1982'deki "Peace for Galilee" harekatı, yani Lübnan'ın işgali, bahsettiğim huzursuzluğu doruğa çıkardı. Hükümeti protesto gösterileri düzenlendi, savaşa katılmayı reddeden asker ve subaylar oldu, ki bu İsrail için muazzam bir şoktu.
Biz politik görüşlerimizi ve dünya algılamamazı ya satılık kalemlerin yazdığı tuvalet kağıdı değerindeki romanlarla, ya ne olduğu belli olmayan sitelerle ya da racon ve kafa kesilen dizilerle şekillendirmeyi seçtiğimiz için, mesela, Mahmud Ahmedinejad'ın "İsrail Haritadan Silinmelidir" söylemine İsrail'den belli bir Yahudi cemaatinin destek verdiğini görmeyiz mesela (bu cemaate göre İsrailoğullarının yeryüzünde devlet kurmaması, yaşadıkları ülkelerle entegre olması gerekir. Tevrat yorumlarına göre Yahudilerin devlet kurması yasaktır).
Söylemek istediğim, İsrail'in içinde çok karmaşık ve girift dengeler var. Bu, devlet kurulurken dünyanın dört bir yanından gelmiş toplulukların bulunmasının bir sonucu. Henüz İsrail toplumu aynı potada eriyip tek bir ulus olmayı tam anlamıyla başarabilmiş değil. Doğu Avrupa, Afrika, Arap ülkeleri, Rusya vb gibi bölgelerden gelen Yahudiler'in hepsinin farklı gelenek, görenekleri, dünya görüşleri var. Bu da otomatikman siyasi dengelere etki eder. Mesela adaylardan biri Fas asıllıydı galiba, eski işçi lideri. Örneğin bu kişi Filistin sorununun, İsrail'in daha önemli sorunlarını örttüğünü iddia ediyor.
Seçimin galibinin Olmert olması, ki kuvvetle muhtemel, İran ve Batı Şeria / Gazze sorununda yeni gelişmeleri getirebilir. Konunun meraklılarına, İsrail'in 1981'deki Osirak Bombardımanı'na dair hüümet açıklamasını bulup okumasını, ve özellikle son cümlesine dikkat etmesini öneririm.
Peki biz? İsrail'in gireceği yeni döneme hazır mıyız?
Not: İsrail Seçimleri ile ilgili Haaretz web sitesi: http://www.haaretz.com/hasen/pages/elections2006.jhtml
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder