23/05/2013

IDEF 2013 İzlenimleri

IDEF 2013 11. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı, 7 - 10 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'daki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlendi.

Fuara 52 ülkeden toplam 794 firma katıldı. Bu firmalardan 255'i yerli, 539'u yabancı idi. IDEF'e çeşitli ülkelerden 22 Bakan, 4 Bakan Yardımcısı, 5 Genel Kurmay Başkan Yardımcısı, 6 Kuvvet Komutanı ve 8 Müsteşar katıldı.

Fuarın tamamına katıldım. Bu açıdan oldukça yorucuydu. 1999'dan bu yana katıldığım IDEF, farkettim ki artık eskisi gibi heyecan vermiyor bana. Belki de yaşlanıyorumdur.

Fuarda dikkatimi çeken firmalara ilişkin notlarımı en sona ekledim, öncesinde gözlemlerimi paylaştım. Bu sefer fuar yazısını tek seferde yazmak istedim, biraz uzun oldu bu yüzden. Sabrı veya gözleri yorulan ya da bu yazıyı iki haftadır beklemekten sıkılan okuyucudan peşinen özür dilerim.

Not: Fuarda çekmiş olduğum fotograflara buradan erişebilirsiniz.



Gözlemler, Notlar, Değerlendirmeler

Son sözü baştan söyleyim: IDEF 2013 sönük değildi ama kesinlikle heyecanlı da değildi. Bu hal ve gidişatı ile kesinlikle küresel ölçekte, ilk beşe girebilecek bir savunma fuarı niteliği taşımamakta. Uluslararası niteliği sadece Türkiye'nin ihaleleri ve sektörel işbirliği gündemi ile sınırlı; uluslararası ve çok boyutlu bir kimliği mevcut değil.

Fuarın bu kısır döngüsünün sebeplerinden biri de organizasyonu şüphesiz. Yurtdışı çok sayıda fuar gözlemleme şansı buldum bugüne kadar. Hele hele Almanya'da Berlin Messe'yi gördükten sonra, IDEF oldukça ilkel kalmakta. Güvenlik, ulaşım (hem ziyatetçi hem katılımcı - malzeme ulaşımı), konaklama, yeme - içme servisleri, iç mekan ferahlığı gibi kriterler açısından oldukça vasat bir fuar.

IDEF'in deniz boyutu (!) tam bir fiyaskoydu. Büyükçekmece koyuna demirlemiş askeri gemilere düzenlenen gezinin, tabiri caizse ne idüğü belirsizdi. Ulaşım ve organizasyon sorunları nedeniyle ilgi yüksek olmadı. Hatta gemilere gezi düzenleyen bir kafile "unutularak" geride bırakıldı.

Fuarın iç avludaki açık mekanı hiç olmasa daha iyi bir görüntüye sahipti. Bu alanda sergilenen sistemler, sanki iç mekana sığmadıkları için mecburen dışarı konmuş gibiydiler.

Sözün kısası, Türkiye, doğru dürüst bir fuar alanı ve doğru dürüst bir fuar organizasyon şirketi olmamasının acısını çekiyor.

IDEF 2013'te hangi sistem ve ürün aileleri öne çıktı?

Kara araçları (zırhlı muharebe araçları, taktik tekerlekli araçlar, zırhlandırma çözümleri, silah istasyon ve kuleleri, araç komuta kontrol ve görüş sistemleri)

Piyade / tek er silah ve donanımları (piyade silahları, silah donatım ekipmanları, üniforma ve benzeri ekipmanlar, gece görüş ve muhabere sistemleri, balistik yelek, miğfer vb ekipmanlar)

Anayurt güvenliği, polis ve kamu güvenliği çözümleri (komuta kontrol ve haberleşme sistemleri, güvenlik kamera ve sensörleri, intikal ve olaylara müdahale araçları)

Alt sistem, aksam ve yan sanayi.

Askeri deniz sistem ve çözümleri ikinci plandaydı. Bunda Türkiye'deki belli başlı büyük çaplı askeri gemi projelerinin ya sözleşmelerinin imzalanmış olması ya da belli bir istikamete oturmuş olması, başka bir deyişle rekabet ortamının azalmış olması rol oynamışa benziyor. Aynı durum geçen sene sonlarında düzenlenen Deniz Sistemleri Semineri'nde de söz konusu idi.

Öte yandan yan sanayi ve KOBİ'lerin katılımındaki büyük artış dikkat çekici idi. Bu, Türkiye'de savunma sanayiinin artık diket ve yatay yayılma evresine girmiş olduğunun, sevindirici bir göstergesi idi. Batılı firmaların ürettiği yedek parça ve aksamların ticaretini yapan bir firmanın sahibi olan dostumla yaptığım ayaküstü sohbet de bunun kanıtı idi adeta: Dostum, "eskiden Amerikan firmalarının ürünlerini bölgeye satardım. Görüyorum ki artık gerek kalmamış, bizimkiler her şeyi üretecek kabiliyete gelmiş. Yerli firmaların parçalarını artık bölge ülkelerine pazarlıyorum" dedi.

Yabancı katılım açısından en dikkat çekici ülkeler Güney Afrika ve Polonya idi. Güney Afrika 23, Polonya ise 21 kurum ve kuruluş ile katılım gösterdi. Karşılaştırma açısından Almanya'nın fuarda 23 firma ile temsil edildiğini belirtmek faydalı olabilir. Öte yandan Türkiye, SSM önderliğinde bu sene Eylül ayında Polonya'da düzenlenecek MSPO 2013 fuarına çok geniş kapsamlı bir katılım gösterecek. Bu ülke, savunma ihracat ve işbirliği için hedef olarak belirlenmişe benziyor. Dolayısıyla IDEF 2013, Türkiye - Polonya savunma işbirliğinin dönüm noktalarından birini teşkil etti. Aynı durum Güney Afrika için de geçerli. Bir önceki fuarda konuştuğum Güney Afrikalı yetkililer oldukça karamsar bir tablo çizmişlerdi, özellikle ATAK ihalesinin kaybedilmesinden dolayı. Ancak bu fuarla birlikte manzaranın değiştiği anlaşılıyor. Sanayi bazında iki ülke firmaları arasında iletişim ve işbirliklerinin geliştirilmekte olduğuna tanık oldum.

TAI'nin Alenia Aermacchi ile imzaladığı anlaşma ile gördüm ki, offset sadece Türk firmalarının iş alması için değil, artık yurtdışı pazarlara açılmasının da bir yolu olmuş. Bu kanal etkin bir biçimde  kullanılarak yurtdışı başarıları artırılabilir.

IDEF'teki bir başka gözlemim ise, özellikle Ortadoğu - Körfez ülkelerinin yakın gelecekteki eğitim ihtiyaçlarına ilişkin. Son dönemde çok yoğun askeri gemi ve uçak yatırımı yapan bu ülkeler, envanterlerine yeni nesil, modern savaş gemileri, taktik savaş uçakları, helikopterler vb gibi sofistike sistem ve ekipmanları almaya başladılar. Bu sistem ve araçları kullanabilecek personelin de aynı şekilde, modern, NATO standartlarında eğitime artan bir şekilde ihtiyacı olacak. Bu durumda Türkiye, bölgede doğal bir aday olarak öne çıkabilir.


Fuarda Olmayanlar

Fuardaki firma, ürün ve sistemler ile ilgili gözlemlerimi aktarmadan önce, fuarda olmayanları paylaşmak isterim. Zira orada olanlar kadar olmayanlar da çok şey anlatmakta.

BMC: BMC başına getirilenlerden sonra doğal olarak fuarda yoktu. Savunma sanayii tarihimizin kara bir sayfası olmaya namzet bu firma, fuardan bir süre önce yolun sonuna gelmişti. Üretim hattı durduğu için Kirpi mayına karşı korumalı araçların teslimatları eksik kaldı, firmanın web sitesi bile kapalı durumda. SSM sözleşme feshi için firmaya yazı gönderdi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu da kısa süre önce firma yönetimine el koydu. Bu durum, Otokar'ın işine yarayabilir. Zira ihtiyacın karşılanması için muhtemelen yeni bir ihale açılması gerekecek. Otokar, ilk ihalede kaybetmesine rağmen MRAP tipi araç geliştirme faaliyetlerini durdurmadı. Kaya, Kaya II ve Kale tipi araçlarla yoluna devam etti. Eğer SSM yeni bir tedarik ihalesi açarsa, geliştirilmesi tamamlanmış ve üretime hazır bu araçlar, en doğal adaylar olarak öne çıkacaktır.

IRIS-T: Hemen hemen her fuarda IDAS ile birlikte Diehl standında gösterilen IRIS-T havadan havaya füzesi bu fuarda yoktu. Yakın geçmişe kadar Türkiye pazarında hem havadan havaya türevi hem de yerden havaya türevi ile yoğun bir pazarlama faaliyeti içinde bulunan firma, bu sefer IDAS ve LaGS füzelerini getirmeyi tercih etmişti. Bunda, IRIS-T konsorsiyumu içinde Yunanistan'ın da bulunuyor olmasından dolayı Türkiye'nin başından beri bu füzeye mesafeli durmasının, ve nitekim Hisar A ve Hisar O sistemleri için kendi tasarımı füzeyle devam etmeyi tercihinin rol oynadığını iddia etmek mümkün.

İsrail: Fuarda İsrail'den tek bir tane bile firma bulunmuyordu. Mavi Marmara baskını dolayısıyla Türkiye'den resmen özür dilenmiş olmasının, ilişkilerin normalleşmesini sağlamaya yetmemiş olduğu söylenebilir. İsrailli firmaların Türkiye pazarını nerdeyse tamamen kaybetmiş olmalarının da bir göstergesi sayılabilir bu durum.

DCNS: Fransız askeri gemi üreticisi DCNS de bu fuarda yoktu. Türkiye - Fransa savunma sanayii ilişkilerinde belli bir soğukluğun olduğu, bazı istisna projelere rağmen aşikar. Öyle anlaşılıyor ki, hem DCNS hem de genel olarak Fransa, Türkiye'yi bölgesel bir rakip olarak görmekte.

RMK: Fuarda en dikkat çekici noksanlık, RMK standındaydı. Neredeyse tüm gemi ve bot maketlerini getiren firma, LPD ihalesindeki önerisini getirmemişti. Bu durumu sorduğum firma yetkilileri bana LPD  posterini göstererek "getirdik ya işte bakın" dediler. Ancak bu yanıt tatmin edici değildi: MilGem S ile birlikte en iddialı oldukları projeye ilişkin tanıtımlarını neden sadece tek bir posterle sınırlı tutmayı tercih etmişti RMK? İhalede kararın verilmiş olmasından dolayı olabilir mi? Eğer bu karar firmanın rakiplerinden birinin lehine idi ise, bu durum anlaşılabilir. Çinliler'in çok ciddi fiyat indirimine gittikleri duyumları ile birleşince daha da anlaşılabilir.
 

Atmaca ve Akya: Yıllardır isimleri duyulan ama cisimleri görülmeyen Atmaca gemisavar füzesi ile Akya ağır torpidolarının en azından maket ya da çizimlerini görmek için ufak da olsa bir umut vardı, fuarın ilk günü bu umutlar suya düştü.


Sözleşme İmzaları


LockheedMartin, JSF projesine Türkiye'den katılan 10 firma ile son derece özel bir imza töreni gerçekleştirdi. Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar ile LockheedMartin, Alp Havacılık, AYESAŞ, HAVELSAN, MİKES, TAI, ASELSAN, Fokker Elmo, Kale Havacılık , ROKETSAN ve TÜBİTAK SAGE yetkilileri, üzerinde F-35 resmi bulunan büyük bir panoyu imzaladılar.

SSM ile TAI arasında Göktürk 3 SAR radar uydu kavramsal tasarım sözleşmesi imzalandı. ASELSAN ve TÜBİTAK Uzay'ın TAI'nin alt yüklenicisleri olduğu projede Göktürk 3'ün tasarımı gerçekleştirilecek. Üretim için ayrıca sözleşme imzalanacak. Bu yaklaşımın artık SSM tarafından belli başlı tüm büyük projelerde uygulanacağı belirtiliyor.

ASELSAN ile Endonezya Savunma Bakanlığı arasında, Endonezya Silahlı Kuvvetleri için PRC-9651 el ve PRC-9661 araç tipi yazılım tabanlı telsiz satışı için sözleşme imzalandı. Anlaşma kapsamında ASELSAN, Endonezyalı Pt Len firmasına teknoloji transferi gerçekleştirecek. Öte yandan FNSS, Endonezyalı PT Pindad ile orta sınıf bir ana muharebe tankı geliştirmek üzere işbirliği anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında yaklaşık 1 yıl içinde prototipinin üretilmesi planlanan tankın, ortaklaşa üçüncü ülkelere pazarlanması da öngörülüyor

Nurol Makina ile BAE Systems arasında askeri hava ve eğitim sistemleri konusunda işbirliğine ilişkin bir Mutabakat Muhtırası imzalandı.

SSM ile ASELSAN arasında Çok Amaçlı Faz Dizinli Radar (ÇAFRAD) projesinin Faz 1 kısmına ilişkin sözleşme imzalandı. Proje kapsamında ASELSAN, faz dizinli çok fonksiyonlu radar, füze aydınlatma radarı ve IFF geliştirecek.

FNSS ile Hollandalı DSM Dyneema arasında, Malezya için üretilecek AV8 araçlarında kullanılmak üzere BT10 balistik bant tedariği sözleşmesi imzalandı. Firma ayrıca AmSafe firması ile roketlere karşı koruyucu fileler için bir işbirliği Mutabakat Muhtırası imzaladı.

SSM, ASELSAN, ROKETSAN, MİLSOFT, Meteksan Savunma, TÜBİTAK SAGE; Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi (Hisar A) ve Orta İrtifa Hava Savunma Sistemi (Hisar O) projeleri kapsamında bir işbirliği mutabakat muhtırası imzaladılar. ASELSAN'ın ana yüklenicisi olduğu projelerde ROKETSAN füzenin üretimini, TÜBİTAK SAGE harp başlığı ve ısıl pili, Meteksa Savunma - ASELSA birlikte data link sistemini, MİLSOFT ise Link 16 altyapısını sağlayacak.

Kara Kuvvetleri hizmetindeki araçların radyo frekans uzaktan kumandalı patlayıcılara karşı güvenliğinin sağlanması için Aktif / Pasif Konvoy Koruma Sistemi tedarik projesi sözleşmesi, SSM ile ASELSAN arasında imzalandı.

T129 saldırı helikopteri pilot ve personel eğitiminde kullanılacan ATAKSim proje sözleşmesi, SSM ile HAVELSAN arasında imzalandı. Proje kapsamında bir adet T129 tam görev simülatörü, bir adet T129 kısmî görev simülatörü, bir adet aviyonik ve silah sistem eğitim simülatörü, üç adet değerlendirme / debriefing sistemi, bir adet bilgisayar tabanlı eğitim sistemi, bir adet sanal bakım simülatörü (virtual maintenance trainer) ile bir adet bakım ve arıza simülatörü geliştirilecek. Ayrıca ATAKSim kapsamında SimSoft firması ile yerli görüntü üreteci yazılımı geliştirilmesi için de bir sözleşme imzalandı.

SSM ile Savronik arasında, Özel Kuvvetler Komutanlığı için Atış Eğitim Simülatörü (ATESİM) proje sözleşmesi imzalandı.

TAI ile Alenia Aermacchi, bu firmanın SSM'ye karşı yükümlü olduğu offset'ler kapsamında bir işbirliği muhtırası imzaladı. Muhtıra kapsamında iki firma yetkililerinin bir araya gelere oluşturduğu bir komite, ihrac pazarlarının geliştirilmesi için birlikte çalışacak.

S
uudi Arabistanlı Atheed Group, STM ile bir işbirliği anlaşması imzaladı.


Firma Notları


ASELSAN

Bir IDEF klasiği olarak fuarın en büyük stand alanlarından birine sahip olan ASELSAN, çok geniş bir yelpazeye yayılan çok sayıda ürün ve projeyi tanıttı. Ürün ailesine şöyle bir bakında ASELSAN'ın "C4ISR'ye dair her şey ve biraz daha fazlası"nı üreten, dünya çapında bir şirket olduğunu söylemek mümkün.

ASELSAN'ın sergilediği tüm ürünleri aktarmak ve bunu okuyucuyu yormayacak, diğer firmalara da yer kalacak şekilde yapmak zor. Ancak belli başlı alt gruplar halinde toplamak gerekirse muhabere, elektrooptik algılayıcılar, radarlar, aviyonikler ve silah sistemleri şeklinde sıralanabilir:

ASELSAN'ın askeri telsiz ailesinin en son ve modern üyesi, 9600 serisi yazılım tabanlı telsizler. Bu ailenin 9651 yazılım tabanlı el telsizi, 9661 V/UHF 10W sırt telsizi ile 50W sabit merkez telsizi sergilendi. Bu ailenin manga içi haberleşmede kullanılan küçük versiyonu ise PRC-5712. Bu üç sistem aynı zamanda ASELSAN'ın ihracat başarısında da önemli rol oynamakta. Söz konusu sistemler, kriptolu ya da kriptosuz şekilde ses, veri ve video haberleşmesi sağlayabiliyor; istenilen haberleşme moduna ayrıca herhangi bir yükleme yapmaksızın sadece telsiz menüsünden ilgili modun seçimi ile geçilebiliyor.

Standda geniş yer tutan ürün ailelelerinden biri de taktik elektrooptik sistemlerdi. ASELSAN uzun süredir elde taşınabilen, kaska ya da silaha monte edilen elektrooptik gözetleme, görüş ve işaretleme sistemleri üretmekte. Bu alanda çalışmaya L-3 EOS şirketinin ürünlerini lisans altında üreterek başlayan şirket, zaman içinde hem lisansını aldığı ürünleri geliştirdi hem de özgün ürünler ortaya koydu. Sergilenen söz konusu ürünler şunlardı:


A360-V2 6x gece görüş silah nişangahı (L-3 EOS M994/M995 serisi)
A340-V2 4x gece görüş silah nişangahı (L-3 EOS M992/M993 serisi)
A940 1x - 4x gündüz nişangahı
A500 pilot gece görüş gözlüğü (L-3 EOS AN/AVS-6 ANVIS)
A100 monoküler gece görüş gözlüğü (L-3 EOS M982/M983 serisi)
A230 gece görüş el dürbünü (L-3 EOS M977)
Piton ve Mini TSD soğutmasız termal silah dürbünü
Göz-Mobil soğutmalı termal el dürbünü

Gözcü II elde taşınabilir elektrooptik sensör sistemi
Gezgin elde taşınabilir elektrooptik sensör sistemi
Öncü soğutmasız termal el dürbünü

Bunların yanısıra sergilenen diğer taktik elektrooptik sistemler arasında Şahingözü direğe monteli keşif gözetleme ve işaretleme sistemi ile Rus yapımı Kornet E tanksavar güdümlü füzesi için geliştirilen ve Ürdün'e 100 adet ihrac edilen SAGER termal nişangâhını vurgulamak gerekir. Üçayak, sabit tesis ya da araç monteli olarak kullanılabilen Şahingözü, lazer işaretleyici ve GPS alıcısına sahip tümleşik bir sistem. Türk ve Azeri kara kuvvetlerinde hizmete giren Şahingözü ile 20km menzile kadar hedef işaretlemesi yapılabiliyor.

ASELSAN'ın radar sistemleri arasında bu fuarda dikkat çeken iki ürün, geliştirilmesine yeni başlanan ÇAFRAD (Çok Amaçlı Faz Dizinli Radar) ile Hazar idi. TF-2000 hava savunma firkateyni projesi kapsamında başlatılan proje kapsamında ASELSAN bir adet sabit çok fonksiyonlu faz dizinli radar, bir adet IFF dost - düşman tanımlama sistemi anteni, bir adet aydınlatma radarı geliştirilmesi ile güdümlü füze entegrasyonundan sorumlu. Fuar sırasında Jane's Defence Weekly'ye açıklama yapan Deniz Araçları Daire Başkanı Mustafa Şeker'in beyanatına göre [1] Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, TF-2000'de kullanılacak ana hava savunma füzesi olarak Standard SM-2'yi seçmiş durumda. Dolayısıyla ASELSAN'ın, güdümlü füze entegrasyonu kapsamında SM-2 üzerinde ve bu füzenin üreticisi Raytheon ile birlikte çalışacağını öngörmek mümkün.

ÇAFRAD'ın hemen yanında sergilenen bir diğer önemli radar ise Hazar idi. İlk kez bu fuarda sergilenen radar, halen MilGem sınıfı, Barbaros sınıfı ve Gabya sınıfının dört gemisinde kullanılmakta olan Thales üretimi SMART-S Mk2'nin halefi. 3 boyutlu arama yapan Hazar'ın SMART-S'den en önemli farkı X ve S bandlarında çalışması.


ASELSAN'ın deniz uygulamalarına yönelik sergilediği diğer sistemler arasında ise Thales ile birlikte geliştirilen ve bir sahil güvenlik teknesi maketi üzerinde, arkada elektrooptik tespit - takip sistemi ile birlikte sergilenen LMM füze atıcı sistemi, Muhafız 30mm uzaktan kumandalı stabilize top platformu, Piri kızıl ötesi arama ve takip sistemi (Infra Red Search and Track; IRST), Milli deniz elektronik harp süiti, ARES-2SC denizaltı elektronik destek sistemi, denizaltı periskop termal kamerası, SAK sarfedilebilir akustik aldatıcı / karıştırıcı, Şahingözü'nün deniz versiyonu sayılabilir.

ASELSAN standında hacmiyle dikkat çeken bir ürün, Korkut kundağı motorlu uçaksavar sistemi idi. FNSS tarafından geliştirilen ZMA-30 paletli zırhlı aracı üzerine monte edilen ve iki adet Oerlikon 35mm top ile atış kontrol radarından oluşan Korkut SSA (Silah Sistem Aracı) ve Korkut KKA (Komuta Kontrol Aracı) birlikte Korkut sistemini oluşturuyor. Kullanıcı tarafından aracın amfibik kabiliyete sahip olması istendiği için aracın her iki tarafında yüzmeye yardımcı şişen aparatlar ile arka tarafında birer su jeti bulunuyor. Bu hali ile oldukça hacimli ve geniş bir profili olan aracın testleri halen devam etmekte.

Korkut'un bir başka önemli özelliği, son derece güçlü atış kontrol sisteminin de yardımıyla, ufak uyarlamalar ile deniz platformlarına özsavunma sistemi olarak uyarlanabilme potansiyeline sahip olması. Nitekim Korkut'un atış kontrol radarının deniz versiyonunun geliştirildiğine dair emareler mevcut. Korkut sistemine ayrıca eğer istenirse Igla-S (NATO kodu SA-16 "Grinch") alçak irtifa uçaksavar füzesi de entegre edilebiliyor. [2]

Fuardaki "şaşırtıcı olmayan sürprizler"den biri de, TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen hassas güdümlü silah sistemlerinin akıbeti ile ilgiliydi. Artık resmiyet kazandı ki, SAGE tarafından geliştirilen Kanat Güdüm Kiti (KGK) ve Hassas Güdüm Kiti (HGK) akıllı bomba kitlerinin seri üretimi ASELSAN tarafından geliştirilecek. ASELSAN standında, Mk82 ve Mk83 bombaları için KGK ve Mk84 bombaları için HGK tanıtılıyordu (TAI standında HGK'nın Mk82 bomba versiyonu gösterilmişti; ayrıca SAGE standında da ayrıntıları verilmeyen HGK-2, HGK-3 bomba maketleri bulunuyordu. Kuvvetle muhteme HGK'nın Mk82, Mk83 ve Mk84 bombalarına takılan modellerinin isimleri bunlar). ASELSAN standında HGK ile birlikte ayrıca Lazer Güdüm Kiti (LGK) takılı bir Mk84 de vardı. Fuarla ilgili haberlerde, INS/GPS güdüm sistemi kullanan KGK'ya ileride ayrıca lazer güdümünün de ekleneceği bilgisi geçmekte.

ASELSAN'ın hava platformları için geliştirdiği aviyonik sistemleri arasında en dikkat çekeni, helikopterler için oluşturduğu sayısal kokpit çözümü idi. S-70A-28A helikopterlerinin 28D'ye modernizasyonu, ArGe2004 ve HeliMod projeleri ile bu alanda büyük tecrübe ve altyapı kazanan şirket artık genel maksat, saldırı ve diğer görevler için tasarlanan helikopterlere komple aviyonik sistem geliştirebilecek bir noktaya ulaşmış görünüyor. Bu noktanın sayısal kokpit ile birlikte bir diğer nişanesi, Sikorsky S-70 BlackHawk üzerinde gösterilen elektronik harp ve özsavunma süiti idi. IDEF 2011'de de aynısı gösterilen bu maket ve çözümler esasen T-70 genel maksat helikopteri için geliştirilmiş. Bu projede SSM ile Sikorsky arasındaki sözleşme görüşmeleri bir türlü nihayetlendirilebilmiş değil. Konu ile ilgili son haberler, sözleşmenin yaz aylarında imzalanacağı şeklinde. ASELSAN'ın standda gösterdiği maket, muhtemelen ancak özel kuvvetler ya da ELINT/SIGINT görevli bir helikopter olabilir, zira bu kadar çok sayıda ve çeşitte sistemi bir arada taşıyacak bir hava aracında ciddi güç ve soğutma sistemi ihtiyacı vardır. Artan ağırlık da cabası.

S-70 üzerinde sergilenen sistemler şunlar idi:

ÖzIşık karşı tedbir atma sistemi
(Counter Measures Dispensing System; CMDS)
Süit Merkezî Yönetim Birimi (Suite Central Processing Unit; SCPU)
Füze İkaz Sistemi (Missile Warning System; MWS)
Lazer İkaz Alıcısı (Laser Warning Receiver; LWS)

ATAK projesi kapsamında geliştirilen Avcı kaska monteli görüş sistemi, bir kokpit maketi içinde sergilenmişti. Thales TopOwl'dan sadece görüntü modülünün kullanıldığı Avcı'da IMU ünitesi, muadillerinin aksine kask üzerinde bulunuyor. IMU'ya ilaveten pilotun kafa hareketleri, kokpit içindeki optik sensörler tarafından takip ediliyor. Kaskın tasarımında önemli ölçüde iyileştirme yapılmış: Gece görüş sistemi hariç toplam ağırlığı 1.95kg, sistem dahil ise 2.3kg.

ASELSAN'ın aviyonik alanındaki en önemli projelerinden olan ASELPOD'da ise tünelin sonundaki ışık görünmüş durumda. Halihazırda CN-235 test uçağı ile testleri devam eden hedefleme ve seyrüsefer podunun kısa süre içinde F-4E 2020 ve F-16 Block 40 uçakları ile uçuş testleri başlayacak. ASELSAN ayrıca Lockheed Martin ile birlikte bu podu F-16 Block 50+ uçaklarına entegre etmek için çalışmalara başlamaya hazırlanıyor. [3]

Altay projesinin ana paydaşlarından olan ASELSAN'ın, zırhlı muharebe araçlarına yönelik geliştirdiği tüm ürünleri bir arada görmek mümkündü. İlk kez IDEF 2011'de kamuoyuna tanıtılan Leopard 2A4 tankları için geliştirilen Leopard 2NG modernizasyon çözümü, testlerin tamamlanması ile birlikte "Verified" (doğrulandı) etiketi yapıştırılmış taret ile yerini almıştı. Buna ilaveten zırhlı araçlar için geliştirilen ATS-10 zırhlı araç termal nişangah sistemi, ATS-30 zırhlı araç termal nişangah sistemi, kompakt komutan periskobu ve kompakt atış kontrol sistemi ayrıca sergilenmişti. Söz konusu sistemler modülerlik, uyarlanabilirlik, yedeklilik ve küçük hacme sahip olmaları ile birlikte piyasada ASELSAN'a büyük avantaj sağlayacak gibi görünüyor. Nitekim şirketin dünya çapındaki çeşitli tank modernizasyon projelerinde önemli mesafeler katetmiş olduğunu öğrendim.

Altay ve Leopard 2NG'de kullanılan Sarp stabilize uzaktan kumandalı silah platformu, 40mm bombaatar monteli olarak sergilenmişti. Bunun yanı sıra, zırhlı araç mürettebatı için yeni geliştirilen ZAMBAK Zırhlı Araç Mürettebat Başlığı da ilk kez kamuoyuna tanıtıldı. Form faktör olarak biraz Amerikan CVC kaskını andırsa da, bu alanda yerli bir çözüm geliştirilmiş olması sevindirici.

ASELSAN standına biraz uzaktan bakınca çok net görülebilen bir şey var. Bu şirket, geliştirdiği ve ürettiği sistemlerle çok rahat bir şekilde bir ELINT / SIGINT / elektronik harp gemisi ya da uçağı görev süiti ortaya koyacak hale gelmiş. ASELSAN'ın elindeki sistem entegrasyon, modernizasyon ve uyarlama tecrübesi, hava ya da deniz platformu modernizasyonu için bir paket çözüme yetebilir gibi görünüyor. Buradan hareketle, SSM'nin gündemindeki söz gelimi Stand Off Jammer, istihbarat gemisi gibi projelerin şirketi fazla zorlamaması beklenebilir.


BAE Systems


Deniz alanında Türkiye'de istediğini bulamayan ve Tip 26 Global Combat Ship işbirliği teklifi reddedilen BAE Systems'in standında ilgimi çeken iki ürün vardı: Bunlardan Q-Sight 150, özellikle helikopter pilot ve mürettebatları için geliştirilmiş yenilikçi bir görüş sistemi. Mevcut pilot kasklarına monte edilen yaklaşık 113gr ağırlığındaki bir holografik görüş aparatından oluşan sistem, kritik bilgilerin personelin gözüne yansıtılmasını sağlıyor.

BAE Systems'ın sergilediği bir diğer sistem ise, 155mm Long Range Land Attack Projectile (LRLAP) mühimmatı baz alınarak geliştirilen ve Mk45 Mod4 deniz toplarında kullanılan 127mm'lik SGP (Standard Guided Projectile) güdümlü top mühimmatı idi. SGP ile BAE Systems, 70km menzilde 10m'den düşük bir saçılım oranı (CEP) ile vuruş vaat ediyor.


Boeing


Boeing standının iki dikkat çekici "oyuncağı", ScanEagle-A insansız hava aracı ile deli kızın bohçası misali silahlandırılmış bir F-15E Strike Eagle maketi idi.

Mancınıktan fırlatılan ve azami 6,000m irtifada 24saatten fazla havada kalabilen ScanEagle ile bir dönem Türk Deniz Kuvvetleri de ilgilenmiş, Birleşik Görev Kuvveti (CTF) 151 dönem komutanı Tuğamiral Caner Bener'in 07.06.2009 tarihinde gerçekleştirdiği USS Bainbridge ziyareti sırasında kendisi ve beraberindeki heyet için bu uçakla bir gösteri uçuşu yapılmıştı. [4Bener, Balyoz Davası kapsamında tutuklanmış ve 16 yıl hapis cezası almıştı. DzKK'nın bu tipteki araç ihtiyacı için ise henüz yürürlüğe girmiş herhangi bir proje mevcut değil; gemi konuşlu döner kanatlı GİHA projesinde halen Teklife Çağrı Dosyası hazırlık çalışmaları devam ediyor. [5]

Sayabildiğim kadarıyla 1 x AGM-88E, 1 x AGM-84, 3 x AIM-9X, 2 x AIM-120C, 6 x Mk82 JDAM, 2 x Mk84 JDAM, 3 x JDAM ER, 8 x SDB, AN/AAQ-13 LANTIRN seyrüsefer podu ve SNIPER hedefleme podu gibi mütevazi bir silah donanımı ile gösterilen F-15E maketi başında, firma yetkilisi ile ufak bir sohbet yaptım. Yetkili, Türkiye'nin hızla eriyen F-4 filosu ve tüm hava kuvvetinin belkemiğini sadece tek motorlu F-16'ların üstlenmesinden dolayı daha büyük bir uçağa ihtiyaç olduğunu değerlendirdiklerini söyledi. F-15E ya da F-15SE modelleri ile ilgili Türkiye'den herhangi bir talep gelip gelmediğini sorduğum yetkili, bu yönde bir talep gelmediğini, kendi inisiyatifleri ile F-15'i önerdiklerini söyledi. Güney Kore FX III ihalesi ile ilgili ısrarlı sorularımı ise yanıtsız bıraktı.



Dearsan


Türk Deniz Kuvvetleri için Tuzla sınıfı yeni tip karakol botu (YTKB) teslimatlarına devam eden, Türkmenistan'da da ciddi bir ihracat başarısı kazanan Dearsan, YTKB'nin gemisavar füzeleri ve arama radarı gibi eklentileri ile tadil edilmiş bir türevinin maketini sergiledi. Şirket, Tuzla sınıfının teslimatlarını 2015 ilk çeyreğinde tamamlamayı planlıyor. Sınıfın dokuzuncu botu P1208 Kaş, 03.05.2013 tarihinde hizmete girdi; onuncu bot P1209 Kilimli Temmuz ayında hizmete girecek. P1210 Türkeli ise halen kabul testlerinde. Türkmenistan'ın sipariş verdiği toplam 10 YTKB'den ise dördüncüsü Nisan ayında teslim edildi. Türkmenistan botları Tuzla sınıfından farklı olarak Thales Scout 2B hava arama radarı ve ASELSAN 25mm STOP stabilize uzaktan kumandalı silah platformu ile donatıldı.

Dearsan standında ayrıca küçük bir karakol botu ve çıkarma teknesi maketleri vardı. Ancak bu ürünlere ait herhangi bir tanıtıcı ibare ya da broşür yoktu. Güncel bir proje ya da ihaleye teklif kapsamında önerildiklerini tahmin ediyorum ancak bilgi alacak da herhangi bir yetkili bulamadım. Bu durumu oldukça garipsediğimi belirtmeliyim.


Denel

Fuara en yoğun katılım gösteren ülkelerden Güney Afrika'nın önde gelen savunma şirketi Denel, Umkhonto IR hava savunma ve Mokopa uzun menzilli havadan karaya tanksavar füzelerini sergiledi. Umkhonto IR, kızılaltı güdümlü bir uçaksavar füze. Yaklaşık 12km menzile sahip füze dikey fırlatıcıdan ateşleniyor. Mokopa ise, aşağı yukarı ROKETSAN UMTAS muadili bir füze ve Denel Rooivalk saldırı helikopterinin ana silahı. Firmanın bu füzeler ya da türevleri konusunda Türkiye'ye işbirliği önerdiği konuşuluyor.

Denel standında ayrıca LCT30 30mm top ve tanksavar güdümlü füze ile donatılan zırhlı araç taret sistemi ve SS77 7.62x51mm genel maksat makinalı tüfek ile NTW20 20mm anti materyal tüfek dikkat çekiyordu.



Diehl

Alman Diehl Gruppe standının en dikkat çekici iki sistemi, LaGS (Laser Guided Sidewinder) ile IDAS (Interactive Defence and Attack System for Submarines) füzeleri idi.

Türk Deniz Kuvvetleri'nin, Tip 214TN yeni tip denizaltı projesi kapsamında IDAS gibi bir denizaltıdan fırlatılan hava savunma füzesine ilgisi biliniyor (Nitekim firma IDAS'ı IDEF 2007'den bu yana Türk pazarında yoğun biçimde tanıtmakta). Bu konuda atılan ciddi bir adım, ROKETSAN'ın fuar sırasında Diehl ve Thyssen Krupp Marine Systems (TKMS) ile imzaladığı işbirliği anlaşması oldu. [6] Bu işbirliği sonucunda IDAS, Türk Tip 214TN'leri için de üretilebilir ya da Türk savunma sanayii, bu işbirliğinden edineceği tecrübe ile muadil bir füzeyi kendisi geliştirebilir.

Diehl'in bir başka dikkat çekici ürünü, mevcut AIM-9 Sidewinder kısa menzilli havadan havaya füzeleri, lazer güdümlü havadan karaya füzelere dönüştüren LaGS idi. LaGS çözümünde, AIM-9L tipi füzenin kızılaltı güdüm kontrol sistemi, yarı aktif lazer güdüm sistemi ile değiştiriliyor. Böylelikle ortaya, düşük maliyetli ve hassas güdümlü bir füze çıkıyor. AGM-114'ün 8 - 9kg harp başlığına sahip olduğu düşünülecek olursa, envanterdeki havadan havaya etkinlikleri artık çok yüksek olmayan, benzer harp başlığı ağırlığına sahip AIM-9L gibi bir füzeye eklenecek kaliteli bir lazer güdüm sistemi ile son derece maliyet - etkin bir çözüm elde edilebileceği ileri sürülebilir. Böyle bir sistem, ağır zırhlı araçlar haricindeki yumuşak ve yarı-yumuşak hedeflere karşı ucuz ve etkin bir alternatif olabilir.



EADS

EADS standının sıkıcılığını bozan tek ayrıntı, gruba ait Cassidian şirketinin sergilediği ve herhangi bir ismi olmayan insansız hava aracı sistemi idi. "Future MALE UAS" (Yeni Nesil Orta İrtifa Uzun Havada Kalış İHA) olarak adlandırılan uçakta iki adet turbojet motor, SATCOM uydu muhabere sistemi, SAR yapay açıklıklı radar, elektrooptik sensörler, burun kısmında hangi sensörleri barındırdığı belli olmayan radom ve özsavunma sistemleri bulunuyor. Firma, uçağın maketinin altındaki bilgi plaketinde, söz konusu İHA'nın "kontrolsüz hava sahası uçuşlarına yönelik olarak dizayn edilmiş ilk insansız sistem" olduğunu iddia ediyor.

Sistemler ilgili herhangi bir broşür ya da bilgi sahibi bir yetkili bulamadım. Dolayısıyla Cassidian'ın bu proje için Türkiye'ye ortaklık mı teklif ettiğini yoksa sadece bir konsept gösterimi mi yaptığını anlayamadım. Ancak tahminim, Libya ve Mali gibi harekatlardan alınan dersle ışığında, hasım hava sahası üzerinde uzun süre görev yapabilecek ve hasmın hava savunma sistemlerine karşı kendini belli bir dereceye kadar koruyabilecek bir İHA gereksinimine yanıt olarak tasarlandığıdır. [7]


EMBRAER


Fuar alanının diplerinde, sessiz, mütevazı bir standda bulunan EMBRAER, KC-390'ın bir maketi ve gösterişsiz görselleri yanı sıra, son derece başarılı EMB-314 Super Tucano'nun bir maketini sergiliyordu. EMBRAER'in henüz kavramsal tasarım sürecinin en başında KC-390 için Türkiye'ye ortaklık teklif ettiğini, bu teklifin biraz da altyapı ve tecrübe eksikliği nedeniyle reddedilmek zorunda kalındığını büyük bir üzüntü ile öğrendim. Firma yetkilileri, KC-390'ı doğrudan doğruya C-130J ve C-130J-30 Super Hercules'in rakibi olarak konumlandırdıklarını söylüyorlar. Şimdiden ArGe maliyetlerinin yarısını amorti etmiş olan uçağın ilk uçuşunu önümüzdeki sene gerçekleştirmesi, 2016 yılında da hizmete girmesi planlanıyor.


Fincantieri

Fincantieri FREMM ASW, San Giusto LPD, FREMM ASW, Sirio karakol gemisine ilaveten bu fuarda yeni olarak "Theater Ballistic Missile Defense Surface Combatant" adlı bir hava savunma firkateyni konsept tasarımının maketini sergiledi. 127mm baş topun hemen arkasında 6 tane sekizli dikey fırlatıcı tüp (VLS) ve kıç tarafta bir RAM fırlatıcısı, orta kesimde de iki adet dörtlü gemisavar füze fırlatıcı tüp görülen, köprüüstü üzerindeki sütunda dört yönde monte edilmiş aktif sıralı dizinli radara sahip geminin tasarımını sıradan ve sıkıcı buldum.



FNSS

FNSS'in bu fuardaki öne en çıkan ürünü, Kaplan STA-Px (Silah Taşıyıcı Araç - Prototip) adı verilen, paletli zırhlı hafif muharebe / keşif aracı prototipi idi.

STANAG 4569 4. seviyeye kadar koruma sağlayan alüminyum zırhı bulunan Kaplan aracı 350bg'lik bir motora ve Allison X200 otomatik aktarma organına sahip. Standart ağırlığı 9t olan aracın güç ağırlık oranı yaklaşık 30bg/t. C-130 tipi bir nakliye uçağı ile havadan nakledilebiliyor.

Fuarda sergilenen Kaplan prototipinde iki adet ikişer ROKETSAN OMTAS orta menzilli tanksavar güdümlü füze ve bir adet 12.7mm makinalı tüfek ile donatılmış uzaktan kumandalı kule bulunuyordu. Kaplan ayrıca ASELSAN ile birlikte geliştirilen Pençe insansız silah tareti ile de donatılabiliyor. Aracın bu hali ile tasarımı, tekerlekliden paletli araca dönülmesi beklenen Silah Taşıyıcı Araç projesi için de bir hazırlık olduğu izlenimini uyandırdı. Kaplan'ın dikkat çekici özelliklerinden biri de, Soucy üretimi yekpare lastik paletleri. Lastik yekpare paletler, araç gürültüsünü azaltmada faydalı olabilir.

FNSS standındaki bir başka dikkat çekici araç, AmSafe firması üretimi Tarian koruma kafesi ile çepeçevre sarılmış bir Pars 6x6 idi. Görünüm olarak kale filesine benzer bir yapıda olan Tarian kafesi, Hummer tipi jiplere dahi monte edilebilen ve firmanın iddiasına göre slat tipi kafes zırhlardan 98% oranında daha hafif bir yapıya sahip. Yakından incelediğimde, naylon benzeri bir liften sıkıca örülmüş bir file yapısında olduğunu gördüm. Pars'a monte edilmiş fileler oldukça gevşekti, tahminimce harekatta kullanıldığı sırada belli bir gerginlik veriliyordur.

Silah Sistem Aracı ASELSAN standında sergilenen Korkut'un Komuta Kontrol Aracı ise FNSS standındaydı. ZMA-30 olarak adlandırılan ve iri cüssesi ile dikkat çeken araç 600bg'lik bir motora ve 29.5t muharebe yüklü ağırlığa sahip. Amfibik yeteneğe zahip ZMA-30'un alüminyum zırhı STANAG 4569 Seviye 4 balistik koruma sağlayabiliyor. Genel dış görünüş itibari ile AIFV aracının büyütülmüş hali gibi görünüyor.



Gate Elektronik


Gate Elektronik'in öne çıkan ürünü, kendi imkânları ile geliştirdiği ER-LINK piyade taktik veri bağı sistemi idi. Tek er modernizasyonu kapsamında önerilen ER-LINK, piyadenin muharebe sahasında diğer dost unsurlarla video ve ses haberleşmesini sağlayan kriptolu bir muhabere sistemi üzerine inşa edilmiş. Muhabere sistemi AES şifreleme algoritmasına sahip UHF tabanlı bir sistem. Muhabere, kaska monteli görüş ve kamera sistemi ile bileğe takılan el bilgisayarı ile de destekleniyor. Piyadenin giydiği taktik yelek üzerinde ise cayro, GPS alıcısı, merkezî işlemci gibi birimler bulunuyor. Yelek aynı zamanda piyadenin temel yaşamsal değerlerini de ölçen bir yaşam destek ünitesi vazifesi de görüyor. Tüm sistemi 
yöneten ve çalıştıran komuta kontrol yazılımı GATE tarafından geliştirilmiş.


GIDS

Pakistanlı Global Industrial Defence Solutions (GIDS) firmasının standında, çeşitli İHA maketlerinin hemen yanında bir köşede Takbir adlı bir kanat güdüm kiti maketi dikkatimi çekti. Firmanın internet sitesinde bu bomba ile ilgili bir bilgi olmadığı gibi tanıtıcı bir broşür de yoktu. Dış görünüş ve tasarım özellikleri itibariyle Çin yapımı LS-6 kanat güdüm kitinin birebir kopyası olan Takbir, muhtemelen bu bombanın lisans altında üretim versiyonunun adı. Nitekim LS-6 halihazırda Pakistan Hava Kuvvetleri envanterinde olan JF-17 Thunder uçağı için de sertifiye edilmiş durumda.


HAVELSAN

HAVELSAN'ın standa epey ziyaretçi çeken sanal gerçeklik piyade atış simülatörü ve F-16 alıştırma simülatöründen ziyade benim ilgimi, HIPOD (HAVELSAN Instrumentation Pod) adlı pod çekti. Zira söz konusu pod, halen kullanımda olan EHUD ACMI (Air Combat Maneover Instrumentation) podlarının yerli halefi olabilir. Bu podlar, hava - hava ve hava - kara eğitimlerinde füze atış simülasyonunda kullanılıyor. Söz konusu podlar vasıtası ile uçakların performansları, manevra ve konumları takip edildiği gibi, hangi durumda hedefi vurdukları ya da vuramadıkları da hesaplanıyor. HIPOD, bu konudaki dışa bağımlılığı ortadan kaldırabilecek ve önemli ihracat başarısı getirebilecek bir sistem olabilir.



HEMA

Fuarda sürpriz yapan firmalardan biri de HEMA idi. Henüz hiçbir zırhlı muharebe aracı üretim tecrübesi olmayan firma, beş ayrı muharebe ve personel taşıyıcı araç birden getirmiştir IDEF'e.

Yakından incelendiklerinde, söz konusu araçların, HEMA'nın işbirliği kurduğu Kanadalı Streit Group'a ait tasarımlar olduğu anlaşıldı. Farkları, araçların önünde orijinal logoların üstüne yapıştırılmış HEMA logoları ve Varan adlı aracın üstündeki Yüksel Savunma YAK uzaktan kumandalı silah kulesi idi.

Sergilenen araçlar ve gerçek isimleri şunlar:

Bora 4x4 çok maksatlı zırhlı personel taşıyıcı: Cobra
Şimşek 4x4 silah taşıyıcı araç: Scorpion
Tayfun 4x4 çok maksatlı zırhlı personel taşıyıcı: Typhoon
Varan 6x6 özel maksatlı taktik tekerlekli araç: Veran
Kasırga 4x4 çok maksatlı zırhlı personel taşıyıcı: Cyclone


Yabancı araca Türkçe isim verip devşirme döneminin geride kaldığını sanıyordum, yanılmışım.

Bu milliler millisi araçların hemen önünde ise HEMA'nın Altay projesi için önerdiği milli güç grubu modeli bulunuyordu. Sergilenen model, ABD'li Continental firması üretimi 1,500bg gücündeki AVDS-1790 motoruydu. HEMA'nın Milli Güç Grubu Projesi kapsamındaki yaklaşımı, hava soğutmalı olan bu motoru kısmen yerlileştirip su soğutmalı hale dönüştürerek 1,700bg güç elde etmek.


ITWL


Fuara katılımı en dikkat çeken ülkelerden olan Polonya'nın standında, ITWL (Instyut Techniczny Wojsk Lotniczych; Hava Kuvvetleri Teknoloji Enstitüsü) kurumu, çeşitli ArGe projelerini tanıttı. Bunlar arasında Pszczoła (Arı) minyatür İHA'sı, boyutları ile dikkat çekici: 0.8kg ağırlığındaki bu İHA'nın 5cm kanat açıklığı bulunuyor. İHA, 20dakika havada kalabiliyor ve azami 5km menzile, azami 300m irtifada ve 10 - 100km/saat süratte ulaşabiliyor. Pszczoła, bölük seviyesi unsurların sütre gerisi keşif - gözetleme ihtiyaçları için geliştirilmiş. 

Türkiye ile, özellikle İHA konusunda işbirliği olanaklarını araştıran ITWL'nin ürün ve projeleri arasında F-16 görev destek sistemi SIWESF-16, uçak bakım personelinin eğitimi için simülatörler, direğe monteli sabit tesis gözetleme sistemi, Orion kaska monteli görüş sistemi bulunuyordu. ITWL ayrıca Grot 2 adlı ileri jet eğitim uçağı projesi üzerinde de çalışıyor. Kurum, tek motorlu, çift kuyruk dikmeli ve omuzdan kanatlı bir uçak olan Grot 2'nin tırmanma oranının çift motorlu M-346'dan "çok az" daha düşük olduğunu vurgulamış broşürde. Kurum ayrıca uçağın kobra manevrası yapabileceğini, muadilleri arasında en düşük maliyete ve yakıt sarfiyatına sahip olacağını vurgulamış


Kockums


IDEF'in kenarda köşede kalmış bir başka katılımcısı, Thyssen Krupp Marine Systems'a (TKMS) bağlı Howaldtswerke-Deutsche Werft'e ait Kockums idi. Kockums IDEF'te, FLEXPatrol karakol botu ve MCMV 52 mayın tarama / devriye botu tasarımlarını tanıttı.

FLEXPatrol, Visby esintileri taşıyan, helikopter hangarına sahip bir hücumbot. 57mm ya da 76mm baş topa, üst yapı içine saklanan hava savunma ya da gemisavar füzelerine, mayın dökme tertibatına ve kıç tarafında motorbot hangarına sahip FLEXPatrol, hangarı içinde bir 
helikopter de saklayabiliyor. MCMV 52 ise, 53m uzunluk, 500t tam yük deplasman ve 22 deniz mili azami sürate sahip bir mayın tarama / devriye botu tasarımı.


Nurol


Nurol, bir önceki IDEF'te 3 boyutlu konsept tasarım çizimini göstermiş olduğu Ejder 4x4 aracın prototipini getirmişti. Toplam azami 9 kişi taşıyabilen Ejder 4x4, 12 - 14t arası muharebe ağırlığına sahip. 300bg Cummins motora sahip olan araçta ASELSAN Sarp uzaktan kumandalı silah istasyonu bulunuyor.


OTOKAR


Açılışından iki gün önce düzenlediği basın toplantısı ve tanıtım ile, tabiri caizse "rol çalan" Otokar,  fuarın yıldızı idi. Firma Altay ana muharebe tankı prototipi ile birlikte çok sayıda özgün tasarım aracı sergiledi. Bunlar arasında kamuoyuna ilk kez gösterilen Tulpa paletli zırhlı muharebe aracı, Cobra II 4x4 zırhlı personel taşıyıcı, Ural 4x4 zırhlı personel taşıyıcı, Kaya II mayına karşı dayanıklı araç ve çeşitli özgün tasarım uzaktan kumandalı silah sistemleri bulunuyordu.

Altay: Otokar'ın fuara getirdiği Altay prototipi, testlerden yeni çıkmış gibiydi; paletlerde yoğun yıpranma izleri belli oluyordu. Ayrıca IDEF 2011'de kamuoyuna gösterilen prototip ile arasında bazı ufak tasarım değişiklikleri belli oluyordu. Otokar yetkilisi, sadece Altay projesinde yer alabilmek için maaş vb konuları önemsemeden onlarca iş başvurusu aldıklarını, halihazırda proje ile ilgili yan sanayi işbirliği konusunda bir sıkıntıları olmadığını söyledi.

Tulpar: Fuardan hemen önce ilk kez tanıtılan Tulpar, en az 3 senelik bir araştırma ve geliştirme sürecinin ürünü. 32 - 42t arasında muharebe ağırlığına sahip olan Tulpar, A400M Atlas nakliye uçağı ile havadan nakledilebiliyor. Fuarda sergilenen Tulpar, 30mm toplu OTOKAR Mızrak 30 insansız kulesi ile donatılmıştı. Bunun dışında farklı silah ve sensör sistemleri de takılabiliyor. Aracın arka kısmında ise 8 adet piyade taşınabiliyor.

810bg Scania V8 dizel motorla tahrik edilen Tulpar'ın aktarma organı SAPA SG-850; hidrolik süspansiyonu ise Horstman üretimi. OTOKAR yetkilisi zaman içinde motor hariç tüm alt aksam ve sistemlerin OTOKAR tarafından millileştirileceğini söyledi.

OTOKAR'ı Tulpar için tebrik etmek gerekir. Sadece modern ve yüksek performanslı (görünen) bir zırhlı muharebe aracını bu kadar kısa sürede ve kamuoyuna hiç sızdırmadan geliştirdiği için değil, aynı zamanda bu konuda başlatılmış herhangi bir ihale olmadan böyle bir projeye özkaynakları ile giriştiği için. Firmanın daha önec Cobra 4x4 ile, Yonca Onuk'un da MRTP ile yaşadığı tecrübeler malum: Eğer firma, hem teknik / askeri hem de ticari olarak iyi bir analiz yapıp, ihtiyacı başarılı bir şekilde tespit ederse, başka bir ifade ile ihtiyacı kendisi yaratırsa, satış başarısı eninde sonunda geliyor. Nitekim Cobra aracı çok uzun süre TSK tarafından tercih edilmemiş, bu aracı OTOKAR'ın kabul ettirmesi zor olmuştu. Halen ana muharebe tankı yanında görev yapabilecek bir zırhlı muharebe aracı konsepti olmayan Türk Kara Kuvvetleri'nin bu aracı yakından incelemesi, belki testlere tabi tutması ve ikna edilmesi, muhtemelen OTOKAR açısından meşakkatli bir süreç olacak. ABD'nin M1 Abrams - M2/M3 Bradley, İngiltere'nin Challanger 2 - Warrior, Almanya'nın da Leopard 2A6 - Puma ile kurduğu düzenin bir benzerini, Türkiye Altay - Tulpar ikilisi ile gecikmeli de olsa hayata geçirebilir.


Ural:
İlk kez gösterilen araçlardan Ural 4x4, 10 personel taşıyabilen 6t sınıfı bir araç. OTOKAR üretimi Üçok uzaktan kumandalı silah istasyonu ile gösterilen araca çok farklı görev sistemleri takılabiliyor. Cobra ve Cobra II'nin bir boy büyük ağabeyi gibi bir pozisyonda bu araç.

Cobra II: Hem Türkiye hem de yurtdışında büyük satış başarısı yakalayan üç kapılı Cobra'nın beş kapılı ve daha büyük bir versiyonu olan Cobra II, 12t ile selefinin neredeyse iki katı ağırlığa sahip ve 9 personel taşıyabiliyor. C-130 ile havadan nakledilebilen Cobra II, aynı Cobra ve Ural gibi OTOKAR üretimi çeşitli insanlı ve insansız silah istasyonları ile donatılabiliyor. Firma Cobra II'yi, Cobra ile aynı hareket kabiliyetine ancak daha geniş taşıma kapasitesine sahip olarak tanıtıyor ancak amfibik yeteneği mevcut mu emin değilim.

Arma: 6x6 ve 8x8 versiyonları sergilenen Arma'nın dikkat çeken versiyonu, Cockerill CT-CV 105HP 105mm top kulesi ile donatılmış zırhlı muharebe aracı idi. OTOKAR yetkilileri, yerli bir 105mm kule tasarımı için MKEK ile birlikte çalıştıklarını söylediler. Bu aracın bir başka ilgi çeken özelliği, top geri tepmesinin önlenmesi için, lisanslı bir sönümleme teknolojisinin kullanılıyor olması.


OTOKAR'ın bu fuardaki bir başka sürprizi ise kendi tasarım ve üretimi çok çeşitli insanlı ve uzaktan kumandalı stabilize silah istasyonları idi. Bu tasarımlar şu şekilde sınıflandırılmış:

Bozok stabilize uzaktan komutalı silah platformu (25mm)
Bozok stabilize tek kişilik kule sistemi (12.7mm, 25mm)
Keskin uzaktan komutalı silah platformu (7.62mm, 12.7mm, 40mm, 14.5mm)
Başok stabilize uzaktan komutalı silah platformu (7.62)
Mızrak stabilize uzaktan komutalı silah platformu (30mm + 7.62mm UKSS, 30mm + ATGM, 30mm)
Üçok stabilize uzaktan komutalı silah platformu (7.62mm, 12.7mm, 40mm)


RMK

MilGem korveti seri üretim işini alan RMK, Sahil Güvenlik Arama ve Kurtarma gemi projesinde de sona nihayet yaklaşabilmiş olmanın rahatlığını taşıyor gibiydi. Firma, Katar'a önerdiği C-1600 tasarımını sergiledi.

MilGem S ile ziyadesiyle meşgul olacak olan firmanın, LPD projesini alması durumunda altyapısının zorlanıp zorlanmayacağı yönündeki soruma firma yetkilileri, "Şu an için bir sıkıntımız yok ancak eğer zorlanırsak Tuzla'da çevremizde genişleyecek alan da çok" şeklinde bir yanıt verdiler.

Firma standında LPD maketinin noksanlığı dikkat çekici idi. Diğer tüm gemilerin maketleri getirilmişken LPD'nin neden getirilmediğini sorduğumda bana LPD'nin posteri gösterildi.



ROKETSAN

IDEF'in benim için en büyük hayal kırıklığı ROKETSAN idi.

Nereden başlasam bilemiyorum. Tamamen sahipsiz gibi görünen, son derece kötü bir kalitede, laf olsun diye hazırlandığı belli broşürü ile SOM füzesi, sanki son anda oraya konmasına karar verilmiş gibiydi. Bu kadar önemli, prestijli bir sistemin, firma standındaki ağırlığı neredeyse yok gibiydi.

Bir başka çok önemli proje olan Alçak İrtifa Hava Savunma Füzesi, standın arkasında, sanki özellikle gözlerden saklanmak için ve kel alaka bir şekilde OMTAS füzesi ile birlikte sergileniyordu. İlgili ve bilgili personel ve broşür noksanlığı (eksikliği değil!) burada da vardı.

Standın bir cephesi boyunca uzanan maketler ise çileden çıkartıcı idi. Firma, elindeki 107mm, 122mm ve 300mm roket fırlatıcı tüplerini  bir kenara, çeşitli kamyon ve zırhlı araç maketlerini de diğer kenara koymuş, sonra da bunlardan farklı farklı kombinasyonlar denemiş gibiydi. Firma sanki amatör ve profesyonel ziyaretçilerine "benim yapabildiğim inovasyon en fazla bu kadardır" mesajı vermişti, niyeti bu olmasa bile. Yıllardır çeşitli topçu roketleri üreten, Cirit, UMTAS, OMTAS geliştiren, SOM üretecek bir firma bunu nasıl yapabilir, aklım havsalam almıyor. Bir bu standdaki manzarayı düşünüyorum, bir de fuardan kısa süre önce okuduğum İsrail'in MARS projesini: 306mm topçu roketine güdüm kontrol sistemi takıp, F-16'nın kanat altına monte edip, uzun menzil süpersonik hassas vuruş kabiliyeti geliştirmeyi hayal ediyorlar. Veyahut fuardaki LaGS füzesini ele alalım: Ne kadar basit ama bir o kadar da gelecek vaat eden bir yaratıcılık! ROKETSAN standında hiç bir teknolojik kazanımı olmayan, atla deve olmayan bir denizaltısavar havanın "özkütlesi", SOM'dan, AİHSFS'den çok daha fazlaydı!

Fuarlar sektör profesyonelleri için toplantı ve temas fırsatlarıdır. Standlardaki maket ve ürünler basın ve amatörler içindir. Başka bir deyişle, firmalar fuarlarda iş geliştirmez, satış yapmazlar; bunu zaten fuar dışı zamanda da gerçekleştirmektedirler. Ancak fuarların asıl önemi, firmaların kabiliyetlerinin amatör ve profesyonel çevrelere gösterimidir: Firmaların üretim, geliştirme ve daha da önemlisi hayal kurabilme kabiliyetleri sergilenir standlarda.

Ben olsam ne yapardım? (Gerçekten böyle bir proje olmasa bile) 300mm roket maketinin ucuna dört kanatçık takar, burnuna cam yarı küre koyar, "INS/GPS + elektrooptik güdümlü 300mm topçu roketi" diye de bir plaket koyardım önüne. Ya da AİHSFS'nin ufak bir tadilatla havadan - havaya füzeye dönüştürülmüş bir versiyonunun 3D grafiğini iliştirirdim bir broşüre (ki ROKETSAN yetkilileri için bu son derece zor bir işmiş! Yerçekimini yenip bir uçağı vurabilecek füzeyi, yerçekimini zaten yenmiş uçan bir uçağa koymanın nesi zor, anlayabilmiş değilim).

Ama bunun yerine fuarda ne vardı? Harp başlığı ve roket yakıtı geliştirmekten ve bunların fırlatıcılarını çeşitli sayı ve kombinasyonlarda kamyon ve zırhlı araçlara koymaktan başka hiç bir yaratıcılığı olmayan, elindeki muazzam potansiyeli kullanmayı hayal etmeyen bir şirket profili.

Sezar'ın hakkı Sezar'a: Bu nahoş durumun tek istisnası, Mini Akıllı Mühimmat idi. Temel olarak roket motoru olmayan bir L-UMTAS olarak nitelendirilebilecek MAM, 1m uzunlukta ve toplam 22.7kg ağırlıkta. 8km'ye kadar menzile ulaşabilen MAM'ın, İHA'larla kullanılması öngörülmüş.

IDEF'te görüldüğü (daha doğrusu gösterdiği) şekliyle ROKETSAN'ın yaratıcılığı bundan ibaret: UMTAS füzesinin motor kısmını çıkarıp mini bombaya dönüştürmek.



Selex


İtalyan Selex, IDEF fuarında ilk kez, Rus yapımı R-27T (NATO kodu AA-10 "Alamo") kızılaltı havadan havaya füzeleri için geliştirdiği yeni arayıcı başlık tasarımını sergiledi. R-27T'lere doğrudan uyabilecek sensör, farklı tipte havadan havaya ve havadan karaya füze modernizasyonları için de teklif ediliyor.



TAI

TAI standının ağır toplatı Anka İHA prototipi, T129 saldırı helikopteri ile Hürkuş kokpit maketi idi. Ancak esas sürpriz, standın uzak köşesindeki bir duvarı kaplayan FX milli savaş uçağı kavramsal tasarım alternatiflerinin sergilendiği çizim idi. Çizimde, üçü de çift kuyruk dikmeli farklı tasarımlar bulunuyordu: Çift motorlu konvansiyonel kanat yapısına sahip tasarım, önkanat (canard) ve delta kanatlı, kuyruk dümensiz, tek motorlu tasarım ile konvansiyonel kanat yapısına sahip tek motorlu tasarım. Uçaklardan çift motorlu olanı, Japonya'nın ATD-X projesine, önkanatçıklı olanı ise Saab'ın FS2020 tasarımına hatırı sayılır ölçüde benziyor.

FX projesinde kavramsal tasarım aşaması bu sene sonuna doğru tamamlanacak. Bundan sonra projeye devam kararının Aralık ayındaki Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında alınması bekleniyor. Ancak öyle görünüyor ki, projenin kaderinde esas rol oynayıcı etken, motor sayı ve tipi olacak. Hava Kuvvetleri'nin zorlayıcı isterleri ile sanayinin altyapı ve kapasitesi ve öte yandan da tekno - politik etkenler arasında hassas bir denge kurulması gerekecek. FX projesinin Türkiye'yi esas zorlayacağı yer de muhtemelen bu dengeyi kurmak olacak, uçağın kendisini üretebilmek değil.

TAI, bu fuarda Hürkuş'un silahlı yakın hava destek versiyonu olan Hürkuş C'yi öne çıkarmıştı. Önünde milli geliştirilen Cirit, Umtas, HGK Mk82 gibi güdümlü silahlar bulunan Hürkuş ile, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ciddi olarak ilgileniyor. 20 yıl sonra da gelse kaydedilen bu devasa aşama mutluluk verici.

Standda Anka'ya komşu olan R300 Sivrisinek rotorlu İHA'sı, her ne kadar TAI'nin bir uçan laboratuarı olsa da, bu aracın satışı da yavaş yavaş gündeme gelebilir gibi görünüyor.

Standın diğer köşesindeki helikopter sayısal kokpit simülatörü ilgi çekici idi. TAI mühendisleri, tamamen dokunmatik ekranlardan oluşan bir kokpit hayal etmişler. Ekranda gösterilen bilgilerin yeri ve şekli isteğe bağlı değiştirilebiliyor. İlginç bir çözüm ancak sertifikasyon ve donanım - yazılım hususları nedeniyle kısa vadede pratiğe dönüştürülmesi zor olabilir. Yine de ROKETSAN örneği ile karşılaştırıldığında güzel bir örnek oldu. Öte yandan hem ASELSAN hem TAI'nin aynı anda birbirlerinden bağımsız olarak sayısal kokpit teknolojileri üzerine çalışıyor olmalarını, kaşlarım hafif çatılmış bir şekilde not ettim.



TÜBİTAK SAGE

HGK ve KGK'nın seri üretimi için ASELSAN, SOM'un seri üretimi için de ROKETSAN'la anlaşmış SAGE'nin standında çok ön planda olmasa da bazı dikkat çekici ayrıntılar vardı:

HGK-3 ve HGK-4 olarak adlandırılmış HGK türevleri

"Çoklu taşıma" adı ile sergilenen MER (Multiple Ejector Rack) tipi, birden çok mühimmatı aynı anda taşıyabilen bombasalan ünite tasarımı

HGK'nın F-16'dan deneme atışlarının videosu.


Öte yandan TÜBİTAK'a bağlı bir başka enstitü olan BİLGEM'in geliştirdiği DRT iz takip masasının, Tuzla sınıfı karakol botlarında kullanıldı bilgisini eklemek gerek.


United Technologies Corporation


UTC, kendisine bağlı Goodrich üretimi DB110 elektrooptik keşif podunu, Türk Hava Kuvvetleri renklerindeki bir F-16 maketinin gövde altına monteli şekilde sergilemişti. TARP projesinin kara talihini hatırlayınca çok fazla bakamadım makete, sadece birkaç fotografını çektim. Türkiye'nin gerçek zamanlı taktik IMINT kabiliyeti büyük ölçüde bu podun teslimatına bağlı zira.


WZM


Polonya standındaki WZM firma yetkilisi ile ilginç bir sohbet yaptım. Firma yetkilisi, Polonya ordusu tarafından Afganistan ve Çad'daki operasyonlarda yoğun olarak kullanılan AMV (Polonya'daki adı Rosomak) aracı üzerinde 200 farklı tadilat ihtiyacı tespit ettiklerini ve bunları kendi imkânları ile gerçekleştirdiklerini söyledi. Patria tasarımı olan AMV, 8x8 sınıfında oldukça başarılı bir zırhlı personel ataç. Buna rağmen, gerek operasyonel şartlar gerekse kullanıcının kendine özgü ihtiyaçları, kendini kanıtlamış bu araç üzerinde çok sayıda tadilat ve değişiklik yapılmasını gerektirmiş. Bu durum, kara araçlarında büyük bir ivme yakalayan Türk savunma sanayiine örnek olmalıdır. Yeni araç tasarımı ortaya koymak değil, bunu kullanıcının ihtiyaçlarına uyarlayabilmek ve kullanıcı ile uyum içinde çalışabilmek son derece önemlidir.

Aracı üretmek ya da üzerine firma logosu çakmak değil, özgün kullanım ve harekat konsepti yaratabilmek esas hedef olmalıdır.






Kaynaklar

[1]: "IDEF 2013: Turkey moves forward on future frigate programme": Jane's Defence Weekly, 10.05.2013
[2]: "Aselsan dispays three new air defence systems": Jane's Defence Weekly, 10.05.2013
[3]: "Aselpod targets F-16 Block 50+": Jane's International Defence Review, 08.05.2013
[4]: http://www.dzkk.tsk.tr/ctf151/arsiv/ctf151_ussbainbridge_ziyareti.php
[5]: "Türk Deniz Kuvvetleri'ne Rotorlu İHA": http://www.siyahgribeyaz.com/2011/09/turk-deniz-kuvvetlerine-rotorlu-iha.html
[6]: "Turkish Industry Joins Common Submarine Missile Project": http://www.defense-aerospace.com/articles-view/release/3/144973/roketsan-joins-diehl-submarine-missile-project.html
[7]: Konu ile ilgili olarak bkz: "Havada Asimetrik Savaş: İnsanlı Uçaklar İnsansızlara Karşı": http://www.siyahgribeyaz.com/2012/11/havada-asimetrik-savas-insanl-ucaklar.html







6 yorum:

Unknown dedi ki...

Çok güzel ve yararlı bu yazınız için teşekkürler Sayın MEVLÜTOĞLU.

Onur Serbes dedi ki...

Çok güzel bir analiz olmuş , teşekkür ederim.
T/F-X projesi için ayrıntılı yazılarınızı dört gözle bekliyorum.

Unknown dedi ki...

Geç oldu ama yine bir sürü başka yerlerde rastlamadığımız notlar var. Teşekkürler.

atmacalar dedi ki...

Güzel bir yazı teşekkürler. YAlnız Aselsanın cihazlarıyla ilgili birkaç düzeltme yapmak istiyorum. A360 ve A360 cihazları şimdiki adı L3 olan eskinin Litton firmasının lisansında üretilen nişangahlardır. A100 ve A230 cihazları ise Litton lisansıyla ilgisi bulunmayıp özgün olarak geliştirilen patentli ürünlerdir.

Adsız dedi ki...

Roktsan ve TAI konusundaki iyimserliğinize hayran kaldım. Acaba Tulpar, K-21 ile akraba mı diye merak ediyorum.
uygur

Adsız dedi ki...

Türkiye'nin kaç tane zırhlı araç üreticisini besleyebileceğini düşünüyor HEMA yetkilileri? Kalkıp RENK gibi aktarma oganlarında uzmanlaşmak, dünya çapında bilinirlik için çaba harcamak varken...İkinci bir BMC vakası mı yaşamasak bari. BMC gibi altından kalkamayacağı riskler almak yerine mesaisini uzmanlaşmaya harcasa ya...Rumsfeld miydi amerikan savunma sanayii firmalarının tepe yöneticilerini toplayıp "bir daha ki toplantımızda daha az sayıda katılımcı görmeyi umuyorum" diyen? bizim M. BAYAR'da savunma projelerinden iş kapmak isteyen tersanecilere 7-8 tersaneden fazlasıyla çalışmak istemediklerini belirtmişti ya, o hesap2-3 firma yeter bu alanda. onlarda zaten otokar, fnss, nurol. HEMA'ya alt yüklenici olmak zırh, motor, tranmisyon vs alt sistem geliştirmek "hafif" bir iş gibi geliyor korkarım. ya da esas oğlan olmak istiyor.ne diyelim yaşasın duplikasyon...
uygur