16/06/2009

Haftalık Bakış #9: Bir Süreç Yönetimi Olarak Ağ Merkezli Muharebe

Haftalık Bakış #9: Bir Süreç Yönetimi Olarak Ağ Merkezli Muharebe

Bir savunma sistemi alalım. İlerleyen satırlarda ortaya çıkacak ki, aslında ele aldığımız ürünün bir “savunma” sistemi olması o kadar da elzem değil. Otomotiv, elektronik, mobilya vb de olabilir.

Ama biz “savunma”dan gidelim (”saldırı”dan değil!)

Bu bir insansız hava aracı olsun. İstihbarat, keşif ve gözetleme (ISR: Intelligence, Reconnaissance and Surveillance) görevlerinde kullanılacak bir İHA.

Bu sistemi silahlı kuvvetler envanterine alıp kullanıma sokup kullanmak ve daha sonra emekliye ayırıp hurdalığa göndermek, birbirini takip eden süreçler silsilesini gerektirir. Bu süreçler kabaca şu şekilde özetlenebilir:



1. Konsept belirleme

2. Endüstriyel tasarım

3. Üretime yönelik tasarım

4. Testler

5. Seri üretim

6. Operasyon

7. Hizmetten alım / emekliye ayırma

Konsept belirleme aşamasında ihtiyacınızı belirlersiniz. Harekât ihtiyaçlarınız üründen beklentilerinizi de şekillendirir. (MALE mi? HALE mi? Görev sistemleri nedir? vs)

Endüstriyel tasarımda sistemin “kabasını” ortaya çkartırsınız (kaç motorlu olacak, kanat açıklığı nedir, uçuş irtifası nedir, ağırlıklar nedir vs)

Üretime yönelik tasarım en kritik aşamalardan biridir. Burada artık sistemin tüm ayrıntıları şekillenmiş olur. Buradan sonra sistem üzerine yapılacak bir tasarım değişikliği, bundan önceki aşamalardan çok daha fazla maliyet getirir.

Test aşamasında sisteminizin çeşitli prototiplerini üretirsiniz. Çeşitli uç durumlarda ve görev senaryolarında denersiniz, belirlediğiniz kriterlere uyup uymadığını, ihtiyaçlarınızı karşılayıp karşılamadığını ölçersiniz, parametrik yöntemlerle.

Seri üretim ise alt aşamalardan oluşur. Ön seri üretim, kısıtlı seri üretim, tam kapasite gibi: Doğrudan kullanıcıya teslim edilecek sistem montaj hattından çıkmaya başlamıştır.

Operasyon aşamasında artık sistemi kullanıma almışsınızdır. Kullanımda edinilen tecrübeler gelişen ihtiyaçlar, yeni görevler, teknolojideki gelişmeler gibi nedenlerle sistem üzerinde tadilat, yenileme, modernizasyon gibi ihtiyaçlarını olabilir. Bu durumda döngünün başına dönüler.

Ve emeklilik… Sistemin hangi süreçte kullanımdan ayrılacağını, onu kullanan, bakımını yapan, üreten vb kurum ve personelin ne yapacağını, sistemin tamamen ortadan kalkacağını mı, yerini başka bir sistemin mi alacağını, kullanımdan alınan sistemin hurdaya mı, başka bir kullanıcıya mı gönderileceğini vb analiz etmeniz, belirlemeniz gerekir. Bir takvim ve bütçe hesaplamak durumundasınızdır, ki emeklilik ve geçiş süreci kabiliyetinizde bir eksilmeye neden olmasın.

Tamam, sistemi tasarladık, ürettik, kullandık ve attık. Ama biz bu sistemi nasıl kullandık?

İHA’dan gidiyorduk değil mi?

Biz bu İHA’yı ISR görevleri için kullanacağız. İHA’lar belli bir bölge üzerinde uçup gördükleri her şeyi yer istasyonuna aktaran “uçan göz”ler değildir. İHA’lar “bakar”; “görme” ise, aynı insanın görme duyusu gibi belli bir mekanizma ve sürecin sonucudur.

Şöyle ki:

1. Talep

2. Görev

3. Toplama / elde etme

4. İşleme

5. Dağıtım ve Durumsal Farkındalık oluşturma

6. Analiz

7. Arşivleme

Açalım:

Dağda özel kuvvet askerleriniz var, onların ötesinde iki üç tane komando timiniz var, yaylada mekanize taburunuz var, düşman hakkında istihbarat toplayan ajanlarınız var, bir köyün çevresindeki sulak arazilerle ilgili rapor hazırlayan DSİ ekibiniz var, kıyıdaki yasadışı göçle mücadele etmeye çalışan Sahil Güvenlik botlarınız var, kaçakçıları kıstırmaya çalışan emniyet özel harekat unsurlarınız var, düşman tatbikatını izleyen deniz kuvvetleri gemileriniz var, sınırları kontrol eden jandarmanız var…. Bunların hepsinin, muhtemelen aynı anda istihbarat görüntüsüne ihtiyaçları var. Bunların hepsinin aynı anda oluşan talepleri var. İşte ilk aşama, yani “Talep”.

“Görev” aşamasında ise merkezi sinir sistemine ulaşan bu talepler değerlendirilirler ve sıralamaya alınırlar. Aciliyet durumu nedir? Ne zaman isteniyor: Hemen şimdi mi, mümkün olan en kısa zamanda mı, 3 gün sonra mı? Hangi talep kaynağının yakınlarında hangi İHA uçmakta? Hangi İHA o an nerede, hangisi ne zaman havalanacak? Kaç tanesi uçmaya müsait, kaç tanesi bakımda? vs vs vs Bunun gibi sayısız soruların yanıtları, Görev emrini oluşturur. İHA’yı kontrol eden birime denir ki “şu şu zamanda şu şu bölgede şu şu bilgileri topla”

Görevi alan İHA, bilgiyi toplar. Görevin niteliği ve bulundurduğu görev sistemine göre: Elektrooptik sensör, radar, ELINT / SIGINT, telsiz vb. Topladığı ham verileri kontrol istasyonuna iletir.

Bundan sonra, bu ham veri, ilgilere, daha doğrusu talep eden birimlere dağıtılır (”Dağıtım”) ve işlenirler. Anlamlı hale getirilir, analizde ya da görevde kullanılırlar. Düşmana doğru ilerleyen mekanize tabur, düşman unsurlarının konum ve yönlerini, nicelik ve niteliklerini tespit ve teşhis eder, DSİ ekibi arazi yapısını çalışır, Sahil Güvenlik birimleri kaçak geminin adını, milliyetini, tonajını, kaç tane kaçak göçmen taşıdığını tespit eder ve arşivler, en yakın bota müdahale için emir çıkartır… gibi… “Analiz” edilir yani veri, işe yarayacak şekle getirilir.

Ve bu bilgiler ileride tekrar kullanılmak üzere depolanır: “Arşiv”

İHA, uydu vb ISR platformlarına yönelik olarak şekillenmiş bu süreç farklı sistemler için tadil edilebilir. Mesela bir savaş gemisinin harekatları için yukarıdaki maddelerin içeriklerinin farklı olacağı aşikârdır.

Sonuç olarak,

bir sistemi tedarik etmeye niyetlenmeden önce, iki sürecin tasarımı son derece dikkatli, titiz bir şekilde yapılmalıdır: Yaşam döngüsü (life cycle) süreci ve harekât süreci. Bu süreçler tanımlanmadan, sistemin yeri, görevi, amacı netleştirilmeden, başka bir ifade ile amaç - araç uyumu sağlanmadan yapılacak bir ArGe ve tedarik faaliyetinin başarıya ulaşması mümkün değildir.

Ağ Merkezli Muharebe kavramı, çok sayıda farklı tipte platformun birbiri ile çift yönlü etkileşimde bulunarak ve uyum için çalışarak, yek bir vücut halinde hareket etmesini tanımlıyor. Modern orduların önündeki görevler ve hızla evrilen ortam koşulları, bu ağsal yapının mümkün olan en maliyet etkin biçimde çalışmasını zorunlu kılıyor. Dolayısıyla bu ağın içine monte edilecek her unsurun (İHA, sabit ve döner kanatlı her tür uçak, gemi, kara araçları, muhabere ve komuta kontrol sistemleri vb) birbiri ile etkileşimi, ağın içindeki yeri ve görevi analiz edilmek durumunda. Başa dönüyoruz: anılan iki esas süreç berrak biçimde tanımlanmış olmalıdır.

Bu ise, sistemlerin münferit olarak değil, bir nevi Lego parçası imişçesine ele alınarak geliştirilmesini ve tedarik edilmelerini gerektiriyor. Somut bir ifade ile, bir İHA’yı tek başına geliştirmek ve uçurmak bir anlam ifade etmiyor. Bu İHA’nın diğer unsurlarınız ile, mesela bir Sahil Güvenlik gemisi ile nasıl iletişim kuracağını tasarladınız mı? Ulusal hava savunma komuta kontrol ağına nasıl entegre olacağını düşündünüz mü? Piyadenizin muhabere ve görüntüleme sistemleri ile uyumlu çalışacak mı? Üzerindeki sensörler sizin muhabere altyapınıza ham veriyi basabilecek mi? Gibi yüzlerce, binlerce soru…

Bu sorulara cevap verebildiğiniz ölçüde anlamlı bir ağ yapıyı inşa edebilirsiniz.

Yoksa 1990′ların başlarında Irak‘ın da HEİK (Adnan 1 ve Bagdad 1) ve İHA (Al Yamama, Al Musavara) sistemleri vardı…