıyı düzenleyen Taliban, amacının dünya çapında Müslümanlar'ın büyük tepkisini çeken "Innocence of Muslims" filmine yönelik bir intikam operasyonu düzenlemek ve üste görev yapan İngiliz Prens Harry'yi kaçırmak olduğunu açıkladı.[1] [2] [3]
Saldırı sonucu imha edilen uçaklar ile birlikte USMC, Harrier envanterinin 10% kadarını kaybetti. İmha edilen uçaklar, ISAF (International Security Assistance Force) güçlerinin Afganistan'ın en sorunlu bölgesi olan Helmand eyaletindeki harekatları sırasında yakın hava desteği sağlamakta idiler. Saldırı sonucu bölgedeki ISAF güçlerinin harekâtı akamete uğradığı gibi, zaten birliklerini kademeli olarak çekmekte olan ABD'nin, Afganistan'daki varlığına ilişkin iradesine ciddi zarar verdi. Camp Bastion gibi dünyanın en büyük ve en iyi korunan askeri üslerinden birine bu denli etkili bir saldırının düzenlenebilmiş olmasının yarattığı şok etkisi de cabası.
Dolayısıyla Taliban, bu cüretkâr saldırısı ile hem askeri-taktik hem de psikolojik açıdan büyük bir zafer kazandı.
Bu saldırının, üzerinde kafa yorulması gereken önemli bir özelliği var: İyi planlanmış ve eşgüdümlü komando / sızma harekâtlarının hava gücü üzerindeki etkisi. Başka bir deyişle "asimetrik uçaksavarların" gücü.
Hava Üssü Saldırıları: Bazı Örnekler (İbretler?)
Düşman hava üssünün altyapısını tamamen ya da geçici bir süre kullanılamaz hale getirmek ve düşman uçaklarını yerde tamamen ya da kısmen tahrip etmek için sızma ve sabotaj harekâtı düzenlenmesi yeni bir taktik ve yöntem değil. Neredeyse uçakların harp sahalarına çıkışlarından bu yana mevcut; ancak esas yaygınlaşması 2. Dünya Savaşı'na denk geliyor. Savaş sırasında gerek Müttefik gerekse Mihver devletleri, hasım ana ve ileri hava üslerine bu maksatla çok çeşitli ve cüretkâr saldırılar düzenlediler. Ege'de İngiliz SBS (Special Boat Service) ve SAS (Special Air Service) komandolarının Rodos ve Girit'teki Alman üslerine düzenledikleri sırayla Anglo ve Albumen harekâtları buna örnek olarak gösterilebilir. [4] [5]
20. Yüzyıl boyunca başta Vietnam Savaşı olmak üzere neredeyse tüm savaş ve düşük yoğunluklu çatışmalarda bu tip saldırılar gözlendi. Ancak bu saldırıların psikolojik etkileri, özellikle saldırının zorluğu ve bir savaş hali dışında gerçekleştiği durumlarda daha büyük oluyor. Bu kapsamda Entebbe Saldırısı'ndan özellikle bahsetmek gerekir.
Entebbe Operasyonu
Air France havayollarına ait 139 uçuş numaralı Airbus A300 uçağı, Atina - Paris uçuşu sırasında 27.07.1976 günü, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi militanları tarafından kaçırıldı. Uçak, 248 yolcusu ile birlikte Uganda'nın başkenti Kampala yakınlarındaki Entebbe Uluslararası Havaalanı'na indirildi. Uçağın yolcularının yaklaşık 100 kadarı İsrail vatandaşı idi. İsrail vatandaşı olmayan yolcular, militanlar tarafından salıverildi ve sonuçsuz kalacak bir pazarlık süreci başladı.
Bu süreç içinde İsrail hükümeti, kaçırılan yolcuları kurtarmak için oldukça cesur bir kurtarma harekâtı hazırlıklarına başlanması için emir verdi. İsrail Silahlı Kuvvetleri komandoları, C-130 Hercules nakliye uçakları ile Uganda'ya uçarak gizlice Entebbe havaalanına inecek, hızla rehinelerin tutulduğu terminal binasına intikal edecek, bir yandan da Uganda askerlerini ve militanları vuracak, bu esnada da havaalanının askeri apronunda park etmiş olan Uganda Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçaklarını tahrip ederek karmaşa yaratacaklardı. Plan neredeyse tamamen başarılı oldu. "Neredeyse", zira çapraz ateşte kalan üç rehine ile komandoların komutanı Yonatan Netanyahu (İsrail'in bugünkü başbakanı Benyamin Netanyahu'nun ağabeyidir) hayatlarını kaybettiler. [6]
Operasyonun yarattığı olağanüstü psikolojik etkiye ilaveten çok önemli bir başka sonucu, Uganda Hava Kuvvetleri'ne verilen ağır zarar oldu. Üste bulunan MiG-17 ve MiG-21 tipi savaş uçaklarından 11 adedi imha edildi ve böylelikle Uganda Hava Kuvvetleri, muharip unsurlarının büyük kısmını bir gecede kaybetmiş oldu. Uganda'nın bu kaybı telafisi oldukça uzun zaman aldı.
Pakistan
Etkileri açısından benzer ölçüde sarsıcı bir başka hava üssü saldırısı ise, geçtiğimiz sene yaşandı. Pakistan Deniz Kuvvetleri'ne ait, Karaçi'de bulunan Mehran Donanma Üssü'ne Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) örgütüne bağlı militanlar tarafından 22.05.2011 gecesi eşgüdümlü bir saldırı düzenlendi. Toplam 17 militan, yaklaşık 16 saat boyunca Pakistan askerleri ile çatıştı ve üsse ağır hasar verdi. Saldırı sonucunda 18 Pakistanlı personel hayatını kaybetti, 16'sı yaralandı; militanların 6'sı öldürüldü.
Mehran Hava Üssü'ne düzenlenen saldırı sonucu tamamen tahrip olmuş bir P-3C Orion deniz karakol uçağı |
Kayıpları telafi etmek için Pakistan bu sene içinde ABD'den iki adet P-3C teslim aldı ve şu anda 3 uçakla Hint Okyanusu'nda devriye ve deniz karakol görevi icra etmeye çalışıyor. Bu durum ise, ezeli hasmı Hindistan'a karşı özellikle denizaltı savunma harbi bakımından büyük dezavantaj yaratmakta.
Pakistan bu tür bir başka saldırıdan bu sene de nasibini aldı. Yine TTP'ye bağlı 9 militan, 16 Ağustos günü saat 0200'de Pakistan Hava Kuvvetleri'ne ait Minhas Hava Üssü'ne saldırdı. Üs komutanının da yaralandığı çatışma sonucunda tüm militanlar ve iki Pakistanlı asker hayatını kaybetti. Taliban, saldırı sonucunda üste bulunan üç adet JF-17 Thunder avcı uçağının imha edildiğini iddia etti; Pakistan ise sadece bir adet Saab 2000 Erieye havadan erken ihbar ve komuta kontrol uçağının, içinde bulunduğu hangara bir RPG-7 mermisi isabet etmesi sonucunda hafif hasar aldığını açıkladı. [9] [10]
Pakistan'ın maruz kaldığı bu iki saldırıda hedef üslerin, deniz karakol ve havadan erken ihbar uçakları gibi stratejik unsurların bulunduğu yerler olması, saldırıların en azından azmettiricisinin, Hindistan olabileceği kuşkusunu doğuruyor. İki ülke ilişkileri, yer yer ufak çaplı çatışmalara sahne olan ve bir dizi savaşı da içinde bulunduran, krizlerle dolu bir maziye sahip. Bu açıdan saldırıların böylesi bir arka plana sahip olmaları şaşırtıcı olmayacaktır.
Sri Lanka
30 yıldan uzun bir süre ayrılıkçı Tamil Kaplanları (Liberation Tigers of Tamil Eelam; Tamil Eelam Özgürlük Kaplanları) örgütü ile mücadele eden Sri Lanka, 2009 yılında örgütü tamamen imha edene kadar oldukça kanlı bir askeri mücadele verdi. İmha edilene kadarki süreçte LTTE, dünyanın belki de en iyi donanmış, en kompleks saldırılar düzenleyen örgütü haline geldi; kendi deniz ve hava gücünü bile kurmayı başardı. Bu gelişen kabiliyeti, örgüte her geçen yıl daha da cüretkâr ve gözü kara saldırıları gerçekleştirmek için cesaret verdi.
Bu saldırıların belki de en etkililerinden biri, Katunayake Hava Üssü saldırısıdır. Az sayıdaki yüksek motivasyonlu ve iyi eğitimli silahlı militanın gerçekleştirdiği iyi planlanmış bir saldırının ne derece yıkıcı maddi ve manevi etkiye sahip olabileceğinin çarpıcı bir örneğidir.
Katunayake saldırısı sonucu tamamen tahrip edilmiş Sri Lanka Havayolları'na ait bir Airbus |
İmha edilen uçaklar: 3 adet K-8 Karakorom eğitim jeti, 2 adet IAI Kfir ve 1 adet MiG-27 savaş uçağı, 1 adet Mi-17 ve 1 adet Mi-24 saldırı helikopteri, Sri Lanka Havayolları'na ait 1 adet Airbus A340 ve 1 adet A330
Hasar verilen uçaklar: 5 adet K-8 eğitim jeti, 5 adet Kfir ve 1 adet MiG-27 savaş uçağı, Sri Lanka Havayolları'na ait üç adet Airbus yolcu uçağı.
Saldırı sonucunda Sri Lanka Havayolları'nın yolcu uçağı filosu yarı yarıya azaldı. Saldırı ülke ekonomisine ve turizm gelirlerine önemli darbe vururken Sri Lanka Hava Kuvvetleri'nin operasyonlarının da sekteye uğramasına neden oldu. [11]
Libya ve Suriye İç Savaşları
"Arap Baharı"nın en kanlı yaşandığı iki ülke olan Libya ve Suriye, hükümet güçleri ile dağınık silahlı muhalifler karşı karşıya geldiler; ki Suriye'de çatışmalar artan şiddet ve kan bilançosu ile sürmekte.
Her iki ülkede de hükümet güçleri, ayaklanmayı bastırmak için aşırı güç kullanımına başvurdular ve bu doğrultuda hava kuvvetlerini yoğun olarak kullandılar. Roket fırlatıcıları ve makinalı tüfeklerle donatılmış genel maksat helikopterleri, saldırı helikopterleri, silah taşıyabilen eğitim uçakları ile taktik savaş jetleri, muhalif güçlerin konumlarına ve sivil yerleşim bölgelerine, çoğu kez hedef gözetmeksizin kullanıldı, kullanılmaya devam ediyor.
Libya'da bu süreçte Mirage F1, MiG-21, MiG-23, Su-22 taktik savaş ve L-39 Albatros eğitim jetleri, SF-260WL eğitim uçakları ile Mi-24 saldırı helikopterleri yoğun olarak kullanıldı. Suriye'de ise rejim, L-39, MiG-21, Su-24 ve MiG-23 uçakları ile Gazelle, Mi-8 ve Mi-24/25 helikopterlerini kullanıyor.
Özellikle Suriye İç Savaşı sırasında internette yayınlanan videolarda muhaliflerin, RPG-7, pikap monteli uçaksavar makinalı tüfekleri ve hatta tanksavar güdümlü füzeleri ile açık alanda parketmiş helikopter ve uçaklara saldırdıkları görüldü. Nitekim Özgür Suriye Ordusu, Ağustos sonunda bu tip hava saldırılarını, Esad rejiminin hava gücüne karşı yeni bir taktik olarak uygulamaya koyduğunu açıklamıştı. [13]
ÖSO'nun bu saldırılarının en etkililerinden biri, Haziran sonunda Meineg şehrindeki Suriye Kara Kuvvetleri Kara Havacılık üssüne düzenlenen baskın idi. ÖSO'nun açıklamasına göre "birkaç yüz" militan, önce üssün nizamiyesini tahrip edip açık alanda parketmiş helikopterlere hasar verdi. [14]
Değerlendirme
1. Düşük yoğunluklu savaş, isyan, terörizm, "vekil savaşlar" (proxy wars) gibi çatışma türlerinin yaygınlaşması, asimetrik tehdidin nitelik ve niceliğinde büyük ve hızlı değişimleri beraberinde getirmektedir.
2. Bu tip savaş ve çatışmaların "asimetrik" tarafındaki silahlı grupların, hasımları olan devlet veya uluslararası koalisyon birliklerinin silahlı güçlerine karşı, aynı Davut'un Calut'a yaptığı gibi etkili nokta atışları ile can acıtıcı sonuçlar almaya odaklanmaları doğaldır.
3. Bu tip saldırılarda, silahlı gruplar mümkün olan en az riski alıp, maddi ve psikolojik etkisi en yüksek sonucu elde etmeyi hedeflerler. Ayrıca saldırının taktik fayda sağlaması da öncelikli hedeftir (belli bir bölgede manevra alanı sağlanması, zaman kazanılması gibi)
4. Dolayısıyla motivasyonu yüksek ve iyi silahlanmış sayıca küçük gruplar ile, komando sızma / sabotaj tarzı bir harekât ile, stratejik üs ve tesislere saldırı riski giderek artmaktadır.
5. Bu kapsamda, asimetrik muharebelerin en önemli bileşeni olan, yakın hava desteği ve nakliye görevlerinin vazgeçilmez unsuru olan sabit ve döner kanatlı uçakların ve bu uçakların konuşlandığı üslerin hedef alınması kaçınılmaz olacaktır.
6. Silahlı grupların bu tür saldırılar için kullanabileceği silahlar arasında makinalı tüfekler, roketatarlar, pikap vb araçlara monteli uçaksavar ya da bombaatarlar, hava topları, omuzdan ateşlenen alçak irtifa uçaksavar füzeleri (MANPADS), intihar bombacıları, uzaktan kumandalı patlayıcı ve mayınlar sayılabilir.
7. Havan, MANPADS, tanksavar güdümlü füzesi gibi, uzun menzilden doğrudan ya da eğik yollu atış desteği sağlayabilen sistemlere erişim kolaylaşmıştır. En son Suriye örneğinde görüldüğü gibi, silahlı gruplar yakın geçmişe göre düşük maliyetlerle gelişmiş güdümlü sistemlere erişebilmektedir. Bu da uzun mesafeden risksiz saldırılar gerçekleştirmelerini mümkün kılmaktadır.
8. Öte yandan elektronik dinleme / kestirme ve karıştırma sistemlerine erişim ve bunların kullanımlarının olağanüstü seviyelerde kolaylaşması, sadece "kaba kuvvet" saldırılarını değil, siber / elektronik saldırıları da mümkün kılmaya başlamıştır.
9. Bu tür saldırıların en önemli ön şartı olan istihbarat toplanması, gelişen bilişim teknolojileri ve artan şehirleşme ile daha kolay hale gelmiştir. Pek çok üs ile meskûn mahallerin mesafesinin kısalması, uçak, helikopter, insansız hava aracı (İHA) gibi unsurların konuşlanma ve teknik bilgilerine açık kaynaklardan ulaşılabilmesi, saldırganların hazırlık aşamasında işini kolaylaştırmaktadır.
10. Üs ve tesis çevrelerinde, uzaktan kumandalı silah istasyonu, kara gözetleme radar ve elektrooptik sensörleri, İHA ve insansız kara aracı destekli, çok katmanlı savunma duvarlarının kurulması, savunmanın güçlendirilmesi açısından son derece önemlidir.
11. Camp Bastion örneğinde de görüldüğü gibi, geçici ya da ileri hava üslerindeki portatif uçak / helikopter korugan ve hangarlarının piyade tarafından taşınan silahlara, bilhassa RPG-7 gibi roket mermilerine karşı dayanıklı yapıda olması gerekir.
12. Elektrooptik ve görüntü işleme teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda, güdümlü füzelerin isabet hassasiyetleri büyük oranda artmıştır. Hem militan grupların hem de başka bir devletin kolayca edinip uzun mesafeden atabileceği bu tür silah sistemlerine (seyir füzeleri gibi) karşı, çevresindeki araziden geometrik ve görsel olarak kolayca ayırt edilemeyecek, görüntü işleme algoritmaları tarafından seçilemeyecek yapı ve tasarımda korugan, hangar ve taksi yollarının geliştirilmesi gerekir. [15]
13. Ancak şurası bir gerçektir ki, bu tür "hacmi küçük ancak özkütlesi yüksek" saldırılara karşı en etkili korunma yöntemi, etkili karşı-istihbarattır. (Karşılaştırınız: "Diyarbakır Faciadan Döndü")
Kaynaklar
[1]: "Insurgents Posed as U.S. Troops to Strike at Afghan Air Base", Wired, 16.09.2012: http://www.wired.com/dangerroom/2012/09/insurgents-posed-u-s-troops/
[2]: "Bastion attack kills squadron CO, sergeant", Marine Corps News, 17.09.2012: http://www.marinecorpstimes.com/news/2012/09/marine-camp-bastion-afghanistan-attack-taliban-091712/
[3]: "6 Harrier jets destroyed, 2 damaged in Taliban assault on Camp Bastion", The Long War Journal, 16.09.2012: http://www.longwarjournal.org/archives/2012/09/6_harrier_jets_destr.php
[4]: http://en.wikipedia.org/wiki/Operation_Anglo
