Modern bir ana muharebe tankının tasarım kriterlerinin önem sıralaması ile ilgili bir anket açmıştım. Anket dün akşam sona erdi.
Öncelikle bu, Siyah Gri Beyaz'daki ilk anketti ve sanırım bundan sonrakilerde 2 ay gibi bir mühlet koymayacağım. Oldukça uzun bir süre gibi geldi çünkü konunun sıcaklığını kaybetmesine neden oluyor.
Ankette okuyucudan, modern bir ana muharebe tankını tanımlayan karakteristik özelliklerin önem sıralamasını seçmesini istemiştim. Toplam kullanılan 195 oyun dağılımı, en çok oy alandan en aza doğru, şu şekilde gerçekleşti:
Zırh korumasının en önemli unsur olduğunu, bundan sonra ateş gücünün ve en sonda sürat ve manevra kabiliyetinin geldiğini savunan kesim ağırlıkta. Bu görüşü az bir farkla ateş gücü ve ardından manevra kabiliyetinin en önemli kriterler olduğunu savunan grup takip ediyor.
Öte yandan yorum olarak gelen geribeslemeler ise şöyle:
Benim bu konudaki kişisel düşüncelerim ise şu şekilde:
Öncelikle ben ankette "Sürat & manevra > Ateş gücü > Zırh" seçeneğini işaretlemiştim.
Hareket kabiliyeti ve momentumun, kullanılan unsur piyade de olsa zırhlı araç da olsa, en önemli silah olduğuna inanıyorum.
Bu bağlamda, tank ve paletli ve tekerlekli zırhlı muharebe araçlarının, iyi bir koordinasyon ve gerçek/gerçeğe yakın zamanlı bilgi akışı ile beslendikleri sürece, sürat ve manevra kabiliyetlerinin en etkili silahları olduklarına inanıyorum.
Bu, tüm gücü, sıklet merkezine odaklamak ile ilgili bir sorundur.
Ancak teknolojik olarak bir düğüm noktasına yaklaşıldığını hissediyorum.
Zırh, zırhsavar ve motor üçgeninde, teknolojik kapasite ile reel durum arasında bir dengeye yaklaşılmış durumda: Batı yapımı modern ana muharebe tanklarında çoğunlukla yivsiz-setsiz (smothbore) 120mm, eski SSCB / Rus ve Çin yapımı tanklarda ise 125mm namlu standart durumda. Namlu uzunluğu açısından ise 55 kalibre 44 kalibrenin yerini aldı. 140mm çap için deneme ve çalışmalar devam etmekte. Ancak nereye kadar?
Benzer şekilde Chobham olsun, kompozit, ERA vesaire olsun değişik zırh katmanları ile korunan modern tankların ağırlıkları 60 tonu çoktan geçti, 70 tona yaklaşıldı. Özellikle meskûn mahal harekatlarına özel olarak donatılmış tanklarda doğal olarak manevra kabiliyeti geri planda olduğu için ağırlık alabildiğine artmış durumda. Bu hem manevra kabiliyetini kısıtlayıcı hem de süratli intikâlde zaafiyet yaratıcı bir durum.
Motor olarak 1,500bg güç üreten motorlar kullanımda. Ancak motor hacminin büyümesi doğal olarak yakıt sarfiyatının artması, menzilin düşmesi anlamına gelebilir.
Velhasıl, denklem dengeye yaklaşmış gibi görünüyor. Bu kısır döngüyü kırmak için artık radikal teknolojiler, çerçevenin dışında çözümler gerekecektir. Ateş gücü için bu elektromanyetik toplar, yönlendirilebilir enerji silahları olabilir. Zırh koruması için aktif / pasif savunma sistemleri, sıvı zırhlar, motor / hareket kabiliyeti için ise farklı yakıt türleri, hover-tanklar vb söz konusu olabilir.
Mızrağın delemeyeceği kalınlıkta zincir zırh yaparsınız. Ama sonra bir bakarsınız ki düşmanınız tüfenk kullanmaya başlamış.
Süratin hem saldırı hem de savunma için en etkili güç çarpanı olduğuna inanıyorum. Artık muharebe sahasında sonuç almak için hasmı tamamen yok etmek değil, felç etmek de fazlasıyla yeterli olabiliyor. Bir sensöre atılacak kalibresi düşük ama kinetik enerjisi yüksek bir mermi, o sensörü taşıyan aracı tamamen safdışı bırakabilir.
Bir İsrailli hava subayının meşhur lafı vardır: "Dünyada elektronik tedbirlere karşı alınacak en etkili tedbir, bir bombayı düşman radar istasyonunun tepesine bırakmaktır" gibi bir şeydir. Aynı mantıkla, ağzına kadar sensörlerle, elektronik aksamla dolu modern tankları safdışı bırakmak için artık en etkili yöntem, bu sistemlerin bulunduğu bölgelere isabet kaydedebilmek: ama mermi ile ama füze ile. Zırh teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle tankı kompe tahrip etmek çok zor, karşı ateş tepki süresi çok kısa. Bu yüzden bir M-1 3 tane T-72'yi teker teker perişan edebiliyor. Bu yüzden telsiz anteni, sensör, komutan/nişancı periskoplarını tamamen ya da en azından belirli bir süre işlemez hale getirebilecek, düşmanı afallatacak kadar hasar verebilecek bir "ilk atış" silahı gerekli.
Böyle bir silahın namlu/lançerden çıkış sürati çok yüksek olmalı, elektronik sistemleri safdışı bırakacak bir şok ve titreşime neden olacak kadar enerjiye, yani kütleye sahip olmalı ancak aynı zamanda yeterli şarapnel ve ısı hasarı yaratacak bir harp başlığı bulunmalı. Tanksavar füzeleri bu kabiliyette mi? Sanmıyorum, lançerden ilk çıkış, ne kadar güçlü booster motoru kullanılırsa kullanılsın belli bir süre alır. Namludan ateşlenen füzeler? Benzer durum söz konusu. Bence söz konusu bu "ilk atışta sersemletme" görevine en uygun mühimmat, öncelikle güdümlü top ve havan mermileri, o olmazsa çok iyi bir atış kontrol sistemi ile tevcih edilen klasik top mermilerdir...
Öte yandan:
Türkiye özelinden bakacak olursak, tek tip bir tankın ihityacı tam olarak karşılaması zor görünüyor. Türkiye'nin coğrafyası çeşitlilik arzetmekte: Kuzeybatı bölgesinde nispeten düz, ancak çok sayıda nehir ile kesilen bir arazi yapısı ve bu bölgedeki hasmın elinde modern ana muharebe tankları ile gelişmiş tanksavar helikopterleri mevzut. Batı bölgesinde amfibi harekat ihtiyaçları söz konusu. Güney-GüneyBatı'daki Kıbrıs'ta ise yer yer sarp dağlarla kesilen, çöl iklimine yakın bir arazi ve Doğu bloku imali tank ve tanksavar helikopterler ile çok sayıda personel tarafından taşınan tanksavar füze ve roketi var. Güney düz bir arazi, çöl iklimi söz konusu ancak tank tehdidi modern ve etkili değil. Doğu - GüneyDoğu son derece dağlık, tehdit asimetrik ağırlıklı ve manevra kabiliyetinden ziyade ateş gücü (menzil ve atış sürati) odaklı, piyade harekatını destekleyici tarzda bir ihtiyaç var. KuzeyDoğu'da arazi ve iklim koşulları çok çetin, hasımda çok sayıda tank ve zırhlı araç var.
Dolayısıyla, modüler mimariye sahip bir araç ailesi, kanımca en doğru yaklaşım olacaktır. Bu, sadece ana muharebe tankı için değil, diğer tekerlekli ve paletli araçlar için de geçerlidir.
Öncelikle bu, Siyah Gri Beyaz'daki ilk anketti ve sanırım bundan sonrakilerde 2 ay gibi bir mühlet koymayacağım. Oldukça uzun bir süre gibi geldi çünkü konunun sıcaklığını kaybetmesine neden oluyor.
Ankette okuyucudan, modern bir ana muharebe tankını tanımlayan karakteristik özelliklerin önem sıralamasını seçmesini istemiştim. Toplam kullanılan 195 oyun dağılımı, en çok oy alandan en aza doğru, şu şekilde gerçekleşti:
- Zırh > Ateş gücü > Sürat & manevra: 47 (24%)
- Ateş gücü > Sürat & manevra > Zırh: 45 (23%)
- Sürat & manevra > Ateş gücü > Zırh: 37 (18%)
- Ateş gücü > Zırh > Sürat & manevra: 28 (14%)
- Zırh > Sürat & manevra > Ateş gücü 25 (12%)
- Sürat & manevra > Zırh > Ateş gücü: 13 (6%)
Zırh korumasının en önemli unsur olduğunu, bundan sonra ateş gücünün ve en sonda sürat ve manevra kabiliyetinin geldiğini savunan kesim ağırlıkta. Bu görüşü az bir farkla ateş gücü ve ardından manevra kabiliyetinin en önemli kriterler olduğunu savunan grup takip ediyor.
Öte yandan yorum olarak gelen geribeslemeler ise şöyle:
nightshade (21 Nisan 2010 19:24): Hepsi birbirinden önemli en iyisi optimum çözüm olur.İlla sıralamak gerekirse aktif koruma sistemlerini göz önüne alarak ateş
gücü>manevra kabiliyeti>zırh
akıncı (21 Nisan 2010 21:30): Anti tank silahlarının bu kadar gelişip yaygınlaştığı bir devirde tankı hantal kılacak oranda zırhlandırmak bence mantıksızdır. Bunun yerine aktif ve pasif savunma sistemlerine önem verilmeli.
Zaten altay için verilen hız bilgilerini de buna paraler yorumlayabiliriz.
aza1312003 (24 Nisan 2010 21:30): Turkiye bolgesi disinda zirhli harekatlara agirlik verecek bir ulke degil. Ayrica cephe derinligi gunumuz kosullari icerisnde gorece dusuk, ve topraklarin ciddi bir kismi daglik arazi kosullarinda. Manevra kabiliyeti yerine maliyetli aktif ve pasif koruma gunumuz gudumlu mermiler doneminde daha iyi bir cozum olabilir. Bu noktada zirhtan hicbir feragat edilmemesi gerektigini dusunuyorum. Ates gucu topa surulecek yeni tip (gudumlu ve gudumsuz ama daha etkin verimli) muhimmatla cozulmeye calisilmadir. Hedefini vuran 1 maliyetli ama etkin muhammat, hedefini vuran ama etkisiz muhimmatlardan daha iyi olacagi kesindir.Etkili muhimmat - verimli atis kontrol sistemi.
mehmetthedum (04 Mayıs 2010 20:35): Sayın takipçiler,
Ben şahsen tehdide göre yapılanmanın gerekliliğine inanan defansif ve kontraatak zihniyetli biriyim.
Dolayısıyla bu ankete cevabım çevre ülkelerin tank ve tanksavar kabiliyetlerinin incelenmesini ve bunlarla dengeyi sağlayan ve hatta bir nebze üstüne de geçen bir silahlanma konsepti olur.
Uzun ve detaylı bir analiz şu kısıtlı alan için zor gözükse de; çevre ülkeler ve olanakları incelendiğinde, tüm cephelerde kullanılabilir standart bir tank önermek bana göre zordur.
Bir etken de tanktan bekleyeceğiniz görevlerin çeşitliliğidir ki bu çeşitliliği daha da artıran bir etken olabilir. şöyle ki; keşif birliklerinde kullanılabilecek "hafif-çevik-orta ateş-sessiz" kabiliyetli tank tipi; hava araçlarında taşınabilecek "hafif-çevik-orta ateş" kabiliyetli tank , çıkarma botlarında taşınacak "orta ağır-çevik-orta ateş" kabiliyetli tank tipi; mekanize birliklerde görev alabilecek " orta ağır-orta çevik-orta ateş" kabiliyetli tank tipi; zırhlı birliklerde kullanılacak "ağır-orta çevik-ağır ateş" kabiliyetli tank tipi gibi...
Bu konu da bir çözüm de tabi ki nispeten daha az ağır reaktif zırh kitleri ile standart cephe tankının zırh kabiliyetini artırmaktır.
Neyse çok karıştı; sanırım reaktif kit takılabilen "orta ağırlıkta-orta çevik- ağır ateş kabiliyetli bir tank iyidir.
Benim bu konudaki kişisel düşüncelerim ise şu şekilde:
Öncelikle ben ankette "Sürat & manevra > Ateş gücü > Zırh" seçeneğini işaretlemiştim.
Hareket kabiliyeti ve momentumun, kullanılan unsur piyade de olsa zırhlı araç da olsa, en önemli silah olduğuna inanıyorum.
Bu bağlamda, tank ve paletli ve tekerlekli zırhlı muharebe araçlarının, iyi bir koordinasyon ve gerçek/gerçeğe yakın zamanlı bilgi akışı ile beslendikleri sürece, sürat ve manevra kabiliyetlerinin en etkili silahları olduklarına inanıyorum.
Bu, tüm gücü, sıklet merkezine odaklamak ile ilgili bir sorundur.
Ancak teknolojik olarak bir düğüm noktasına yaklaşıldığını hissediyorum.
Zırh, zırhsavar ve motor üçgeninde, teknolojik kapasite ile reel durum arasında bir dengeye yaklaşılmış durumda: Batı yapımı modern ana muharebe tanklarında çoğunlukla yivsiz-setsiz (smothbore) 120mm, eski SSCB / Rus ve Çin yapımı tanklarda ise 125mm namlu standart durumda. Namlu uzunluğu açısından ise 55 kalibre 44 kalibrenin yerini aldı. 140mm çap için deneme ve çalışmalar devam etmekte. Ancak nereye kadar?
Benzer şekilde Chobham olsun, kompozit, ERA vesaire olsun değişik zırh katmanları ile korunan modern tankların ağırlıkları 60 tonu çoktan geçti, 70 tona yaklaşıldı. Özellikle meskûn mahal harekatlarına özel olarak donatılmış tanklarda doğal olarak manevra kabiliyeti geri planda olduğu için ağırlık alabildiğine artmış durumda. Bu hem manevra kabiliyetini kısıtlayıcı hem de süratli intikâlde zaafiyet yaratıcı bir durum.
Motor olarak 1,500bg güç üreten motorlar kullanımda. Ancak motor hacminin büyümesi doğal olarak yakıt sarfiyatının artması, menzilin düşmesi anlamına gelebilir.
Velhasıl, denklem dengeye yaklaşmış gibi görünüyor. Bu kısır döngüyü kırmak için artık radikal teknolojiler, çerçevenin dışında çözümler gerekecektir. Ateş gücü için bu elektromanyetik toplar, yönlendirilebilir enerji silahları olabilir. Zırh koruması için aktif / pasif savunma sistemleri, sıvı zırhlar, motor / hareket kabiliyeti için ise farklı yakıt türleri, hover-tanklar vb söz konusu olabilir.
Mızrağın delemeyeceği kalınlıkta zincir zırh yaparsınız. Ama sonra bir bakarsınız ki düşmanınız tüfenk kullanmaya başlamış.
Süratin hem saldırı hem de savunma için en etkili güç çarpanı olduğuna inanıyorum. Artık muharebe sahasında sonuç almak için hasmı tamamen yok etmek değil, felç etmek de fazlasıyla yeterli olabiliyor. Bir sensöre atılacak kalibresi düşük ama kinetik enerjisi yüksek bir mermi, o sensörü taşıyan aracı tamamen safdışı bırakabilir.
Bir İsrailli hava subayının meşhur lafı vardır: "Dünyada elektronik tedbirlere karşı alınacak en etkili tedbir, bir bombayı düşman radar istasyonunun tepesine bırakmaktır" gibi bir şeydir. Aynı mantıkla, ağzına kadar sensörlerle, elektronik aksamla dolu modern tankları safdışı bırakmak için artık en etkili yöntem, bu sistemlerin bulunduğu bölgelere isabet kaydedebilmek: ama mermi ile ama füze ile. Zırh teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle tankı kompe tahrip etmek çok zor, karşı ateş tepki süresi çok kısa. Bu yüzden bir M-1 3 tane T-72'yi teker teker perişan edebiliyor. Bu yüzden telsiz anteni, sensör, komutan/nişancı periskoplarını tamamen ya da en azından belirli bir süre işlemez hale getirebilecek, düşmanı afallatacak kadar hasar verebilecek bir "ilk atış" silahı gerekli.
Böyle bir silahın namlu/lançerden çıkış sürati çok yüksek olmalı, elektronik sistemleri safdışı bırakacak bir şok ve titreşime neden olacak kadar enerjiye, yani kütleye sahip olmalı ancak aynı zamanda yeterli şarapnel ve ısı hasarı yaratacak bir harp başlığı bulunmalı. Tanksavar füzeleri bu kabiliyette mi? Sanmıyorum, lançerden ilk çıkış, ne kadar güçlü booster motoru kullanılırsa kullanılsın belli bir süre alır. Namludan ateşlenen füzeler? Benzer durum söz konusu. Bence söz konusu bu "ilk atışta sersemletme" görevine en uygun mühimmat, öncelikle güdümlü top ve havan mermileri, o olmazsa çok iyi bir atış kontrol sistemi ile tevcih edilen klasik top mermilerdir...
Öte yandan:
Türkiye özelinden bakacak olursak, tek tip bir tankın ihityacı tam olarak karşılaması zor görünüyor. Türkiye'nin coğrafyası çeşitlilik arzetmekte: Kuzeybatı bölgesinde nispeten düz, ancak çok sayıda nehir ile kesilen bir arazi yapısı ve bu bölgedeki hasmın elinde modern ana muharebe tankları ile gelişmiş tanksavar helikopterleri mevzut. Batı bölgesinde amfibi harekat ihtiyaçları söz konusu. Güney-GüneyBatı'daki Kıbrıs'ta ise yer yer sarp dağlarla kesilen, çöl iklimine yakın bir arazi ve Doğu bloku imali tank ve tanksavar helikopterler ile çok sayıda personel tarafından taşınan tanksavar füze ve roketi var. Güney düz bir arazi, çöl iklimi söz konusu ancak tank tehdidi modern ve etkili değil. Doğu - GüneyDoğu son derece dağlık, tehdit asimetrik ağırlıklı ve manevra kabiliyetinden ziyade ateş gücü (menzil ve atış sürati) odaklı, piyade harekatını destekleyici tarzda bir ihtiyaç var. KuzeyDoğu'da arazi ve iklim koşulları çok çetin, hasımda çok sayıda tank ve zırhlı araç var.
Dolayısıyla, modüler mimariye sahip bir araç ailesi, kanımca en doğru yaklaşım olacaktır. Bu, sadece ana muharebe tankı için değil, diğer tekerlekli ve paletli araçlar için de geçerlidir.
1 yorum:
OODA ile ilgili makelenden belliydi hangisini sececegin. Benim terchimi etkilemedi dersem de yalan olur. Zaten istihbarat ve iletisim teknolojilerinin bu kadar gelistigi bir tarihte aksini dusunmek zor.
Yine guzel bir calisma olmus, tesekkurler.
Yorum Gönder