20/04/2025

Öngörü, Belirsizlik ve Troçki

Geçtiğimiz hafta bir şirketimizin üst yönetimine verdiğim eğitimde, Polonyalı tarihçi Isaac Deutscher’in, Bolşevik lider Lev Troçki hakkında yaptığı keskin bir tespiti paylaştım. Deutscher, Troçki’nin ileri görüşlülüğünü şöyle tanımlıyordu:

    “Onun ileri görüşlülüğünün kanıtı, öngörülerinin hiçbirinin henüz gerçekleşmemiş olmasıdır.”

Bu ifade, hem ironik hem de çarpıcıdır. Geleceği öngörmek, yani forecasting yapmak, çoğu zaman çifte bir risk taşır: Hem yanılma ihtimali, hem de haklı çıksanız bile, kimsenin hazır olmaması.


Son birkaç yılda yaşadığımız COVID-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel tedarik zinciri krizleri, yükselen jeopolitik tansiyonlar ve şimdi de yeniden şekillenmeye başlayan ABD dış ticaret politikaları v.d. gelişmeler bize bir gerçeği tekrar hatırlattı: Belirsizlik yeni değil; fakat artık çok daha karmaşık ve sistemik bir hal almış durumda. Dahası, bu belirsizlikler geçici değil, yapısal nitelikte. Kötü haber şu: Belirsizlikler ve riskler azalmayacak. İyi haber ise şu: Artık elimize güçlü bir araç geçti: Yapay Zekâ (YZ).

Yapay zekâ, artık sadece bir otomasyon veya verimlilik teknolojisi değil. NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı'nın (ACT) kısa süre önce yayımladığı “Harnessing Artificial Intelligence” başlıklı analizde de vurgulandığı gibi, YZ artık ittifaklar, ordular ve kurumlar için dijital dönüşümün merkezi değil; o dönüşümün taşıyıcısı, kaldıraç noktası durumunda.

YZ'nin stratejik değeri şu üç başlıkta somutlaşıyor:

i. Durumsal farkındalık: Büyük veri kaynaklarını analiz ederek, karar vericilere daha net bir “anlık fotoğraf” sunuyor.

ii. Öngörü kapasitesi: Simülasyonlar, senaryolar ve modeller sayesinde belirsizliği yapılandırılmış hale getirir.

iii. Tepki ve adaptasyon: Sadece öngörü değil, aynı zamanda çevik karar alma süreçlerini de mümkün kılıyor.

İleri / Geri (Forecasting / Backcasting)

Bugünün stratejik belirsizlik ortamında geleceğe dair tahmin üretmek kolay değil. Forecasting, yani bugünden geleceğe bakarak öngörüde bulunmak çoğu zaman kontrol dışı, öngörülemeyen değişkenlere bağımlıdır ve "kırılgandır". Buna karşın backcasting, yani ulaşılmak istenen gelecek senaryolarını belirleyip bugüne dönerek tersine mühendislik yapmak, stratejik planlamada giderek daha fazla öne çıkıyor.

YZ bu iki yaklaşımı da destekleyebilir. Forecasting için söz gelimi makine öğrenmesi modelleri, tarihsel veriden geleceğe ilişkin trend çıkarabilir. Backcasting için ise hedeflenen gelecek senaryolarının gerçekçiliğini test edecek simülasyonları çalıştırabilir.

NATO ACT’nin yaklaşımını buna örnek olarak göstermek mümkün: YZ’yi sadece bir teknoloji olarak değil, kurumsal öğrenme, kriz yönetimi, stratejik adaptasyon ve karar destek alanlarında entegre bir çözüm olarak konumlandırmak gerekiyor.

Bu bağlamda şu hususları vurgulamaktafayda var:

i. YZ projeleri teknoloji değil strateji odaklı kurgulanmalıdır.

ii. Veri güvenliği ve etik, teknolojik kapasitenin önüne geçmelidir.

iii. İnsan ve makine arasındaki işbirliği (entegrasyonu?), rekabetten daha verimli sonuçlar doğurur.

iv. YZ, kurumların “öngörü kaslarını” güçlendiren bir simülasyon aracı gibi görülmelidir.

Troçki'yi Aşmak Mümkün mü?

İş dünyası, devletler ve uluslararası kurumlar olarak geleceği öngörmek bir zorunluluk. Ancak Deutscher’in ifadesindeki gibi, bu öngörüler çoğu zaman gerçekle değil, varsayımla sınırlı kalabilir. Fakat artık elimizde YZ gibi, varsayımları test edebilecek, milyonlarca senaryoyu anında değerlendirebilecek bir araç var.

Troçki’nin öngörüleri neden gerçekleşmedi, tartışılır. Ama belki de artık ilk defa, bazı öngörülerimizin gerçekleşmesini sağlayacak kadar güçlü araçlara sahibiz.

Ve bu da bize şunu hatırlatıyor: YZ, geleceği bilen değil, geleceğe hazırlayan bir araçtır. Doğru kullanıldığında, sadece tehditleri değil, fırsatları da önceden görmeyi sağlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder