20/10/2022

Ukrayna’nın Sahadaki Kazanımları ve Askeri-Teknolojik Yetkinlik

Anadolu Ajansı için kaleme aldığım ve 20.10.2022 tarihinde "Ukrayna’nın sahadaki kazanımları ve askeri-teknolojik yetkinlik" başlığı ile yayımlanan makalem.


Rusya Federasyonu’nun Şubat 2022'de Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaşta son bir ayda önemli gelişmeler yaşandı. Savaş, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun 25 Mart günü ilk “özel askeri operasyonun ilk safhasının tamamlandığı ve Donbas’ın özgürleştirilmesine odaklanılacağı şeklindeki açıklaması ile yeni bir aşamaya geçti. Eylül başında Ukrayna ordusunun doğu ve güney cephelerinde başlattığı karşı taarruz ile de üçüncü aşama olarak nitelendirilebilecek evreye geçildi.

Ukrayna ordusu tarafından 6 Eylül'de ülkenin doğusundaki Harkiv oblastına bağlı İzyum kenti yakınlarındaki Balakliya kasabasında başlatılan taarruz, kısa süre içinde bölgedeki Rus birliklerinin geri çekilmesiyle sonuçlandı. Ukrayna birlikleri süratli şekilde Kupyansk ve İzyum'u geri alırken güney sektöründe de Herson civarındaki Rus birlikleri bazı bölgelerde geri çekilmeye başladı. Rusya Savunma Bakanlığı, birliklerin geri çekilme gerekçesi olarak Donbas bölgesindeki unsurların takviye edilmesi ihtiyacını gösterse de pek çok araç gereç ve mühimmat deposunun olduğu gibi bırakılması, geri çekilmenin planlı ve organize şekilde gerçekleşmediği izlenimini doğurdu.


Rusya'nın geri çekilmesi yeni kayıplar doğurur mu?

Ukrayna ordusunun bu karşı taarruzu ve beklenmedik süratle elde ettiği kazanımlar, savaşı takip eden pek çok gözlemciyi şaşırttığı gibi Rusya'nın karşı hamle olarak savaşı tırmandırma ve hatta taktik nükleer silahlarla başvurma yoluna gidebileceği yönündeki endişelerin de artmasına neden oldu. Savaşın en başında işgal edilip 4 ay gibi bir süre boyunca Rus kontrolü altında kalan Harkiv'in birkaç gün içinde kaybedilmesi, güney sektöründe de benzer bir çözülmenin olup olmayacağı ve hatta Ukrayna'nın 2014'ten bu yana işgal altındaki Kırım'ı geri alıp alamayacağı sorularını gündeme taşıdı.

Ukrayna ordusunun eylül boyunca elde ettiği kazanımlarla gerçekleştirdiği ilerleme, Herson bölgesindeki Rus birliklerini zor duruma düşürdü. Nitekim ekim başında bu bölgede çeşitli kesimlerde Ukrayna ordusunun cephe hattını yardığına ve Rus birliklerini kuşatmaya çalıştığına dair haberler geldi. 8 Ekim günü, Azak Denizi ile Karadeniz arasında yer alan Kerç Boğazı’ndaki, Kırım Yarımadası’nı Rusya’ya bağlayan Kırım Köprüsü’nde meydana gelen patlama hem güney sektöründeki durum hem de savaşın genel gidişatında büyük bir dönüm noktası oldu. Ağır hasar alan köprü, özellikle Herson bölgesindeki birliklerin ikmali açısından büyük önem taşıyor. İkmal hattının aksaması ve kesintilere uğraması, Rus birliklerin burada tutunmasını daha da zorlaştıracaktır. Nitekim Rusya’nın bu saldırıya karşı yanıtı, Ukrayna genelinde enerji dağıtım merkezleri başta olmak üzere pek çok hedefe seyir füzesi ve kamikaze dronlarla yoğun bir taarruz şeklinde oldu.

Rus ordusunun doğu sektöründeki çözülmesine ve güney sektöründeki ağır kayıplarına giden sürecin yaz ayları boyunca ilerlediği tespit edilebilir. Ukrayna ordusunun sahadaki kazanımlarını mümkün kılan bir dizi teknik ve askeri etken, bu süreçte belirleyici rol oynadı. Bu etkenlerden üçü, özellikle dikkat çekici.

Ukrayna ordusunun avantajı Batı desteği

Birinci olarak, Ukrayna ordusu Rus ordusuna kıyasla çok daha esnek, süratli ve koordineli şekilde harekat sevk ve icra kabiliyeti gösterdi. Savaşın başından bu yana küçük birlik harekatı, topçu ve mekanize birliklerin eşgüdümü, insansız hava araçları (İHA) ile topçu unsurlarının birlikte çalışması gibi, taktik seviye muhabere ve istihbaratın kritik rol oynadığı konularda Ukrayna ordusu dikkat çekici bir maharet sergiliyor. Bunda, 2015’ten bu yana ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinden alınan destek kadar, birliklerin eğitim ve hazırlığına verilen önemin de etkili olduğu söylenebilir. Özellikle Harkiv’e yönelik taarruzun ilk aşamalarında sahada tespit edilen zayıf bölgelere atış gücünün yoğunlaştırılması, eşgüdümlü olarak zırhlı araç desteğinde gerçekleştirilen tazyiklerle Ukrayna ordusu çok süratli ilerlemeler kaydetti. Öte yandan savaşın en başından bu yana koordinasyon konusunda ciddi zafiyetler yaşayan Rusya, durumu düzeltmek için “Merkez” ve “Güney” ordu gruplarını teşkil edip birlikleri yeniden tertiplemeye başladı.

Ukrayna ordusunun teknolojik imkanları

İkincisi, Ukrayna’nın yaz boyunca topçu unsurlarıyla, özellikle ABD’den alınan HIMARS topçu roket sistemleriyle doğu ve güney sektörlerinde cephe hattı derinliğindeki Rus mühimmat ve yakıt depolarını etkili şekilde imha etmesi, bu cephelerdeki Rus birliklerinin muharebe gücünü önemli derecede zayıflattı.

1990'ların sonlarında ABD Kara Kuvvetleri için geliştirilen M142 High Mobility Artillery Rocket System (HIMARS), taktik tekerlekli araç üzerine monteli, altı fırlatıcı tüpten müteşekkil birçok namlulu topçu roket sistemi (ÇNRS). Farklı tiplerde topçu roketleri ve aynı zamanda MGM-140 Army Tactical Missile System (ATACMS) kısa menzilli taktik balistik füzesini ateşleyebilen HIMARS, kısa süre içinde mevzilenip atış konumu alabilen, ateşlemeden sonra da süratle pozisyonunu terk edebilen bir sistem. HIMARS'ın vurucu gücü ve esas kabiliyeti, "GMLRS" adlı, GPS güdümlü topçu roketlerinden oluşuyor. Farklı tiplerde harp başlıkları taşıyabilen GMLRS'nin menzili yaklaşık 90 kilometre. Çok yüksek bir uçuş süratine ve yüksek isabet hassasiyetine sahip GMLRS, klasik güdümsüz topçu roketlerinin aksine nokta vuruş imkanı sunuyor. Menzil ve isabet hassasiyeti özellikleri nedeniyle de cephe gerisindeki ikmal hatları, depolar, köprü ve diğer kritik sabit üs ve tesislerin imhasında kullanılıyor. Nitekim Ukrayna ordusu HIMARS'larla Rus ordusunun pek çok mühimmat ve yakıt deposu ile ikmal hat ve köprülerini etkili vur-kaç saldırıları ile tahrip etti. Bu saldırıların sonucunda cephe hattındaki Rus zırhlı birlikleri ve topçu unsurlarının yakıt, mühimmat ve yedek parça ikmalinde büyük sorunlar yaşandı, pek çok araç ve sistem olduğu yerde Ukrayna ordusuna terk edildi.

Hava hakimiyetinin etkisi

Üçüncü olarak, Rusya’nın savaşın en başından itibaren şaşırtıcı şekilde hava hakimiyetini kurmamış ya da kuramamış olmasının sahadaki etkisine değinmek gerekir. Savaş sahasında hasım gücün hava unsurlarını kullanmasının engellenmesi ve "muharebe sahasının hava katmanında mutlak hakimiyet" olarak tanımlanabilecek hava hakimiyeti, dost birliklerin kara, hava, deniz ve uzay harbi icrasında kritik öneme sahiptir. Düşmanın hava keşfi, taarruz, av-önleme gibi görevler yapmasının engellenmesi ile dost birliklerin havadan doğrudan ve dolaylı desteklenmesi için gerekli tüm görevlerin ifasını içerir.

Rusya’nın hava hakimiyetini tesis edememesi, zaten mütevazı bir boyutu olan ve savaş kayıpları ile daha da küçülen Ukrayna Hava Kuvvetlerinin, küçük ölçekli ancak etkili hava harekatı icra edebilmesine olanak sağladı. Bunlar arasında helikopterle uçarbirlik ve yakın hava desteği görevlerini saymak mümkün. Ancak en dikkat çekici olanı, ABD tarafından sağlanan AGM-88 HARM radarsavar füzelerinin Ukrayna’nın MiG-29 ve Su-27 tipi av-önleme uçaklarına takılması ve bu uçaklarla Rus hava savunma mevzilerinin bastırılmasıdır. Düşman radarlarını tespit ve imha için geliştirilmiş, yüksek süratli bir güdümlü füze olan HARM’ın, savaş alanındaki alçak ve orta irtifa Rus hava savunma sistemlerinin bastırılmasında kullanıldı. Böylelikle düşman hava savunma sistemlerinin tehdidinden geçici olarak temizlenmiş bölgelerde Ukrayna Hava Kuvvetleri uçak ve helikopterlerini uçurabildi. Dahası, Rus hava savunma örtüsünün HARM ile temizlendiği bölgelerde, Bayraktar TB2’lerle keşif, gözetleme ve taarruz uçuşları da yoğun olarak gerçekleştirildi. Bu da birinci maddede değinilmiş olan Ukrayna ordusunun harekat sevk ve icrasında gösterdiği elastikiyet ve koordinasyon becerisinin bir diğer tezahürüdür.

Sonuç olarak Ukrayna ordusunun eylül ayında sergilediği dikkat çekici performans ve kazanımları, yalnızca askeri teknik ve teknolojiler ve yeni nesil silah sistemleriyle değil, aynı zamanda bunları etkili ve sonuç alıcı şekilde kullanabilme maharetiyle de açıklamak gerekir. Rusya-Ukrayna Savaşı, en başından itibaren askeri konular ve savunma sanayiinde çok hararetli tartışmaları, çeşitli gelecek öngörülerini tetiklemiş bulunuyor. Ancak alınması gereken en önemli dersin, askeri-teknolojik yetkinliğin doğrudan siyasi ve stratejik sonuçlar doğurabilmesi, benzer şekilde askeri-teknolojik zafiyetlerin de büyük siyasi ve stratejik zararlara yol açabilmesi olduğunun altını çizmek gerekir.

Hiç yorum yok: