07/04/2006

PKK ve Son Dönemdeki Eylemleri

PKK bir süre öncesine kadar uzaktan kumandalı bombalarla, mayın düzenekleri ile eylem yapıyordu. Hemen hemen her gün bomba / mayın patlaması haberi geliyordu. Hedefler askeri konvoylar ve altyapı idi (köprü, demiryolu vb). Bunlar daha ziyade risksiz, sempatizanlara mesaj veren eylem tipleri.. Ama son dönemde PKK'nın eylem tipinde değişiklik görüyoruz: daha ziyade şehirlerde genç nüfusu öne süren, polis ve güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelinen, protesto görünümlü şiddet eylemleri.. Yabancı basında kimi kalemler tarafından "Kurdish Intifada" olarak nitelendirildiğine de tanık oldum.

Peki bu değişimin sebebi ne olabilir? Eylem çizgisindeki bu değişiklik neyin göstergesi olabilir?

Mayın ve uzaktan kumandalı patlayıcı kullanılarak gerçekleştirilen saldırılar, askerle karşılaşmayı gerektirmeyen eylemlerdi. Sofistike tuzak düzenekleri kullanılıyordu, eylem maliyeti nispeten yüksekti, verdiği zayiat nispeten düşük olsa da psikolojik etkisi daha güçlü olmaktaydı (her gün bir mayın haberi alan erin operasyona giderkenki halet-i ruhiyesini düşünün). Bu tip eylemler, köprü, demiryolu, bayındırlık gibi hedeflere de yöneltilerek PKK sempatizanlarına mesaj da veriyordu: "Biz 'te ce' devletine karşı savaşıyoruz. Onlar bir dev, biz de Don Kişot'uz" gibi.. Sonuçta her gün onlarca mayın patlatılsa bile azami ne zarar verilebilir ki taktiksel olarak? Güvenlik güçlerinin can kaybı artar, karşılık olarak bölgeye daha fazla güç sevk edilir, ancak PKK açısından somut bir kazanım gerçekleşmez. "Ben hala varım" mesajını vermekten başka...

Ancak uzun süredir mayınlı, tuzaklı eylem haberleri gelmiyor, veya bu tür eylemlerin sayısında gözle görülür bir düşüş var. Bunun sebebi ne olabilir?

Şahsi kanaatlerim:

    Bu tür eylemlerde kullanılan düzenek ve sistemlerin temini, bu tür eylemler için gerekli özel eğitim imkanı ortadan kalkmış ya da son derece azalmıştır.

ve / veya

    Bu tür eylemlerle istenilen amaca ulaşılamadığı görülmüş, "B planı"na geçilmiştir.

Nevruz'la tırmanışa geçen ve operasyonlarda öldürülen teröristlerin cenazelerinde doruğa tırmanan gerginlik ortamında hep aynı sahneleri gördük, görmeye devam ediyoruz: Yaşları küçük, çocuk denebilecek eylemciler molotof kokteyli, taş ve sopalarla ev ve işyerlerine saldırıyor, güvenlik güçleri ile çatışıyor. Protesto gösterilerinde APO posterleri, PKK flamaları, pankartlar çıkarılıyor. Esnaf kepenk kapatmaya zorlanıyor, böylece "devlete karşı sivil pasif direniş" imajı verilmeye çalışılıyor.

Bu eylem politikasının sebepleri ne olabilir?

Benim bu konuda vardığım sonuçlar şu şekilde:

1. AB üyelik görüşmelerinin başlaması, dengeleri değiştirdi. Güvenlik güçlerine, altyapıya yönelik eylemler, Batı'ya karşı Türkiye'nin eline koz verme ihtimalini taşıyordu. "Biz bu işi çözmek istiyoruz, ama bakın altyapıyı tahrip ediyorlar, askerlerimizi öldürüyorlar" Bu da, Batı'nın PKK'ya bakışını olumsuz etkileyebilirdi.

2. Eylemlere bir "gerilla savaşı"ndan ziyade "halk ayaklanması" ya da "İntifada" benzeri bir hareket imajının verilmesi, Batı kamuoyunun desteğini kazanmak ve Türkiye üzerindeki "demokratik çözüm" baskılarını artırmak açısından önemliydi.

3. Polis panzerlerine, tam donanımlı özel harekat personeline karşı molotof kokteyli, taş ve sopalarla karşı duran genç eylemci görüntüsü, örgüte sempati duyan kitle üzerinde büyük psikolojik etki yaratabilir, örgüte katılımları artırabilir, yine Batı kamuoyunda eylemlere daha sempati ile bakılmasını sağlayabilirdi.

4. Şehirde protesto gösterisi, cenaze vb görüntüler adı altında molotof kokteyli, taş, sopa ile yapılan eylemlerin maliyeti, dağda otomatik silah, mayın, roket vb ile yapılan eylemlerden çok daha düşüktür; işin lojistik maliyet boyutu bir yana.

5. Halk üzerinde huzursuzluk ve yılgınlık yaratarak direnci kırma. İlaveten etnik ayrımcılığı ve etnik milliyetçiliği körükleyerek kargaşa, şiddet olaylarına sebebiyet verme.

Peki bir örgüt neden bu tip bir eylem stratejisi seçer?

Kişisel gözlemlerime dayanarak şu sonuca varıyorum: Şehirlerdeki bu tedhiş eylemleri, halkta yaratılan huzursuzluk dışında direkt olarak zaiyat verdirici, taktiksel ya da başka türlü somut kazanım getirici nitelikte değildir. Yani bir sokak gösterisi ile karşıdaki organize, eğitimli güvenlik güçlerini caydırmak, zaiyat verdirmek mümkün değildir. Maddi hasar ve psikolojik etki dışında direkt etkileri yoktur ya da asgaridir. Ancak bu tür eylemlerin esas önemli etkileri kanımca, dolaylı yoldan olanlardır. Eylemler sırasında hayatını kaybeden bir çocuk, şehrin içindeki tam teçhizatlı askerlerin veya Filistinliler gibi maskeler takmış eylemcilerin görüntüleri, devletin eylemler karşısında alabileceği önlemlerdeki ölçüsüzlük veya kanun dışı tasarruflar gibi unsurlar, yurtdışındaki kamuoyu ve hükümetlerin baskısı, gerilen ilişkiler gibi sonuçları doğurabilir. AB müzakereleri, ekonomik dengeler, İran ve Irak'taki gelişmeler, iç politikadaki çalkantılar sebebiyle manevra alanı geniş olmayan devlet üzerinde, bu şekilde dolaylı baskı kurulması, devlete bu şekilde zarar verilmesi hedeflenmiş olabilir.

Yani PKK eylemleri ile değil, eylemlerinin etkileri vasıtasıyla ses getirmeyi seçmiştir.

Ben, gerilla savaşı / asimetrik savaş yeteneği olan bir örgütün bu tür bir politika izleyeceğine inanmıyorum. Silahlı bir güç olarak PKK, bu tür düşük maliyetli, "romantik" (sempatizan toplayıcı) eylemleri ve bu eylemlerin politik, psikolojik etkilerini kullanarak Türkiye'yi vurmayı hedefliyorsa eğer:

1. Askeri anlamda sıfırı tüketmiş ya da tüketmek üzeredir,

2. Militan sıkıntısı had safhadadır,

3. Manevra alanına, "nefes alma"ya ihtiyacı vardır.

Sonuç olarak kişisel görüşüm, PKK'nın son kozlarını oynamakta olduğudur. AB üyelik süreci sebebiyle manevra alanı nispeten daralan Türkiye üzerindeki baskıyı artırmak suretiyle kendi üzerindeki baskıyı azaltmayı amaçladığını değerlendiriyorum. Gerek önceki dönemdeki mayınlı, tuzaklı eylemler gerek son şehir gösterilerinin niteliği gerekse örgüt yanlısı sitelerde sayısı artan "dağdaki gerillanın hayatı ve mücadelesinin romantizmi"ne dair yazılardaki artış, militan sıkıntısının had safhada olduğunu düşündürtmekte. Esas vurucu gücü militanların etkinlik, sayı ve yeterliliklerindeki düşüş PKK'yı, düşük maliyetli, psikolojik etkisi yüksek eylem tipini seçmeye yöneltmiş olabilir. Gelişmelere baktığımda ben, bir terör örgütünün son çırpınışlarını görüyorum.

Peki bu olan biten içinde DTP'nin yeri nedir? Onunda üzerinde ayrıca kafa patlatmak gerek...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ah be hocam, şu yazıyı okudum içim kan ağladı. Sene olmuş 2019, o zamanın devlet görevlileri şu analizi nasıl yapamadı? Türkiye ne zaman olayları tam bir eşgüdüm ile yakalayabilecek?