27/04/2022

Sürdürülebilir Asimetri: Demir Kubbe'den Sonra Demir Işın

İsrail Başbakanı Naftali Bennett 14 Nisan günü, yeni geliştirilen Iron Beam (Iron Beam) adlı lazer silahıyla yapılan başarılı bir denemenin videosunu sosyal medya hesabından paylaştı.

Bennett mesajında, sınıfında dünyada ilk olan Iron Beam ile insansız hava araçlarının (İHA), roket ve havan mermilerine yapılan her bir atışın maliyetinin USD3.5 olduğunu kaydetti.

Bennett'in açıklaması iki açıdan önemli: Birincisi, İsrail hava ve füze savunma şemsiyesinin en son katmanını teşkil eden Iron Beam adlı sistemin geliştirme sürecinin tamamlanmış olduğunu ilan ediyor. Bu şemsiyenin en alt katmanında Iron Dome ("Demir Kubbe") bulunurken en üst katmanında ise en son Ocak ayında deneme atışı gerçekleştirilen Arrow 3 bulunuyor.


İkinci vurgu ise, füze savunmasında en önemli unsurlardan olan maliyete dair. HAMAS ve Hizbullah tarafından ateşlenen çok sayıda roket ve havan ile İHA'ya karşı etkili bir savunma kurmaya çalışan İsrail, saldıran ve savunan taraflar arasındaki maliyet asimetrisini sürdürmekte zorlanıyor. Geçtiğimiz sene Mayıs ayında yaşanan çatışmalarda Gazze Şeridi'nden ateşlenen çok sayıda roketi önlemek için Iron Dome bataryaları yoğun efor sarfetmişti. O dönem yazdığım "Demir Kubbe ve Sürdürülebilir Asimetri" başlıklı yazımda şunları yazmıştım:

"... Roketleri havada vurmak için 1.5 – 2 kat sayıda Tamir’in ateşlenmesinin maliyetini karşılamak, ABD’nin sınırsız gibi görünen askeri ve mali desteğine sahip İsrail için çok büyük bir sorun gibi görünmüyor. Benzer şekilde konumu tespit edilen roketlerin ateşlendikleri bataryaların vurulması için harcanan pahalı güdümlü füzelerin, bunları bombalayan jetlerin maliyetleri de İsrail için ciddi bir finansal yük değil: İsrail ABD’den her yıl çok yüksek miktarda, düşük fiyata jet yakıtı alıyor örneğin...

...Iron Dome’un bu denklemdeki yeri, İsrail’e bu asimetriyi sürdürme imkanı sağlıyor gibi görünüyor. Kendisine fırlatılan roketlerin can ve mal kaybına yol açma potansiyeli ile psikolojik etkilerini kayda değer şekilde düşürerek, bunu bir kısır döngüye dönüştürmeyi mümkün kılıyor. Ateşlenen her bir roket, onu vuran Tamir ve karşı saldırı olarak ateşlenen Spike NLOS füzeleri, SPICE güdümlü bombaları ile aslında İsrail yönetimi, sorunu zamana, daha doğrusu sonsuzluğa yakınsatıyor...."


Ancak öyle görülüyor ki, arkasındaki ABD'nin devasa askeri, teknolojik ve mali desteğine rağmen mevzubahis asimetriyi sürdürmek İsrail için kolay değil. Bu nedenle de, geliştirme ve üretim maliyeti yüksek ancak her bir atış başına maliyeti son derece düşük yönlendirilmiş enerji silah (YES) sistemine ağırlık vermiş durumda. Bu tercih aynı zamanda yakın gelecekte daha da yoğun roket, hava ve İHA tehdidi beklediği şeklinde de yorumlanabilir.


Iron Beam

İlk kez 2014 Singapur havacılık fuarında tanıtılan Iron Beam de Iron Dome gibi Rafael firmasının ürünü. Açık kaynaklara göre 7 km civarında bir menzile sahip olan sistem, İHA, roket, top ve havan mermilerini havada imha etmek için fiber lazer kullanıyor.

Ateşleme başına düşük maliyetin yanı sıra, Iron Beam'in İsrail açısından diğer füze savunma sistemlerine kıyasla iki önemli avantajı daha bulunuyor. Bunlardan birincisi, hedef başına yapılabilecek ateşleme sayısının sınırsız olması. Bir Iron Dome bataryasında ateşe hazır füze sayısı, dolayısıyla önleme yapılabilecek roket sayısı sınırlı iken, Iron Beam'de böyle bir kısıt bulunmuyor. İkinci olarak ise, önleme için bir füze ateşlenmediği için, hedefi ıskalama ya da arıza durumunda sivil yerleşim birimlerine düşme gibi bir riskin bulunmaması. Zira Iron Dome bataryalarının neredeyse tamamı yerleşim birimlerinin içi ya da çok yakınlarında bulunuyor.  


YES sistemleri

Yönlendirilmiş enerjiyi, yoğunlaştırılmış elektromanyetik enerji, atomik ve atom altı parçacık olarak tanımlamak mümkün. Bu enerjiyi silah olarak kullanan YES sistemlerinin geliştirilme amacı ise düşmanın mühimmat, platform veya sistemlerini tamamen imha etmek ya da işlevsiz hale kılmaktır.

Kullanılan teknolojinin tipine bağlı olarak YES sistemlerini, lazerler, mikrodalga silahlar, parçacık ışınlı (particle beam) silahlar ve yüksek güçlü sonik silahlara olarak dört ana kategoride toplamak mümkün.

İngilizce “Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation” (Uyarılmış Işımanın Yayımı İle Işığın Güçlendirilmesi) teriminden türetilmiş lazer, kimyasal tepkime, elektrik akımı ya da yoğun ışık aracılığıyla oluşturulmuş doğrusal ve odaklanmış bir hüzmedir. İlk kez 1960 yılında ABD'de geliştirilen lazer sistemleri günümüzde pek çok endüstriyel uygulamada kullanılmakta. Halen geliştirme ve kullanım aşamasındaki lazer silah sistemlerinin güç aralığı 10 kW civarlarından başlayıp 100 - 150 kW'a kadar çıkıyor.

YES sistemlerinin geliştirilmesinde ilk olarak öne çıkan alan, düşman balistik füzelerinin uzak mesafelerden tahribiydi. Uçuşlarının büyük kısmını uzay ortamında gerçekleştiren kıtalararası balistik füzeleri, çok uzak mesafelerden vurabilmek için yörüngeye konuşlu lazer silah sistemleri, ABD'nin 1980'lerde üzerinde çalıştığı ve "Yıldız Savaşları" olarak bilinen Stratejik Savunma Girişimi (Strategic Defense Initiative; SDI) projesinin temel bileşeniydi. İlerleyen süreçte farklı tür füzeler ve İHA'lara karşı lazer sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar hız kazandı. Bu süreçte yalnızca tahribat yani fiziksel imha değil, işlevsel imha maksatlı olarak da lazerler ortaya çıktı. Bu tip sistemlerin geliştirilme amacı ise düşman füze veya platformlarını, üzerlerinde bulunan sensör, arayıcı başlık ya da muhabere sistemlerini bozmak ya da karıştırmak suretiyle etkisiz hale getirmektir.


YES sistemlerinin avantaj ve dezavantajları

Başta lazerler olmak üzere YES sistemlerinin klasik mühimmatlara göre bazı önemli avantajları bulunuyor. Bunlar şu şekilde sıralanabilir.

Birinci olarak, YES sistemlerinde kullanılan enerji, ışık hızında hareket ettiği için ateşme ile hedefe varış arasında geçen süre, klasik mühimmat ve füzelerle kıyaslanamayacak kadar düşüktür. Bu da, anlık vuruş ve çok kısa bir reaksiyon süresi anlamına gelmektedir.

İkinci olarak, YES sistemlerinde mühimmat sayısı gibi bir kısıtlama yoktur. Yapılacak ateşleme sayısı, sisteme sağlanan elektrik enerjisine bağlıdır. Dolayısıyla özellikle çoklu hava hedeflerine karşı ardı ardına çok sayıda ateşleme yapılması mümkündür.

Üçüncü olarak, yüksek geliştirme maliyetlerine karşın YES sistemlerinin atış başına maliyetleri son derece düşüktür. Iron Beam için telaffuz edilen ateşleme başına $2,000 dolar maliyetin, Iron Dome'un her bir füzesinin $20 - 50 bin arasındaki maliyetle karşılaştırılması, bu farka örnek olarak gösterilebilir.

Dördüncü olarak YES sistemlerinde menzil ve tahribat etkisi ayarlanabilmekte, sistemin nokta atış kabiliyetiyle birleştirildiğinde işlevse ya da fiziksel imha sağlanabilmektedir.

Bu avantajlarına karşın, YES sistemlerinin klasik mühimmat ve füzelere karşı bazı dezavantajları da bulunmakta.

Öncelikle lazerin bir YES sistemi olarak etkinliği, oluşturulan hüzmenin odağının ne kadar uzun mesafede korunabileceğine bağlıdır. Söz gelimi sistemden çıkış anında 1cm olan hüzme çapı birkaç km içinde birkaç metreye ulaşıyorsa, bu mesafedeki tahrip etkisi neredeyse sıfıra iner. Bu durumda da, hüzmenin mümkün olduğunca uzun bir menzilde odaklanabilmesini sağlayacak çıkış gücü ve hüzme oluşturma teknolojisi önem kazanmakta. Tahrip gücü ve menzili değerine göre çıkış gücü ihtiyacı misliyle artıyor.

Ayrıca YES sistemleri, hedef üzerinde kinetik bir etki yaratmamaktadır. Noktasal etki söz konusu olduğu için, özellikle büyük boyutlu hedeflerde kritik bir bölgenin tahrip olması sağlanamazsa, hedefin başarılı şekilde önlenmesi mümkün olmayabilir. Örneğin gelen bir füzenin motor ya da harp başlığı gibi kritik bir bileşeni tahrip edilemezse, füze bir şekilde uçuşuna devam edip dost unsurları yine de vurabilir ya da çevresel hasara neden olabilir.

Son olarak teknolojideki gelişmelere karşın YES sistemlerinin güç tüketimi hala son derece yüksektir. Enerji verimliliğine ilaveten bu tip sistemlerin soğutma ve bakım - idame gereksinimleri maliyetli ve karmaşıktır.


Değerlendirmeler

Rusya - Ukrayna Savaşı'nda Ukrayna topçusunun hedef tespit ve atış tanzimi için küçük İHA'ları yoğun kullanımıyla da görüldü ki bu araçlar bundan sonra gerçekleşecek her türlü silahlı çatışmanın en önde gelen aktörlerinden olmaya devam edecekler. Öte yandan topçu roketleri de, Suriye, Irak ve Libya örneklerinde görüldüğü gibi çok yaygın şekilde kullanılıyor. Hemen hemen her türlü araca takılan fırlatıcılarla vur-kaç tipi saldırılar gerçekleştirmek mümkün.

Çok ani şekilde ortaya çıkabilen, genellikle farklı istikametlerden ve yüksek sayılarda gelen bu tip tehditlere karşı hava savunmasının karşı karşıya kaldığı zorlukların en önemlileri, tepki süresinin kısalığı ve önleme için gerekli mühimmat olarak sayılabilir.

Hava savunma sisteminin öncelikle, çok hızlı bir şekilde mevzilenen bir fırlatıcıdan ateşlenen birkaç roketi ya da birkaç yüz metre mesafeden havalanıp daha ötedeki bir havan topuna hedef koordinatı geçen bir İHA'yı tespit, teşhis ve sonrasında da vurmak için takip edebilmesi gerekir. Çevredeki doğal (arazi, orman vb) ve yapay (binalar, enerji nakil hatları vb) engebeler ile hedeflerin (roket, top mühimmatı ya da İHA) küçük boyutu, bunu daha da zorlaştırır. Tepki süresini artırabilmek ve erken uyarı sağlayabilmek için geniş bir alana yayılmış kara ve hava konuşlu sensörlerin entegre çalışabilmesi şarttır.

İkinci olarak, kısa süre içinde çok sayıda ateşlenen roket ve mermilerin hepsinin vurulması için gerekecek mühimmat sayısı, savunma açısından hem teknik hem de mali bir sorun olarak öne çıkıyor. Bir roketi vurmak için Iron Dome bataryasından ateşlenen iki ya da üç Tamir füzesinin maliyeti, o roketin isabeti durumunda yaşanacak can ve mal kaybıyla kıyaslanamaz belki, ancak ateşlenen Tamir'lerin yerine yenileri konulamazsa eğer, saldıran taraf öne geçmiş olur.

YES sistemleri, mühimmat sayısı ve maliyet bakımından önemli bir avantaj sunuyor gibi görünüyor. Ancak muhtemelen en ideali, YES, namlulu ve namlusuz hava savunma sistemlerinin bileşiminden oluşacak bir şemsiye olacaktır. İsrail ve Ukrayna sahalarındaki deneyimleri bu bakımdan yakından takip etmekte fayda var.


4 yorum:

mavurgun40 dedi ki...

elinize sağlık mükemmel bir yazı olmuş

Ahmed dedi ki...

Çok iyi bir yazi,elinize sağlık

Adsız dedi ki...

Gazze'den yapilan saldiri benzeri, bir salvoda onlarca roketin geldigi bir durumda, ikinci hedefe angaje olup atis yapmasi icin ne kadar zaman gerektigi onem kazaniyor.
Uygur

Adsız dedi ki...

Arda bey, güzel bir değerlendirme olmuş. Elinize sağlık.