En son 30 adet yeni F-16 alımı sırasında ABD'nin bu uçakları ancak "Kıbrıs Şartı" ile birlikte satmayı kabul ettiği iddiaları yer aldı basınımızda. Yıllardır TAI fabrikasından çıkan her F-16'nın aslında ABD'nin malı olduğu, ABD'nin izni olmadan vidalarının bile değiştirilemeyeceği, çoğunlukla abartılı şehir efsanesi katkılı hikayelerle anlatıldı. Bu hikayelere karşı ulusal gururumuz da "biz aslında F-16'nın kalıbını döküp ondan daha iyi uçak yaptık", "bizim mühendisler F-16'yı 3 kat geliştirdi" türü karşı-saldırılarla korundu. Halbuki bütün bunlar, FMS adı verilen bir sistemden haberdar olunmadan, bilgi sahibi olmadan yapılan yorumlar.
Nitelik olarak diğer ticari ürünlerden son derece farklı olan silah sistemlerinin finansmanı, kimi zaman kendine özgü sistemlerle sağlanıyor. ABD'nin yakın ilişkide olduğu ülkelere silah satışı sırasında uyguladığı Foreign Military Sales (FMS), yani "Yabancı Askeri Satışlar" sistemi de bu tür, değişik bir finansman ve tedarik yöntemi.
Normalde askeri sistemlerin satışı çoğunlukla hükümetler (savunma bakanlıkları) ile silah üretici firmalar arasındaki anlaşmalarla gerçekleştirilir. Hükümet, belli süreçler sonunda ihale ile ya da ihalesiz bir firmanın ürün ya da hizmetini seçer ve bu firma ile sözleşme görüşmelerine başlar. Firmanın, ait olduğu ülkeden ihracat iznini almasını müteakip sözleşme ve akabinde satış gerçekleşir. FMS ise, hükümetten hükümete bir askerî sistem satış programıdır.
FMS süreci, müşteri ülkenin ABD hükümetinden, ilgilendiği silah sisteminin fiyat ve uygunluğuna dair bilgi ("Price and Availability Data") talep etmesi ile başlar. Fiyat ve uygunluk bilgisinin alıcı hükümete iletilmesinden sonra, bu ülke sistemi FMS programı dahilinde tedarik edip etmeyeceğine karar verir. FMS aracılığıyla tedarik kararının verilmesinden sonra, sistemin niteliğine göre ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) bağlı ilgili birim (kara, hava ya da deniz kuvvetleri), alıcı hükümetle görüşmelere başlar. Pentagon'da FMS sürecini takip eden daire olan DSCA (Defense Security and Cooperation Agency; Savunma Güvenlik ve İşbirliği Dairesi), ABD Kongresi'ne olası satışla ilgili bildirimde bulunur. Bu bildirimin ABD Kongresi'ne ulaşmasının üzerinden 15 iş günü geçtiği halde satışa Kongre'den bir itiraz gelmemişse, satış doğrudan onaylanmış sayılır. Satışla ilgili görüşmelerin tamamlanmasından sonra imzalanan LOA (Letter of Offer and Acceptance; Teklif ve Kabul Mektubu) ile, tedarik süreci başlamış olur.
Bu aşamadan sonra DSCA, söz konusu sistemi üretici firmadan ABD Hükümeti adına satın alır. DSCA'nın sistemi satın alıp kabulünü yapıp alıcı hükümete teslim etmesine kadar belli bir süre geçer; bu süre kalite ve nihai kabul testleri için harcanır. ABD hükümeti, sistemi 3% kar marjı ekleyerek alıcı hükümete satar.
FMS programının başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Satış "hükümetten hükümete" şeklindedir.
2. DSCA, sistemi ABD Hükümeti adına satın almaktadır. Dolayısıyla DSCA yani ABD Hükümeti, ABD Kongresi'ne karşı sorumluluk altına girmiş olmaktadır. Satılan silah sisteminin ABD çıkarlarına karşı kullanılmayacağının, satışın ABD'ye doğrudan ya da dolaylı şekilde zarar vermeyeceğinin garantisini vermek durumundadır. DSCA'nın Kongre bildirimlerinde birbirini tekrar eden "bu satış ABD çıkarlarına zarar vermeyecektir", "bu satış bölgedeki güç dengesini olumsuz yönde etkilemeyecektir", "bu satış, müttefik ülkenin teröre karşı verilen savaştaki kabiliyetini artıracaktır" benzeri ifadelerin sebebi budur. Türkiye ve Yunanistan'a FMS ile yapılan silah sistemi satışları ile ilgili DSCA bildirim metinleri incelenirse büyük bir kısmında Kıbrısla ilgili aşağıdaki ifadenin yer aldığı görülecektir:
This proposed sale will not adversely affect either the military balance in the region or U.S. efforts to encourage a negotiated settlement of the Cyprus questions.
Türkçe'si: Teklif edilen satışın, bölgedeki askeri dengeye ya da Kıbrıs sorununa müzakere yolu ile varılması yönündeki ABD teşviklerine olumsuz etkisi olmayacaktır.
F-16 satışı sırasında basında koparılan yaygara budur. Daha doğrusu bununla ilgili kasten ya da cehaleten yayılan yanlış bilgilerdir.
3. FMS sisteminin en büyük avantajı, sistemin ABD Hükümeti'nin garantisi altında olduğudur. Zira sistemin esas müşterisi ABD olduğu için kalite, yedek parça ve destek konularında sorun çıkması ihtimali çok düşüktür.
4. FMS sistemi, doğasından ötürü en fazla, ABD ile herhangi bir siyasi ya da askeri sorunu olmayan ülkeler için avantajlıdır.
5. Türkiye'nin Peace Onyx I ve II projeleri ile monte ettiği F-16'ların finansmanı FMS ile karşılanmıştır. Dolayısıyla TAI'den çıkan tüm F-16'lar ABD Hükümeti'ne aitti. ABD Hükümeti adına Amerikalı pilotlar tarafından uçurulup, resmen teslim alınıp daha sonra Türkiye'ye teslim ediliyorlardı.
6. FMS sistemi ile tedarik edilen sistemler üzerinde tadilat, modernizasyon vb işlem doğal olarak ABD Hükümeti'nin iznine bağlıdır.
7. Doğrudan ticari satıştan avantajlı olarak, kâr marjı daha düşük olduğu için FMS maliyet açısından daha caziptir.
8. DSCA'nın Kongre'ye bildiriminde olası satışla ilgili belirtilen maliyet tavanı, çok büyük bir güvenlik katsayısı ile çarpılmış haldedir. Başka bir ifade ile gerçekleşen satışın tutarı çoğunlukla DSCA bildiriminde yer alan rakamdan çok daha düşük olmaktadır. Satışın gerçek maliyeti için baz alınması gereken rakam DSCA bildirimindeki değil, ABD Hükümeti ile üretici firma(lar) arasında imzalanacak sözleşme(ler)dir.
9. Çoğunlula savunma basınında "modification to contract" ibareli haberler ve oldukça uzun bir sözleşme kod numarası görülür. Bunun anlamı şudur: Pentagon ile üretici firma ile belli bir sistemin tedariğine yönelik imzalanmış sözleşme, FMS aracılığıyla bu sistemi tedarik edecek ülkenin ihtiyacına yönelik olarak tadil edilmektedir. Söz gelimi Pentagon 100 adet X füzesi için 100 milyon USD'lik bir sözleşme imzalamış olsun. Y ülkesi bu füze sisteminden 10 adet füze için 10 milyon USD'lik FMS süreci başlatmış olsun. DSCA bildirimi ve LOA'nın imzalanmasından sonra Pentagon, üretici firma ile ana sözleşmeyi tadil edici ek bir sözleşme imzalar, bu ek sözleşme ana sözleşmeye 10 adet daha X füzesi ilave 10 milyon USD bedel ekler ve bu, kamuoyuna açıklanır.
Nitelik olarak diğer ticari ürünlerden son derece farklı olan silah sistemlerinin finansmanı, kimi zaman kendine özgü sistemlerle sağlanıyor. ABD'nin yakın ilişkide olduğu ülkelere silah satışı sırasında uyguladığı Foreign Military Sales (FMS), yani "Yabancı Askeri Satışlar" sistemi de bu tür, değişik bir finansman ve tedarik yöntemi.
Normalde askeri sistemlerin satışı çoğunlukla hükümetler (savunma bakanlıkları) ile silah üretici firmalar arasındaki anlaşmalarla gerçekleştirilir. Hükümet, belli süreçler sonunda ihale ile ya da ihalesiz bir firmanın ürün ya da hizmetini seçer ve bu firma ile sözleşme görüşmelerine başlar. Firmanın, ait olduğu ülkeden ihracat iznini almasını müteakip sözleşme ve akabinde satış gerçekleşir. FMS ise, hükümetten hükümete bir askerî sistem satış programıdır.
FMS süreci, müşteri ülkenin ABD hükümetinden, ilgilendiği silah sisteminin fiyat ve uygunluğuna dair bilgi ("Price and Availability Data") talep etmesi ile başlar. Fiyat ve uygunluk bilgisinin alıcı hükümete iletilmesinden sonra, bu ülke sistemi FMS programı dahilinde tedarik edip etmeyeceğine karar verir. FMS aracılığıyla tedarik kararının verilmesinden sonra, sistemin niteliğine göre ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) bağlı ilgili birim (kara, hava ya da deniz kuvvetleri), alıcı hükümetle görüşmelere başlar. Pentagon'da FMS sürecini takip eden daire olan DSCA (Defense Security and Cooperation Agency; Savunma Güvenlik ve İşbirliği Dairesi), ABD Kongresi'ne olası satışla ilgili bildirimde bulunur. Bu bildirimin ABD Kongresi'ne ulaşmasının üzerinden 15 iş günü geçtiği halde satışa Kongre'den bir itiraz gelmemişse, satış doğrudan onaylanmış sayılır. Satışla ilgili görüşmelerin tamamlanmasından sonra imzalanan LOA (Letter of Offer and Acceptance; Teklif ve Kabul Mektubu) ile, tedarik süreci başlamış olur.
Bu aşamadan sonra DSCA, söz konusu sistemi üretici firmadan ABD Hükümeti adına satın alır. DSCA'nın sistemi satın alıp kabulünü yapıp alıcı hükümete teslim etmesine kadar belli bir süre geçer; bu süre kalite ve nihai kabul testleri için harcanır. ABD hükümeti, sistemi 3% kar marjı ekleyerek alıcı hükümete satar.
FMS programının başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Satış "hükümetten hükümete" şeklindedir.
2. DSCA, sistemi ABD Hükümeti adına satın almaktadır. Dolayısıyla DSCA yani ABD Hükümeti, ABD Kongresi'ne karşı sorumluluk altına girmiş olmaktadır. Satılan silah sisteminin ABD çıkarlarına karşı kullanılmayacağının, satışın ABD'ye doğrudan ya da dolaylı şekilde zarar vermeyeceğinin garantisini vermek durumundadır. DSCA'nın Kongre bildirimlerinde birbirini tekrar eden "bu satış ABD çıkarlarına zarar vermeyecektir", "bu satış bölgedeki güç dengesini olumsuz yönde etkilemeyecektir", "bu satış, müttefik ülkenin teröre karşı verilen savaştaki kabiliyetini artıracaktır" benzeri ifadelerin sebebi budur. Türkiye ve Yunanistan'a FMS ile yapılan silah sistemi satışları ile ilgili DSCA bildirim metinleri incelenirse büyük bir kısmında Kıbrısla ilgili aşağıdaki ifadenin yer aldığı görülecektir:
This proposed sale will not adversely affect either the military balance in the region or U.S. efforts to encourage a negotiated settlement of the Cyprus questions.
Türkçe'si: Teklif edilen satışın, bölgedeki askeri dengeye ya da Kıbrıs sorununa müzakere yolu ile varılması yönündeki ABD teşviklerine olumsuz etkisi olmayacaktır.
F-16 satışı sırasında basında koparılan yaygara budur. Daha doğrusu bununla ilgili kasten ya da cehaleten yayılan yanlış bilgilerdir.
3. FMS sisteminin en büyük avantajı, sistemin ABD Hükümeti'nin garantisi altında olduğudur. Zira sistemin esas müşterisi ABD olduğu için kalite, yedek parça ve destek konularında sorun çıkması ihtimali çok düşüktür.
4. FMS sistemi, doğasından ötürü en fazla, ABD ile herhangi bir siyasi ya da askeri sorunu olmayan ülkeler için avantajlıdır.
5. Türkiye'nin Peace Onyx I ve II projeleri ile monte ettiği F-16'ların finansmanı FMS ile karşılanmıştır. Dolayısıyla TAI'den çıkan tüm F-16'lar ABD Hükümeti'ne aitti. ABD Hükümeti adına Amerikalı pilotlar tarafından uçurulup, resmen teslim alınıp daha sonra Türkiye'ye teslim ediliyorlardı.
6. FMS sistemi ile tedarik edilen sistemler üzerinde tadilat, modernizasyon vb işlem doğal olarak ABD Hükümeti'nin iznine bağlıdır.
7. Doğrudan ticari satıştan avantajlı olarak, kâr marjı daha düşük olduğu için FMS maliyet açısından daha caziptir.
8. DSCA'nın Kongre'ye bildiriminde olası satışla ilgili belirtilen maliyet tavanı, çok büyük bir güvenlik katsayısı ile çarpılmış haldedir. Başka bir ifade ile gerçekleşen satışın tutarı çoğunlukla DSCA bildiriminde yer alan rakamdan çok daha düşük olmaktadır. Satışın gerçek maliyeti için baz alınması gereken rakam DSCA bildirimindeki değil, ABD Hükümeti ile üretici firma(lar) arasında imzalanacak sözleşme(ler)dir.
9. Çoğunlula savunma basınında "modification to contract" ibareli haberler ve oldukça uzun bir sözleşme kod numarası görülür. Bunun anlamı şudur: Pentagon ile üretici firma ile belli bir sistemin tedariğine yönelik imzalanmış sözleşme, FMS aracılığıyla bu sistemi tedarik edecek ülkenin ihtiyacına yönelik olarak tadil edilmektedir. Söz gelimi Pentagon 100 adet X füzesi için 100 milyon USD'lik bir sözleşme imzalamış olsun. Y ülkesi bu füze sisteminden 10 adet füze için 10 milyon USD'lik FMS süreci başlatmış olsun. DSCA bildirimi ve LOA'nın imzalanmasından sonra Pentagon, üretici firma ile ana sözleşmeyi tadil edici ek bir sözleşme imzalar, bu ek sözleşme ana sözleşmeye 10 adet daha X füzesi ilave 10 milyon USD bedel ekler ve bu, kamuoyuna açıklanır.
- DSCA Resmî Web Sitesi: http://www.dsca.mil/Default.htm (Major Arms Sales Notifications bölümünde her ülkeye yapılan satışlarla ilgili bildirimler mevcut)
- FMS ile ilgili ayrıntılı bilgilerin olduğu bir site: http://www.ciponline.org/facts/fms.htm
6 yorum:
ASLINDA BUNA BENZER BİR UYGULAMAYIDA BİZ YAPMALIYIZ
ADINIDA YAS (YABANCI ASKERİ SATIŞLAR ) KOYARIZ AFRİKA YADA UZAKDOĞU ASYADA BU SAYEDE DAHA ÇOK SATIŞ YAPABİLİRİZ ?
merak ettiğim FMS konusunda detaylı bir yazı olmuş elinize sağlık
Merhabalar sayın Mevültoğlu,
sormak istediğim soru şu vakti zamanında İran'a yapılan f-14 satışlarıda herhalde bu FMS kapsamında gerçekleşti ve
"bu satış ABD çıkarlarına zarar vermeyecektir"
ibaresi orada da yer aldı bugün mütefilik(İran ABD arası) durumu söz konusu değil hatta teröre destek vermek ile onları suçluyor sanırım ayrıca satış ABD çıkarlarına zarar verebilir...
Soru 1: Şimdi Hükümetin FMS ile üstlendiği "garantörlük" benzeri misyonu yerine getirememiş olmuyor mu?
Soru 2: A) Böyle yerine getiremediği zamanlarda ABD Hükümeti kime nasıl hesap veriyor, o satışın onaylanma süreci için?
B) Satışa onay verildiği dönem parlementoda olan ve onay verenler ulusal güvenliğe ya da çıkarlara karşı suç işlemekten yargılanabilir mi?
Mehmet Bey,
Öncelikle bloguma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim.
Sorunuzu bilgim yettiğince cevaplamaya çalışayım:
1. İran, Ocak 1974'te 30, Haziran 1974'te 50 olmak üzere toplam 80 adet F-14A Tomcat siparişi verdi.
2. Bu sipariş, doğrudan ticari satış şeklinde gerçekleşti. Şah'ın devrildiği 1979 yılında, ikinci 80 adetlik ilave sipariş için görüşmeler devam etmekteydi.
3. ABD hükümetinin sorumluluğunu yerine getirememesi hakkında: FMS sürecini başlatan DSCA bildirimi ile verilen taahhüt, satıştan sonra ve End Use Monitoring Agreement - Son Kullanıcı Takip Anlaşması uyarınca sistemin belli periyotlarla ABD makamlarınca kontrolü ile yerine getirilmeye çalışılır. Asında FMS olmasa bile doğrudan ticari satışlarda ABD teknik personeli, eğitmen vb ile bu kontrol, dolaylı da olsa sağlanmış oluyor.
4. Burada, ABD hükümetinin, x ülkesindeki gelişmeler neticesinde söz konusu silah sisteminin kendi ülkesi çıkarlarına aykırı biçimde kullanılabilir hale gelmesini engelleyememesi gibi bir suçlama gündeme gelebilir. Benzeri bir durum aslında Venezüella için de geçerli: ABD, Venezüella'ya yanlış hatırlmaıyorsam 24 F-16'yı, FMS kapsamında satmıştı.
5. ABD kanunlarına hakim değilim, ancak kuvvetle muhtemel, buradaki esas denetleme mekanizması ABD Kongresi'dir. Zira DSCA bildirimi Kongre'ye verilen bir taahhüt niteliğinde.
6. Satışa onay verenlerin yargılanması veya en azından bir Kongre Komisyonu tarafından sorgulanabilmesi kuvvetle muhtemeldir. Sezar'ın hakkı Sezar'a: ABD'de bu denetleme mekanizması iyi işliyor.
Sevgi ve saygılarımla
Öncelikle teşekkür ederim...
Dediğiniz gibi ABD'de kimi sistemler işliyor hakikaten..
İşliyor işlemesine de yalnız... Kimi durumlar var, sistemin işleyipte adaletin yine de doğru tecelli etmesini engelleyebilecek...
1. si: Kongrede bu satışı onaylayanlar konuya ne kadar hakim olarak bu oylamayı yapıyorlar, sonuçların olumlu olup olmayacağı danışmanlar tarafından değerlendiriliyordur...
Bu savunma danışmanlarıda Grumman Aerospace(F-14 satışı için) ya da Venezuellla'ya yapılan satışta Lockheed Martin'e karşı rapor vermeyi göze alabilir mi???
Yani özetle büyük savunma sanayii üreticilerin ve emekli generallerin "olur" verdiği işe olmaz diye bilir mi bir senatör danışmanı ya da senatör...
2. si de şu: Hakikaten bir yargılanma olacaksa bile, bu onaylanan satıştan esas kar edenler değil bu kişiler(senatör, kong. üyesi v.b.)
muzdarip olacak, hiçbir karları olmamış olsa bile?
Firmaların v.b. kurumların pek bir zararı olmuyor gibi yine de...
Saygılar...
Fms ile alinan silahlar alici tarafindan ucuncu bir ulkeye satilabilirmi. Elimizdeki f16 blok 30 lari istesek istedigimiz ulkeye satabilirmiyiz mesala. Abd onayi gerekiyormu.
Yorum Gönder