[5]: http://en.wikipedia.org/wiki/Operation_Albumen
[6]: Harekâtın plan, icra ve sonuçları ile ilgili ayrıntılı bir kitap olarak "90 Minutes at Entebbe"yi tavsiye ederim: Willian Stevenson, Bantam Books, 1976, ISBN: 0-533-10482-9
[7]: http://en.wikipedia.org/wiki/PNS_Mehran_attack
[8]: "Pakistan: Troops end attack on Karachi naval air base", BBC News, 23.05.2011: http://www.bbc.co.uk/news/world-south-asia-13495127
[9]: "Taliban claim attack on Minhas base; nine militants killed", Dawn, 16.08.2012: http://dawn.com/2012/08/16/militants-attack-pakistani-airbase-at-kamra/
[10]: "Damaged AWACS Aircraft Repairable", The News, 17.08.2012: http://www.thenews.com.pk/Todays-News-13-16849-Damaged-Awacs-aircraft-repairable
[11]: http://en.wikipedia.org/wiki/Bandaranaike_Airport_attack
[12]: "Attack on Sri Lankan Air Base at Katunayake", B. Raman, 24.07.2001: http://www.southasiaanalysis.org/papers3/paper284.html
[13]: "Syrian rebels targeting fighter jets on the ground - FSA commander", Asharq Alawsat, 30.08.2012: http://www.asharq-e.com/news.asp?section=1&id=30875
[14]: Saldırının video kaydı için: http://www.youtube.com/watch?v=uxktGUkDOns[15]: Karşılaştırma için http://img412.imageshack.us/img412/6657/95dbh.jpg ve http://img833.imageshack.us/img833/4605/47ihm.jpg
5 yorum:
Soluksuz okudum.
Kaleminize sağlık...
Degerlendirmeler kisminda 3.Madde yanlis. Bu tur eylemler en az risk alinarak yapilan eylemlerden degil sonucunun olum olacaginin kesin oldugu intihar eylemleridir.En az risk alinarak yapilan eylemler yeri ve zamani cok iyi ayarlanmis uzaktan vur kac eylemleridir. 13.Madde de ise bu tur saldirilara karsi etkili yontem karsi-istihbarat degil sadece istihbarattir. Bu iki kavram birbirinden farklidir.
Merhaba,
Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim.
"Düşük risk" ifadesini daha ayrıntılı yazmalıydım. Benim burada kastettiğim bireysel risk değil, örgütsel risktir. 5 - 10 militanın kaybı, ideolojik ya da dinsel motivasyonlu bir terör örgütü tarafından kolaylıkla göğüslenebilir. Bireysel olarak şüphesiz ki risk yüksektir, neredeyse kesin ölüm söz konusudur. Ancak örgüt için risk / etki oranı olduça düşüktür.
"Karşı istihbarat" ise, sizin de belirttiğiniz gibi, "istihbarat"tan ayrı bir branştır, karıştırılmaması gerekir. Benim burada karşı istihbarattan kastım, saldırı planlayan örgütün istihbarat toplama faaliyetlerinin önlenmesi / engellenmesi idi.
Sevgi ve saygılarımla,
Arda bey;
Bu yazınız dahil bir çok yazınızı çok büyük keyifle okudum. Katıldığım ve katılmadığım noktalar oldu ancak ciddi emek harcayarak böyle bir blog hazırladığınız için teşekkür etmeyi bir borç bildim.
Teşekkürler.
Güzel yazı..Her saldırı ayrı yazıyı hakediyor şüphesiz...Vietnam saldırısı Amerika'yı Concrete Sky programı başlatmasını sağlamıştır.3.7 m yükseklik,457 mm genişlik canopier'ler inşa edilmiş,sadece Danang üssünde 12 km uzunluğunda korugan yapılmıştır.
https://ic.pics.livejournal.com/bmpd/38024980/5112052/5112052_original.jpg
https://ic.pics.livejournal.com/bmpd/38024980/5112972/5112972_original.jpg
https://ic.pics.livejournal.com/bmpd/38024980/5110943/5110943_original.jpg
https://ic.pics.livejournal.com/bmpd/38024980/5113126/5113126_original.jpg
https://ic.pics.livejournal.com/bmpd/38024980/5113707/5113707_original.jpg
https://ic.pics.livejournal.com/bmpd/38024980/5112171/5112171_original.jpg
Yorum Gönder